• sema, mevlevi tarikatının zikir biçimidir. sema ayini, dört bölüm ve dört selamdan oluşur. her selamın bitişinde baş kesilir ve sema yeniden başlar.

    1. selam: insanın bilgi yolunda tanrı'yı idrak etmesidir.
    2. selam: insanın yaradılışındaki büyüklüğü, muhteşemliği ve güzelliği gözlemleyerek tanrı'nın kudreti karşısında hayranlık duymasıdır.
    3. selam: insanın hayranlık duygularının aşka dönüşüdür.
    4. selam: semazenin kulluğa dönüşüdür.

    dördüncü selamın bitiminden sonra, mutrib susar, sema biter, semazenler yerlerine çekilir, "yerle görüşüldükten" sonra otururlar.

    sema ayini sırasında semazenlerin sağ elleri yukarıya, sol elleri aşağıya dönüktür. bu, "hak'tan alır halka saçarız; hiçbir şeyi kendimize mal etmeyiz. görünüşte var olan, aracılık eden bir suretten başkası değiliz.", anlamını taşır.
  • ayrıca,
    (bkz: semah)
  • insanın kemalat yolunda geçirdiği evreleri sembolize eden mevlevi ayini.
    bu manevi kademeleri geçiş yani sema ayini denilen insanın yolculuğu altı bölümden meydana gelir
    1) hz. muhammet'in vasıflarından bahis eden ve onu öven "nat-ı şerif" okunması. bu nat'ın güftesi mevlâna'ya, bestesi ise 17.yy'ın en önemli bestekarlarından biri olan buhurizade mustafa ıtri efendi'ye aittir.
    2) kudüm sesi. yaradılışın başlangıcı olan allah'ın kâinata "ol" emrini ifade eder.
    3) ney taksimi. bu taksim icra edilecek ayin-i şerif'in makamında olup her şeye can veren nefesi sembolize eder.
    4) sultan veled devri. semazenlerin birbirlerine selam vererek üç defa tekrarlanan dairevi yürüyüştür. bu cana canın selamıdır. birinci dönüş semazenin hakkı bilmesi, ikinci hakkı görme, üçüncü ise yaradana ulaşıp hakikate varmayı temsil eder.
    5) sema ayini. selam denilen dört kısımdan meydana gelir. her selam sonunda semazen kollarını göğsünde çapraz bağlayarak görünüşüyle bir'i temsil eder, bu duruş yaratıcının birliğine şehadettir.

    1.selam. insanın bilgiyle hakikat'a doğarak allah'ı ve kendi kulluğunu idrak etmesidir.
    2.selam. insanın yaradılıştaki azameti anlayarak, allah'ın büyüklüğü ve kudreti karşısında hayranlık duymasıdır.
    3.selam. hayranlık duygularının aşka dönüşmesi ile, aklın aşka kurban oluşudur. teslimiyettir, vuslattır, sevgilide yok oluştur, yani tasavvuftaki "fenafillâh " mertebesine ulaşmadır. aynı budizmdeki nirvana gibidir.
    4.selam. semazenin manevi yolculuğunu tamamlayıp, kaderine razı olarak yaradılıştaki vazifesine, kulluğuna dönüşüdür. artık semazen aklı, fikri, aşkı ve duyguları ile allah'ın tüm kitaplarının, peygamberlerinin ve yaradılışın hizmetkarıdır.

    6) sema ayini, kur'an okunması bilhassa bakara suresi 2/115 "ve lillâhil meşriku vel mağribu, fe eynema tüvellu feseme vechullah, innellahe,vasi'un alim......doğu da batı da allah'ındır. hangi tarafa dönerseniz allah'ın yüzü oradadır. çünkü allah her şeyi, her yeri kaplar, geniştir, alimdir" ayetinin ve inananların ruhları için fatiha suresinin okunmasıyla son bulur.
  • kün emrinin anlamını kesfettigim tabiatta olan her seyin döndügüne delalet eden ve insanı aska sevkeden ibadet sekli sema'nın bitiminde kolların omuzlarda birlesitirlip yaradanın varlıgını belirtilmesi amacıyla bir sembolunun alınması gerekir
  • sema safa, cana sifa, ruha gidadir.
  • ağlasam mı gülsem mi.. karar veremediğimdir!!
    http://www.dailymotion.com/…deniyet-tasavvuru-1_fun
  • geçen sene hocapaşa mevlevileri sema ayinine katılmıştık, nasıl büyülendiğimi unutamam..yalnız tek kare fotoğraf çekebilmeyi çok isterdim, kesinlikle yasak!
  • şazeliyye tarikatında ayinler esnasında okunan ilahilere de sema denir. ilahi okuma eylemine de sema okuma denir. türkiye'de pek fazla şazeli dervişi bulunmadığından yalnızca mevlevilere ait bir terim zannedilir.
  • tarihi kayıtlar ve tanıklıklar, günümüzde çizilen sema ayinlerinden hayli farklı bir manzara sunuyor.

    mesela, oğlu sultan veled'in aktardığına göre babası mevlana, gecesini ve gündüzünü musiki ve raks ile geçirir, yerde bir tekerlek gibi dönermiş. hatta ahmed eflaki'nin yazdığına göre mevlana, sema esnasında soyunur ve elbiselerini şarkıcılara dağıtıp bir tek gömlekle kalırmış. dahası, selçuklu sultanı gıyaseddin keyhüsrev'in karısı ve rukneddin kılıçarslan'ın annesi gürcü hatun'un da (tamara) aralarında bulunduğu kadınlar, sema ayini sırasında mevlana'nın üstüne gül atıp gülsuyu boca ederlermiş.

    15.yy sonlarında yaşamış ostoviçalı bir yeniçeri ise tanık olduğu bir sema ayinini şöyle anlatıyor:
    "her gün ikindide (o nieszporzech) bir daire oluşturup dans ederler. herkes elini ötekinin omuzuna koyar, başını sallar (kiwajac), ayaklarıyla sıçrar ve bu arada 'la ilahe illallah' diye seslenirler, sonra birden arkalarını dönüp aynı şekilde bir daha seslenirler. uzaktan köpek havlaması (psi szczekaja) gibi gelir, bir yüksek, bir alçak sesle... bu danslarına sema adını verir, onu kutsal ya da ibadetten sayarlar. bu dans sırasında öylesine yorgun düşerler ki, vücutları ter, ağızları kuduz köpekler gibi köpük içinde kalır, bitkin bir halde herkes saman döşeklere uzanır."

    1960 yılında konya'da bir ayine katılan hellmut ritter, ayin sırasında neler hissettiğini anlatmasını sorduğu semazenin cevabını şöyle aktarıyor: "cüppeleri çıkarttığımızda, dünyanın da tüm iş ve dertleri sırtımızdan birdenbire kalkıp gitmiş olur. aşağı yukarı 14. dönüşten sonra dört bir yanımız çepeçevre karanlık kesilir. kendimizi, gecenin geç vaktinde herkes uyurken tek başımıza kalmış gibi hissederiz, çevrede çıt yoktur, yalnızca uzaktan uzağa rüzgârın hışırtısını ya da uzaktaki bir neyin sesini duyarız. artık raks ettiğimizi bile hissetmeyiz. bu yer çekiminden tümüyle kurtulma hâline tarihsiz bir mutluluk duygusu eşlik eder."

    kaynak: ernst werner, büyük bir devletin doğuşu: osmanlılar (1300-1481), osmanlı feodalizminin oluşum süreci, çev. yılmaz öner-orhan esen, 2014, yordam kitap, istanbul, s. 86-89.
hesabın var mı? giriş yap