• kendisini öldürmeye gelenlere direnmek devrimci kuşağın bir geleneğidir.

    ama konumuz yargısız infazlar.
    ben bu yargısız infazlarda onlarca gencin öldüğünü biliyorum.
    örneğin bir kanapede 640 adet kurşun deliği görmüşlüğüm var.
    örneğin daha 1 gün önce yurtta beraber olduğum arkadaşın, banyo yapmaya gittiği arkadaşının evinde öldürüldüğünü bilirim.
    örneğin, zamanında insan hakları bakanı diye zavallının bir yargızı infazı 1000 metreden seyredip, infaz yargısız değildi dediğini bilirim.
    keyfiniz bilir bu ceberrut devlet anlayışını, polis baskınlarını zaman gazetesi, haberturk tivisi zihniyetiyle izlersiniz "ama onlarda bik bik" dersiniz.
    insan biraz utanır kendinden, sirf ben google'a yazsam hemen 10 tane hiç politik olmayan kişilerin polis kurşunuyla nasıl öldürüldüğünü bulurum. var mı bunlara ceza.
    yokkk. o zaman bu yargısız infazları onaylıyorsanız yarın size polisin yapacağı edeceği bir sertlikte bik bik ağlamayın. orhan'ı 6 aydır takip eden, sabahım beşinde yüzlerce polisi oraya yığan da aynı emniyet, münevverin katilini silinmiş kan izlerine rağmen ulamayan da aynı devlet.

    burada orhan şunu yapmış bunu yapmış, polis daha bismillah yandaki daireye gaz bombasıyla dalıyor yanlışlıkla, ya orada ölenler olsaydı, ne olacaktı. kime atılacaktı bunun kabahati.
    orhan'ın ki bir tercihdi, saygı duyarsınız, küfür edersiniz o da sizin tercihiniz. ancak yasal olarak bu ülkeni emniyetinin sağlayan kurumların tercihlerini her zaman sorgularsınız, sorgulamazsanız, bir gün sizin başınıza bişey geldiğinde de size "amannn kimbilir ne yaptın" der geçerler.

    öncelikle polis bildiğin polis.
  • hamam kitabının ertesi günlerinde karşılaşmıştık istiklalde. şaşırmıştım, orhan'ın böyle bir ilgi alanı olduğunu bilmiyordum. uzun uzun bahsetti hamamlardan sözü vardı bir gün en beğendiğine götürecekti bizi.(sanırım üsküdarda bir yerden bahsetmişti). aradan yıllar geçti, ne haberini aldım ne gördüm bir daha. böyle bir olayda adını duydum. önce isim benzerliği dedim, sonra orhan'ın olduğunu öğrendim.

    garip işte insan hayatta nelerle karşılacağını bilmiyor.

    olayın yaşanış şekli kötü olmuştur. ölen yaralan insanlar. ama 90'ların ortasındaki yargısız infaz günlerini hatırlatmıştır bana yine de. elbette orhan kendi tercihleriyle orada vardı, kendi tercihleriyle davrandı. ama koca devlet 6 aydır takip ettiği insanı bakkale ekmek almaya giderken bile yakalar ama yakalamak isterse.
    devletin tercihleri daha farklı olmalı.
  • sorulması gereken soruları başlatması gereken kişidir, eğri oturup doğru konuşmak lazım eğer rehberiniz sağduyuysa...

    bu nedenle;

    -yıllarca okumuş, üniversite mezunu ve aynı zamanda yazar olan bir düşünür olan orhan yılmazkaya (buraya kadar inkar edilecek bir şey yok),

    - şeyh bedrettin, deniz gezmiş, mahir çayan, ibrahim kaypakkaya gibi devrimcilerin ardılı olduğunu belirtmiştir (buraya kadar da inkar edilecek bir şey yok).

    -türk ve kürt halklarının mücadele birliği için savaştığını, emperyalizme, siyonizme, faşizme karşı mücadele ettiğini belirtmiştir ( telsiz konuşmasında belirtmiştir).

    sonunda düşeceğini bile bile türkiye cumhuriyeti devletinin emniyet güçleriyle savaşmış ve ölü ele geçirilmiştir, diri değil.

    bu insan;

    bu yaşına kadar okuyup araştırmalar yapan bir yazar iken, eline silah almaya ve legal olmayan yollarda mücadele etmesine sebep olan neydi? asıl sorulması ve sorgulanması gereken nokta budur.

    kendisi de dahil olmak üzere toplam 3 canın sonlanmasına sebep olmuştur, kitabını yazmak, istanbul'un entel-yazar ortamlarında rakı balık yapmak yerine neden savaşmayı tercih etti?

    ailesini, sevdiklerini arkasında bırakıp neden hayatını dağlarda eğitime götüren sürece girdi?

    türkiye ve kurumları bunun cevabını veremedikçe, bu yönde mücadele verdiğine inanan diğer insanların silahlı eylemlerine devam etmelerini malesef bu toplum engelleyemeyecektir.

    kafalarımızı kumdan çıkarıp, nefret ve öfke gibi zihni örten duyguları bir kenara bırakıp , cinnet geçirmeden cevaplarını arayabilecek misin bu soruların türkiye?

    yoksa en basit şekilde fiziki ve sözel bir şekilde her türlü düşünceye kabalıkla karşı çıkıp zorlayarak gelecek mi kurmaya çalışacağız?

    asıl cevaplanması gereken budur. sonra mücadelesinin haklı ya da haksız olduğunu, terörist mi devrimci mi ama nihayetinde bebek olarak doğup, meme emerek büyümüş bir insan olduğunu tartışabiliriz.

    kısırdöngünün kırılmadığı her yerde sorun varolacaktır, döngülerimizi kabullenip önce sorunu tanımlayıp daha sonra cevapları bulmak için çalışacak mıyız? yoksa ana avrad manasızca küfredip sonumuza bir adım daha mı yaklaşacağız?

    asıl cevaplanması gereken budur.

    ölen 3 canın da burdakinden daha huzurlu olduklarını dilemektir bana kalan.
  • "6.5 saat süren çatışma sonucunda terörist orhan yılmazkaya öldürüldü. operasyonun sona ermesinin ardından polis binada ve hücre evinde arama yaptı.

    bu sırada büyük bir patlama oldu. patlamanın terörist tarafından kurulan bubi tuzağının imha edilmesinden kaynaklandığı öğrenildi."

    kaynak:
    http://www.ntvmsnbc.com/id/24960655/
  • bu ülkede yaşananları sıradanlaştırmaya çalışanları bizlere göstermiş olan kişidir orhan yılmazkaya. kimilerinin iddia ettiği gibi polisin gösterici dövüyor olması sebebiyle silahlı mücadele vermiş bir kişi değildir yılmazkaya. bu ülkede köyleri yakılan, anadilinin konuşması yasaklanan, dövülen-sövülen-kovulan tüm halklara yapılan muameleleri onuruna yediremediğinden zulme karşı haykırmış bir kişidir yılmazkaya. ülkede halen yüzlerce çocuk taş attıkları sebebiyle hüküm giymişken, 12 yaşındaki uğur ayağındaki terliklerle vurulmuşken, binlerce kişi çeşitli işkencelerden geçirilirken bu sistem içinde umut etmenin sersemlik olacağını düşünen bir kişidir yılmazkaya. beklemenin, ummanın gereksiz olduğunu, umutsuzluğun özgürlük olduğunu düşünen bir kişidir orhan yılmazkaya.

    her koşulda, her zaman, her şeyin aslını bilen analizci müminlere gelirsek, ah o empati yeteneklerini keşke biraz da mazlumlar için kullansalar. yılmazkaya mazlumların acısını acısı hissetiği için yürüdü bu yolda. karşıdaki ister intihar desin, isterse doğru bulmasın.
  • "...çünkü serez'de çiseleyen yağmurun altında, yapraksız bir dalda asılan bedreddin yoldaşıdır direnen, kılıçtan geçirilen paris'li komünarlardan biridir. kızıldere'de aynı inançla direnerek şehit düşmüştür, denizlerle beraber idam sehpasına çekincesiz yürümüştür. ibo'yu hatırlatmıştır kurşunlarla parçalanırken bedeni, ölüm oruçlarında kızıl bandı alnına takan sıra neferlerinden biridir ve çekerken bombasının pimini zilan gibi gülümsemiştir özgürlük düşlerine..."
  • mehmet pişkin in intiharından sonra aklıma gelen kişi. o nasıl kararlılıktı arkadaş. 6 saat boyunca ölüme meydan okudu adam. öleceğini bile bile. yani ne bileyim hamamlar üzerine kitap yazmış, oldukça entelektüel siyasal bilgiler mezunu bir gazeteci ve inandığı şeyler için dağa çık, döndüğünde vur bombanın gözüne, kıstırıldığında son ana kadar tek başına çatış.
  • telsiz konuşmasında geçen isimler, baskın şekli, saatlerce süren çatışma, direniş vs. her insanın aklına başka başka şeyleri getiriyor. kimisi orhan yılmazkaya'yı mahir çayanlaştırırken, kimisi geç keşfedilen bir tarihsel sima olan thomas münzer üzerinde ilgisini yoğunlaştırıyor. bunu köylüler savaşı üzerine yazdığım ve büyük ihtimalle şu an burada yazar olmamı borçlu olduğum entrymin olay tarihinden beri ilk kez oylanıyor olmasına istinaden söylüyorum. ancak şu görüntüler var ki benim aklımdaki denklemlerin içine bir değeri daha ilave etti:

    http://www.odatv.com/…_cnnturke_cikmisti-15888.html

    ulrike meinhof...
  • -----alıntıdır-----

    polis ailesini tehdit etti!

