• fransız sinemasının başyapıtlarından biri. şimdiye dek istanbul'da çekilmiş en iyi filmdir aynı zamanda. vertigo ile peş peşe izlenip orgazm olunası! iki filmi karşılaştırmak, fransız sinemasının hitchcock'a olan vefa borcunu daha iyi anlamak demektir.
  • lütfi akad'ın reji asistanlığı yaptığı, vahi öz, sezer sezin gibi türk sinemasının ünlü oyuncularının ufak rollerde arz-ı endam ettikleri; ilk izlediğimde ne olduğunu anlamadığım için "bu ne lan?" dediğim; ikinci izleyişimde ise hayran olduğum, daha önce izlediğim hiç bir filme benzemeyen film. seyirciyi zamana ve mekana yabancılaştıracak, zaman akışını bilinç akışına çevirecek, anladığını sandığı her sahneye bir dakika sonra şüpheyle yaklaşmasını sağlayacak öğeler filmde ustaca kullanılmıştır.
  • filmin yapımcısının belçika'lı bir arkadaşı varmış ve işadamı olan bu arkadaşın parası kalmış türkiye'de. o tarihlerde -menderes'in asıldığı çalkantılı zamanlar- türk lirası başka bir kura dönüştürülemediği için de adam samy halfon'a "git bari orda bir film çek de param ziyan olmasın" demiş olabilir. yapımcı da, grillet'ye hiroshima mon amour'un bir benzerini istanbul'da çekmek fikrinden bahsetmiş. grillet eşi olan catherine ile istanbul'da tanıştığından ve şehrin üzerinde bıraktığı etkisinden dolayı da, harika bir film olacak olan l'immortelle'in çekimi için her şey hazırmış. kader ve sık dokunmuş ağları denir buna işte.
  • bir yeni roman akımı filmidir. böyle düşününce sinematografi daha anlaşılır hale geliyor.
  • "uğrak" programı kapsamında 17 mart'ta pera müzesi'nde gösterilecek olan alain robbe-grillet filmi.

    edit:imla
  • 1963 istanbul'unda geçen bir fransız filmi. bol miktarda türk ve türkçe barındırır.

    ölümsüz kadın diye çevrilmiş türkçeye. filmde de sevim tuna'dan ölümsüz kadın şarkısını dinliyorsunuz radyo anonsunu duyuyorsunuz ama "oy farfara farfara" çalışıyor inceden alaturka.

    filmin altyazısını indirip, uyumuna bakarken çok eski görüntüler farkettim, listeme neden aldığımı da unutmuşum. seyretmeden silecektim ki bir başlyayaım bakayım dedim, iki dakika seyreder silerim diye düşündüm. ama daha filmin başlangıcında müzeyyen senar'ın sesini duyup, eski istanbul görüntüleriyle karşılaşınca belgesel niyetine bitirdim filmi.

    filmde oynayanların arasında vahi öz yazıyor mesela, ben filmde onu göremedim. tam tersine osman alyanak polis olarak rol alıyor onun da ismi yazmıyor.
  • 29. uluslararası istanbul film festivali'nde de, ''istanbul: içeriden ve dışarıdan'' adlı seçki kapsamında gösterilmişti.

    istanbul'un karanlık ve esrarengiz sokaklarında geçer, tuhaf bir ilişkiler ağıyla doludur. fransız romancı ve sinemacı alain robbe-grillet'nin en etkileyici çalışmalarından biridir. 1960'ların başındaki istanbul'u gerçeküstücü bir biçimde sergiler. daha önce bir yerli yönetmenin sergilemediği tarzda farklı bir istanbul portresi ortaya koyduğu söylenebilir.
  • inanılmaz bir film.. çekildiği zaman düşünülürse özellikle..
    bir david lynch filmi gibi, bir nuri bilge ceylan filmi gibi. çok özel görüntülerle bezenmiş sahneler vardı. bu filmi izlemek her yönetmen için bir ders niteliğinde olmalı.
  • turkiye'deki ismi "olumsuz kadin" olan 1963 yapimi alain robbe grillet'nin yonettigi fransiz filmi. bir fransiz'in istanbul'da gizemli bir hatunla tanismasi ve akabinde olanlar anlatiliyor.. "gizemli turk kadini" rolunde sezer sezin var.
hesabın var mı? giriş yap