• - lan gebeş!
    - efendim?
    - koordinatını siktiğimin koalası seni!
    - ne diyosun lan yarrak burunlu!
    - pinokyo muyum lan ben!
    - finokyosun ezelden!
    - fiyonk makarna yaptım, hele zıkkımlan!
    - ulan verimli fiking! yine yırttın he kafayı..
  • madalyonun edepsiz yüzü. arsız kullanıcı. ali yazar, veli bozar, o suser.
  • her ölümlü gibi ben de merak ettim ve kendi mahlasımı arama motorunda gugılladım (bkz: markanın malzeme adı gibi benimsenmesi). ne yalan söyleyeyim, fazla bir sonuç çıkmadı, bundan dolayı sonuçları bir celsede inceledim ve bu entariyi girmeme sebep olan kaydı gördüm. adına ilk kez rastladığım uludağ sözlükte "zabalayn" adında bir yazar madalyonunoburyuzu başlığı altında "eksi'de otisabi'nin diğer rumuzu" diye yazmasın mı?

    buradan tekziplerimi sunuyor ve "ben otisabinin ancak tırnağı olabildim, o da geçtiğimiz yıllardaydı" düzeltmesini kamuoyuyla paylaşıyorum efendim.
  • geçen gün mahsun ve üzgün bir halde görüp, "neyin var küçük, niye ağlıyorsun" sözleriyle yanına yaklaştığım lakin kaftanımı kirletip üstüne edepsizlik ettiği için bir temiz dövdüğüm, aşağıdaki anıyı anlatmama sebep olmuş sümüklü suser.

    "olay madalyonu ağlar iken görmemle başladı. için için ağlamakta ve elindeki kitabın sayfalarına göz yaşlarını damlatmakta idi. o an anladım derdini. sözlük kitaba bürünmüş, lakin bu trampet kafalının hiçbir yazısı kitapta yerini alamamıştı. o da bir yandan ağlıyor biryandan da dünya edebiyatının büyüklerine ait kimi kiapları yutarcasına okumaya çalışıyordu. orhan pamuklar, gabriel garcia marquezler, çetin altanlar, pleymen, penthouse ne ararsan mevcut yanında. hırs yapmış hayvancık. bi dahaki kitaba girecek ya. elimi başına koymamla sarıldı altın sırmalı kaftanıma bir avut koyuverdi ki değmeyin gitsin. işte o esnada tepem attı, sümüğü salyası kaftanın eteğine üçüncü dünya ülkeleri haritası kıvamında bulandı.tiskindim, yiğrendim. sinirlendim tabi. dövdüm içim sızlayarak. suratına aşkettiğim tokatların etkisiyle kanı salya sümüğüne karıştı."
  • 1 yıl rötarla da olsa geldi, elimi öptü, hayır dualarımı aldı. söz verdiği cd'yi de çekti, aferin. ama orta anadolu edep ve disiplininden bihaber oluşumu, hiç kağnıya binmediğimi filan bahane edip burhan öçal konserine birlikte gitme teklifimi reddetti. kağnıya binmediysek öküz de mi görmedik eşşoolubeşkulak, al şarkılarını ver şarkılarımı!
    kınamayın beni dostlar, billahi ki tükürmeden sevmek kabil değil buncağızı. ne vakit öpmeye eğilsem "canım beniiim" diye, bi bakıyorum salyaya, şörüğe bulanmış al yanakları.
  • meraklısı bilir, cüneyt arkın'ın binbir kılıkla kahpe bizans'a karşı giriştiği amansız savaşlardan birinde ciddi rakiplerinden biridir delibaş alyon. hatta malkoçoğlu kendisini öküzbaş alyon ve bizans kargası olarak adlandırır ilk karşılaşmalarında.tam olarak hatırlayamasamda şu minvalde bir konuşma geçer aralarında;

    - bana adıyla sanıyla delibaş alyon derler.
    - ben öküzbaş alyon diye duymuştum bizans kargası

    hatta ilerleyen atışma safhasında dünyayı da kurtaracak olan babacan abimiz

    - senin kancık kelleni ödlek bedeninden ayırmaya geldim öküzbaş alyon!

    hit cümlelerinden birini daha kurar. sonrasında ne olur? malkoçoğlundan bir temiz sopa yiyen alyon madara olmakla kalmaz. diyarı terkeder. binbir utanç ve eziklik içinde onca yiğitlik mertebesini oracıkta malkoçoğlunun tokatlarına teslim edip, ayağının altına şan ve şöhretini de bırakıp çeker gider. ya sonra? gitmekle bu iş biter mi? dilden dile dolaşır alyonun öküzbaşlı oluşu ve de malkoçun tokatlarının havada yankılanan sesi. aç susuz ve bir o kadar da yardıma muhtaç olan alyon bolu-istanbul karayolunda otostop yaparak seyahat etmekte mümkün mertebe uzaklara bilinmediği yerlere gitmek istemektedir. lakin kader yine ağlarını örmüştür.bu etekli savaşçıyı gören kimi kamyoncularımız bolu dağının bitmez yokuşunda birinci viteste sıkıntılarını giderecek eğlenceyi bulmuş olmanın hazzıyla gülümserler inceden. ve alyon nice kamyoncunun kara bıyığına, nasırlı avuçlarına, hatırı sayılır havuçlarına maruz kalarak yolculuğunu sürdürür. kimi tarihçilere göre uzun yıllar ingiltere de yaşadığı söylenir. ne yazık ki kötü şöhreti kendisini takip etmiş ve sokaklarda misket oynayan ingiliz bebeleri onu parmaklarıyla gösterip:

    - luuk luuk çarls, dis iz mad head alyon ah ah ah (yani: ba ba ba ba çarlii, delibaşa bak hehehe)

    diye alay etmişlerdir.bu delibaş lakabının da artık kendisi için bir lekeye dönüştüğünü idrak eden alyon ingiliz mahkemelerine beşvurur ve delibaş alyon olan ismini deli alyon (yani mad alyon) olarak değiştirir. kimi cin okuyucularımızın durumu hemen kavradığını seziyorum. evet bildiniz işte o mad alyon bu madalyon. peki madalyonunoburyuzunde ne var derseniz, işte orası karanlık anılarla dolu: kamyoncu kahkahaları, bolu dağı yokuşları, nasırlı ellerin baldırda bıraktığı acı hisler, öküzbaşın makus kaderi.
  • tertibim olur kendisi.
    mamaktaki o olmak ya da olmamak günlerinde hiç karşılaşmasak bile o acemi günlerdeki nice kader arkadaşımdan biri olmasından dolayı bir bağım vardır kendisiyle.
    buradan kendisine sevgilerimi sunarım.
  • aklima, bir nedenden oturu, hiddukel'i getiren bir rumuz.
hesabın var mı? giriş yap