• "dünyada her şey sonunda kitap olmak üzere vardır.." mallarmé
  • 1966 yılında ağır bir depresyona girmiştir. hatta delirmiştir. yaklaşık iki yıl kadar karısını ve çocuklarını tanımamış, kendi adını bile hatırlayamamıştır. ruh sağlığını biraz olsun düzelttiğinde ise migrene tutulmuş, çektiği çok şiddetli baş ağrılarını afyon kullanarak azaltmayı denemiştir. başarılı olup şiire geri döndükten bir süre sonra andre gide, paul valery ve marcel proust gibi isimlerin de aralarında bulunduğu salıcılar toplululuğunda yer alıp şiirde nasıl bir dil kullanılması gerektiğiyle alakalı uzayıp giden hararetli tartışmalarda boy göstermiş fakat yazdığı serbest ölçülü şiirlerin gelenekçi kesim tarafından ''kendini ifade edememenin göstergesi'' olarak yorumlanması üzerine salıcılar'dan çıkarılmıştır. ne var ki mallarme yılmamıştır. onu beğenmeyen eski dostlarından intikam alabilmek için daha önce kimsenin duymadığı sözcüklere şiirlerinde yer vermiş ve kaynak olarak da çok eski fransızca sözlüklerini göstererek salıcı tayfayı* ''daha bu sözlüklerden bile haberi olmayan cahiller'' olarak tanımlamıştır. bunun üzerine proust'un o meşhur ''dil şarlatanı'' yakıştırmasına maruz kalmış ve tartışma karşılıklı atışmalar eşliğinde bir süre devam etmiştir. yaşanan tüm bu tatsızlıkların sonucunda mallarme için başlayan -yayınevlerinin ünlü fransız şairlerinin hışmına uğramamak adına şiirlerini yayınlamaya yanaşmadığı ve ününün giderek azaldığı- sancılı süreç paul verlaine onu lanetlenmiş ozanlar'da en büyük fransız şairleriden biri olarak gösterene ve joris karl huysmans tersine adlı kitabında kendisinden övgü dolu sözlerle bahsedene dek sürmüştür. bu sayede yeniden ünlenen mallarme ölümünden kısa bir süre önce karısına yazdığı fakat yollamadığı bir mektupta yarım kalan şiirlerinin kalbinde yarattığı derin sızıya ''inan bitirebilseydim hepsi çok güzel olacaktı'' diyerek değinmiştir.
  • "ressam edgar degas bir keresinde stephane mallarme'yi şöyle uyarmaya yeltenmişti: 'bir şiir için harika bir fikrim var; ancak bir türlü işin içinden çıkamıyorum.' bunun üzerine mallarme şöyle cevap vermişti: 'sevgili degas, şiirler kelimelerle yapılır, fikirlerle değil.'"
    (richard sennett, "zanaatkâr"dan)
  • "bana göre, kendine saygısı olan kişinin, açlıktan ölürken yapabileceği tek şey, gökyüzüne bakışını sürdürmesidir."

    edit: hayatı boyunca defalarca ölesiye aç kalmış edgar allen poe'ya saygı olarak mallarme'nin ilgili şiiri için:
    (bkz: edgar poe'nun mezarında)

    edit2: benzer bir deyiş için: (bkz: arthur schopenhauer/@invulnerable/#27925773)
  • tüm maddiliğin geride bırakılışı, sanatçının doğaya doğru geri çekilişi:

    "bir şey tutamaz gayrı, gözlerin aynasında
    yanan bahçeler bile, bu deniz kokan gönlü;
    tutamaz ne geceler, ne duran o hüzünlü
    boş kâğıtlar üstüne eğilmiş kandil öyle."
    ("deniz meltemi"nden - çev. can yücel)

    şairin şiir yazarken şiirinin de kendisine mani olamayacağını beyan edişi. bu tuhaf paradoksa modernizm diyoruz herhalde.
  • paul gauguin'in 1891'de yaptığı mallarme portresi: görsel
  • sevilen bir dede. brise marine şiirini 14'lü hece ölçüsüyle çevirmem gerekirse şöyle çeviririm. her dizede 14 ölçüsünü tutturamasam da...

    deniz meltemi

    ten soldu, hatmettiydim oysa onca kitabı,
    durma buralarda artık, git bul o kuşları,
    uçmaktan ser hoş, mâ ile semâ arasında.
    gömseler beni güller, sümbüller arasına,
    durmaz bu gönül, ister dalmak derin sulara.
    aydınlatan kâğıdımı yıldızlar, siz bile,
    gecenin o rahatlatan karanlığı öyle,
    ve emziren çocuğunu annesi, kaç yazar söyle.
    demir al gemi, kalkalım artık bu limandan,
    savur direkleri, dolsun yelkenler havaynan.
    beklentiler üzmedi mi yeterince seni,
    anlamam hiç giderken arkamdan su dökmeni.
    belki de, sen, gemi, alır götürür beni,
    fırtınaya çevirip dümeni, batarsın ki,
    o zaman tutunacak ne ada ne de duba;
    yine de gönül tuttur bir gemici türküsü usulca.
  • roland barthes'a göre yazının bir tür hamlet'idir.
  • rondel

    hiçbir şey yok uyandığınızda
    somurtmadan karşılayacağınız
    korkunç, bir gülüş sarsarsa bakınız
    kanatlarınızı o yastıklarda

    kayıtsız uyuyun, korkusuzca da
    ele vermeyecek sizi soluğunuz
    hiçbir şey yok uyandığınızda
    somurtmadan karşılayacağınız

    bütün o canım düşleri bir anda
    bu güzellik bozduğu an bakınız
    ne tek bir çiçek artık yanaklarda
    ne ödenmemiş elmaslar gözlerde
    hiçbir şey yok uyandığınızda

    (çev.: ilhan berk)
  • fransızların çağdaş şairler arasında anlaşılması en zor olanlardan biri olarak gösterdiği şair. fransızlar stephane mallarme için dili öyle zordu ki, onu sadece yabancılar anlayabilir derler.

    şiirlerinden bazısı için tavandaki bir resmin cilalı masa üzerine düşen aksinden ilham almıştır. bir diğerinde bir bardak biranın köpüğünde ışığın aksine bakarak yazdığı bir şiir vardır.
hesabın var mı? giriş yap