• nesnelerin olgu , durum ve devinimlerinin zihinde tasarımı.
  • bir dilden diğerine çevirisi çok zor olan/hatta imkansız olan şeylerdendir.
    gerçi kavram meselesi bizde tam oturmuş değildir. deleuze felsefe kavram üretmek işidir derken kasdettiği şey içkinlik düzleminde vektörel bir kesişim ifade eden kartezyen bir olgu. yani kavram üretmiş olmak için üretmek değil. marx'ın aliénation'u, platon'un idea evreni, hegel'in diyalektik öznesi bu tutarlılığı gösterdikleri için gerçek anlamda kavramdır ki felsefe bir kavramın eleştirisinden doğmaya namzet diğer kavramların oluşturduğu anlatı ormanında bir tür gezintidir zaten. dilin saussure sonrası dönemde lacanist süreçle başlayan antihümanist yorumlanışı anlam ve dil arasındaki gösteren-gösterilen arasındaki ilişkinin hiç de mekanik değil, girintili çıkıntılı ve yapışık olduğunu gösterdi. onun için problem yerelde diller arası geçiş gibi gözükürken temelde bir dil-anlam problemine dönüşmekte. birebir çevirinin mümkünlüğü şöyle dursun, söylenenin başka biri tarafından anlaşılması bir yana, ağızdan çıktıktan sonra söyleyenin dahi o anlama hakim olduğu bir muammadır. o yüzden çeviri zaten çok kısıtlı bir alanın konusudur. kelimeler ve anlamlar birbirine bir eşleşim ile bağlı değillerdir, anlam atomun etrafındaki elektronlar gibi düzensiz bir düzenle dilin etrafında dolaşır fakat asla eşitlenmez.
    kavram ise arkasında büsbütün bir fikir silsilesi ve tarihsel süreç taşırken tüm bunları karşılar biçimde başka bir dile nasıl çevrilebilir? evet bu imkansızı eğer türkçeyi felsefe yapılabilir bir dil haline getirmek istiyorsak düşünmek durumundayız.
  • mefhum, nosyon anlaminda da kullanilir. beyindeki olusum, tasarim gibi bilinip de zor anlatilan kelime.
  • başlangıçta insanların (ki bunlar ileride filozofsıfatını almıştır ya da alacaktır), kendi içlerinde hissettikleri bazı hislere verdikleri isimdir ve bu yüzden soyuttur, görecelidir. insan doğası kontrolü kaybettikçe ve bu kendi doğana tahammül edememeyle birleşmeye başladıkça dayatmaya dönüşmüştür ve göreceliliği, sadece bi tür insan icadı olduğu unutulmuştur.
    (bkz: buyrun burdan yakın)
  • ingilizcede concept olarak anilan, kisilerin bildikleri, gordukleri, merak ettikleri ve hatta hayal ettikleri tum olgular hakkindaki fikirlerini kapsayan bir sozcuktur. loopa sokacak olursak, kavram da bir kavramdir.
  • kargaşası meşhurdur bunun. ortaya bir karışık.
    (bkz: kavram kargaşası)
  • wittgenstein'da, "ifade edildikten sonra dahi, insan ifade ettiğine dönüp baksa, onu bir başkası söylemiş gibi algılayabilir" diye tariflenen şey. bulut gibi.
  • kavramak için gereklidir, dönüştürülmeye açık ise. statiği alışkanlık yarattığından, zihin tembelliğine yol açar.
  • gilles gaston granger adlı tanımadığım bir amcanın çok iyi açıkladığı bir sözcük: "bir kavram, kuşkusuz, bir nesne değildir, ama onun yalnızca kavranışı da değildir. kavram bir araç ve tarihtir, başka bir deyişle, yaşanmış bir dünyada yer alan bir olanak ve engeller demetidir." ben bu alıntıyı roland barthes'ın göstergebilimin ilkeleri adıyla mehmet rıfat tarafından türkçe'ye çevrilen kitabında görmüştüm yıllar önce, o gün bugün hatırlarım. bunu da kaydedeyim yani.
  • sığırda karnın bacaklara yakın bölümü, ve bu bölümden çıkan et.
hesabın var mı? giriş yap