• --spoiler---
    mektupta der ya '' senden sonra, kırmızı artık kırmızı değil ''...
    bu filmde kırmızı çok önemli bir sembol..hatta aşkı simgeliyor..giovanna ve kırmızı kazağı filmin her sahnesinde var...filmin başlarında giovanna'nın kırmızı kazagı ceketinin içindedir; bu onun gizli,sakladığı aşkı simgeler...taa kii lorenzo ile bankta oturduğu hatta onu öptüğü sahnede kırmızı kazağını ceketini çıkarmış olarak gördüğümüz yere kadar...
    fakat adam gider,kadın kalır...giovanna dışarda yine kırmızı kazağını ceketinin altına giymiştir..ceketinin üstünde soluk,boğazına doladığı kırmızı atkısı vardır...evliliği gibi...

    veee şu kendini karşı pencere gördüğü yani vicdanını gördüğü sahnenin ne kadar etkileyici olduğunu da söylemezsem çatlarım...
  • bir kadının iç dünyasını yansıtabilen ender filmlerden biridir.

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    givoanni, aslında hepimizin içinde bulunduğu çıkmazlar içindedir, hayatta kalabilmek için sevmediği bir işte çalışmakta ve kendisine pek yardımcı olmayan sorumsuz bir adamla evlidir. ve kocasının büyümemeye inat eden duruşu karşında, sadece 2 çocuğuna değil, aynı zamanda çocuğuna dönüşmüş olan kocasına da bakmaktadır. tüm bunlar olurken birden hayatına hayatını değiştirecek bir erkek girer... davide.. giovanno, davide'den çok şey öğrenir, ama asıl hayatını değiştiren şey davide'den öğrendiği, davide'nin düştüğü hayata düşmeyip, 'hayatta kalmakla yetinmemesi' olacaktır. hayatta kalmak için sevmediği bir işte çalışmayı bırakır ve gerçekten istediği işi yapmaya başlar, bu iş ona büyük bir başarı getirmese de, vitrine konacak küçük bir pasta ona kendini biraz da olsa daha iyi hissettirir.
    böylece eskiden sürekli şikayet ederken, artık hayattaki küçük keyiflere daha çok vakit ayırabilmeye başlar. lorenzo ile gitmez evet, çünkü lorenzo ile gittiğinde, zaman geçtikçe vardıkları son belki yine aynı olacaktır. zaten lorenzo'yu tanımıyordur, lorenzo onun için büyük bir aşk olmaktan çok çıkmazlarla dolu hayatında bir kaçış noktasıdır, tekdüze ve hayal ettiği gibi olmayan, belki de hiç olmak istemediği bir hayata dönüşen yaşamından kaçma cesaretini tetikleyecek , ona heyecan verecek herhangi bir insandır. zaten tam da bunun farkına vardığında vazgeçer lorenzo'dan, kaçtığı şeyin yaşadığı hayat değil, kendisi olduğunu farkeder. karşı pencereden hayatını ve kendini izler ve o an anlar ki, herşey ancak 'karşıdan bakıldığında' çekicidir. bu yüzden lorenzo ile gitmez, onun yerine hayatını ve kendisini değiştirir, ama bu değişiklik büyük gibi görünmese de aslında herşeyi değiştirir.hayatı aynı gibi görünse de, govanni çok önemli bir şeyi, " hayatta kalmakla yetinmemeyi "öğrenir.
  • berlin, 2005. ocak sonu veya şubat başı, dışarıda kar yağıyor lapa lapa, sokak ışıkları karşıdaki metro istasyonuna düşmüş. minicik studio bir daire, laptop ve az tanıdığın birisi, odada görmediğin bir noktada. laptopu açıyorsun elinde çay, ilk sahne, müzik davet ediyor seni. başladığını ve bittiğini hatırlıyorsun, arada nedense içindesin filmin. kaçırdığı sevgilisine yetişmek için deli gibi merdivenlerden koşan giovanna değil, sensin sanki öyle soluk soluğa kalıyorsun.
    son sahnede gözlerinden yaşlar boşalıyor sessizce, neden bilmeden, duymasını istemiyorsun odadaki diğer kişinin. sonra zar zor film müziklerini buluyorsun.
    sonra tekrar ve tekrar izliyorsun. sonra anlıyorsun ki bu filmde ne varsa hayatın boyunca tekrar izleyeceksin. neden seni çektiğini anlayana dek.

