sergüzeşt
-
çamur'un en sevdiğim parçasıdır. bu şarkıyı behzat ç'de bir yere araya sıkıştırırlar mı diye beklemiyor değilim hani.
http://www.youtube.com/watch?v=mvspaehjxji
bırak anlatayım sarhoşum öyle
sarhoşuda geçtim nolacak böyle
hayatlar içinden hayat seçmişim
hiçbişey farketmez kendimden geçmişim
şair giden geminin ardından bakarya
bakar da kendini zora sokar ya
bazen bi hiçin duası tutar ya
çok uzaklarda o gemi batar ya
ah beni unut
bitir beni, gidiyorum
ya unuttum, ya vazgeçtin
bilmiyorum
yarim ateş olmuş içinden geçmişim
kim ektiyse ekmiş ama ben biçmişim
hiç boşanmadıki bardak hep dolu
herşeyin bir sonu yok başka yolu
şair giden geminin ardından bakarya
bakar da kendini zora sokar ya
bazen bi hiçin duası tutar ya
çok uzaklarda o gemi batar ya
ah beni unut
bitir beni, gidiyorum
ya unuttum, ya vazgeçtin
bilmiyorum -
“eserde işlenen ana tema esaret olmakla birlikte, evlenme işlerinde gelenek ve göreneklerin sakat yanı üzerinde önemle durulmuş; olayların gelişmesi bunu belirtecek yolda düzenlendiği gibi, söz konusu sakatlık roman kişilerinin ağzından da açıkça anlatılmıştır: ‘herkes kendi dengini almalıdır; gençler evlenmelerini ana babalarına bırakmalıdır’ yolundaki görüşlere karşı, ‘arada sevgi olmayarak sırf menfaat ve servet için yapılan evlenmenin ahlâka uygun sayılamayacağı; dünyada gençlerin en büyük hakkının istedikleriyle evlenmek olduğu; gözlerin seçme hakkına, zevkin uygun bulma özgürlüğüne, ruhun doğal anlaşmasına karışmanın en büyük zulüm olduğu’ görüşü ileriye sürülmüştür.”
(sergüzeşt, 1924, s. 29)
(türk edebiyatında hikâye ve roman) -
eski dilde macera.
-
-
samipaşazade sezai tarafından 1889'da yazılmış olan ve romanımızda gerçekçiliğe geçişin ilk olgun örneklerinden olan roman..
yazar,romanda ele aldığı kölelik ve özgürlük temaları nedeniyle hükümet tarafından 1908 yılına kadar göz hapsine alınmıştır..
bordo siyah yayınevinden, kemal bek tarafından günümüz türkçesine uyarlanmış haliyle yayınlanmıştır.. -
(farsça) bir insanın başından gelip geçen şey
cümle içinde kullanalım: <bütün bir sergüzeşti münkesir, bir ömr-i zehralud-- fikret> -
kendi gözyaşında boğulmak sözünün öznesidir dilber. dilber'in gözyaşları nil'e dönüşür, kafkaslar'dan ta mısır'a, yatağına sığmayan.
-
bir esir
adı dilber
alınır-satılır
herkes bilir
sorsan bilmez gibi görünür
sanki yüzlerce yıllık sır.
yıkılsın artık, vurulsun mihenkleri
açköpekgözlü insanların ördüğü
bu yıllarca yüzlük sur.
kaç para der müşteri,
on para der sahip'i
çok para dendiğinde yine
utanç kaplar dilber'i...
dilber dediğin bir taze
yuva sıcağından, ana kucağından ırak
memleketinden, oyundan uzak
yüzü kuru rüzgardan kavruk
saçı bahtından kara (ve savruk)
kezlerce satılıp alınan
ruhu biri'nde kalan
bir gece ali'nin eskisi,
sabaha veli'nin yenisi
kırbaç şaklar sırtında, sahip'i der: devam et!
samipaşazade sezai kor adını: sergüzeşt... -
tek tek cümleleri bir yana çok naif bir roman, adeta bir taslak. bu açıdan bakınca güzel bir film senaryosu olur.
ha bir de, çok kilişe olacak ama, osmanlı imparatorluğu'nun köleleği en son kaldıran devletlerden biri olduğu gerçeğini bir tokat gibi çarpar insanın yüzüne, izleyen birçok osmanıl romanında olduğu gibi.
son olarak, bu kölelik din ayrımı gözetmeyen, yani müslümanlara da uygulanan bir köleliktir. -
artık kaçacak... artık firar edecek.. fakat gecenin devlere mahsus müthiş azametli siyah kanatlarının altı böyle küçük bir mahluk için güvenli olamaz. gidecek ama nereye... kendince meçhul olan bir kuvvetin şevkiyle bir şey arayacak. kendisinin haberi olmadan ayaklarının rehberliğiyle ve delaletiyle bir yere gidecek. kendisini güvende hissedebileceği, insan gibi davranılacağı bir sığınak arayacak. eziyet edilmekten, dayak yemekten kurtulmak, teselli edilmek kucağına atılıp ağlamak için annesini bulacaktı.
diyen roman.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap