• 1. jozef stalin (rusya, 1934-39), 13 milyon mülteci ve 100 binlerce ölü.
    2. adolf hitler (almanya, 1939-1945), 12 milyon mülteci ve 2 milyon ölü ve kayıp.
    3. mao tze dong (çin, 1966-1969), 11 milyon kişiye kültürel asimilasyon ve toplama kamplarında sayısı belli olmayan ölü ve kayıplar.
    4. ispanyol ve amerikalı kaşifler (amerika, 1492-1800), 7.9 milyon ölü ve kayıp.
    5. hideki tojo (japonya, 1941-1944), 5 milyon ölü ve kayıp.
    6. pol pot (kamboçya, 1975-1979), 1.7 milyon ölü ve kayıp.
    7. kim il sung (kuzey kore, 1948-1994), 1.6 milyon mülteci ve toplama kamplarında ölü ve kayıp.
    8. menghitsu (etopya, 1975-1978), 1.5 milyon ölü ve kayıp.
    9. charles degaulle (cezayir, 1954-1962), 1 milyon ölü ve kayıp.
    10. yakubu gowon (biafra, 1967-1970), 1 milyon ölü ve kayıp.
    11. leonid brejnev (afganistan, 1979-1982), 900 bin ölü ve kayıp.
    12. jean kambanda (ruanda, 1994), 800 bin ölü ve kayıp.
    13. ingiliz krallığı (avustralya, 1849-1938), 719 bin ölü ve kayıp, 100 bin mülteci
    14. suharto (doğu timor, 1976-98), 600 bin ölü ve kayıp
    15. saddam hüseyin (iran ve kuzey irak 1980-1990) 600 bin ölü ve kayıp.
    16. yahya khan (pakistan, 1971 ve banglades, 1990), 500 bin ölü ve kayıp.
    17. savimbi (angola, 1975-2002), 400 bin ölü ve kayıp.
    18. molla ömer - taliban (afganistan, 1986-2001), 400 bin ölü ve kayıp.
    19. idi amin (uganda, 1969-1979), 300 bin ölü ve kayıp.
    20. mussolini (etiyopya, yugoslavya 1936), 300 bin ölü ve kayıp.
    21. danimarka (1945), 250 bin alman mülteci ölüme terk edildi.
    22. mobutu sese seko (zaire, 1965-1997), 250 bin ölü ve kayıp, 200 bin mülteci
    23. charles taylor (liberya, 1989-1996), 220 bin ölü ve kayıp.
    24. foday sankoh (sierra leone, 1991-2000), 200 bin ölü ve kayıp.
    25. amerika (almanya dresden, 1943-1945), 200 bin sivil ölü (dresden'e sığınan siviller)
    26. s. miloşevic (yugoslavya,1992-96), 180 bin ölü ve kayıp.
    27. michel micombero (burundi, 1972), 150 bin ölü ve kayıp.
    28. amerika (hiroşima- nagazaki 1944), 135 bin ölü, atom bombası ile bu şehirler yok edildi.
    29. almanya (namibya 1891), 117 bin ölü / kayıp, 15 bin mülteci.
    30. hassan turabi (sudan, 1989-1999), 100 bin ölü ve kayıp.
    31. richard nixon (vietnam, 1969-1974), 70 bin ölü ve kayıp.
    32. papa doc duvalier (haiti, 1957-1971), 60 bin ölü ve kayıp.
    33. marcos (filipinler), 50 bin ölü ve kayıp.
    34. vladimir ilich lenin (rusya, 1917-1920), 30 bin muhalif infaz edildi.
    35. francisco franco (ispanya), 30 bin muhalif infaz edildi.
    36. lyndon johnson (vietnam, 1963-1968), 30 bin ölü ve kayıp.
    37. hafiz esad (suriye 1980-2000), 25 bin ölü ve kayıp.
    38. eski yugoslavya (1995 bosna-hersek), 15 bin ölü, 7.500 kayıp, 45 bin mülteci
    39. usama bin ladin (dünya çapında, 1991-2001) 4 bin ölü ve kayıp.
    40. sierra leone, 80 bin mülteci, kayıp rakamı belli değil.
    41. kıbrıs (1912-1974) 25 bin sivil mülteci, bini aşkın ölü, yüz ingiliz ölü
    42. yunanistan (batı trakya, 1923-1990), 400 bin mülteci evlerini terk etti.
    43. bulgaristan (1970-1989), 360 bin mülteci kültürel asimilasyon sonucu evlerin terk etti, bin kişi toplama kamplarına alındı.
    44. norveç 1920-1930, tatar göçmenlerini kısırlaştırma ve toplama kamplarında izole etme.

    (kaynak: sesar)

    bu liste uzar gider...
  • peter griffin'in he's too sexy for his fat bolumunde pire salginindan kurtulmak icin onerdigi yontemle post modern hali tanimlanmistir:

    "learn their language, earn their trust, breed with their women and in time our differences will be forgotten".
  • 9 aralik 1948 tarihli 260a sayili birlesmis milletler kararina gore (1951de yururluge girmis 13. madde) soykirim:

    bir etnik, milli ya da dinsel bir toplulugun tumunu ya da onemli bir kismini yoketmek amaci ile asagidaki eylemleri gerceklestirmek:

    1) toplulugun uyelerini oldurmek
    2) ciddi maddi ve manevi hasar vermek
    3) bilerek topluluk uyelerinin yasam sartlarini kotulestirmek
    4) bilerek ve isteyerek zorla dogum kontrol yapmak
    5) topluluk cocuklarini zorla topluluk disi ailelerin yanina vermek

    bu sartlara aslinda bir cok olayin uydugu gorulurse soykirim kavraminin biraz muglak oldugunu gorebiliriz.
    haliyle gunumuzde her onune gelen seye soykirim deme egilimi var.
  • basarisiz olursa insanlik sucu haline gelen, basarili oldugunda ise haylazlik olarak gorulen eylem. boyle olmasi gayet dogaldir, cunku soykirim tamamlanirsa nesiller sonra fail milletten hesap soracak kimse kalmaz.

    (bkz: yahudi soykirimi) vs. (bkz: kizilderili soykirimi)
  • uluslararası hukuktaki karşılığını ve kapsamını bilmeyenler için soykırım suçunun önlenmesine ve cezalandırılmasına dair sözleşme şöyledir; http://www.ombudsman.gov.tr/…sina-dair-sozlesme.pdf

    bu da orijinal ingilizcesi; https://treaties.un.org/…lume-78-i-1021-english.pdf

    yani özetle soykırım eyleminin kapsamında tehcir yoktur. barış zamanında belli bir grubu zorla göç ettirmek soykırım değil, ancak insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilebilir. ancak savaş zamanında bu da geçerli değildir. hala ermeni soykırımı oldu diyenler varsa iyi okusunlar...
  • uluslararası adalet divanı'nın birbirlerini 1991-1995 arası yaşanan savaş döneminde soykırımla suçlayan sırbistan ve hırvatistan lehine verdiği kararlar neticesinde bir kez daha görülmüştür ki; bırakın eski tarihli ve soykırım hukukun uygulanamayacağı olayları (1915 olayları), henüz 20 yıl önce olan ve belgeli toplu katliamlar için bile soykırım kararı kolay verilememektedir. soykırım, bir milleti tümden lekeleyen çok ağır, ciddi ve küçük düşürücü bir suçlamadır ve bu sözü kullanmadan önce temkinli olmakta fayda vardır. ermeni lobisi lütfen bunu artık anlasın.

    http://www.bbc.com/news/world-europe-31104973
  • 1946 da kıçtan uydurulmuş suç. 1946 dan önce bir millete ırka özel öldürülmeler yapılmadı mı? romalılar kartacalıları kırdı geçirdi nerde kartacalalılar? hani nerde altınorda devletinin yahudi türkleri? koskoca fransada tek millet yaşıyor orda başka milletler yok muydu daha önce? kızılderili klişesine girmiyorum bile. soykırım suçsa tarih başından itibaren butun yapılanlar yazılmalı işe gelenler değil. birleşmiş milletler daha gerçekçi bir tanım yapmalı yeni tanım bence soykırım yakın zamanda beyaz avrupalıları veya beyaz avrupalılarla müttefik olan insanları toplu şekilde öldürme suçudur. afrikada olan bir soykırım söyle desem hutsiler tutsileri öldürmesi ilk akla gelir başka olmadı mı hmmm çok kişi ölmüştür ama başka akla bir soykırım gelmiyor. belçikalıların kongoda yaptıkları da ünlü ama katliyam diye geçer soykırım diye değil. size soru beyazlarla müttefik olanlar tutsi değilde hutsiler olsaydı gene soykırım kabul edilir miydi çok emin değilim. kuzey korelilerin tamamı öldürülse ama beyaz elite zarar gelmese muhtemelen kimse buna soykırım demez. bu arada benim yaptığım tanımda çok keskin değil misal almanyanın namibya'da yaptığı bir soykırım var ama hiç bir devlet kabul etmiyor. almanya ingilizlere karşı iken yaptıüı bir şey ama zenciler ölmüş o yüzden kimsenin çok da umrunda değil lafla soykırım diyip kimsenin tanımadığı bir olay. osmanlı ermeni konusunda biraz yaş tahtaya basmış türkler beyaz ırk kabul edilmiyor(atatürk türklerin de beyaz ırk olduğunu inandırmaya çalışmış ama artık çok inandırıcılığı kalmadı) fakir de olsa beyaz ırk kabul edilen ermenileri üstelik ingilizlerle olan savaşta... bir de türkiyeye baskı yapmıyorlar mı insanlık suçu cart curt insan hakları ayağına, üstün beyaz ırkın kölesi olmuşlar beyinleri yıkanmış farkında değiller.
    soykırım niye suç? çünkü insanlar ölüyor? ne ? direk insan öldürmek suç değil mi zaten? belki hitleri daha kötü göstermek için olabilir, belki işlenen diğer suçları daha masum göstermek için uydurulmuş olabilir, milyon kişi öldürdüm ama çeşit yaptım ha o zaman sorun değil çeşit yapmışsın sonuçta???. ırakda 1,5 milyon kişi ölmüş sorun değil soy kırım değilki.
    insanlar acı çekiyor ondan. yapma yaw. acı çektirmek suç mu? o zaman libyayı bu hale getiren fransadan amerikadan kim yargılandı? sadece nobel barış ödülü verildi obamaya ödül olarak.
    birleşmiş milletler $267 billion dolar senelik para gerekiyor diyor dünyadaki açlığı bitirmek için herkes gelirinin binde 3 ünü verse biter diyor. bunu uygulayalım diyen yok. işlerine yarayacak şekilde yakın geçmişi deşme dertlerindeler sadece. tamam saftrik olabiliriz ama ingilizlerin fransızların amerikalıların tek bir soykırım yapmadığına inanıp, bu ülkelerle başı derde girmiş ülkelerin soykırımlarla suçlanması da mı bir şeyleri anlatmıyor.
    derlerki bir şeyi 40 kere söylersen gerçek olurmuş. bu yuzden hiç bir devleti soykırımcı diye yaftalamama taraftarıyım. bu adam öldürmeyi normalleştirmekden başka bir işe yaramaz.
  • sözde solcu, özde liberallerimizin en yaygın hastalıklarından biri, emile zola'ya olan temelsiz özentilikleri. kendi ülkesindeki büyük adaletsizliği*, itham ederek* ortaya döken, yüzleşmeye çağıran zola'nın yolundan gitmek için, bütün kötülükleri üstlenmeye çalışıp, özür dilemeleri. ergenekon ve balyoz davaları süreçlerinde "kesin yapmışlardır" tavrını, "kesin yapmışızdır" şekline dönüştürmeleri.

    liberal bir kompleksten bahsediyorum. bu coğrafyada yaşanan bütün kötülükleri, hakim devlet olan türkiye adına üstlenip, özür dileyerek, batılı aydınlarla eşit olabilme, onların cemiyetine kabul edilme hevesi. kızılderililere verilen sıtmalı battaniyelerden okyanusya'ya kadar nice soykırımı / soykırım girişimini, aralarına alınmak istediği emperyalist kulübe hoş gözükmek için görmezden gelip, onların oyununa itiraz eden ittihat ve terakki'ye* mal etmek, adilane olmadığı gibi, dürüst de değil.