    tanım: muhteşem film müzikleri olan bir italyan filmi.
  • 2 ayrı yol ayrımının filmi karşı pencere.
    her ikisinde de yolun sonuna geliniyor,orda durup heyecanlı bir nefes alınıyor akabinde hayatların belki de en zor kararları veriliyor..
    yol ayrımının ortasındaki kadın giovanna mezzogiorno ise zihnimi ele geçirmiş durumda bir süredir..italyan kadın tipine olan zaaflarımın giovanna'nın çekimser mimikleri,titrek bakışları,hafif sert mizacı,tutkusu,güzel gözleri ve teni karşısında depreşmesi kaçınılmazdı,bilmeliydim bunu.kesinlikle çok doğru bir seçim olmuş sigarasını muslukta söndüren,yatmadan önce perdesini hafifçe aralamayı ihmal etmeyen mutsuz italyan kadını rolü için giovanna mezzogiorno..

    ferzan özpetek filmleri için anahtar kelime akıcılık olmalı..film sizi daha önce hiç bilmediğiniz bi durakta alıyor ve hiçbir yerde durmadan yine hiç bilmediğiniz bir durakta indiriyor..bu yolculuğu uzun süre heyecanlı kılan ise bir giz var..film boyunca önemli ipuçları alsak da yaşlı adamın esrarı ilgiyi sürekli canlı tutuyor sanki..bu giz etrafına örülmüş pencereler arası mahrem bir aşk sitemli soru işaretleri oluşturuyor kafamızda..yeni bir yol ayrımının eşiğine doğru yol aldığımızı hissediyoruz..karşı penceredeki adam ve evdeki adam karakterleri güçlü erkek ve güçsüz erkek kavramlarının güzel örneklemeriydi sanki.peki ya kadınlar gerçekten ne ister?

    müzikler yine harika,özellikle de giovanna'nın yaşlı adamla dans ettiği yan penceredeki halusinasyonlu sahnedeki ve filmin sonundaki şarkı..ve tabi yine zaman zaman sezen aksu esintileri dikkat çarpıyor filmde.

    hayatının gidişatından,sahip olamadıklarından,içindeki uktelerden,mutsuzluktan bunalmış,çıkışı mutfağındaki pencerede gören,beri yandan da bu çıkışın ailesi ve hatta kendisini yeni bir çıkışsızlığa götüreceğinin farkında olan ikilemlerin göbeğindeki bir kadının,toplum tarafından ezilmiş,hislerine değer verilmemiş yaşlı bir adamla örtüşen hikayesini anlatan güzel bir avrupa filmi karşı pencere.

    ayrıca:

    (bkz: karşı pencereden bakan kız)
  • adeta sanem çelik'le nev'in başrollerinde oynadığı güzel film.
  • kendinize karsi pencereden bakmayi, olmak istediginiz yere de kendi pencerenizden bakmayi anlatan bir film.
  • --- spoiler ---

    giovanna: filippe iyi bir baba biliyorum.
    simone (davide): uzun süredir mi tanışıyorsunuz?
    - 9 yıldır evliyiz, ama öncesi de var, tabi başlangıçta biraz farklıydı, sonra iş, güç, çocuklar. herkes gibi anlayacağınız…
    - başta sadece tutku olan aşkın geliştiğini görmek, değişimine yardımcı olmak, zamanın akışına karşı korumak, güzel bir şey olmalı.
    - her zaman kolay olmuyor.
    --- spoiler ---

    genellikle beklenenlerin gerçekleşmediğini anlatan güzel film.
  • mükemmel müzikler(özellikle gocce di memoria) ve -kötü bir çeviri ile izlediğimi düşünmeme rağmen- beni çok etkileyen iki adet mektup barındıran film.. yazmazsam rahat edemeyeceğim..

