• hiç bir okulda origin of species okutulmaz. (belki ingiliz dili bölümlerinde özel bir okuma parçası olarak verilebilir, ya da bilimsel yazının tarz değişimlerini ele alan karşılaştırmalı edebiyat derslerinde okutulabilir ama hiç bir okulda biyoloji ve evrim kuramı origin of species okutularak öğretilmez) tüm diğer bilimsel disiplinlerde olduğu gibi biyoloji eğitimi de mümkün olduğunca güncel ve derlenmiş bilgileri içerecek şekilde düzenlenir. ders kitabı yazma işi de bu yüzden akademinin ağzını sulandıran işlerden biridir.

    ders kitabı yazabilmek için hem tüm disipline hakim olmanız, o disiplinin geldiği son noktayı bilmeniz ama aynı zamanda en uç noktada bir kaç sene sonra geçerliliğini yitirebilecek spekülatif hipotezleri ve yeteri kadar yer edinmemiş deneysel sounçları da ayıklayabilmeniz gerekir. temel olarak ders kitabı disiplinin en az bir kaç sene gerisinden gelir.

    değil evrim teorisi, bilimsel düşünce ve üretim hakkında zerre kadar bilgisi olmayan cahiller bilimin hep tek ve değişmez bir kaynaktan öğretildiğini zannedebilirler. ne de olsa dogmayla büyümüş ve erdeminin kaynağı olarak 1300 senelik bir metni ve bu metni ona dayatan zihinleri görmüş bir insanın bilimsel üretimin dinamizmini, birikimli yapısını anlaması, ve bilimsel disiplinlerin gelişimini buna göre yorumlaması zor elbette. zihnini düşmez kalkmaz bir kaynak umuduna endekslemiş bir zihin doğal olarak bilimsel disiplinlerde de aynı kutsal kitap yansımalarını arar. evrimcinin incili, fizikçinin kuran-ı kerimini bulup onunla mücadele etmek ister. ama bilim böyle işlemez malesef dogmatitis mağduru arkadaşım.

    origin of species mükemmel yazılmış bir kitaptır. darwin eğer istese yüksek edebiyat üretebilecek kalitede bir yazar, yaratıcı bir zihin, ve çok kıvrak bir kalem. ama origin of species bir bilimsel disiplinin doğuşuna sebep olmuş olsa da, dünyada yaşamın gelişim üzerine çığır açmış olsa da bir kutsal kitap değildir. evrimle alakalı çalışan tüm bilim adamları da binanın temellerine ilk ve en ağır taşları koyan ustaya saygıda kusur etmeseler ve onu hep hürmetle ansalar da binaya kendi taşlarını eklemekten, kendi harlarını katmaktan ve her yeni ufak keşifle evrim kuramını daha bütün, daha tam, daha eksiksiz bir hale getirmekten de geri durmazlar.

    darwin'in kuramı geliştirmesinden bu yana onun hayal dahi edemeyeceği nice gelişmeler oldu biyolojide, bir kaç tanesini sıralayayım .

    - darwin origin of species'i yazaken mendel'in kalıtımla ilgili çalışmalarından habersizdi. o yüzden mutasyonların gelecek nesillere nasıl aktarılacağı konusunda çok belirgin bir fikri yoktu. eğer mendel'den haberdar olsaydı büyük ihtimalle sadece mutasyonlar üstüne ayrı bir kitap yazardı.

    - dünya'nın ve evrenin yaşı darwin için bir problemdi. gözlediği değişimlerin en az yüzbinlerce sene alacağını, tek bir ilk canlıdan bu denli zengin bir canlı alemi ortaya çıkması için ise yüz milyonlarca seneye ihtiyaç olduğunu farketmişti. ama o sırada geçerli evren modelleri dünyaya bir kaç onbin seneden fazla ömür biçmiyordu. hatta 1880lerde lord kelvin güneşin en fazla 6000 senedir ısı üretiyor olabileceğini iddia ederek hem young earth creationism'e destek çıkıyor hem de evrim teorisini tamamen çürütüyordu. oysa 19 yüzyıl bitmeden curieler radyoaktivite hakkındaki buluşlarını gerçekleştirdiler ve kimyasal olmayan ısı üretim şekillerinin de olduğunu gösterdiler acaba güneş radyoaktif bir ateş topu olabilir miydi? 1930 a gelindiğinde ise nükleer füzyon ve güneşin temel bileşenleri biliniyordu. güneşin yaşının ise 5 milyar seneye yaklaşan bir sayıyla sadece evrim teorisini mümükün kıldığı değil, genç dünya hipotezlerine de çentik attığı belli olmuştu.

