• tom waits'in insanı şarhoş edebilecek şarkısı*

    i fell into the ocean
    when you became my wife
    i risked it all against the sea
    to have a better life
    marie you are the wild blue sky
    men do foolish things
    you turn kings into beggars
    and beggars into kings

    pretend that you owe me nothing
    and all the world is green
    we can bring back the old days again
    when all the world is green

    the face forgives the mirror
    the worm forgives the plow
    the questions begs the answer
    can you forgive me somehow?
    maybe when our story's over
    we'll go where it's always spring
    the band is playing our song again
    and all the world is green

    pretend that you owe me nothing
    and all the world is green
    can we bring back the old days again?
    and all the world is green

    the moon is yellow silver
    on the things that summer brings
    it's a love you'd kill for
    and all the world is green
    he's balancing a diamond
    on a blade of grass
    the dew will settle on our graves
    when all the world is green

    pretend that you owe me nothing
    and all the world is green
    we can bring back the old days again
    when all the world is green

    he's balancing a diamond
    on a blade of grass
    the dew will settle on our graves
    when all the world is green
  • pina bausch istanbul projesi nin kapanış parçası. içi parça parça eden bir parça.
  • tom waitsin sizi mitolojik bir dağın eteklerinde dolaştırdığını hissettiren şarkısı. dinlerken waits yeşil bir filtre kor gözlerinizin önüne.
    david lettermanın show programında canlı canlı söylediği bir kaydı vardır ki izleyince yüreğiniz göçer.
  • tom waits'den bir sarhoşluk davetiyesi.
    hassasiyetin parmak uçlarında söylüyor sanki şarkıyı.
    nefis bir şarkıymış. önerilesi!
  • aska dusende dinlene bir tom waits sarkisi.
  • en tatlı uykuların arka planında çalan müzik.
  • sıradan bir hayatı olan ademoğlunun yolda yürürken, denizde yüzerken, havalarda uçarken, acıdan ağlarken ve bilumum anlarda kulağında o yarı acı, yarı boş vermiş, yarı gülümseten sesiyle duygularına tercüman olan tom waits şarkısı. le scaphandre et le papillon'un öyle bir yerinde girerki bu amcamın şarkısı allahım esirgesin.
  • "le scaphandre et le papillon" filmini güzelleştiren unsurlardan birisidir. ne de yakışır fona, o geniş kumsalda çocuklar cıvıl cıvıl oynarken, oradan oraya koşuştururken...

    http://www.youtube.com/watch?v=wm0x_li0pje
  • tom waits türkçe söyleseydi belki şöyle bir şey olurdu şarkı:

    deryalara saldın beni
    eşim olduğunda,
    herşeyimi riske attım
    daha iyi bir hayatımız olsun diye,
    sen vahşi maviliğiyle bir gökkubbe,
    uğruna budalaca şeyleri göze aldıran
    veziri rezil, rezili vezir edensin

    farzet ki bana hiç borcun yokmuş
    dünya yemyeşilmiş
    eski günleri geri getirebilirmişiz
    dünya yemyeşil olduğunda

    yüz aynayı affeder,
    solucan sabanı affeder,
    sorular yanıt dilenir de
    sen hiç affedebilir misin beni?
    belki de bittiğinde hikayemiz
    dört mevsim bahar olan bir diyara göçeriz birlikte
    orkestra şarkımızı çalar yeniden
    ve heryer yemyeşil olur

    farzet ki bana hiç borcun yokmuş
    dünya yemyeşilmiş
    eski günleri geri getirebilirmişiz
    dünya yemyeşil olduğunda

    ay gümüşi sarı,
    yazın getirdiği şeylerden
    aşktır uğruna ölümü bile göze aldıran
    ve dünya yemyeşil,
    pırlanta gibi dengede duracak
    mezarlarımızın üzerinde
    çimlerin keskin uçlarındaki çiğ taneleri,
    dünya yemyeşil olduğunda

    farzet ki bana hiç borcun yokmuş
    dünya yemyeşilmiş
    eski günleri geri getirebilirmişiz
    dünya yemyeşil olduğunda

    pırlanta gibi dengede duracak
    çimenlerin keskin uçlarında
    mezarlarımızın üzerinde çiğ taneleri,
    dünya yemyeşil olduğunda
  • gecenin bir yarısı bi ton borç ve hayata karşı ödenmemiş yıgınla faturayı kucagına alıp dinlenmelik bir şarkı. belki biraz viski...
hesabın var mı? giriş yap