• "panopticon michel foucault'nun hapishanenin doğuşu adlı kitabında kullandığı bir kavramdır. foucault'dan önce de bu kavram kullanılmıştır. panopticon esasen 18. yüzyıl sonu düşünürlerinden jeremy bentham'ın kendi hapishane projesine verdiği isimdir. fakat bu proje uygulamaya konmamıştır. bentham'ın bu projesine göre hapishane hücreleri bir daire etrafında dizilmişlerdir ve hücrenin ortasındaki kulede gardiyan tarafından tek yönlü olarak gözetlenmektedirler. ama mahkumlar bu gözetleme kulesinde gardiyanın bulunup bulunmadığını bilmezler. bu sebeple de gözetlenme ihtimaline karşı kendi kendilerini kontrol altında tutarlar. foucault ise bu kavramın modern dönemde iktidarın bir nevi kontrol mekanizması olduğunu söyler. panopticon bir nevi görünmez iktidardır ve -toplumun en küçük birimlerine kadar- her yerdedir. hastanelerde, hapishanelerde, okullarda hatta kendimizi özgür sandığımız evlerimizin içinde bile... bu görünmez gardiyan sistemle uyumlu organizmalar haline getirir insanları."
  • amerikalı tek kişilik hafif folk etkili black metal grubu.
  • dünya üzerinde yapılmış en iyi albümlerden biri. isis çok büyük bir grup. bu albümse akıl dolu olması yanında oldukça sert ve ağır bir albüm. bildiğin basıyor adamın üzerine. bu tarafıyla adının hakkını da veren bir tarafı var panopticon'un. yedi şarkıdan mürekkep bir kayıt ve bunca yıla rağmen hala baymayan, hala kendine hayran bırakan bir yapıya sahip.

    panopticon > oceanic
  • foucault’a göre panopticon aslında bir toplum ve bir iktidar türünün ütopyasıdır; bunlar aslında fiilen gerçekleşmiş olan ütopyadır.

    buna göre bireyler üzerinde bir iktidar uygulayan ve bilgi olanağına sahip olan müdür, atölye şefi, doktor, hapishane müdürü tarafından bireylerin sürekli gözetimi yapılabilmektedir.

    foucault'un bu yorumuna sinemada verilebilecek örneklerden biri charlie chaplin'in "modern zamanlar (1936)" filmi gösterilebilir. filmde modern zamanlar endüstri ve insanlığı, mutluluğa ulaştırmak için yapılan mücadeleler şeklinde tarif edilirken, teknolojik düzen ve işleyiş görme, gözetim üzerindedir. patron en büyük gözdür.
    büyük göz (yani patron) birer makine parçası haline gelen işçilerin, çalışmalarını, işi gevşetip gevşetmediklerini fabrikaya yerleştirdiği camdan (bir nevi, panopticon camı da diyebiliriz) görür. filmin bir sahnesinde işçilerin işi gevşettiğini gören ‘göz’ bir hamle yaparak işçileri hızlandırır.
  • şermola performansın 21. istanbul tiyatro festivali için hazırladığı yeni oyunu. mirza metin yönetmenliğinde sahnelenecek olan oyunun oyuncu kadrosunda ayşegül tekin, esra yıldırım, gamze çelik, melisa akman ve nagihan gürkan bulunuyor.

    http://tiyatro.iksv.org/tr/program/504
  • türkçeye tümgözetim diye çevrilebilir.
  • peter gabriel parçası ile isim benzerliği taşıdığı için karıştırılan kelime.

    gabriel'in bestelediği parçanın adı: (bkz: panopticom)
  • aslında bir hapishane dizaynıdır. ortada yüksek bir kule etrafında daire şeklinde hapishane hücreleri. ortadaki kule tüm ortama hakim iken etrafındaki hücreler kulenin içini göremezler. devamlı gözetim altında hissederler. her ideoloji kendi panopticonunu yaratmaya çalışır. mesela 1984 isimli romandaki big brother söylemi. dini tarikatlarda insanların vicdanlarının ele geçirilmesi gibi
hesabın var mı? giriş yap