• ---alıntı ---

    eylemsizlik değil "edimsizlik" diye çevrilebir.
    "wu", olumsuzluk hecesi - çoğu yerde varolmanın ya da sahip olmanın tersi anlamında "yok" diye çevrilir.
    "wu wei", batı kültürlerinde yanlış olarak,
    "eylemsizlik", "dünyadan el etek çekmek" gibi algılanır.
    oysa "wu"daki "yok", tao'daki herşeye kaynak olan "hiçlik"e benzer.

    "wu wei", eylemsizlik, her türlü eylemden uzak durmak demek değildir.
    edimsizlik, yaşamın akışına aykırı olan eylemlere girişmemektir.

    "edimsiz" kişi yaşamdan uzak değildir; tam tersine, yaşamın tam göbeğindedir.
    o dünyevi olanı hor görmez. yaşamın akışına bırakır kendini:
    çalışır, yaratır, hizmet eder insanlara.
    ve gerekli olduğu zaman ve yerde de öfkesiz, acelesiz, sabırla yener
    yaşama ters olanı - güçsüz suyun güçlü taşı yendiği gibi.
    "o benimdir" demeden - "ben, benim" demeden:

    "kutlu kişi edimsizlikte kalır, sözsüz öğretiye uyar, dünyadaki bin bir türü hor görmez, yaratır benim demez, yaptığına bel bağlamaz, yarar verir orada kalmaz, ve orada kalmayınca, yüz çevirmezler ondan".

    ---alıntı---
  • taoist felsefenin temel yaşam metodolojilerinden biri.
    wu wei, yin yang ın tam arasına tekabül eden s eğrisidir.
    çabasız eylem diye türkçeleştirilebilir.
    wu wei'de eril ve dişil dengesi tam olarak sağlanmıştır

    wu wei'nin uygulamada bir çok güzel örneği var (alan wattsın bahsettiği kilit anahtar örneğine ek olarak) mesela rüzgar yelkenlisi ile ilerlemek; a noktasından b noktasına yelkenli ile ilerlemek istiyorsunuz ama rüzgar b noktasından a noktası yönüne geliyorsa yapılacak şey yelkeni rüzgarın etkisini bittiği yere kadar 45 derece çevirmek ve gelinen noktadan sonra bu sefer -45 derece çevir tam aksi yöne ilerlemektir. burada 45 dereceler dişil enerji ileri yönde ilerleme ise eril enerjidir.

    baltayla ağaç kesmek de tam bir wu wei örneğidir, hiç bir ağacı (baltayla) ağaca doksan derece açıyla kesemeyiz çünkü ağacın en mukavemetli olduğu açı doksan derecedir. bundan dolayı 45 dereceli alttan ve üstten kesikler atarız. burda da yine güç erildir ve 45 derece tercihi dişildir.

    wu wei en iyi doğada gözlemlenir. mesela suyun amacı eğimli olduğu bölgeye varmaktır, karşısına herhangi bir engel çıktığında bu engele direnç göstermez ve etrafından dolaşır, suyun aşağı yönde gidişi eril, etrafından dolanması dişil bir enerjidir. su bu iki enerjiyi tam bir dengede kullanarak nirvana'ya varıp durur. kaynak enerjisi devam ederse eril enerji o engeli eritmeyi bile başarır..

    wu wei öğretisi kısaca yaşamda elde etmek istediğimiz şeyler için aynı yollarda ısrarcı olmamamızı hatta en yapmayacağımız şeylere olasılık vermemizi, esnek olmamızı ve rutinlerden mümkün olduğunca kaçınmamızı salık verir.

    bruce lee'ye, o da olmadı kung fuculara sorun daha detaylı anlatsınlar.

