• cinsiyeti olsaydı kesinlikle kadın olacağını düşündüğüm...

    ve de çok orospu olurdu, öyle böyle değil.

    bi gün alırsın eline; verdiğiniz her şeyi kabul eder, her tonu çıkarır, senle bir olur makamdan makama koşarsın gık demez. saatlerce meşk edersin, senden bi parça olur artık... saatlerce sürer, ellerin her yerinde dolanır, bazen hızlı bazen yavaş.

    + canım hicaz yapalım?
    -olur hayatım

    + bi nihavent peşrev?
    - hay hay bebeğim

    + tatlım saba yapalım da ağlatalım milleti
    - rakı koy sen, geliyorum ben de

    ertesi gün alırsın aynı sazı; sanki dün hiç yaşanmamış. bi naz, bi tavır. yine ses çıkarıyo, ama yalandan, çok belli. tiz seslerde cırtlıyo, feyk atıyo zilli.

    bariz zevk almıyo senin ellerinde olmaktan.

    +bi sıkıntı mı var kuzum?
    - yok ya bişey sen devam et.

    + yeterince dil mi vurmadım?
    - yok senle alakası yok kamışım yamuk sanki bugün biraz.

    +doğru yerde mi değil parmağım? dudaklarımı mı yeterince kasmadım?
    -...

    regl döneminde misin, iş yerinde mi sıkıntı var, maaşın mı yatmadı, annenle mi tartıştın yav neyin tavrı bu?

    elde ettiğini düşündüğünde seni yarı yolda bırakır, ama en zor anında da öyle bişey yapar ki ben buna aşığım be dersin.

    yukarıda da yazılmış; ne verirsen, ne kadar verirsen sana o kadar döner.

    5 yıldır vesikalı yarim olur yani kendisi.

    hiç bi zaman tam olarak benim olmayacağını bile bile hastasıyım, divanesiyim, aşığıyım.

    seviyorum ulan.
  • türkiyede farklı boyutlarda kullanılan bir enstrümandır. zira avrupa menşeili bu enstrüman başlarda sadece klasik müzikte kullanılırken, osmanlının son zamanlarında türkiyeye bando için getirilmiştir. işte olay bundan sonra başlıyor. ilk getiren kişi klarnet-i ibrahim efendi'dir ve sibemol klarnet kullanmıştır. ancak daha sonra nasıl ve ne zaman olduğu bilinmemekle beraber sol klarnet (nota olan sol) kullanılmaya başlanmıştır. hatta bir dönem metal sol klarnetler çok revaçta imiş. bana göre en kötü tınısı olan da bu metal klarnettir.

    metal klarnetlerin devrinden sonra, avrupada orta kalite klarnetler yapan bir kaç firma abanoz sol klarnet üretmeye başlamıştır ve en büyük pazarları da türkiye'dir. sol klarnet tınısı bakımından sibemol klarnetten kanaatimce kötüdür hele son dönemlerdeki bir çok klarnetçinin yaptığı gibi baril kısmına jak mikrofon takıp klarnetin sesinin iyice boğulduğu ve elektronik hale geldiği ve de prosesörler yardımıyla albümlerinde 4. oktavlara çıkan müzisyenlerin olduğu şu zamanlarda. neyse ki birkaç sibemol klarnet çalan var da onları takip edebiliyoruz ve yeni bir kaç genç müzisyen yetişiyor.

    türkiye'de tını ve teknik bakımından sibemol klarnet çalan en iyi müzisyem göksun çavdar'dır ve performanslarında çıplak mikrofon kullanır yani baril kısmında mirofon kullanmaz.

    çıplak mikrofon ile sibemol klarnetin ve jak'lı sol klarnetin tını açısından farkını anlamak için şu videoyu izleyin, performans sibemol klarnetle başlıyor daha sonra sol klarnet giriyor. göksun çavdar @ seyyare - zobalarında guru meşe yanıyor

    edit: imla
  • küçük iskender'in klarnet adlı kitabından bir şiirdir aynı zamanda. yalnız her bünye kaldıramayabilir.

    klarnet

    şiddetin tortusu kurcalarken ispatlanmış gövdeyi

    annesi ölmüş bir ırmak gibi aklım içine klarnetin;

    elleri çingene bir kadın sevdim on dokuzumda

    sonu dağlarda biten karanlık yolları sevdim

    sunakları sevdim uzandığım

    silahları sevdim başucumda ağlayan!

    klarneti sevdim tek tabanca tek hicranı

    sesin büyüsünü bozan bir atlıydım bıçkın dudaklarda;

    yaralıydım

    yaralarım, yüzümün kızardığı aşklarda kaldı

    elleri çingene bir kadın sevdim on dokuzumda

    kalbimde bir et beni gibi kan ar hala gözleri

    allah'ın en içten hatasıydım

    nefesimi verdiğim klarnetin

    benim için üzülmesini sevdim!

    senin suçun yok hayat!

    ben buraya zaten, sana elveda demeye geldim!
  • durdukça rengi kokusu çıkan şarkılar gibi nickini de durdukça daha çok sevdiğim yazar. birgün mutlaka gideceğim denen yer e toprak yazmıştı geçenlerde. çözemediğim bir problemi hemen çözen sınıftaki diğer çocuk gibi bir taraftan vay be diyordum ki şimdi de arkadaş zekai özger 'den yaptığı şiir alıntısıyla, bisikletin üzerinde ince sokaklardan kıvrılıp gidiyor. herşey ne kadar olur meraklannıyrum diyordu şair ben o'nu sevdiğimde. birkaç defa birhan keskin şiiriyle böyle olmuştum. sabah okununca bir şiirin geceden fazla sarhoş ettiğini farkediyorum. sabahlar umutları öğüten yeldeğirmenlerinin daha çalışmadığı zamanlara denk geliyor demek. hızlı içilen bir içki gibidir benim için birhan keskin, biraz oturmak gerek onun şiirlerinden sonra çünkü dengeni altüst eder. alıntıladığı şiir ile bütün bunlara klarnet neden oldu o sebeple yazıyorum. zordur zira olmadık birşeyi olmadık bir zamanda sandıktan çıkarıp tastamam oldurmak.

    baba olmuş klarnet. evde çocukluğundan beri oynamadığı oyuncaklar dağılacak odalara. bir evin yeniden oyuncaklarla karışması belki de çocukluğun yıldönümü gibi birşey. mesela camlara grafon kağıtlarından süsler yaparsın ve evde çocuk olunca hayatın tam da kendi olan bütün deliliklere izin çıkar.
  • nedense erkeklerin hep çalmak istedikleri üflemeli bir müzik aleti.
  • düşününce fark ettim ki, birden fazla müzik türünü sırıtmadan bu kadar uyumlu seslendirebilen başka bir enstruman herhalde yok.
  • içip içip üflediğim. öff bee.
  • öyle bir müzik aletidir ki doğru ellerde olduğunda dinleyeni attan düşmüşe çevirebilir.

    bir kaç örnek için; (bkz: #45634045)
  • artık kesinlikle zaafım olduğunu farkettiğim enstrumandır.

    dinlerken bildiğin büyüleniyorum, bu da yetmezmiş gibi her klarnetçiye aşık oluyorum. bunun bir diğeri de (bkz: saksofon).

    dinlemeye ve izlemeye doyamıyorum resmen.
  • konuşabilen,hissedebilen,sevip nefret edebilen birkaç enstrümandan biri.öyle ki bekten içeri üflerken ruhlarınızın birbirine karıştığını hissedebilirsiniz.

    mutluysanız sizinle güler,kederliyseniz sizinle ağlar.bazen siz onu dinlersiniz,bazen o sizin derdinizi dinler.konuşmadan anlaşabildiğiniz eski bir dost ya da yıllanmış bir aşık gibi anlar sizi.aslında insana benzetmek çok da doğru değildir.ilginizi karşılıksız bırakmaz,nankörlük etmez.sevildiğini hisseder.her nefeste daha da yumuşar sesi,zamanla kadifeleşir.

    eğer onu bir köşede unutursanız o da sizi unutacaktır.hatırlayıp geri geldiğinizde tavır alır.yeni baştan uğraşmanız gerekir,gönlünü alana kadar pek tatlı dilli değildir,öyle de gururludur.
hesabın var mı? giriş yap