• ozan guven'in her zaman yaninda duran iyi arkadas, kotu insan. deniz'in darp raporunda, kafasinin yan vurulmasindan dolayi gozune kan oturmasi, puslu gorus, kolunda ezikler, cenesinde abajurdan dolayi iyilesmekte olan bir yara oldugu beyan edilmis. ozan guven diyor ki "yoo deniz kendi kendi dovdu:d bi kendine bi bana vurdu, deniz manyak:d" (hepsi bunu soyluyor bu arada, ahmet kural da ayni savunmayi yapmisti, farkindaysaniz, darp edilen ama tesadufen olmeyen kadinlarin hepsi manyak, boyle kendilerini dovduruyorlar) vedat ozdemiroglu da diyor ki "evet, deniz kendini dovdu, cunku ozan yapmaz cok iyi biridir."

    iyi biridir dedigi adam, yaninda tutan olmasaydi "ben sana soruyor muyum kimi skiyosun diye?" diyerek birini dovmeye yeltenmisti.

    eski camlar gercekten bardak olmus, ustelik karton bardak. utaniyorum.
  • hürriyet gazetesinde kullanılan bir fotoğrafı baz alırsak yaşlandıkca chp kadın kolları temsilcisine benzeyen insan.

    http://www.hurriyet.com.tr/_np/3209/13093209.jpg
  • afili filintalar organizasyonu ile yapılan israil karşıtı basın toplantısında sırrı süreyya önder ile arasında cin oyunlu sözler paslaşmış cin fikirli güzel insan.
    karşılıklı paslaşmayı aşağıda aktarmaya çalışacağım;
    "musa olsaydı gemiler geçsin ve filistin'e o yardımı götürsün diye o denizi ikiye yarardı" dedi vedat özdemiroğlu. sonra söz sırrı süreyya önder abimize geçti ve;
    " vedat tevrattan girdi ben de kurandan gireyim bari" dedi
    salonda alkış kopar ve v.ö pası alır
    " sorun değil abi ikisinin de yazarı aynı"
    sırrı abi smaç basar
    " ama birinin korsan baskısı çok."
  • sivri dilli uykusuz insanı. "az gelişmiş demokraside parti seçmek; titanic'te koltuk değiştirmek..." cümlesi kendisini takip etme nedenimdir.
  • ben kendisini yıllardır volkan severcan'a benzetiyorum,ama kimse benzetmemiş.kendimi yalnız hissettim gece gece.
  • "metroda yaşanan itiş kakışta, "ben hacıyım" diyen adama "iyi de amca, bu mekke'ye gitmiyo, söğütlüçeşme'ye gidiyo" denmesi."

    yarım saat güldüm, yeminle.*
  • "yeryüzünün 35 yıldızlı tek otelidir madımak" tweet'i ile hüzünlendirendir.
  • macaristan başbakanına giydirmiş bir sayısında. mülteciler avrupa'nın kimliğini tehdit ediyor lafına içerlemiş. oysa macarlar da orta asya'dan göç etmişmiş. bak sen?

    kardeşim macarlar avrupa'nın kimliğini tehdit falan etmiyorlar. çünkü 12 yaşında çocukla evlenme, kız çocuklarına tecavüz etme gibi bir gelenekleri yok. ama ortadoğuluların var işte, bilmem farkı görebildin mi? macarlar avrupa'ya göç ettiklerinde kızlı erkekli göç ettiler. fakat şu an ortadoğudan gelen mültecilerin %78i bekar erkek. tecavüze uğrayan kız çocukları ile empati yapmak yerine ortadoğulu barzo sürüsüne empati yapıyorsan faşist sensin.
  • günlük hayatında da komik bir insandır. eşinden ayrıldığı için oğluyla eskisi kadar sık görüşememektedir. bir gün oğlu arar, "baba dişim düştü" der. vedat abi de "anca dişin düştüğünde arıyorsun" diye cevabı yapıştırır.
  • vedat özdemiroğlu, ağabey olarak seslendiğim, kulaklarını çınlattığım isimlerden birisidir. bu saygının ve sevginin sebebi yılların mizah ustası olmasının yanı sıra iflah olmaz beşiktaşlılığından da kaynaklanır. girizgahı böyle yaptım ki devamında yazacaklarım yanlış anlaşılmasın, kimse alınmasın.