    --- spoiler ---
    "senden sonra, kırmızı artık kırmızı değil.. göğün mavisi mavi değil.. ağaçlar yeşil değil. senden sonra, renkleri bizden kalan nostaljide aramalıyım. senden sonra, bizi utangaç ve gizemli yapan acının bile hasretini çekiyorum. bekleyişin, vazgeçişlerin, şifreli mesajların hasretini çekiyorum.. görmek istemeyen körlerin dünyasındaki kaçak bakışlarımızın da.. çünkü eğer görünseydik onların utancı, onların nefreti, onların zorbalığı olacaktık.. senden af dilemeye yeterli cesaretim olmayışının acısını çekiyorum. bundan dolayı artık pencerenden içeri bile bakamam. daha ismini bile bilmezken, daima orada, seni gördüğüm yerdeydin. ve daha iyi bir dünyanın düşünü kuruyordun.. bir ağacın bir ağaç oluşunun engellenmediği bir dünya.. ve mavinin gökyüzü olabildiği bir yer. bu daha iyi bir dünya mı bilmiyorum. şimdi beni "davide" diye çağıran kimse yok artık..şimdi beni artık yalnızca "bay veroli" diye çağırıyorlar. nasıl söylesem, bu daha iyi bir dünya mı? sen olmadan nasıl söyleyebilirim?"

    -

    "...lorenzo'yu düşündüğüm zaman, onun yüzünü unutmaktan korkuyorum. ve sesini bir daha hatırlayamamaktan. şu an ne yapıyor? kime gülümsüyor? hâlâ öğütlerine ihtiyacım var, davide.. bir bakışına, bir jestine. ama sonra senin jestlerini benimkilerde buluyorum..seni kelimelerimden tanıyorum..seni bırakan herkes, sende kendinden de bir parça bırakıyor.. ve anıların sırrı da bu değil mi? eğer böyleyse kendimi daha güvende hissediyorum. çünkü asla yalnız olmayacağımı biliyorum.
    --- spoiler ---
  • yillar once filmi izledikten sonra kendi kendime yazdigim degerlendirme vardi filmle ilgili:

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    karsi pencerede

    ferzan özpetek uzun süredir hayatı ve insanı olduğu gibi sorgulayan avrupa sinemasına oldukça “insancıl” bir filmle tat katıyor...
    filmde 29 yaşında, evli, iki çocuk annesi bir kadının ,mutfağın karşı penceresindeki dairde yaşayan, gizemli, çekici yabancıyla hayatı arayışını ve yolda rastlayıp bir süre evlerinde misafir ettikleri kimsesiz, hafızasını yitirmiş ,yaşlı bir adamla gecen zaman dilimini “insanlık” gözlüğüyle inceleniyor.
    kahramanımız yaşının verdiği havayla kadınlığının doruğunda, fakat eşiyle artık doyuma ulaşmış, birşeyler arayan, ne aradığını da bilmeyen bir kadın, bir annedir.
    hayatında yaptığı belki de en kendine dair şeyse ışığını söndürdüğü mutfağının penceresinden karşı pencerede gözüken tanımadığı ama korkunç bir merak duyduğu beyefendiyi izlemektir.
    30 yaşındadır artık...o 20’li yaşların hararetinden 30’ların dinginliğine geçmek zordur.kocası “bildiğimiz gibi” biri olup çıkmış.gencecik tazemizi tavlayan o mağrur delikanlı yerini pek iyi olmayan bi işte çalışan, çok da para kazanamayan bir aile babasına bırakmıştır.
    arayış içindedir kadın: itiraf etmesi zordur ama eşinden, çocuklarından yani yaşadığı herşeyden vazgeçmeye de hazırdır hani.ama zordur köprüleri yakmak.yeni hayatın tazelik vaadeden busesinin gözkapaklarını yalaması da tam bu döneme rastlar.bir de insancıl merak girince işin içine, karşı pencereden gelen davetkar ışık hüzmesi karşı konulmaz bir hal alır.işığı söndürür, sigarasını yakar, gizlendiği perdenin arkasından, adamı izler.bu sessiz, günahkâr ritüel her gece devam eder.
    bir sebeple yabancıyla tanışır.heyecan, güzel görünme arzusu, o kadınlara özgü umursamaz saflıkla, bütün hacmini kaplar.aradan gecen onca seneden sonra yine kendisidir işte:isteyen, yaşayan, merak eden, güzel hisseden, dahası güzel olan.hayatındaki başka hiçbir şeyin dolduramadığı aç benliği dolduran vücut hemen yanı başındadır.”o parkta bir ömür boyu yanında oturmayı isteyen” bir aşığı vardır.önemsizdir geçen zamanın kazandırdıkları.gün geçmişin sararan fotoğraflarından kurtulma günüdür.yeni resimler çekebileceği sonsuzluğuna giden trenin bileti ise yanıbaşındadır.doğru; limanlar gemiler için en güvenli yerlerdir lakin gemiler limanlar için yapılmamıştır.
    günaha çağıran meleklere bir de muzur komşunun cesaretlendirmesi eklenince adamın dairesinde alır soluğu.eşine ihanet eden her kadının sahip olduğu şaşılası kalenderliğini de örter üstüne, sunar tüm dişiliğini gizemli erkeğe.lakin şehvet sarmışken tam da vücudunu, evin penceresi takılır gözüne.erkeğinden çeker alır benliğini ,ağır adımlarla pencereye yaklaşır, pencerenin pervazını açar ve karşı pencereye bakar: yıllarını geçirdiği evinin penceresine... hayatında ilk defa...gördüğü silüetler:kocası, çocukları...kendisine ait olan ne varsa, bunca acıdan damıtıp biriktirdiği hayatı...son görünen ise bütün merakı ve endişesiyle kendisine bakan, ve kaygısız elindeki sigarayı muslukta söndürüp karanlıkta kaybolan kendisi dir.bunca yılın biriktirdiği anne ve eş olma sorumluluğunun ağırlığı altında ezilir ve zayıf tabiatlı insanlığından sıyrılıp kadınsı hisleriyle gelecek sorgulamasını yapar:erkek başka bir şehre gidecektir, başka bir erkek, yeni arkadaşlıklar: yeni bir hayat.... ve 9 yıllık eşi, çocukları...yani şimdiki zamanı.çözüm kümesi bellidir aslında denklemin.çaresiz büker boynunu, aylardır kendisine susamış bir bedeni yalnız bırakarak tutar evinin yolunu.

