• daha 37 yaşında ve nereden baksan 13-14 senedir reklamlarda oynuyor şarkı yapıyor.

    ace reklamlarındaki ayşe teyze'nin rekorunu geçecek bu hızla giderse. her reklamda sesini duymaktan gına gelse de "o da ekmeğinin peşinde" naparsın. (kocası serdar erener projeler yabancıya gitmesin diyor sanırım yıllaaaardır :)

    35 yıl sonra turkcell reklamlarında 3. nesil özgür kızın nenesini oynamasını bekliyorum şahsen. bizim zamanımızda turkcell çok pis geçiriyordu, dağ bayır geziyorduk der mi acaba?

    bu arada dışarıdan inanılmaz yaratıcı imaj vermeye çalışan reklam sektörünün de ne kadar tırt olduğunu görmemize vesile oluyor sağolsun.

    - müdür yeni zırtbank reklamı gelmiş napalım?
    - nil'i çağırın da iki laylay yapsın

    - patron fasafiso süt ürünleri yeni otlu peynir için kampanya istiyor
    - okan'ı arayın gelsin de iki baarsın, önden iki paket samsun gönderin de gırtlağının akordunu yapsın
  • "bizim gibi kadınları çok takdir ediyorum ben. çalışıp kendi parasını kazananları." beyanatıyla beni acı içinde bırakmış olan kadın. gören de 12 saat fabrikada çalıştı, kadın haliyle çocuk okuttu, dimdik ayakta kaldı sanır. kadınlığı bebek taklidi yaparak ifade eden birinin, "tek taşımı kendim aldııım" hezeyanı kadının tek başına ayakta durabilmesi mevzusunda ne kadar muhatap alınıyor bilmiyorum ama ben kendisini muhatap almak yerine, onu övmek yerine fabrika işçisi emekçi ablaları överim, onların arkasına takılırım.

    abla yemin ederim içimi parçaladın ha, kadınlığın gururusun yemin ediyorum. reklam müziği ve yabancı müzisyenlerden alınmış bir tavırla müzik yapmak ne kadar zor, ne kadar zorlu bir iş. "o beni prenses peri sanıyoooooo." diye şarkı yapıyorsun arkadaş. alternatif kitleden bazı insanlar da "ya bu herhalde değişik ya, iyidir destekleyelim." diyorlar da kendine yer buluyorsun. bir de işte "biz böyleee tek başımızaaa, dimdik ayaktaa kaldık yaaa, çok süperiizzz, gideyim iki panda dansı yapayım, daha da özgürleşeyim." tripleri, bak 15 yaşında kardeşim var, o yapsa "ya git be" derim.

    bir de kendini överken fazla ego kusmamak için yanına aldığı, "bizim gibi" örneğindeki diğer kadın da sertab erener ha, o yani. kendisini sertab erener gibi biriyle eş değerde başarılı görüyorsa, panda dansına devam etsin bence.
  • şeyma'dan önce nil vardı.

    hafızasız bir toplum olduğumuz için biraz geriye gitmek istedim.

    nil'in nasıl ünlü olduğuna dair proloğu şurada yazmıştım: (bkz: zeynep bastık/@ug tek)

    ama asıl olay elbette ki ünlü olmasının nasıl sevgilisi tarafından ayarlanması ve tüm parayı turkcell'in ödemesi de değil.

    serdar erener, o dönemlerde serra erener ile evliyken çalışanı olan nil karaibrahimgil ile birlikte olmaya da başlıyor.

    2000 yılında nil türkiye'ye özgür kız olarak tanıtılıyor.

    eşi ikilinin beraber olduğunu öğrenince evi terk eden serdar erener 2001'de eşiyle boşanıyor.

    nil-serdar erener ilişkisi, 2006'da son buluyor.

    hem gecce'nin hem de vatan gazetesinin haberlerine bakarsak nil, o dönemlerde ozan çolakoğlu ile birlikte oluyor. gecce'nin iddiasına göre, ilişki başladığında ozan çolakoğlu evliymiş.

    neyse, aradan zaman geçiyor ve 2010'da serdar erener ile evleniyor nil.