    (bkz: taoism)

    (bkz: eril ve dişil dengesi)
  • çevirinizi yesinler sizin. çabasız eylemmiş...ne demek oluyorsa o....

    biz ona tasavvufta "hırs hastalığı" diyoruz. kin, kibir, haset, hırs...insan bilincinin temel çarpıklıklarından bir tanesidir hırs ve hırsın sonu kesinlikle hüsrandır.

    bu prensip sana iş yapma, gayret etme, çaba gösterme demez; sadece "hırs ile hareket etme; zira hırs ile yapılan her şey geri teper, gelir tekrar başına dolanır" der. mesela bir şeyi çok istedin, hep peşinde koştun, ama bir türlü olmadı. bir noktadan sonra ümidini kesip ondan vazgeçince birden önünde beliriverdi. niçin? çünkü artık hırs adlı negatif enerjiyi üretmez oldun ve blokajı kaldırdın...

    aslında hırs diğer bilinç çarpıklıkları gibi kendi başına bağımsız bir olgu değildir; o ana kaynaktan gelen kapkara sızıntılardan sadece bir tanesidir. ana kaynak ise egodur.

    böylece hırsın ne kadar zararlı olduğunu öğrenmiş olduk. bundan sonra hiç hırs göstermeyelim; oldu mu şimdi?

    elbette olmadı...

    çünkü düşük altbeyin bilinci aynı zamanda düşük seviyeli benlik bilinci anlamına gelir. o da direkt ego demektir. ego var olduğu müddetçe, o kimsenin her hareketi hırs kapsamındadır. yemeği bile hırsla yer o. allah'a ibadet etse, onu da hırsla yapar. dolayısıyla yaptığı ibadet, ibadet olmaktan çıkıp günaha dönüşür.

    uzakdoğudan bir tane kavram ithal edip, edebiyatını yapmakla olmuyor bu işler. egoyu aşmanın yolunu, yöntemini gösterin bize...elbette gösteremezsiniz...kelin ilacı olsaydı, başına sürerdi.

    onun yöntemi bizde... o da insan-ı kamil'e bende olmaktır. aynı zamanda secde sırrıdır bu. secde etmeyen egosu ile başbaşa kalır ve iblis olur.

    insan-ı kamil bulamıyorsan bile hep bu niyet üzere devam et ve gıyabında ona, hayalen de olsa, bağlılığını sun. kim bilir? belki bir gün yeterli kıvama gelirsen, allah onu karşına çıkartıverir.
  • (bkz: vu vei)
  • sözlükte daha önce de bahsettiğim *, taoizm'de hareketsizlik, eylemsizlik, çabasızlık anlamına gelen kavram. suyun üzerinde süzülen bir yaprak düşünün, akıntının yönü ve kaldırma kuvvetiyle gidebildiği yere kendini bırakan, akışa güvenen, direnmeyen... wu wei'yi içimiz ve dışımızla birlikte olanı değiştirmeden, direnmeden, uyumla akmak olarak da tanımlayabiliriz.
  • “taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir.”
  • 1970 doğumlu, sheng ve erhu virtiözü, çinli müzisyen.

    solist olarak dünyanın önde gelen orkestraları ile önemli festivallere dahil olmuştur. bu orkestralardan bir kaçı; berlin filarmoni orkestrası, fransa ulusal orkestrası, stockholm kraliyet filarmoni orkestrası ve gustavo dudamel yönetimindeki los angeles filarmoni orkestrası.

    ayrıca,

    (bkz: sheng)

    (bkz: erhu)

    2013 yılından bugüne şangay müzik akademisinde profesörlük yapmaktadır.
  • hayatı yakalamak için ortaya çıkan taocu felsefe öğretisi. her doğu felsefesi gibi, batı emperyalizmi için kullanılmıştır; bu sebepten yanlış anlaşılmalara müsaittir.

    bu mu yani podcast serisinin 59. bölümü dinleyebilirsiniz. güzel anlatmışlar ama başlık isminde yanlışlık var, gençliklerine veriyorum. bir elleri doluydu sanırım, başlığı yazarken.
  • (bkz: su akar yolunu bulur)

    öğretinin amacı tembellik değil uyumdur.
    yani akışa karşı kürek çekmenin, boşa efor harcamaktan başka hiçbir işe yaramayacağının bilincine varmaktır.
    akıntıya karşı koymadan, olayları akışına bırakarak, hiçbir şey yapmadan yapmak, eylemde bulunmadan hareket etmektir.
hesabın var mı? giriş yap