• tarafsız ekonomi yazarlarından dr. ibrahim kahveci'nin dikkat çekici tespitidir.

    2007 yılına oranla memur ve emekli yükündeki dramatik artışın bütçeyi nasıl silip süpürdüğünü ve onarılamaz bir kara delik açtığını istatistik ve çarpıcı analizler ile çok güzel izah etmiş.

    linç etmeden önce köşe yazısını okumanızı ve verilen grafiklere, tablolara bakmanızı şiddetle tavsiye ederim.

    gereksiz memur yükü, milyonlarca genç emekli, abartılı askeri harcamalar, diyanet harcamaları, saray'ın masrafları ekonomiyi de ülkeyi de bitirdi.

    kamu özel işbirliği projeleri de apayrı bir enkaz zaten.

    *****************************************

    edit: işte bu ülkenin başı o yüzden krizden ve beladan çıkmıyor. muhalefet de iktidar da aşırı derecede devletçi ekonomi politikaları güdüyor.

    memurlara ve genç emeklilere toz kondurmayanlar, bir zahmet venezuela nasıl batmış, şöyle bir araştırsınlar.

    oy için uygulanan sosyal transfer politikaları, aşırı büyük ve hantal devlet yapısı ülkeyi batırmaya mahkumdur.

    asker ve polis yükü de azaltılmalı. bekçilik falan gibi nostaljik saçmalıklara son verilmeli. ücretsiz ulaşım hakkı kaldırılmalı. emekliye bayram ikramiyesi falan yasaklanmalı.

    diyanet de kaldırılmalı. imamın, müezzinin maaşını cemaat ödesin.

    böylece kuş uçmaz kervan geçmez yerlere ve inancı farklı insanların köylerine falan bomboş camiler yapılmamış olur.

    zaten imf de gelse bunları yapacak. o zaman da halk oy vermeyecek iktidara. hasıraltı edilen gerçekler ortaya çıkacak. o yüzden iktidar gidip londra'daki bankerlerden para dilenirken, ımf asla olmaz diyor.

    ya kapitalizme ve liberalizme dönersin, ya da kuzey kore, iran ve venezuela gibi bir bok olup çıkarsın. bu kadar basit.

    --- spoiler ---

    son rakamlara göre 2020 yılı 2. çeyrekte kamunun personel sayısı 4 milyon 767 bin kişiye ulaşmış.

    bu personelin 2 milyon 944 bini kadrolu, 497 bini sözleşmeli, 1 milyon 161 bini sürekli işçi ve kalanı da diğerleri olarak sınıflanıyor.

    bu personelin 3 milyon 849 bininin maaşı genel bütçe kapsamında ödeniyor. kamu bankaları gibi kit’lerde ise 209 bin kişi çalışıyor. belediye ve il özel idarelerinde de 710 bin kişi çalışmaktadır.

    tüik ve diğer kamu sitelerinde maalesef eski verileri bulamadım. 2007 yılında kamuda 3 milyon toplam çalışan varmış. o yılın nüfusu ise 70,6 milyon kişi. yani 2007 yılında her 23 kişiden 1’i kamuda çalışıyormuş.

    geçen yıl (2019) nüfus 83 milyon 154 bin kişiymiş. bu yıl yaklaşık 84 milyon 250 bin kişi olması bekleniyor. yani artık her 17 kişiden 1’i kamuda istihdam ediliyor.

    2007 yılında her 6,5 çalışanın 1’i kamuda istihdam edilirken, artık bu sayı da 5,5’e düşmüş durumda.

    sgk verilerine göre haziran 2020 itibari ile kayıtlı çalışan sayısı 20,4 milyon kişidir. buna karşılık emekli maaşı alanların sayısı 13,1 milyon kişi.

    2007 yılında sigortalı çalışan sayısı 14,8 milyon iken, emekli sayısı 8,3 milyon kişiydi.

    aslında bu verilerin somut göstergesi bütçede görülüyor.

    sgk 2019 yılında 465 milyar lira emekli maaşı ve sağlık gideri harcaması yaparken, bu paranın 197 milyar lirasını hazine’den aktarılan kaynakla gerçekleştirmiş.

    feci bir rakam.

    bu yıl ilk 6 ayda ise hazine’den sgk’ya aktarılan kaynak 123 milyar liraya ulaşmış bile.

    yine geçen yıl bütçeden kamu personel maaş ve sgk primlerine toplam 293 milyar lira harcama yapılmış. bu yılın ilk 6 ayında ise 170 milyar gitmiş bile.

    bütçenin kamu personel gideri ve sgk’ya aktarılan kaynak toplamı 2019 yılında 489,7 milyar liraya ulaşmış. bu yılın ilk altı ayında ise bu gider şimdiden 293,3 milyar lira olmuş.

    ya da olayı şöyle izah edelim:

    2019 yılı;

    bütçeden kamu personel ve sgk açık gideri için 489,7 milyar lira harcanmış. ama aynı dönemde toplanan vergi geliri 673,3 milyar liradır. yani koca ülkede iğneden ipliğe alınan her türlü verginin yüzde 72,7’si sgk açıkları ve kamu personel giderine harcanmış.