    ***

    adamın gözü gitmeye hazırlanırken yine karşı pencerededir.kadını bekler umutsuz bir edayla.kadınsa mutfağında girdiği yolun bir gayya kuyusunda sonlanacağını sezmiş bir halde pasta yapar.yapmayı en sevdiği şeyin arkasına gizlediği,karşı pencerenin davetkar çığlığıdır.fakat irade duvarı dayanamaz bu çığlığa ve tüm arzusuyla koşar kederli sevdiceğine.heyhat...adam gitmiştir...karşı penceresinde duran nurlu ufuk, gün batımıyla birlikte bir daha doğmamacasına sönmüştür.adam kızıla kaçan gece içinde umut vaadeden bir yıldız gibi kaymış, kadının vücuda gelen aşk, şehvet, sevda ve taze hayat beklentisini çarmıha gerip karanlıkta dağılmıştır.
    elinde kalan hayatından, kocasından daha fazlasını istememesi gerektiğinde karar kılan kadın ise biraz günahkar ama çokça rahatlamış bir edayla yaşantısını sürdürmeye devam eder.en azından kendisine bir fırsat sunmuş, o içine daldığı kısır hayatına bir de karşı pencereden bakma cesaretini göstermiştir ve şimdi de -biraz zoraki de olsa- tercih ettiği yaşantıyı sürmenin kararlılığını, mağrurluğunu yaşıyordur.

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
  • güzelliğini görmek için çok geciktiğim bir film. sadece bir sahnesiyle bile kendi hayatımızdan uzaklaşmaya duyduğumuz tutku çok çarpıcı biçimde görülüyor.

    --- spoiler ---

    kadın aşık olduğu adamın evinde, yani karşı pencerede yere uzanmış ateşli öpüşürken adam "seni izlediğim pencere" deyince hızla ayağa kalkıp "karşı pencere" ye yani kendi evine, kendine bakarken artık başkası olabilmişti. mimiklerini unutamadım uzun süre. filmin finalinde tam olarak gösterilmeyen ama ima edilen terk ediş şaşırtıcı değildi bu yüzden.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap