• trabzonspor'un gruplardan lider çıkan ilk takım ilan edildiği program. geçen sene fenerbahçe'nin, bundan birkaç yıl öncede galatasaray ve fenerbahçe'nin beraber katıldıkları avrupa ligi sezonunda ikisinin birden grupları lider tamamladığı programda bulunan 8 kişi tarafından da hatırlanmadı. üstelik bunlar 60'lar, 80'ler futbolundan, franco'dan, bayern münih'in 2. dünya savaşı döneminden bahseden adamlar. hadi diğerleri neyse ama bağış erten'e yakışmadı.
  • her defasında ben mi kaçırıyorum bilmiyorum ama neden katılan taraftarların isimlerini, varsa mesleklerini falan yazmadıklarını merak ettiğim program. hatta bloglarını, ekşi sözlük yazarı mı değil mi olduklarını falan da belirtsinler. herkesi tanıyor olmak zorunda değiliz değil mi?
  • güzel bir proje aslında. son dönemde genelde internet gazeteciliği, özelde bloglar çok ön plana çıktı. mesela, bülent timurlenk buna en güzel örnek. bloğu olmadan önce kaç kişi tanırdı bu adamı? hadi genellemeyeyim ben sadece adını duymuştum, o kadar. sözlükte de pek popüler değilmiş zaten.

    programa gelirsek, anladığım kadarıyla internet yazılarıyla dikkat çeken blog yazarlarını alıyorlar programa. sergenler, ahmet çakarlar, şunlar, bunlar, bir kısır döngü yaratmıştı aslında. o yüzden iyi bir proje ama bence bir eksiği var.

    "iyi yazan adamlar, iyi de konuşur. iyi konuşan adamlar, iyi yazar" gibi bir durum yok. mesela rıdvan dilmen, seversin ya da sevmezsin, adam tv'de seyirciyi yakalıyor, boğmuyor, kendini dinletiyor. ahmet çakar onun bir üst versiyonu. fakat, ikisinin de köşe yazılarını okuyun, kendilerinin yazdığını bile sanmıyorum. tatsız, tuzsuz yazılar...

    aynı şekilde bülent timurlenk'in bloğunu zevkle okurum ama geçenlerde bir röportajını dinlemeye kalktım, sıkıntıdan ölüyordum.

    http://televidyon.com/p/842/

    tabii, sadece beni baymış olabilir.

    bir de bloğa (bkz: bloğa) bak!

    http://acetobalsamico.blogspot.com/

    adam iyi yazıyor o kesin ama ben dinleyemiyorum aynı zevkle. aynı şekilde yenilsen de yensen de de bazı arkadaşlar da hakikaten yoruyor dinleyenleri. o yüzden izlenebilirlik bazen hakikaten düşüyor. buna özen göstermeleri gerek bence.
  • türkiye sınırları içinde oynanan en ateşli derbi mücadelesinin olduğu bir günde hala tff kararlarını konu alabilen bir program olmaktadır an itibariyle. edi büdü kılıklı sunucuları sikik fransa derbileri için lyon'un yolunu tutarken dizlerinin dibindeki derbi mücadelesi için 10 dakika ayırmayı çok görmüşler. ''sonra türk futbolunun geleceği cart curt'' hikayeleri anlatıyorlar. hadi lan ordan...
  • 23 nisan yayını gayet eğlenceli geçen program. özellikle, tv'de fenerbahçe barcelona maçı olsa dışarda da mahalle maçı olsa ne yapardınız sorusuna, barcelona'nın fenere kaç atacağını izlerdim diyen sağ üstte oturan çocuk seni tebrik ediyorum.*
  • hayatımda gördüğüm en boş spor programı. hayır kardeş geyik yapıyorsunuz iyi güzel de bari çekilsin geyiğiniz.
  • 20 ekim 2012 tarihli programında basketbol ve dolayısıyla euroleague konuşulacak. zaten senede 2-3 kez yapılıyor, özellikle basketbola gönül verenler için izlemesi keyifli olabilir.

    evet; oradaki saçlı sakallı, efes pilsen formalı fahir isimli kişi de ben olacağım.
  • an itibarı ile mükemmel bir program oluyor. fenerbahçeli panpaların kaçırmaması tavsiye olunur. ntvspor'da.
  • özellikle galatasaray ve fenerbahçe'nin tartışıldığı programların en azından bu sene için isim değişikliğine ihtiyacı var.