    2020 yılı ilk altı ayında ise 335,9 milyar lira vergi gelirine karşılık sgk ve kamu personeline ödenen para 293,3 milyar liradır. yani vergi gelirlerinin yüzde 87,3’ü etmektedir.

    şimdi diyeceksiniz ki, senin aklın fikrin emeklinin ve memurun maaşında mı? yok mu başka giderler veya israf...

    orası da tam bir felaket zaten. hazine garantileri yeni bir kara delik olarak karşımızda. ama unutmayın ki hazine garantileri için mesela özal ve demirel’in imza attığı 1. ve 2. boğaz köprülerinin geçiş fiyatı 5 yılda 3,40 liradan 10,75 liraya yükseltildi. bu tür dolaylı vergiler bütçede zaten yok.

    şehir hastaneleri zaten 2022 yılında ayrı bir kamu gideri olacak. şimdiden sağlığınızı korusanız da çare yok; o hazine garantili müteahhitlerin parası ödenecek.. 84 milyon bunları ödeyecek.

    kısaca devlet bütçesinde akıl koptu.

    2003-2008 arasında aslında kamu personel ve sgk açıkları vergi gelirlerinin yüzde 50’si seviyesindeydi. bu orana yeniden dönmemiz gerekiyor. hatta kamu personel ve sgk yükünün bütçe ağırlığı yüzde 40’lara bile indirilmelidir.

    peki bu nasıl olacak?

    bu açıklar veya giderler yeni vergiler veya vergi artışları ile karşılanamaz. en azından bu iktidar yok ayasofya yok dava söylemleri ile çok rahat topluma yeni vergiler yükleyebiliyor. ama ülkeyi yönetmeye aday diğer partilerin böyle bir lüksü olamaz.

    o zaman başka çareler aramak zorundayız.

    ama bildiğimiz bir şey var ki; bütçe bile artık hizmet olmaktan çıktı. geriye bir tek merkez bankası kaldı diyeceksiniz. onun da kasasını zaten boşalttılar.

    aslında ekonomi bitti başlığı bile eksik. ülke bitti desek sıkıntıları ifade etmiş olur muyuz?

    bu kadar parasal açık, bu kadar kötü yönetim ve ardından gelen parasal genişleme ile durum hiç iç açıcı değil. bizi bekleyen tehlikeleri düşündüğümde adeta deliriyorum. bilmemek kadar güzel şeyin olduğunu 2017 yılında çok söylemiştim. galiba bilmemek en iyisi.

    --- spoiler ---

    kaynak burada
  • her alanda özelleşilsin ki vatandaş yarı maaşa çalışsın aradaki farkı da biz yandaşa yedirelim naraları geliyor.
  • ya bi siktirin gidin allah aşkına. tek bir ihalenin üstelik de ihalesiz verilmesinden doğan yolsuzluk bile ülkedeki yozlaşma ve ekonomik çöküş için daha mantıklı bir açıklama sunuyor.

    kaldı ki burada coşan kamu giderleri memur ve emekli yükünden çok (bkz: passat mı çekeyim yanlarına) diyenlerin milyonluk makam araçları, aynı anda üç hatta beş maaş alan bürokratlar tarafından oluşturuluyor. halen cumhurbaşkanı'nın kaç danışmanı, kaç başdanışmanı var, bunlar aynı zamanda hangi devlet görevlerinde bulunuyor ve kaç yerden maaş alıyor belli değil.

    takmışsınız emeklinin 2.000 tl aylığına. manyak mısınız nesiniz. güreşçinin vakıfbank yönetim kurulundan onbinlerce lira maaş almasına ses etmeyin, rtük başkanının halkbank yönetim kurulunda olup çifte maaş almasına yine ses yok, memura emekliye gelince rererö.

    edit: (bkz: sma tip 1 hastasi metehana destek ol)
  • kendi memurunu, emeklisini yük olarak görmek de nasıl bir zihniyetin eseridir?
  • bankamatik memurları, işsiz memurlar, liyakatsiz memurlar diye sıraladığınızda hak verilecek bir analiz.

    yani hakikaten, bu kadar çok sayıda memura ihtiyaç var mı? bu kadar memur ne iş yapıyor? ne kadar etkin çalışıyorlar?

