• cozumlesin ya da cozumleyemesin herkesin sorunlarını sabirla dinlemesiyle sohret yapmis rum asıllı osmanlı hekimdir marko pasa.(d.1824 – o.1888). yakınmasini dinleyecek kimse bulamayana ‘derdini marko pasa’ya anlat’ deyiminin cikis noktasidir zaatin bu tutumu. padisah abdulaziz’e hekimbasi olarak hizmet etmis ve hilal-i ahmer cemiyeti’nin (kizilay) kurulmasina katkida bulunmustur.
  • sabahattin ali ve aziz nesin tarafından çıkartılmış, mustafa mim uykusuz'un karikatüristliğini yaptığı, ilk sayısından iki ay sonra rıfat ılgaz'ın da katıldığı, 1946-1950 yılları arasında dönemin baskıcı yönetimi yüzünden 7 isim*******, 9 matbaa, 8 sahip, 10 yazı işleri müdürü, 7 yayın yönetmeni, 10 adres, değiştirmek zorunda kalmış, hakkında 16 dava açılmış, yazarları toplam 2996 gün mahkum edilmiş ve nihayetinde ilk sahibi sabahattin ali öldürülmüş, emperyalizm karşıtı haftalık siyasi mizah gazetesidir.

    aziz nesin'in çıkardığı medet'in ilk sayısı marko paşa dizisinin son sayısı olarak düşünüldüğünde, 176 hafta zarfında haftalık marko paşa ve soyundan gelen gazeteler ancak 77 sayı çıkabilmiş, tam 99 hafta (sayı) çıkarılamamıştır.

    isim babası aziz nesin'dir. daha önce yine sabahattin ali ile çıkardıkları gerçek gazetesi'nde yazdığı ''marko paşa'ya şikayet'' başlıklı bir fıkrasından esinlenmiştir.

    gazeteyi çıkarmak için gerekli olan parayı (1000 lira) sabahattin ali aziz nesin'e beyoğlu balıkpazarı cumhuriyet meyhanesi'nde buluştuklarında vermiştir. karikatürler için aziz nesin ilk önce faris erkman'a ricada bulunmuş, fakat faris erkman iş yoğunluğu sebebiyle kendisine mustafa uykusuz'u önermiştir.

    marko paşa'nın ilk sayısı 25 kasım 1946 pazartesi, 26x41 cm boyutlarında ve 4 sayfa çıkarılmıştır. ilk sayısı 6000 adet basılmış olan gazetenin adının ortasına konmuş olan marko paşa'nın resmi ise ulus gazetesi arşivinden alınmıştır. aziz nesin'in sabaha karşı elleriyle paketleyip omuzunda bayiye taşıdığı gazeteleri daha önce anlaşmış olmasına rağmen bayi (fazıl ünverdi) dağıtamıyacağını söylemiş (halk partililerin baskısı yüzünden), sonrasında gittiği beş bayi de almayınca, aziz nesin koltuğunun altına iki bin gazeteyi alıp eminönü meydanı'ndan taksim'e kadar bağıra bağıra satmış, her gazeteci, tütüncü dükkanına satılması için bırakarak iki bine yakın gazeteyi bitirmiştir. daha sonra yönetimevi'ne gelip bir o kadar daha gazete alıp beyazıt, fatih ve edirnekapı taraflarında dağıtmıştır. geri kalan iki bin tanesini ise anadolu'ya göndermiştir. ilk sayıdan itibaren artan ilgi ve talep üzerine ikinci sayı on bin, üçüncü ve dördüncü sayı onbeş bin yirmi beş bin derken, beşinci altıncı sayılarda derginin baskı sayısı altmış bini bulmuştur. o zamanın günlük gazeteleri vatan ve cumhuriyet'in bile baskıları yirmi bini geçemiyordu. dolayısıyla siyasal baskılar da tiraj artışına uygun şekilde marko paşa üzerinde yoğunlaşmaya başlamıştı.

    marko paşa'daki yazılar imzasızdı. yazıların hangisi aziz nesin'in, hangisi rıfat ılgaz'ın hangisi sabahattin ali'nin bilmek, bulmak son derece güçtür. bu önemliydi, çünkü marko paşa gerçeğini bir bütün olarak ele almamızı sağlamaktadır. her yazıyı herkesin yazma yeterliliğine ve kararlılığına sahip olduğunu ortaya koymaktadır. yeri gelir, karikatüristi yazı işleri müdürü olur. yeri gelir, içerideki aziz nesin'in yerine ona ait dizi yazısını aynı biçemle ve onun adına rıfat ılgaz sürdürür. yeri gelir bir şiir birlikte yazılır ve yeri gelir bir yazının sonunu bir başkası tamamlar. ama değişmeyen bir gerçek vardır, hangi yazıdan kovuşturma açılsa, emniyete veya mahkemeye düşülürse o yazıyı yazı işleri müdürü yazmıştır.

    ferit öngören marko paşa çalışanları için şunları söylüyor; '' ismet paşa'ya karşı marko paşa'nın şövalyeleri. milli şef'in otoritesi önünde celal bayar'ın gıkı çıkmazken, bu delikanlılar tam bir demokrasi mücadelesi veriyorlar. hem de nasıl bir çarpıcı mücadele. vardiya usulü hapse giriyorlar. biri çıkarken biri giriyor.'' zaten gazete de bu dönemlerde marko paşa başlığının üzerinde ''muharrirleri polis nezaketine alınmadığı ve hapse girmediği zamanlarda çıkan haftalık siyasi mizah gazetesi'', ''toplatılmadığı zamanlarda çıkan siyasi mizah gazetesi'', ''fırsat bulabildiği zamanlarda çıkan siyasi mizah gazetesi'' gibi yazılarla yayımlanmıştır.

    sabahattin ali 1948'de paşakapısı cezaevinde üç ay yatmıştır. çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. yurt dışına gidebilmek için pasaport almak istemiş, alamamıştır. yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca bulgaristan'a kaçmaya karar vermiş fakat para karşılığı anlaştığı ali ertekin adlı kaçakçı tarafından jandarma karakolunda katledilmiş daha sonra da cesedi 2 nisan 1948 tarihinde bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde bulunmuştur. sabahattin ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve milli emniyet mensubu olduğu iddia edilen ali ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kalmıştır.

    1950 yılı 14 mayısında demokrat parti iktidara geldiğinde adnan menderes okuduğu parti programında ''dışardan beslenen mizah dergileriyle de uğraşacağız!'' demiştir. 1948'de sabahattin ali'nin öldürülmesinin ardından uğraşılmaya hedef gösterilmiş, ayakta kalan diğer iki çınardan sonraki dönemde adembaba'da yazmayı sürdüren rıfat ılgaz hakkında altı dava açılmıştır. artık adının bile yasaklı hale gelmesinin üstüne yazılarını kimse basmamış, rıfat ılgaz'da hayatını dizgicilikten kazanmaya başlamış, uzun süre hapishane-hastane-yazı(matbaa)hane üçgeninde geçirmiş, fakat inadından ödün vermemiş, mizahını sürdürmüş ve ''stepne'' takma adıyla hababam sınıfı'nı yazmıştır. rıfat ılgaz bir öğretmendi; ne var ki hayatının beş yıl beş ay yirmi beş gününü cezaevinde geçirmiştir. ilginçtir ki, aldığı son ödül t.c. kültür bakanı'nın elinden oldu..

    aziz nesin ise fransızca bilmemesine karşın, fransızca'dan çevirdiği öne sürülen bir yazı yüzünden 16 ay hapse ve 16 ay güvenlikçe gözaltında tutulmaya mahkum edildi. sultanahmet, üsküdar ve nevşehir cezaevleri'nde yattı. sık sık yargılandı. mizahsal açıdan ''aziz nesinlik'' deyiminin sahibi oldu. 1993'de sivas'ta hala hedef gösteriliyordu..

    son olarak nazım hikmet ne yazmış marko paşa hakkında bir de ona bakalım ;*
    ''ikinci dünya harbi biter bitmez sabahattin ali marko paşa gazetesini çıkarmaya başladı. bu, türkiye'de o zamana dek olmayan bir politik mizah gazetesiydi. marko paşa emperyalizmin aleyhinde yazıyor, türkiye gericiliğiyle ve burjuva partileriyle alay ediyordu. marko paşa'nın demokrasi, ulusal bağımsızlık ve barış uğrunda ve emperyalizme karşı yürütülen savaştaki rolü çok önemlidir..''

    (alıntılar: marko paşa gerçeği / mehmet saydur)
  • 40'li yillarin ortasinda, aziz nesin ve sabahattin ali beraber cikardiklari, donemin en büyük baski adedine ulasmis mizah dergilerinden biridir. mevcut yonetimin baskisi ve kapatma kararina karsin, bircok farkli isimde tekrar cikarilmistir(merhum pasa,malum pasa,vs) ve ayrica,sabahattin ali ormanda katledildiginde, hâlâ marko pasa icin calisiyordu.