    - darwin mutasyonların ve evrimsel değişimin hızı konusunda hesap yapacak matematikten yoksundu. oysa kalıtımla ilgili gelişen bilgilerin de yardımıyla 1930 larda fischer evrim ve mutasyonların tür içerisinde yayılması konusundaki temel denklemleri geliştirdi. böylece evrim kuramını sadece gözlemsel olmaktan çıkartıp matematiksel bir temele oturtmuş oldu. eğer darwin ilk matematiksel evrim çalışmalarını okuyabilseydi sevinç ve gururdan göz yaşı dökerdi.

    - 1950 lerde kalıtımın aracı olan dna çözümlendi. watson ve crick ikili sarmalı keşfettiklerinde (daha doğrusu varlığını kanıtlarla gösterdiklerinde) galiba ne derecede önemli bir buluşa imza attıklarının farkındaydılar. sonraki on yıllar boyunca genetik araştırmaları ve moleküler biyoloji evrim kuramına neredeyse hiç bir doğa bilimiyle alakalı kurama nasip olmayacak kadar sağlam kanıtlar sağladı. tüm dünyada (virüsler hariç) tüm canlıların kaltımının dört harfli bir alfabe kullanan bir molekül zinciri ile gerçekleştiğini bilse darwin'in alacağı şekli hayal dahi edemiyorum.

    - ve 1990lar ile 2000ler ard arda gelen genom çözülümleriyle bize diğer canlılarla olan akrabalık ilişkilerimiz hakkında karşı konulmaz bilgiler verdi. insan'ın biricikliği konusunda beyni yıkanmış insanlar için en yakın akrabamız şempanzelerle dna'mızın yüzde 98'ini paylaşıyor olmak kabul edilemez bir hakaret olabilir. bu çalışmaların gerçek olmadığna dahi inanabilirsiniz. ama eğer darwin ya da yakın arkadaşı ve evrim kruamının temel ilkelerini hemen hemen darwin ile aynı zamanda keşfeden wallace bu günleri görselerdi sevinç ve heyecandan kendilerini kaybederlerdi. bilimle uğaşanlar bilir. bir hipotezinize kanıt bulmak, zihninizde tasarladığınız kuramın gerçek dünyada da karşılığını bulduğunu görmek kadar keyifli az şey vardır. eğer yaşasaydı darwin için bu tam 150 sene süren bir ard arda gelen gurur dalgaları şeklinde olacaktı. teknik imkanlar, bilgi birikimi, inceleyebildiğimiz zaman ve mekan ölçeği 150 senede darwinin zamanındakiyle kıyaslanamyacak akdar gelişti. darwin'in hayal dahi etmediği mecralarda test edildi evrim teorisi. darwin'in asla aklına gelmeyecek hipotezlerin testinden geçti ve kuramın temel parçaları sarsılmakı bir yana bir bilimsel kuramın durabileceği en sağlam kaideye yerleşti. ve işin en muhteşem tarafı da şu: origin of species bir kutsal kitap değil. yani içinde yazanların ya da o kitabın ilham verdiği araştırmaların kitabı doğrulamak gibi bir zorunluşuğu yoktu. darwin'in yazdığı her şeyin teker teker yanlış olduğu gösterilebilirdi. ve 150 senedir binlerce bilim insanı aslında bunu yapmaya çalıştı. her yeni araştırmada, her yeni deneyde, her yeni kazıda, bulunan her yeni fosilde ve çözümlenen her yeni dna serisinde darwin'in temel ilkeleri acımasız bir testten geçti. ve kuram hala ayakta. sadece ayakta değil tüm biyolojiyi, canlılar alemini ancak evrim kuramı ışığında anlamlandırabiliyoruz.
  • darwin kitabinda ilk turun kokeninden bahsetmemi$tir. ilk canlinin nasil olu$tuguna dair bir aciklama yoktur. bundan ziyade darwin'in hesabını vermeye çalıştığı şey, türler arasındaki benzerliklerin ve farklılıkların doğalcı bir açıklamasıdır. insanlarin evrimi, maymunlardan gelip gelmedigi hakkinda herhangi bir iddia yoktur bu kitapta. sadece sonlarina dogru dogal secilim prensibinin insanlara da uygulanabilecegini soyler.

    kitaptaki belki de en onemli eksik parca gen kavramidir. yoklugunda evrim teorisini imkansiz hale getirecek olan bu kavrama darwin tesaduf edememi$tir.

    [edit: tesadüf edememiş demek pek de doğru değil. kalıtımın bir gerçek olduğu darwin'den önce de biliniyordu, ancak kalıtımı mümkün kılan 'mekanizma' bilinmiyordu. darwin bu mekanizmayı bilmese de kalıtımın bir şekilde gerçekleştiğini varsaymış ve yardırmıştır. 100 yıl sonra kalıtımı sağlayan molekül çözüldüğünde darwinci evrim kuramıyla muazzam bir uyum içerisinde olması, darwinizme olan inancı pekiştirmiştir.]

    zamanla bo$luklar ba$ka bilimciler tarafindan doldurulmu$, eksik parcalar yerine oturmu$tur.
  • kitabın tastamam adı "on the origin of species by means of natural selection or the preservation of favoured races in the struggle for life"dır. bir nefeste söleyebilen hayat mücadelesinde bir adım öne geçer.
  • kitabın son iki cümlesi şöyledir:

    "thus, from the war of nature, from famine and death, the most exalted object which we are capable of conceiving, namely, the production of the higher animals, directly follows. there is grandeur in this view of life, with its several powers, having been originally breathed into a few forms or into one; and that, whilst this planet has gone cycling on according to the fixed law of gravity, from so simple a beginning endless forms most beautiful and most wonderful have been, and are being, evolved."

    “böylece, doğanın savaşından, kıtlıktan ve ölümden, kavrayabileceğimiz en yüce nesne yani gelişmiş hayvanlar oluşmaktadır. başlangıçta birtakım güçlerinin birkaç ya da bir forma dönüştüğü bu yaşam görüşünde bir ihtişam var. bu gezegen sabit yerçekimi yasalarına göre dönmekte iken öylesine basit bir başlangıçtan en güzel ve en harika formlar evrimleşti ve evrimleşmekte…”

    galaktik milli eğitim bakanı olduğumda ilk ve orta dereceli eğitim kurumlarında sabahları ve cuma akşamları andımız niyetine okuyacağınız cümledir ayrıca.
  • darwin metin boyunca "evolution" yani "evrim" kelimesi yerine "descent with modification" yani "değişerek türeme" tabirini kullanmaktadır.
  • darwin'in eşinden dostundan alinan bilgilere gore,hakkinda "hay agzima sicsalardi da maymun demeseydim. insanlar maymun konusuna o kadar taktilar ki esas noktalari atliyorlar.." dedigi kitapmis bu.. ben sir fitzwilliam darcy'nin yalancisiyim.
  • darwin'in bu eseri philosopher's magazine tarafından düzenlenen bir ankette, çeşitli akademik konumlarda bulunan bin felsefeci tarafından kant'ın "saf aklın eleştirisi" * ve plato'nun "devlet"iyle birlikte felsefede tüm zamanların en önemli üç kitabından birisi seçilmiş.
  • gerçekten bu kitabı okumak gibi bir niyetiniz varsa, hangi basımını seçeceğiniz konusuna ciddi özen göstermeniz gerekmekte.