    mesela "yenilsen de yine yenilsen de hadi bilemedin maksimum berabere kalsan da" olabilir isim.
  • yanlış saatte yayınlanması nedeniyle, programı izlemek isteyen hedef kitlenin mahrum kalacağı, taraftarlık kültürü programı. taraftarlık ve tribün kültürü üzerine söylenmemişi söylemeleri gerekiyor. klasik maç yorumu yaparlarsa benzerlerinden farksız, sıradan bir program olur. mesai bitimiyle çakıştığı için, programı izlemek isteyen kitleye ulaşamayacaktır. içerik olarak merak edilmektedir. tribün kültürüne veya egemen medyanın futbola bakışına farklı bir yorum getirebilecek mi? bekleyip göreceğiz. ilk bakışta bu işlere meraklı insanların ilgisini çekecek özgün bir tarafı yok gibi gözüküyor. sadece galatasaray, fenerbahçe ve beşiktaş taraftarlarından oluşan bir formata oturtulması işi baştan sakatlıyor. programın en büyük eksiği sadece ; galatasaray, fener ve beşiktaşın konuşturulması. herkes 7/24 galatasaray, fener , beşiktaş dinliyor zaten bu ülkede. adana demirspor, trabzon, göztepe, karşıyaka, ankaragücü, kocaeli, sakarya gibi tribün kültürüne sahip, camia olmayı başarmış takımların taraftarları da olmalı orda, hatta istanbul'un semt takımları olmalı. karagümrük, vefa, kasımpaşa, beykoz, sarıyer, zeytinburnu gibi köklü semt klüplerinin son durumları, taraftar hareketleri, lokal rekabete yaptıkları katkı tartışılmalı. farklı bir format yaratılmak isteniyorsa, reyting getirmeyeceğini bile bile böyle bir riske girmek gerekiyordu. program futbol mu? konuşacak yoksa tribün kültürü üzerine mi? tartışılacak göreceğiz. futbol konuşulacaksa, maç yorumu yapılacaksa fazla keyif vereceğini sanmıyorum.

    2000'li yılların başından itibaren memleketin taraftar ahalisi olarak internet üzerinden; durmadan , bıkmadan, usanmadan konuşuyoruz zaten. televizyon alemi ''internet üzerinden gelişen taraftarlık kültürüne'' kancayı taktı. klasik yorumcuların basmakalıp egemen medya tarzına karşı farklı özgün ve içerik olarak bilgiye yönelik olarak gelişen bu tarzın reyting getireceğini anladılar ve deniyorlar. futbol üzerine yazıp çizen, fikir üreten, fanzinler çıkartan, bloglarında en popüler köşe yazarlarına bile taş çıkartacak tespitler yapabilen, futbol yazarlarının varlığı nihayet kabul edildi. güzel gelişme ancak reyting ölçüm cihazlarının raporları gelişmeyi güzel yorumlamazsa, bu tip blog içerikli programların ömrü kısa oluyor. aceto balsamico'nun programı bile reytinge kurban gidip yaşamadıkdan sonra fazla umutlu olamıyor insan. bu yeni tarz futbol yorumculuğu zamanla kısır bir döngü içine girip egemen medyanın tekeline girerse tehlike çanları çalmaya başlar. bloglarda, sözlükte, forumlarda sansüre takılmadan, sınırsız üretimle futbol yazınına katkıda bulunmakla, televizyonda ahkam kesmek çok farklı kulvarlar. internet aleminde kendini haklı olarak kabul ettirmiş, kaliteli futbol yazarı kitlesi özgünlüğünü yitirirse hızla gelişen futbol kültürü süreci yeniden başa dönebilir. bu yazarlar kendilerini farklı ve değerli kılan tarzlarını bozmamalılar.

    elbette futbol bloglarında, tribün dergide, forumlarda, ekşi sözlükte değme futbol yazarlarına taş çıkartacak, onların 10 misli bilgiye ve futbol kültürüne sahip yazarlar var. bu yazarları türkiye'de bir türlü gelişemeyen yazılı futbol kültürüne internet kazandırdı. hatta ekşi sözlük bu furyanın öncü platformlarından birisidir. (bkz: sözlükteki futbol yazarları). şimdi televizyon ''bu elit yazar kitlesini'' internetten çıkarıp ekranlara taşıyor, bir değer gördüler, kıvılcımın, özgün üretimin farkına vardılar yükleniyorlar ancak bu yüklenme hali yukarda bahsettiğimiz nedenlerden ötürü kısa ömürlü oluyor. henüz internetle, fanzinlerle, ekşi sözlükle, tribün derginin 2003 yılında oluşturduğu yazar kadrosuyla haşır neşir olamamış kalabalıklar için ahmet çakar tek otorite. ercan saatçi okunacak yazar. acı ama gerçek bu. ortalamanın, vasatın, genelin olaya bakış açısı bir zaman sonra bu over entellektüel, sinemadan, politikadan, müzikten, tiyatrodan anlayan futbol yazarı kitlesini köşeye atıyor, reytingler yine telegole dönüyor. bu ülkede futbol adına eli yüzü düzgün programlar, eserler, yazılar hatta fikirler üretmek çok zor, bunu deneyen, denemeye cesaret eden yenilsen de yensen de ekibini yapıcı olarak eleştirmeye devam edip desteklememiz gerekiyor. programın izlenmesini sağlamak için bilmeyenlere haber vermek gerekiyor. ortada bir emek var işin daha güzel hale gelmesi için eleştirip yorumlamak gerekiyor.

    ich ve arvo gibi yazarlar -ki ben nickleri dışında gerçek hayatta kim olduklarını 1 ay önce öğrendim- saatlerce okunur, sabahlara kadar dinlenir, keyif alınır. zaten sözlük dışında tanımadan okuyormuşuz, takip ediyormuşuz bu yazarları. ich arjantin futbolu üzerine, arjantin tribünleri üzerine yazsın o entrynin çıktısı alınır arşivlenir ayrı mesele ancak sözlüğün bu çok kaliteli futbol yazarları bile programın yanlış formatını kurtarmaya yetmeyebilir. zaman ilaçtır. bekleyip görmek, sabretmek, programı desteklemek lazım.
hesabın var mı? giriş yap