• (hayatinizin herhangi bir aninda, herhangi bir seyi bunlara benzer sekilde tanimlayabilmeniz dilegimle...)

    olagan gorunum altinda yatan gizli ustunluk...
    o kadar dogru bir soz ki, cesaretle soylenmesine gerek yok...
    o kadar dokunakli bir olay ki, guzel olmasina gerek yok...
    o kadar gercek ki, sahici olmasina gerek yok...
    bilgiden cok anlayis...
    ifade dolu bir sessizlik...
    kendini kanitlama geregi duymayan alcakgonulluluk...
    zarif bir basitlik...
    buyuk bir ruhsal rahatlik ama pasiflik degil...
    hakimiyet pesinde olmayan otorite...
    elde edilemeyen ancak kesfedilen...
    bilgilerden gecip basitlige varmis...
  • bireycidir, elitisttir, nietzschecidir, amerikan pragmatizmini ve hatta makyavelizmi suclarken kendi de pek idealist davranmaz. nitekim otake-san nikkoya go terimleriyle ogut verirken onun yiginlardan korunmasi, hatta kacmasi gerektigini soylemistir. bu bolum etkileyicidir, ozellikle otake san karakteri karizma ve bilgelik sicar ama isin derin felsefe kismi pek o kadar derin degildir sonuc olarak.

    ayrica trevanian cok kibirli ve iddiali bir stile sahiptir, cesitli insan tipleri ve kulturler hakkinda oyle atip tutar ki, adamin stereotipik karakterlerini ve yorumlarini yapay bir sekilde contexte uydurmasi, cok derin ve dogru gozlem yetenegiyle karistiralibilir. misal, bati kulturunu cok guzel elestirir, hayran olursunuz ama cok yanlidir. 2. dunya savasindan bahsettigi bolumde japonlari masum magdurlar gibi gostermesi rezalettir. milyonlarca cinli sivil oldurmustur bu bodurlar, resmen dunyayi ele gecirmeye calismislardir. ama trevanian eski go ustalarinin sade bilgeligi butun bir halka maletmeye calismistir.

    kitabin adidir shibumi ama bunun icerigini kulaga hos gelen fakat pek birsey anlatmayan, anlatsa da bati kulturunde yetismis bizlerin anlamasina pek olanak bulunmayan, 3-5 paragrafla gecistirmistir. dolayisiyla shibumi nedir diye bu kitabi okursaniz hayal kirikligina ugrarsiniz.

    pek bi elestirdik ama hakkini yemeyelim. cok sahane bir karakter yaratmis, ucuk olsa da. hele guvenin nikkonun karakter analizini yaptigi bolum cok guzel. biraz daha az ludlumvari olsa daha bi severdik. go oyunu konusunda buyuk gaz vermistir. hatta turkiyeye goyu getiren alper kilinc da bu oyuna bu romani okuduktan sonra yurtdisinda merak sarmis. yani bugun sicak evlerimizde guvenle go oynayabiliyorsak bunu trevanian amcamiza borcluyuz.
  • bundan yıllar önce (takribi bi 7-8 sene) amcamın bilgi konusunda bana anlattığı bir şey ile sanırım daha net anlatılabilir:

    'önce hiç bir şey bilmezsin. bardak (içki sofrasında olunmasından kaynaklı örnek kayması) sadece bardaktır senin için. belki bardak bile değildir. daha sonra bardakla ilgili bişeyler öğrenmeye başlarsın. ne işe yaradığını filan. bardakla rakı içmeye başlarsın. daha sonra bakarsın ki su da içilebiliyor, çay da. sonra neden yapıldığını, nasıl yapıldığını, doğasını öğrenirsin bardağın. ve öğrendiğin her şeyle, bardak gözünde bardak olma niteliğini yavaş yavaş kaybeder. sen onu analiz olmuş, parçalar halinde görürsün. geometrik olarak, fonksyonel olarak, materyel olarak parçalarsın bardağı zihninde. daha çok bilgi aldığında, parçalar daha da atomik hale gelir, küçülür.

    en sonunda, bardağı 'anladığında', tekrar, en baştaki gibi sadece bardak olarak görürsün.'

