• kemal tahir'in tüm romanlarında olduğu gibi, bu romanında da olumlu figür yok denecek kadar azdır. özellikle batı cephesinin örgütlenme aşamasında akhisar'da ve diğer kasabalarda kuvayı milliyecilere yapılan kötü muamele, halkın yıllar süren savaşlardan bıkmış olması gibi durumlar ile aslında şu çılgın türkler diye yaratılan efsanelerin gerçeği pek yansıtmadığı anlaşılmaktadır. batı cephesini tutan iki müfreze komutanı yörük ali efe ile demirci mehmet efe'nin para ile tutulmuş haydutlar olduğu ve sonra bizzat düzenli ordu tarafından dağıtılmış olması da bu iddiayı destekler niteliktedir.
    (bkz: cehennem topçu yüzbaşı cemil)
  • 12 eylül 1980 sonrası askerlerin kurduğu hükümet tarafından bu romanın filmi trt ye çektirilmiş ve dönemim başbakanı ve silah arkadaşları tarafından türk halkına böyle bir film izlettiremeyiz bizim politikamıza uygun çekilmemiş diye bu film televizyonda yayınlanmamış.daha sonra film zamanın başbakanı bülent ulusu tarafından tüm kopyalarıyla birlikte yaktırılmıştır.uzun yıllar sonrası demokrasiye yeniden geçilince nereden çıktıysa, söz konusu filmin bir kopyası daha bulunmuş ve özel bir kanalda yayınlanmıştır.
  • kitap icinde doktor munir beyin (dogal olarak kemal tahirin) osmanlida devlet icerikli bi saptamasi vardir ki insani hayran birakir.

    yazara gore batida devlet elzem degildir, devletsiz de insanlar yasayabilmistir. ama doguda (osmanlida) devlet herseydir. toplum devletsiz yasayamaz. bunu da bagladigi nokta tarimdir. anadolu topragi "cetin" bir toprak oldugu icin toprak islahi icin buyuk girisimler gerekmektedir. bu yuzden derebeylikler cikmaz anadoludan devlet agir basar.
  • kalın bir kitap olması kimseyi ürkütmesin. elinize aldığınızda bir çırpıda okuyorsunuz. çünkü çocukluğumuzdan beri bize anlatılan anadolu halkının kurtuluş savasına kayıtsız şartsız destek verdiğini, her daim ordunun yanında olduğunu ve yedi düvele karşı savaşmaya hazır olduğunu anlatmıyor size.
    savaşlardan bıkan türk halkının direniş örgütlenmesi için gelen askerlere tavrı, içinde bulundukları yoksulluk, sefillik, şehirlerinin işgal edilmesi karşısındaki tepkisizlikleri... çok net bir şekilde anlatılıyor ve siz ezberinizi bozan şeyler okudukça kitabı elinizden bırakamıyorsunuz.
    bu kitabı okuduktan sonra turgut özakman'ın okul müsameresi tadındaki "şu çılgın türkler" kitabının nasıl yüzbinler sattığına anlam veremezsiniz...
  • kemal tahir'in tarih tezlerinin dışında da edebi zevk alınarak okunabilecek bir kuvayı milliye romanı (şekilden şekile girerek dallanıp budaklanan cehennem yüzbaşının dram(lar)ı). resmi tarih tezlerinin aksine, kemal tahir, bu romanda, öncelikle halkın "milli mücadeleye" yekten ve gönülden katkıda bulunmadığını gösterir. kanıt olarak da (değişik sohbet ve röportajlarda) istiklal mahkemelerinde idam edilenlerin sayısının savaşta şehit düşenlerin sayısından daha fazla olmasını gösterir (bkz: sabahattin selek, anadolu ihtilali); ayrıca, resmi ordu kurulurken silahını alıp kaçanların sayısı orduda kalanlardan daha fazladır. kemal tahir'e göre yaşanmış olan asla bir "kurtuluş savaşı" da değildir. çünkü düşman tüm memleketi zaptederek "bayrağımızı müzeye kaldırmamıştır". bütün bu süreçte hem istanbul'da hem ankara'da türk hükümetleri vardır. zaptedilmeyen vatanın kurtuluşu da olmaz görüşündedir kemal tahir. kemal tahir'e göre türk devleti yüz değiştirmektedir, osmanlı'nın yerine cumhuriyet kurulmaktadır.