    (bkz: akbaba)
  • derginin kapatilmalar sonrasindaki isimlerinden biri "malum pasa" imis. hakkaten komik yahu...
  • cinar yayinlarinin okuyucularina armagan olarak eski sayilarini cogaltip yeniden ortaya cikardigi "firsat bulabildigi zamanlarda cikar siyasi mizah gazetesi"

    pazartesi gunleri cikar demelerine ragmen kendi kalemlerinden :
    "ne gun firsat bulursa o gun cikar. ciktigi gun 8 ile 9 arasi satilir. 9 da toplamiya baslarlar. tukiyedeki demokrasinin ve basin hurriyetinin miyari olan, iste boyle bir acaip siyasi mizah gazetesidir"
  • "dergi uzun süre "toplatılmadığı zamanlar çıkar" veya "yazarları hapishanede olmadığı zamanlar çıkar." gibi ibarelerle çıkmıştır. derginin logosunda ise, dert dinleyen bir adam resmi vardır, ancak, o zamanın her şeyde bit yeniği arayan kesimi bu resmi sovyet selamına benzetmiş ve dergiye -yazarlara- kominist yaftası vurmuştur. bu olayın ardından sabahattin ali'nin yazdığı yazıda, özellikle bu selamın 'sovyet selamı' olduğunu söyleyen kişiye (falih rıfkı atay) ithafen yazdıkları gayet ilgi çekicidir:

    ukalanın biri meclis'te, hz. muhammedin'in kızları hendek savaşında şehit düştüler, demiş.

    meclis'te bulunun zarif bir zat da '' kızları değil, oğullarıdır, muhammed'in değil, ali'nin oğullarıdır. hendek savaşı değil, kerbela'dır. hangi birini düzelteyim,'' demiş.

    işte bu hatalar gibi, ulus gazetesi de adeti üzerine büyük bir gaf yapmıştır. hangi birini düzelteyim. markopaşa sovyet değildir, selam ayakla değil, elle verilir. sovyet selamı öyle değildir. resimde markopaşa selam vermiyor, elini kulağına götürmüş, dert dinliyor. ve işin en mükemmeli de bu resim tek çizgi ilave edilmeden ulus'un arşivinden alınmıştır.

    ey ulus ve ey falih rıfkı!

    neren doğru ki, kalemin doğru olsun."

    alıntı : http://www.hafif.org/yazi/markopasa
  • "ne yazsak markopaşa'yı toplatıyorlar. onbeş sayı çıkabilen gazetemizin yedi sayısını toplattılar. biz de zülfiyâre dokunmasın, güneşe karşı desturun su döküp de çarpılayalım, evliyayı umuru incitip fincancı katırlarını ürkütmeyelim diye, suya sabuna dokunmadan, havadan sudan yazılar yazmaya karar verdik. bundan sonra gazetemizin her sayısını, meyve ve sebzelerin methine tahsis edeceğiz. şimdiye kadar gazetemizi içişleri bakanlığı ve adalet bakanlığı toplattırdı. bakalım bu sefer de tarım bakanlığı toplatacak mı? gazetemizin bu sayısı hıyar sayısıdır. baştan aşağıya kadar hıyarın ve hıyarların methiyesini bulacaksınız. hatta memleketimizin hıyarlarını rencide etmemek için, onların aleyhinde bile bulunmayacağız. gelecek sayımız da muşmula sayısı olacaktır." 14 şubat 1949
  • marko paşa’ya yaşını sormuşlar:

    - 50, 55 belki de 60, demiş...
    - sen yaşını bilmiyor musun?
    - paramı, malımı, gelirimi sayarım, demiş, çünkü bunları birisi çalabilir. ama yaşıma kimse dokunmayacağı için saymak zahmetine girişmem...
  • ilk sayısını sırtına vurup bizzat satmıştır aziz nesin. sultanahmet meydanında, emnönü'nde bağıra çağıra. zira dergi için sabahattin ali'den aldığı 1000 lira çok canını sıkıyormuş, derginin satması, parasını çıkarması gerekiyormuş.
  • künyesinde bir dönem "toplatılmadığı zamanlar çıkan dergi" yazan mizah dergisi.
hesabın var mı? giriş yap