• dün bana hayatımın en sıkıntılı gününü yaşatan yazar.

    son gördüğümde yüzü gözü, elleri yara bere içinde, aşırı zayıflamış, yüzü çökmüş, saçları dökülmüş, avuç avuç ilaçlar yutup, durmadan içki içiyor ve uyumuyordu.

    sinirli bir yapısı olduğunu bildiğimden, sadece ne olduğunu sordum ve 'böyle olması gerekiyor' dedi. nasıl diye sorunca 'böyle' dedi ve sustu. aradan bir saat geçti ve aniden espriler, şakalar yapmaya başlayarak -normal- haline döndü. o an için bir anlam verememiştim, taa ki;

    dün sabah yine bir duruşması vardı ve merak edip akşama doğru kendisini aradığımda, sınavda kopya çekerken yakalandığımı ve hakkımda işlem yapılacağını söylendiğini söyledim laf arasında. tabi kafası güzelken, söylemediği müddetçe sesinden anlaşılmıyor telefonda. eli kolu da uzun xjadfksdajsfjgacafd o kafayla nasıl yapmışsa bulmuş ve rektör yardımcısını arayıp tehdit etmiş işlem yapılmamasına dair. çağırıldım, sorguya falan çekildim resmen götümden ter attım bunun yüzünden amk.

    akşam kendisini aradığımda bu meşhur öfke harbi dışındaki sıkıntısının ne olduğunu anladım. kendisi telefonda beni tanımıyordu. aslında tanıyordu, aynı konudan konuşuyorduk ama bana değişik isimlerle hitap ediyordu. şaşırdım.

    sabah kontrol amacıyla aradığımda, nerelerdesin lan sen diyince anladım. dün konuştuğumuzu, bu olayları falan hatırlamıyordu. söylemedim de, kendisi anlatmaya başladı. dün birsürü kişiye acayip şeyler yapmış galiba, aşağı inip oturduğu sitede kavga ettiğini söylemişler, her yerim tutuk falan diyordu. kendisiyle bu durum hakkında uzun uzun konuştuk ve kendisine hepimizin zaman zaman ihtiyaç duyduğu profesyönel desteğin sıkıntı olmayacağını söyledim. hiç tanımadığın, bilmediğin bir hastaneye git dedim, haklısın, gidiyorum birazdan dedi ve gitti sanırım. yani umarım gitmiştir.

    bak müdür, sen bana da dün bunları yaptın abi. farkında olmadan yaptığını biliyorum. sırf insanları mutlu etmek için, onlar iyi olsunlar diye yaptığını biliyorum. yaşadığın ve yaşıyor olduğun sıkıntıları kimsenin kaldıramayacağını da biliyorum. ama bunca şeye rağmen, en azından işinden gücünden uzak durmamak, boşvermemek zorundasın. istersen hiçbişey yapmadan milyon dolar kazanıyor ol, önemli değil. çünkü ancak benzin kokan yerlerde olduğun zaman normal olabiliyor, herşeyi unutabiliyorsun. en büyük korkum, bigün o haldeyken arabaya veya motora binmen, veya çok çok sinirlenip birilerini dövmek dışında bişeyler yapman. kalkıp da durduk yere 27'ler kulübüne sokma kendini. herkesin iyi olmasını istiyorsan da, önce kendin olmak zorundasın.

    sen iyiysen, herkes iyi!

    soru üzerine edit: işlem yapılmadı xdfjksdfhka
  • o tabak bitecek! diye atar yaptı bana, tarihe geçsin. çok tatlı atarlı gideri, yağuşuğlu badişim.
  • ekşi sözlük on iki yaşında zirvesi'nde gönüllü ulvi çalışanıdır. otomatiğe bağlamış olmalı ki ulvi ile fotoğraf çektirmek isteyen kişilere karşı çok profesyonel yaklaştığını söyleyebilirim. fotoğrafçılık konusunda bayağı bi geliştirmiş olmalı kendisini. hatta anladım ki beni de çekip üstüne '' bu ne la, ölü gibi çıkmışsın'' diyen şahıstır, deşifre ettim.
  • bir sözlük yazarı. nesli bende saklı.
  • geçen gün doğan görünümlü bir şahinle ahmet efendi çıkmaz sokağı'na doğru ilerliyordu. seslendim ardından, camlar sonuna kadar açıktı ve bir kolu dışarıdaydı. fakat son ses açtığı müziğin baslarının gürültüsünden olsa gerek, duymadı sesimi.
    ben de ardından, arabasının arkasında yazan "forever alone!" yazısına bakakalmakla yetindim...
    ilk gördüğüm yerde oraya bir "wash me" eklemeyi düşünüyorum.
  • karadeniz bölgesinde farklı ağızlar vardır. bazı bölgelerde noktalı harfler noktasız bazılarında ise noktasız harfler noktalı söylenir, telaffuz edilir.

    birinci durumda noktalı harflerin noktasız okunmasına en iyi örnek 'müdür' yerine 'mudur' denilmesidir. mesela 'dönüyorum' da böyledir.
    yaşanmış bir örnek :
    + alo abi merhaba nerdesin?
    - mahmutçiğim afyon'dayım donuyorum
    + niye abi çok mu soğuk hava?
    - yok mahmutçiğim yoldayım izmir'e donuyorum!!

    noktasız harflerin noktalı telaffuzuna en iyi örnek de malum 'sıkışmak' kelimesidir. yine yaşanmış bir örnek vermek gerekirse:
    henüz cep telefonlarının olmadığı dönemlerde baba ve oğul farklı şehirlerde çalışmaktadırlar. babanın parası bitmiştir. oğluna bir not yollar ve şöyle yazar.

    'çok sikiştum acil para yollayun'

    tabi oğlu babasının işleriyle ilgili durumu bildiğinden mevzuyu hemen kavrar ama notu kendisine ulaştıran şahıs karadenizli değildir ve olayı babanın her karadeniz erkeğinde bulunan çapkınlığa bağlamıştır.
  • bilimum uzvundan bilimum marifet çıkıyor (böyle deyince şık olmadı gerçi xdfjal) milli judocu, atıcı, şimdinin de tokatçısı. aynanızda görürseniz şerit değiştirin. zira arkanızdaki superleggera, scuderia, zr1'in içinde sakallı, yeşil gözlü, karizma bi eleman varsa bilin ki bu bizim müdür. ama ilerde benzincide durmuş görürseniz gidin yanına muhabbet edin, gazcı değil, sazcı-sözcüdür. (bak o özelliğinden bahsetmemişim bile) tanıştığım için kendimi şanslı saydığım. hep yakınlarda olsun.
  • playboy tavşanının kulaklarından tutup yerine kendi imzasını atacak kişilikte olan,iş bilen,iyi tavsiyelerde bulunan ve bolca taktik vererek rakibini ekarte eden düşüncelere sahip sözlük yazarı.

    sağolsun düşünceleri ile kaptıkaçtı olayıma yardım etti.
    jose mourinho ruhuna sahip resmen.
  • içtiği içkilerin parasını ödetecek kadar beyefendi bir insan. beyefendi. kıro bir beyefendi ama.
  • (bkz: müdür)
hesabın var mı? giriş yap