    gelelim başlığın konusuna. soykırım artık tarihi ve hukuki bir konu olmaktan çok, siyasi bir konu. bir ülkenin veya ittifakın, bir diğerine karşı kullanmaya çalıştığı bir silah. örneğin, ermeni soykırımı gerçekleşmiş midir? bilmiyorum. gerçekten bilmiyorum. bu konuda sadece bir tarafın (olmuştur diyenlerin) tezlerini okumuş olduğum için, liberal bir mahçubiyetle "kesin yapmışızdır" diyemem. bu konuyu solculuğun amentüsü olarak görenlerden değilim. yetersiz olduğum bir konuda, sadece taraf olmak için atıp tutamam.

    siyasette, haz etmediğim iki akım var; biri şu liberal solculuk, diğeri de ulusalcılık. türklerin tarihin en masum milleti olduğunu iddia eden ulusalcılarla, bütün kötülükleri türklerin yaptığını iddia eden liberal solcular, bir elmanın iki yarısı gibi. iki taraf da, kendinden alabildiğine emin ve savunduğu kavramların temsil ettiği değerlerden çok, getirisine odaklanmış.

    * ittihat ve terakki'ye haksızlık edildiğini söylerken, onları savunmuyorum. ülkeyi birinci dünya savaşı'na sokan, sadece kendisine bağlı diye yetersiz subaylara kritik cephelerde büyük sorumluluklar yükleyip başarısız olunmasına neden olan, siyasi bir facia olarak görüyorum ittihat ve terakki'yi. aklı başında askerler, zararlarını görüp, bu örgütü terketmiş zaten. kurtuluş savaşı'nın ardından, mustafa kemal'in subaylara "ordu mu yoksa siyaset mi? yapın seçiminizi" demesinin nedeni de, ittihat ve terakki'nin neden olduğu büyük yenilgiler.
  • yüzlerce yıl önce şurada şundan doğmuş olmak, bir mükafat kazandırmadığı gibi bir bedel de ödetmemeli. bunu ''şu milletin katli vaciptir, saldırın'' diyen faşiste değil, o faşistin hıyarına tuzlukla koşan enayilere anlatmak lazım.
    lazım ki; o faşist hitap ettiği kitleye bu komutu direk veya dolaylı olarak verdiğinde, muhataplar da ''sktir ordan'' diyemese bile ''ya hu yıllarca bir arada yaşadığım, komşuluk ettiğim, ekmeğimi bölüştüğüm insanları ne diye yüz yıllar önce farklı bir kabilede dünyaya geldi diye katladeyim'' diyebilsin.

    soykırım külliyatına baktığın zaman öldürenle ölen, iktidar hedef göstermeden az önce barış içinde bir arada yaşayan insanlar. daha trajik olan ise; iş büyüyüp bölgeye hatta ülkeye yayıldığında cadı avına dışarından iştirak edenlerin de, katlettiği insanları tanımıyor hatta kim olduklarını bile doğru dürüst bilmiyor olmaları.

    sırf tapındıkları faşist öyle buyurdu diye beşikteki çocuğa varana kadar boğazlamaktan zerre gocunmayan bu kitleye, üstünden zaman geçtikten sonra da ''neden yaptınız'' diye sorduğunda, asla kendilerinde suç bulmamaları. kabahat ya ölende, ya da emri verende.

    katliama uğrayanlar veya onlardan geriye kalanlar hesap sormaya kalktığında da nazi katliamı hariç, hemen hepsinde ''efendim o günün şartlarına bakmak lazım'', ''onlar da çok şey değillermiş'', ''başka seçenek mi varmış'' gibi tek ağızdan savunmalar duyarsınız.
    hal bu ki insanları hesap sormaya iten şey neden yaptığından ziyade, kime yaptığındır! ve o ''kime'' sorusunun cevabı yüzlerce çocuk, kadın, yaşlı, sivil insanlarsa ve hepsinin de tek ortak özelliği aynı ırka renge veya inanca mensup olmalarıysa, senin tüm argümanların geçersiz sayılır.

    t: insanlık suçudur. gelin görün ki yapan da, yaptırıma uğrayan da insandır. insan oğlu böyledir. önce bok yer. sonra bok yemeyi yasaklar. bir zaman sonra boksuz varlığını sürdüremeyeceğini anlar ve boku yasanın üstüne koyar. artık bizzat o olmuştur.
hesabın var mı? giriş yap