    şimdi ben bundan yaklaşık beş buçuk yıl önce sözlükte bir entry yazdım. (bkz: #4839133)

    mevzu berlin duvarı. alman bir çiftin yıkılan berlin duvarından bir parça taşı evine hatıra olarak götürmesi, üstündeki yazıyı çözememeleri, dil bilimcisi bir arkadaşlarına başvurmaları ve hüzünbaz final...

    en baştan söyleyeyim, bu hikayeyi ben daha önce ne bir yerde duydum ne de okudum. tamamıyla götümden uydurduğum, aslında hiç de özel yanı bulunmayan ama bence hala okudukça bana da komik gelen bir öykü. hikayenin çıkış noktası ise "berlin duvarı'na bir türk yazsa yazsa ne yazar?" tahminimce de ancak böyle bir şey yazar. hatta iddiamızı bir adım ileriye taşıyalım, doğrudan aynı olmasa da böyle bir cümlenin o duvara gerçekten yazılmış olması da hiç hayal olarak gözükmüyor. sonuçta söz konusu hadisenin haricinde nice olayda daha beter örneklere, yaşanmışlıklara şahit olduk...

    şimdi biz asıl olayımıza dönelim. bundan yaklaşık bir yıl önceydi, dost meclisinde demleniyoruz. masada benim sözlük kimliğimi bilen de yok. laf oradan buradan açılırken bir ara konu almanya'ya oradan da berlin duvarına geldi. arkadaşın bir tanesi sözlükte yazdığım entrynin birebir aynısını sanki gerçek bir öyküymüş gibi anlattı. internette okudum, şurada gördüm falan demedi. masada gırgır şamata oldu, kahkahalar havada uçuştu. o zaman vay amına koyim dedim içimden. hiç bozuntuya vermedim ama bir yandan da düşündüm. ibişe bak dedim, sözlükte yazdığımız nevale nasıl da hemen yaşanmış bir öyküye dönüşte bu herifin elinde diye kendi kendime veryansın ettim.

    sonra ne olduysa bugün oldu. facebook'ta arkadaş listemden birisi güzel bir not yazmış. notun sonunda da yine bu öyküden berlin duvarında yaşananlardan bahsediyor. gittim sordum, nereden duydun diye. söyleyince çok şaşırdım, meğersem vedat özdemiroğlu bu öyküyü kendi gösterisinde anlatıyormuş. hatta ve hatta eğer doğruysa tuna kiremitçi de bir kitabında bu olaya yer vermiş. facebook'taki arkadaş yıldırım hızıyla vedat ağabeye konuyu sormuş, kendisi de 12 yıl önce bu öyküyü lemanda yazdığını iddia etmiş. ben de pek değerli ağabeyimden rica ediyorum, yazdığım entrynin içerik olarak aynısını, 12 yıl önceki dergiden bulsun kamuoyuna ifşa etsin. yalnız benim bahsini ettiğim şey "berlin duvarına bir türkün yazdığı not" olmayacak. kanlısıyla canlısıyla yazdığım hikayenin aynısı olacak. zira en başta da dediğim gibi bir türkün almanya'da berlin duvarına gudik bir şey yazması kadar doğal bir şey olamaz. ben hikayenin bütün halinin peşindeyim...

    benim şu anki durumdan çıkardığım sonuç, zamanında götüm tarafından ortaya atılmış bir entry, geçen zaman içinde gerçek zannedilen garip bir şehir efsanesine dönüşmüş. internette rastladığım çeşitli örnekler de bunu kanıtlıyor. 2009 yılı şubat ayında mesela uludağ sözlük'te bir sözlük yazarı, hikayenin değişik bir versiyonunu duymuş sanırım.

    http://www.uludagsozluk.com/e/4668029/

    dil bilimci gitmiş yerine yıllar sonra evlerine gelen bir misafir konmuş. şehir efsanelerinde sıkça rastladığımız gibi, kulaktan kulağa yayılan öykü zaman içinde evrim geçirmeye devam etmiş ama özünü korumayı da başarmış. tabi buradan hareketle suya mı yazıyoruz ulan, yazdığımız şey neden anonimleşiyor soruları eşliğinde derin bir konuya girmek de mümkün. internetin var olan bilgiyi sahibinden ayırıp anonimleştirmesi, metalaştırması da ayrıca enteresan. ve benim açımdan da ciddi anlamda üzücü...

    bütün bu yazılardan sonra, vedat ağabey başta olmak üzere kimseyi suçlama niyetinde değilim. ortada çok enteresan bir durum var. sahibi, imzası belli bir yazının beş yıldan biraz fazla bir zaman dilimi içinde anonimleşmesi, şehir efsanesine dönüşmesi bence üstünde durulması gereken bir araştırma konusu. bu araştırmanın kendi adıma sağlam bir temele oturabilmesi için de vedat ağabeyin 12 yıl önceki kanıtını da bir an önce ortaya koyması gerekiyor...
hesabın var mı? giriş yap