• bir dizi entri vasitasiyla dalalim mevzuya. ilk once bir genel sorunu, ve gozun evriminin neden hem evrim karsitlarinin hem de evrimsel biyologlarin pek favorisi oldugunu, neden bir evrim-evrim karsiti savas alani haline geldigine bakalim. sonraki entrilerle de gozun evrimine daha derin bir bakis atacagiz. simdilik birinci chapter, idareli kullanin.

    goz evrim teorisini kabullenmekte guzluk ceken acik zihinlerin ve daha da otesi evrim teroisinin yanlisligina kalpten inanan yaratiliscilarin ilk sigindigi limanlardan birisdir. taa, 18nci yuzyilin ikinci yarisinda, daha ortada darwin bile yokken william paley nam bir ingiliz piskopos gozu kullanarak yaratilisciliga bilimsel bir temel kazandirmaya calismis.

    paley ikiyuzyildan fazla bir zaman sonra kendisini richard dawkinsin maskarasi yapacak olan watchmaker (saatci) analojisini kullanmisti. diyordu ki: yolda yururken bir kayaya rastgelseniz, o kayanin orada olmasi, belki yol orada oldugundan bu yana kayanin da orada olmasi size garip gelmez. peki, yolda yururken tikir tikir calisan bir saat bulursaniz ne dusunursunuz? icindeki milimetrik duzenle calisan yaylari ve carklari gordugunuzde akliniza ilk gelen sey bir saatin oldugu yerde bir de saatcinin olmasi gerektigi degil midir? basit nesnelerin arasinda saat gibi bir muhendislik harikasi bulursaniz nasil hemen ardindan o saati yapani aramaya baslarsaniz goz gibi en karmasik saatle karsilastirildiginda saati basit bir oyuncak gibi gosterecek olan bir organa bakip nasil olur da o organi yaratacak bir saatcinin pesine dusmezsiniz?

    paley'in bu 18.yy icin gercekten de incelikli argumani oldukca uzun sure goz gibi gorunurde bilincli bir muhendislik gerektiren karmasik yapilarin bilincli bir tasarimcinin, bir yaraticinin varligina (en azindan gerekliligine) kanit olarak kullanildi. darwin`in kendisi turlerin kokeninde gozun evrimi konusunda teorisinin sikintilar yasayabilecegini itiraf etti (sayfa 139). goz ilk bakista asama asama evrimlesmesi imkansizmis gibi gozuken bir organdi gercekten.

    gozun evrimi sadece karmasikligi ile bir koz olusturmuyordu yaratiliscilar icin. karmasikliginin yani sira gozde bir ya hep ya hic ilkesi gecerli gibiydi. su anda bile, sadece yaratilisci amerikan evangelistler degil evrim teorisini kavrayamamis fizikciler bile gozun sans eseri olan mutasyonlar sonucu evrilmesinin imkansizligindan bahsediyorlar. diyorlar ki, retinasi olmayan bir goz sifir gozden farkli degildir. ya da herseyi tam olan ama cubuk ve koni hucreleri olmayan goz ise yaramaz, optik sinir yoksa goz ise yaramaz. gozu meydana getiren butun parcalar vazgecilmezdir ve herhangi birisi yoksa gozun geri kalani da hic bir ise yaramaz. nasil oluyor da gozun her birisi vazgecilmez olan yuzlerce parcasi ayni anda evrimlesebiliyor. oyle ki ingiliz fizik profesoru fred hoyle dogal secilim yoluyla degil gozun, fonksiyonel bir enzimin bile evriminin bir kasirganin huradligi birbirine katip geride biraktigi hurda yigininin ucabilecek durumda bir boeing 747 olmasindan bile daha az itimalle gerceklesebilecegini iddia etmisti.

    simdi o zaman darwinin dogal secilim yoluyla evrim fikri bir duvara toslamis gibi duruyor. bir parcasi eksik bir goz, ise yaramaz. ek olarak butun gozun ortaya cikmasi da rastgele mutasyonlar sayesinde olacaksa, islevsel bir gozun mutasyonlar sayesinde meydana gelmesi olasiligi o kadar az ki, evrenin butun omru boyunca beklesek islevsel bir gozun ortaya cikmasi imkansiza yakin, aynen hurdaligi birbirine katan kasirganin arkasinda ucmaya hazir boeing 747 birakmasi gibi.

    eger siz de bu argumani akla yatkin bulanlardansaniz bir kac paragraf daha okuma sabrini gosterin. belki gozunuzde gozun muhtesemligine bir halel getirmeden gozun dogal secilim yoluyla nasil olusabildigine dair bir fikir verebilirim. ilk olarak, goz hayvanlar aleminin dort bir yaninda sadece bir defa degil 40 defadan fazla, belki de 60 defa birbirinden bagimsiz sekilde evrildi. aynen ucusun kuslarda ve memelilerde birbirinden bagimsiz olarak en az iki defa evrilmdigi gibi. gormek o kadar onemli bir avantaj ki, hayatta kalmaya o denli yardimci ki defalarca hem de degisik sekillerde evrilmesi aslinda hic de sasirtici degil. ama bu onemli degil simdilik, oncelikle gozun dogal secilim yoluyla nasil gelismis olabilecegine bir aciklik getirmemiz lazim.
  • bakmayı bırakıp görmeye başladığı vakit doruğa varandır...
  • yazmaya üşendim. video yaptım. buyurun buradan yakın http://acikdershanem.blogspot.com/…ilk-videosu.html
  • richard dawkins görsellerle, model üzerinde gözün nasıl evrildiğini anlatmış. öğrenmek isteyenler buyursun. *

    http://www.youtube.com/watch?v=nwew5ghoh3e
  • turkiye'de gercekleri gorebilecek kadar evrimlesememistir.
hesabın var mı? giriş yap