    yorgun savaşçı çerçevesinde değinilmesi gereken ikinci kemal tahir tezi, türklerde devlet kuruluşu hep bir kadro hareketi sonucunda oluşur (#16920331). denk düşerse osmanlı kurulur (devlet ana) olmazsa devlet batar (ittihatçıların osmanlıyı batırması); gün olur aynı ittihatçılar cumhuriyeti kurar (bkz: ismet bozdağ, kemal tahir'le sohbetler).

    kritik nokta, resmi tarih dışındaki kemal tahir'le, resmi tarih içindeki yakup kadri karaosmanoğlu'nun (bkz:yaban) aynı noktada nasıl buluştuklarıdır (bkz: #18812200). herhalde bunun da bir açıklaması vardır.

    (bkz: kemal tahir/#16911131)
    (bkz: kemal tahir/#16920331)
    (bkz: kemal tahir/#22386383)
  • aralarında kitaplarıyla çılgın tarihimizi ve milliyetçiliğimizi bizlere hatırlatıp, coşkularımızı kabartan (!!) turgut özakman figürünün de bulunduğu askeri bir komisyon tarafından o dönemde* trt'de gösterilmesi ''sakıncalı'' bulunarak yakılmasına karar verilen bahtsız dizi.
    yakılma gerekçesi olarak ''dizide atatürk'e gereken ölçüde yer verilmediği, çerkez ethem'in bir kahraman olarak gösterildiği, ermeni meselesinin türkiye aleyhinde propaganda malzemesi olabilecek şekilde işlendiği, kurtuluş savaşı'na lüzum olmadığı konusunun işlendiği, ordu mensuplarına uygun olmayan argo lakaplar takıldığı, ege bölgesi'nde halkın yunanlılarla savaşmak istemediği şeklinde yanlış bir düşünceye yer verildiği'' ileri sürülmesine rağmen, ilerleyen yıllarda*dizinin mitte bir kopyası yayınlandığında bu gerekçelerin hiçbirinin doğru olmadığı anlaşıldı.
    bu da o dönemin zihniyetinin ne denli hastalıklı olduğunu ve bu saçma işte adı geçen şahsın kitaplarının yıllar sonra bilinçli türk gençliği tarafından nasıl büyük bir keyifle okunduğunu göstermesi bağlamında küçük bir anekdot olsun.
  • kemal tahir in aynı adlı eserinden halit refiğ tarafından filme de çekilen ve 12 eylül zihniyeti tarafından yaktırılan film. milli mücadeleyi cehennem topçusu lakabı ile bilinen ittihatçı sonrasında kuvay-ı milliyeci yüzbaşı cemil tarafından aktarılmaktadır. ülkenin yurdu düşmandan temizlerken hiç de masalsı ya da destansı bir şekilde yapılmadığını anlatır.

    -bakın. batıdan tekniği alacağız ama üstüne sere serpe yatıp uymak için değil paçaları sıvayıp da kendimiz de yapmak için. biz birinci yolu tuttuk baştan beri. bir zamanlar "parayı gavurlar kazanır, müslümanlar yer demişiz." çoktandır "araçları gavur yapar biz hazıra konarız" düşüncesi vardır.

    -salt anadolu toprağı değil akdeniz i ege denizi ni çevreleyen bütün topraklar cenabet topraklarıdır. çünkü, bu bölge toprakları, dünyanın yüzünde en ince katmandan oluşmuş topraklardır. tarım derin derin aktarılmaz. sabanın ucuyla yapılır. bu bölgenin havası da tarıma uygun değildir. ya kurak gelir ya da sel. kurakta sizin toprak taş gibi kesilir. sel geldiğinde toprağın yarısını alır götürür başka tarafa yığar. vadilere indirip bataklık yapar. bu yüzden adana ya da menderes gibi ovalarınız ancak 19. yy ın ortalarına doğru tarım yapılır hale geldi. bu özelliğe sahip topraklarda batıda olduğu gib özel mülkiyet gelişemez zenginlik yaratamaz. siz de batılı anlamda feodalite bulunmaması bu yüzdendir. çünkü ne kadar güçlü oursa olsun hiçbir feodal bu topraklarda serflerini kendisini zengin edecek tarımı yalnız kendi gücüyle yapamaz. türkçesi siz de tarım, ancak devlet eliyle yapılabilir. siz farkına varın varmayın her şeyi devletten beklersiniz.