    zira charles darwin bu kitabını hayatı boyunca defalarca kere evirip çevirmiş, metninde eklemeler, düzeltmeler yapmış ve en önemlisi yaşadığı dönemde gelen eleştirilere yanıt verdiği 6 farklı baskısını yayımlamış. bu nedenle kitabın ilk basımıyla altıncı basımı arasında içerik ve hacim olarak dağlar kadar fark var.

    kitabın biyoloji dışında felsefe, teoloji, tarih, sosyoloji ve edebiyatta yarattığı etkileri göz önünde bulunduran morse peckham, yıllar sonra darwin'in düşüncelerinin süreç içinde nasıl evrildiğini göstermek amacıyla ilk basımdan son basıma, darwin'in metin üzerinde yaptığı değişikliklere teker teker parmak basarak kitabın bir variorum baskısını hazırladı. bu derleme, biyoloji/bilim tarihçileri ile toplum-bilim etkileşimi alanında çalışanlar için bir hazine değerinde. evrim teorisinin üstünde yükseldiği kavramların birçoğunu ilk kez ortaya atan bu kitabın darwin yaşarken yayımlanmış son baskısını okuduktan sonra üzerine yazılan bu derlemeyi okumak darwin'i anlamayı kolaylaştıracaktır şüphesiz.**

    edit: peckham'ın editörlüğünü yaptığı derlemenin e-book versiyonunu buldum. şöyle buyrun.
  • charles darwin'in yaban arılarının ak üçgül, yani trifolium repens bitkisine konarak onları döllediklerini; arıların konmasına izin verilen 20 baş ak üçgülün 2290 adet tohum üretebildiğini; fakat arılardan korunan bir başka 20 baş ak üçgülün ise hiç tohum üretemediğini belirtip eğer yaban arılarının soyu tükenirse ingiltere'deki ak üçgüllerinin tamamıyla tükeneceğini veya çok nadir bulunabileceğini dile getirdiği bir eserdir.

    yaban arılarının kıymetini bilmeyip onlara sataşanlara duyurulur.
  • kitaptan çıkardığım önemli notlar ve kısmende olsa özet-vari sayılabilecek derlemem:
    bölüm 1
    1- bulunduğu ortama yabancı organizma, döl vermekte tereddüt eder. evcil hayvanlarımızda pek geçerli olmasa da bu olay görülür.
    2- bölgesine hakim(başat) canlılar daha çok değişime uğrar ve karakterlerin birbirinden ıraksamasıyla beraber daha küçük cinslere evrimleşmeye meyil ederler.
    3- bireysel farklar evrimde çeşitliliğe işarettir.
    4- insanlar, doğayı kendi diyet ve yaşamına göre şekillendirmeye ve evcilleştirmeye çalışmıştır. yapay seçilim ve çaprazlanma.

    bölüm 2
    1- varolma savaşımı = doğal seçilim (üreme,türeme,eleme seçilimi)
    2- aynı biçimde sürekli olarak yeni organik varlıkların yaratılıyor olması, yapılarında büyük ve ani değişimlerin meydana geldiği inancını ortadan kaldırmak yolundadır. doğal seçme: yavaş,birikmeli,kalıtımsal bir süreçtir.
    3- doğal seçmenin etkisi cinsel seçmenin etkisinden büyüktür.
    4- aynı türlerin çiftleşmesi farklı soyların seçilimiyle gerçekleşir. bitkiler kendilerini dölleyecek iken bunu yapmayıp farklı soyların polenine ihtiyaç duyarlar.
    5- akraba evliliğinin korkunç sonuçlarından güdüsel olarak uzak dururlar*
    6- küçük bir adada varolma savaşımı daha az zorlu olsa gerektir. ve dolayısıyla değişimler daha az, yok olmalar ise daha önemsizdir.
    7- bizim yargılayabildiğimiz ölçüde (mikroskopla görülebilen) bağırsak kurdu ve yersolucanı için daha üst bir organik değişim edinmenin ne faydası olabilir? böyle bir yarar ve üstünlük yoksa, doğal seçme bu canlı biçimlerini ancak pek az
    iyileştiri ve sonsuz dönemler boyunca onları şimdiki alt koşullarında bırakır.
    8) a>a1>>a2>>>c1 a'dan c1'e olan süreç= başat türler, doğal seçmede başarı, karakter ıraksanması ve soyaçekme yoluyla gerçekleşir.
    9) beyni verimli kullanabilmek için sıcak kan ve akciğer tenefüsü gerekir.
    10) organik varlıklar ne kadar farklılaşırsa aynı bölgede daha çok canlıyı besleyebilirler.

