claire, russel ile sevgili olduğu dönemde, evde birlikte yaşamaya başladıkları okul arkadaşlarından bir kız, evde claire'in yanına gelir ve gayet spontane bir şekilde, russel ile birlikte olmasında bir sakınca olup olmadığını sorar. claire her zamanki üslubuyla cevaplar:
“yani… şey… tabi… bilmem… herhalde… sorun olmaz…”
spoilerclaire ile russel birbirlerine yakışan bir çift gibi görünüyorlardı. ortak çok şeyleri vardı ve sevgili olmaları da böylelikle kendiliğinden gelişen bir durumdu. kendiliğinden başlayan bu ilişki, aynı başladığı gibi, yine kendiliğinden noktalanmışa benziyor olsa da, claire'in iç dünyasında bambaşka şeyler yaşandı.
claire’in ilk çıktığı çocuk uyuşturucu satıcısı bir serseriydi: “kızlığını bozdum” diye kendi aklınca bütün okula hava atmaya kalkınca, claire bu serseriyi, bir cenazeden kesik bir ayakla yakalatıp göz altına aldırmış ve hepimizi şaşırtmayı başarmıştı. ancak claire o günden bu güne ilişkiler anlamında hiç de iyi bir yol katetmedi; doğru erkeği bulmak ve onunla bir ömür geçirmek isteyen claire, bu arayışın sonunda komün hayatı yaşamaya kadar düştü ve russel olayında da bundan daha fazla dibe vuramayacağını anlamıştı. içinde bulunduğu hayatı gözden geçirmesi ve bu insanlardan soğumaya başlamasında russel olayının büyük etkisi var.
sorunsal: claire’in ilk sevgiliye yaptığını akılda tutarak soruyorum: claire’in russel’a sessiz kalmasının sebebi nedir? neyi anlamıştı?