    yılmazkaya'nın cenazesinin sahiplenilmediği haberlerinin de yalan olduğunu ifade eden bayraktaroğlu, şöyle konuştu:

    "bilinmelidir ki birçok parti ve devrimci örgüt cenazeyi sahiplenmek için her türlü gayreti göstermiştir. polis ailesi üzerinde her türlü baskı ve tehdidi oluşturmuş ve cenazesini kaçırarak kilyos mezarlığı'na defnetmiştir. yapılacak olan destansı cenaze töreninin gerçekleştirilmesinin kendi suratlarında patlayacak yeni bir tokat anlamına geleceğini iyi bilen oligarşi, yılmazkaya'nın ismi karşısında korkuya kapılmış ve mezar taşına başka bir isim yazmıştır."

    "yılmazkaya sadece bayrağı altında dövüştüğü devrimci karargah ve şehit ongan müfrezesi şehidi değildir" diyen bayraktaroğlu, "orhan yılmazkaya, türkiye devrimci ve kürt özgürlük hareketinin ortak şehididir. çünkü o proletarya enternasyonalizmine bağlılığı, kürtlerin ve türklerin ortak mücadelesine ve zaferine olan sarsılmaz inancı ve sömürgeciliğe duyduğu sönmez ne nefreti ile haki karer'lerin, kemal pir'lerin yarattığı destana yeni ve görkemli bir direniş sayfası ekledi" diye konuştu.

    yılmazkay'nın çatışma sırasındaki "teslim olmayan bir özel devrimci kuşağına layık olmaya çalışacağım" şeklindeki sözlerini hatırlatan bayraktaroğlu, yılmazkaya'nın bu son sözleri ile dosta düşmana haykırdığını ifade eden bayraktaroğlu, konuşmasını yılmazkaya'nın çatışma esnasında telsiz kayıtlarına geçen son sözleri ile son verdi.

    ----alıntıdır-----

    http://www.alinteri.org/?p=9895

    edit: siz kötüledikçe gerçekler değişmiyor, haydi kafalarınızı bir kez daha gömün kuma.
  • orhan yılmazkaya; eli fazlasıyla kalem tutmuş, edebiyat, sinema, çeviri camialarında yakınen tanınan, istese burjuvazinin rakı - balık- ayvalık tandanslı cihangir eşrafı sofralarında kendine çok rahat yer bulabilecek, entelektüel birikimi hayli fazla bir insandı. yazardı, radyo programcısıydı, gazeteci ve dergiciydi.

    orhan yılmazkaya sosyalistti, devrimciydi. bu ülkenin halkından, toplumundan ümidini tamamen kesip kendi yolunda ölüme yürüdü. senelerce çalıştırılan kalem ve beyin gücünün bu halka etki etmediğini, halkın ezilmekten resmen zevk aldığını gördü. yalnızlığının ve çaresizliğinin son noktası olarak çareyi silaha sarılmakta buldu. nedenleri sorgulamazsak sonuçlar üzerinde yaptığımız tahliller havanda su dövmekten öteye gidemez. kentli, şehir yaşamına tam adapte, para kazanabilen, sosyal çevresi fazlasıyla yeterli, genel geçer tüm toplumsal normları belirleyen oligarşi tarafından rahatlıkla benimsenebilecek bir kimlik bu hayatı elinin tersiyle itip ölümü göze alıyorsa, bu kandırılmışlık değil uğruna mücadele etmeye inandığı halk tarafından yalnız bırakılmışlık sonucu yapılan bilinçli bir tercihtir.

    sorgulanması gereken fikir ve kalem mücadelesi veren orhan yılmazkaya neden bu noktaya geldi? onu ve benzeri feda kuşağını son noktaya getiren nedir? bu ülke okuyan, üreten, düşünen insanlarını nasıl bir kıskaca alıyor ve feda göze alınıp son hamle yapılıyor.

    olayda çatışmamak gibi bir şansı yoktu. çiftehavuzlar'ı, kızıldere'yi, sayısız yargısız infazı bilen yaşayan, mücadele tarihinden haberdar olan hiçbir devrimci kuşatılmış bir evde teslim olmaz ve oraya gelenlerin kendisini tutuklamaya değil öldürmeye geldiğini bilir.
hesabın var mı? giriş yap