    -ben istedim ki akhisar düşman elinde kalmasın.

    -kalırsa günah kimin? günah ittihatçıların. ittihatçılar vaktiyle ne derdi? "millet karıdır. hükümet onun eridir. erine karşı gelen karının cezası şeriatta yazılıdır." derlerdi. memurdan, zaptiyeden yanıp yakılsak, erine karşı gelmiş karı gibi bizi terslerdiniz. bunca yıl karı gibi kullanılmış milletten siz ne hayır beklemektesiniz. kendi zaptiyesinden, bunca yıl ödü yarılan millet, toplu tüfekli düşmanın karşısın ordusuz, silahsız nasıl çıkabilir bakalım?
  • tarihte yakılan ilk film ünvanına sahiptir ve kemal tahir'in romanında uyarlanmıştır. 1974 'te trt tüm gün yayına geçmiş ve trt'nin başına merhum dışişleri eski bakanı ismail cem getirilmiştir, o dönemde hükümette başbakanlık yapan bülent ecevit'in isteğiyle kemal tahir'in bu eseri halit refiğ'e çektirilmiştir. tanju gürsu, serpil akıllıoğlu vb kişiler oynamıştır..
    yüzbaşı cemil'in hikayesi anlatılmış, komutan bekir sami bey ve bir grup askerin gözünden anadolu işgaline bakılmıştır. halit refiğ filmi çekmiş ama bir türlü yayınlanmıştır, 80 darbesi olduktan sonra yorgun savaşçı yakılmıştır. gerekçesi de atatürk'ü kötülemesi, ermeni soykırımına yer verilmesi ve halkın bir kısmının milli mücadeleye katılmamamasıdır. halit refiğ filminin yakıldığını gazetelerden öğrenmiştir. 35 mm'ye çekilmiş olan bu filmin günümüzde bir başka kopyası da yoktur. sadece halit refiğ de kalan vhs formatındaki bozuk kopyası dışında. yıllar sonra bu film hbb tv tarafından yeniden çekilmiştir, çetin gürzap oynamıştır. hbb'de yayınlanacağı gün de nereden bulunduğu belli olmayan bir bozuk kopya aynı saate trt'de de gösterilmiştir. kısaca yorgun savaşçı tarihte yakılan ilk film ünvanına sahiptir.
  • bir cehennem topçu cemil vardır romanın baş kahramanı, savaşta dolanmadığı yer kalmamış, sıkı ittihatçı, gerçekten cehennem bir topçu. hakkında arkadaşları: "on buçukluk boforsla karıncayı gözbebeğinden vurur, kafatasını azıcık zedelese para almaz" demişlerdir. cehennemliği yüreğindedir cemilin, her zaman bir yerlerde saklı olan öfkesindedir.
  • kemal tahir'in cok uzun diyaloglara yer vermesi sebebi ile ilk solukta bir miktar bunaltiyor gibi gozukse de sava$i yonetenlerin kendilerine dair sorgulamalarini diyaloglara ta$imasi ve temel olay orgusunun ki$ilerin diyaloglari uzerine dayandirilmasi, okuyucuya sorgulatilmadan direkt aktarim methodu ile cozumlemelere gidilmesi kitabin icine dahil olmak yerine kitaptan bir $eyler ogrenmek noktasinda birakiyor okuyanlari.

    yine de duru$ olarak oldukca cesur, sava$i yonetenlerin ne ugruna sava$tigini bilmeyecek kadar "gerektiginde gerekeni yapmaya" yonelimli tavirlarini direkt olarak sorgulayip guzel analizler ile okuyucuya sunan, ustad'in elinden cikmi$ ba$ucu eseri.

    ozellikle de donemin meraklilari icin.
hesabın var mı? giriş yap