    geçmiş, geçmişte kalıyor.
    türk halkı onu prenses, peri sanmaya devam ediyor.
  • 'bir arkadasimi bugun aksamustu saat 6da bulusup kendimizin panda oldugunu dusunerek dans etmeye davet ettim tamam dedi geliyo' seklinde bir twit atan ve bu twitine de bir takipcisinden "nil hanim merhaba torbacinizin numarasini dm atar misiniz cok ozel degilse" cevabini hakkiyla alan oyuncu,sarkici, muzisyen , kose yazari kizimizdir.
  • bugünkü yazısının 6. sınıfa giden yeğeni sudenaz'ın günlüğünden koparttığı bir sayfa olduğunu düşünüyor ve umuyorum.
    http://www.hurriyet.com.tr/bu-yaz-21261979

    edit: link koydum. bu edebi eser, unutulmasın, hep okunsun. arşivin tozlu raflarında kaybolmasın.
  • yine ayşe arman'la röportaj yapmış. "iklim farkındalığı" yaratmak istediği şu yeni şarkısıyla ve doğayla ilgili konuşmuş yine.

    tüm yazı bodrum'da teknesinde geçiren kendisi değilmiş gibi, denizi olabildiğine kirleten değilmiş gibi, eşinin denize işerken fotoğrafı yokmuş gibi "çevreci".

    çocuğuna uygun ana okulu bulamayıp "bari ben açayım" deyip milleti silkelememiş gibi de "halkçı"

    10 reklamdan 7-8 tanesinin müziğini kendisi yapmamış, piyasayı domine etmemiş gibi de "eşitlikçi"

    pandemide millet ekonomik zorluklar içinde çabalarken, bu durumu "koza içindeyim gibi düşündüm, kelebek gibi çıkayım kozadan" dememiş gibi de "akıl hocası"

    nefret ediyorum böyle halktan kopuk yaşayıp, halka akıl veren "elitist" insanlardan.

    ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol ya da hiç sesini çıkarma, fikir yürütme de ne olduğun ortaya çıkmasın.

    edit : röportaj yorumlarında da bayağı giydirmişler. neyse ki samimiyetsizliğini anlayanlar çoğunlukta

    ayşe arman'ın nil röportajı

    edit : yahu şu denize işemekle ilgili ne kadar mesaj geldi, bunun neresi yanlış diye. arkadaşlar, yanlış olan direkt tekneden denize işemek. yoksa ben de yüzerken çok sıkıştıysam ve etrafta da kimse yoksa elbette denize işedim. ikinci önemli nokta da, nil ve familyası gibi "kelebek, böcek, koza, doğa, saygı, deniz, toprak...vs" diyip, böyle birşey yapmak. umursamaz davranışlar, şımarıklık, yaparım kimse karışamaz tavrı ve sonrasında da işte bu samimiyetsiz konuşmalar.
  • bir ömür boyu çalışmasa geçim sıkıntısı çekmeyecek nil ve onun gibiler artık başka bir misyon üstlenmeliydi. hepimizi özgürleştirmeliydi artık. doğaya gitmeliydik hepimiz, inek beslemeli, kişisel gelişim kitapları okumalı, yoga matının üzerinde bağdaş kurup enerjiyi özümsemeliydik. neden yapmıyoruz ki? neden karantinayı bir koza olarak göremeyecek kadar körüz ? oysa ki işe gidip gelmek ne kadar ruhumuzu yoruyor. iş dediğin nedir ki. arada gidip reklam filminde oyanayacaksın. kazandığın parayla da doğada yaşayacaksın ey halkım. bu kadar zor mu? bir dinleyin kendisini. hadi bakıyım yarın herkes bağdaşını kursun, derin bir nefes alsın, ruhunu özgürleştirsin. hepimiz kelebek olacağız karantina bitince.
  • serdar erenerle evlenip, tüm reklam jinglelarını parsellemiş, herhangi bir ilke edinmeden tüm markaların reklamlarından para götürmekte beis görmemişlerdir* *sonra da yattığı yerden bizlere pozitif olmamızı öğütlemiştir.
    gerçek sanatçılar ise o sırada baskıcılığa karşı ayakta durup piyasadan ban yiyorlardı.
    bence bizlere öğütlemesi gereken şey ilkesizlikle nasıl mutlu olunabildiği olmalıydı, bunca tatava kelime kullanmasındı hiç.
  • herhangi bir markanın nil karaibrahimgil ile çalışmasına anlam veremiyorum. kadın milyonlarca reklamda ya seslendirme yapıyor ya oynuyor ya şarkı söylüyor. hangi markayı temsil ettiği belli değil. inandırıcılığı sıfır. bıktırdı, tiksindirdi.
  • nikahinda kendisi, kocasi serdar erener ve $ahitlerden biri olan sinan cetin'i birle$tirerek en bi sevmedigim herkesi toplamayi ba$armi$. tuna kiremitci ile ece erken'i de cagirsaydin da hep beraber misir'da ya$amaya devam edeydiniz ke$ke.
hesabın var mı? giriş yap