    her ne kadar bu anlatım paradoksal gibi görünse de, olayı çözünürlük olarak düşündüğümüzde, çözünürlüğü (bilgi, güzellik, karmaşıklık) sonsuza yaklaştırdığımızda, pixeller görünmez olacak, 'sadeliğin altındaki karmaşıklık' olarak zihinlerimize yerleşecektir.
  • --- spoiler ---
    seni yenenler, sabırlı, sinsi, orta düzeyli insanlar olacak. .
    ...
    senin orta düzey insanlara karşı duyduğun aşağılıyıcı nefret, onlardaki geniş kapsamlı kuvveti görmene engel oluyor. sen kendi parlaklığının orta yerinde dururken, gözlerin öylesine kamaşıyor ki, odanın kuytu karanlık köşelerini göremiyorsun. oralarda kalabalıkların, beyinsiz insan kalabalığının ne tehlikeler hazırladığını görecek şekilde gözlerini ayarlayamıyorsun.
    ...
    oysa biz orta düzeyli insanların çağında yaşıyoruz. orta düzeydeki insan sıkıcı, renksiz, aptal gibi görünür... fakat ölümsüz tekdüzeliğine devam eder... hiç bıkmaz. amipler her zaman kaplanlardan çok yaşar. çünkü her zaman bölünür, yenilenirler. o ölümsüz tekdüzelikleriyle. kalabalıklar zorbaların en sonuncusu olacaktır

    --- spoiler ---
  • "ogutler ancak ogut verene yararlidir. o da vicdanindaki yuku hafiflettigi icin."
    "zor isleri kimler yapmali? yapabilenler.!*" gibi dusundurten soz obeklerine sahip edebi eser.
  • turkcesi nezaket, zerafet, sadelik anlamina gelen japonca kelime... aslen bir zenginligin icindeki zerafet olarak nitelendirebiliriz. shibumi isimli kitapta asil dikkatten kacan nokta bence hel'in cicek bahcesi, satosu ve general ile son kez gezmis oldugu kiraz agaclarinin tasviri dir. japon gucu ve stratejisinin sirlari isimli bir kitaptan birebir alinan ornekte "shibumi'yi anlamak icin biri altin sarisi rengindeki rolls royce ile siyah rolls royce'un karsilastirmask gerekir. iste siyah rolls royce burada shibumi'yi temsil eder." denir.
  • trevanian, kadınların sarılmaya karşılık seksi kabul ettiklerini yazar bu kitabında. şöyle ki: "…yalnızsın ve zihnin karmakarışık. birinin sana sarılıp seni avutmasını istiyorsun. batı kültüründen geldiğin için bunu nasıl isteyeceğini bilmiyorsun. bu yüzden pazarlığa girişiyor, sarılmaya karşılık seks vermeyi kabul ediyorsun. batıllı kadınlar hep yapar bunu. çünkü karşısında yalnızca batılı erkekleri bulabilir. onlarında sosyal ilişki kavramları kısırdır. ille de seks isterler, nakit gibi. çünkü ilişkinin yalnız o kısmında rahat ederler…”
  • andy warhol un nasıl andy warhol olduğunu da anlatır bu kitap. şöyle ki; nicholai hel, babası olarak gördüğü japon generalini öldürdükten sonra hapse düşer ve bu sırada evine yapılan baskın sonucu el konulan eşyalar arasında kiyonobu ve sharaku baskılarından oluşan japon boyama kitaplarını, baskını yapan komutan evine yollar ve:

    ''küçük oğlu kitaplardaki desenlerin boş kalan yerlerini boya kalemiyle boyadı. boyaları çizginin dışına taşırmamaya öyle dikkat ediyordu ki, annesi oğlunda gizli sanat yetenekleri bulunduğu yargısına vardı ve eğitimini sanata yönlendirdi. bu yetenekli genç sonradan tablolarında konserve kutularını çok canlı ve aslına uygun biçimde verebildiği için pop sanatının liderlerinden biri durumuna yükseldi.''
  • bir dönem trevanian'ın yazarı sandım bunu.
  • hel:
    "genelleme ancak bireylere, kişilere uygulandigi zaman yanlis sonuclar verir. kalabaliklari tanimlarken her zaman gercekci bir yontemdir. senin ulken de demokrasiyle yonetiliyor. yani kalabaligin diktatorluguyle"
hesabın var mı? giriş yap