    bölüm 3
    1- ben aynı cinsin bütün türlerinin kesinlikle aynı ortak atadan ve aynı türün iki eşeyinin de aynı atadan geldiğini düşünüyorum.
    2- sonuçta ortak atanın herhangi bir parçası değişken olduysa, çok olasıdır ki: doğal seçme ve cinsel seçme farklı türleri doğanın ekonomisine değişik yerler tutmaya uyarlamak için, aynı türün iki eşeyini birbirine uygunlaştırmak için erkekleri, dişileri elde edilmesi uğruna öteki erkeklerle savaşmaya hazırlamak için, bur parçanın gösterdiği değişimlere dört elle sarılmıştır.
    3- çaprazlamada ataya çekimin kalıntıları mevcuttur. (at ve eşekteki zebraya benzer şerit izleri)

    bölüm 4
    1- gözün oluşumuna dair doğru anlayışa varmak için aklın, hayalgücüne üstün gelmesi gerekir. oysa bunun ne kadar güç bir şey olduğunu kaç kez duyumsamışımdır.
    2- iki işlevi yerine getirmekte olan bir organı bir kısmıyla ya da tümüyle tek bir işlev için uzmanlaştırabilir. ilkellikten milyonlarca yıl sonra modernize organların oluşumu gibi.
    3- doğa çeşitlerde cömert, yeniliklerde cimridir. ( natura non facit saltum.) doğa sıçrama yapmaz.
    4- tükenen türler bir daha ortaya çıkacak zemini bulamazlar.
    5- ara türlere az rastlanır. ola ki daha kısa ömürlü ve rekabette sonraki türüne göre elenmiş olması gerekir. bu yüzden daha fosili mevcuttur.
    6- böceklerde her yıl çalışmaya yetenekli, çoğalmaya yeteneksiz belirli bir sayıda üyenin doğumu topluluk için daha yararlı ise bunun doğal seçmenin bir sonucu olarak kavramak gerekir.
    7- çaprazlanma (melezleştiren) üyelerin arasındaki fark kısırlık derecesini belirler. çeşitlerin çaprazlanması kırmalığı-metis- oluşturur. (at-eşek=katır evcil durumda) sistematik yakınlıkla alakalıdır.
    8- türler, çeşitlerin karakter ıraksaması yoluyla ortaya çıkmıştır
    9- embriyomuz atamız balık embriyosuna benzer tüm canlılarla benzer koşullara rastlanır.
    10- aynı türe ait olan bireyler, birbirinden farklı coğrafyada yaşasa bile tek bir noktadan, atalarının bulunduğu noktadan gelmek zorundadır.

    son bölüm 5
    1- kuzeyli ırklar, güneylileri alt etemede daha beceriklidir ki doğal seçme koşullarıyla daha çok sınanmış ve yetkin olmuşlardır.
    2- bir organizma grubu canlılar merdiveninde ne kadar alt basamakta bulunursa o kadar uzak dağılımı olur. üst basamaklarda bulunanlar ise daha çok değişir ve evrimleşir.
    3- doğal seçme yalnızca her bireyin iyiliği yönünde etkili olduğundan demek ki bedensel ve zihinsel nitelikler yetkinliğe doğru gelişme gösterirler.

    *bölümler kitapların bölümleri değil, benim böldüğüm kısımlardır.

    charles darwin/türlerin kökeni/ özet-not/ onur yayınları
hesabın var mı? giriş yap