    öte yandan kendi içinde de ciddi çelişkileri olan durumlar var. örneğin sağlık çalışanı, mesela bir hemşire, bir bekçiden daha az kazanıyor. bir imamdan da daha az kazanıyor. hangisine daha çok ihtiyaç var, onu da sizin insafınıza bırakıyorum.

    memur dediğin hizmet üretir. yani doğrudan ülkenin kalkınmasına katkıda bulunmaz. bu demek değil ki kamu personelini komple işten çıkaralım. ama ihtiyaç fazlası her bir kamu personeli, milletin sırtına bindirilmiş ekstra yüktür. ve görüyoruz ki, bu durum son yıllarda siyasetçiler tarafından kullanılıyor. bilmem kaç bin personel alacağız diye müjde veren bakanlıklar, şu kadar kadro istiyoruz diye devlete zarf atan meslek grupları... kardeşim ihtiyaç var mı peki? asıl mesele o.

    ama ekonomideki kötü gidişatın temel sebebi bu değil. bu koskoca bir talan düzeni ve kamu personeli mevzusu bunun sadece ufak bir parçası.

    ekleme: işini yapan bir memura benim şurada söylediğim tek bir şey yok. işini iyi yapan polise de, müdüre de, memura da, öğretmene de, kısaca her türlü kamu personeline ihtiyaç olduğu su götürmez bir gerçek. ama asıl soru, kaç tanesine gerçekten ihtiyaç var ve kaç tanesi gerçekten iş yapıyor?

    yani elbette sırtından kırbaç eksik edilmeyen bir memur sınıfı istemiyorum. hatta gerekliyse, çift vardiya sistemiyle daha fazla memur alınsın, daha az çalışsınlar. sorun o da değil.

    ama kocaman bir kamu sektörü var ve tüm piyasaya etki ediyor. kusura bakmayın da böyle bir sistemde ne bekliyorsunuz?

    adam diyor ki ihalelere fesat karışıyor, bir yığın yolsuzluk var. eyvallah, ama buna dikkat çekince onu reddetmiş olmuyorsunuz. bunu her konuda yapabilirsiniz o zaman. mesela elektriği kaçak kullanan adam da der ki “ben üç beş bin lira aşırdım diye niye beni konuşuyorsunuz, millet milyon dolarlar götürüyor.” böyle bir mantık olmaz.

    ben kısaca diyorum ki etkin çalışan ve hesap sorulabilen bir kamu sektörüne ihtiyaç var. bu olmadığı zaman, kamu bir girdaptır. giden paranın hesabını soramazsınız, karşılığını da alamazsınız.
  • nisan ayından beri çalışmadan maaş alan bir memur grubu gerçeği var mı ülkede. var. ancak diğer tarafta ise tapu'da emniyette, jandarmada ve diğer güvenlik güçleri vs. gece gündüz demeden çalışıyor insanlar. bu durum adaletsiz.
  • bizim kurumda yaklaşık 120 kisi çalışıyor, toplam maaş ve sgk gideri 9 milyon tl
    eldeki personelin rahatlıkla yapabileceği bir program için harcanan tutar 1.5 milyon tl
    memur ve emekli yükü değil ekonomiyi bitiren
    ekonomiyi bitiren şey israf
  • istatistik sayılarla oynama sanatıdır, neyi nasıl görmek isterseniz o şekilde sonuçlar elde edebilirsiniz.
    şimdi ben de rakamları alıp eğip büküp 1 milyon daha memur lazım diyebilirim ki aslında en azından öğretmen açığını düşünürsek bir milyon olmasa da lazım( kaç kişi lazım gerçekten bilmiyorum,attım sayıyı kafadan).
    erken emeklilik konusu ise ayrı bir durum, ona bir yorum yapamayacağım, herkes emekli olup ege kasabasında yaşamak istiyor, ben dahil. ama 60 yaşından sonra gelen mutluluk mutluluk değildir be canım...
  • (bkz: sayesinde)
    (bkz: yüzünden)
    (bkz: anlatım bozukluğunuzu sikeyim)

    edit: düzeltme için tişikkirler ekşi sözlük..
  • emekli yük ise yıllarca adamların bürüt maaşından niye kesinti yaptınız lan ? memura diyecek lafım yok gereksiz çok memur var askeri harcamalar da aldı başını gitti heryere asker çıkaran fakir bir ülkeyiz diyanet ve garanti geçişli yol köprü derken ekonominin ayakta kalması bile mucize
hesabın var mı? giriş yap