• bu valost varya ranger gibi bişey.aslında iyi birisi ama kafa biraz basmıyo bazı işlere alışveriş gibi.asabi kişilik bir orduya bedel iki elde iki long swordla dolaşan yapmadığı terbiyesizlik kalmayan ranger.deneysel kişilik.
  • valost- bu altın kupaya ne kadar veriyosun?
    kuyumcu- kaç istiyosun sen?
    valost- altmış altın.
    kuyumcu- on beş altından fazla vermem.
    valost- sattım gitti.
  • eğer beraber olduğumuz anlarda yanımızda set olmasa bizi kimler durdurur bilemem. gerçekten nefis bir çete olurduk (o değnekçiyi döverdik di mi volkan?). tüm bu kavgacılığının dışında -ki yüzüne baktığınızda o kimliğinden çok uzaktır, yakışıklıdır, karizmatiktir- süper bir adamdır, severim.
  • çift elde kılıçla dolaşan ayı görünüşlü ranger. aklı kıt ama gücü pek. gnarley forest ormanlarının yiğit çocuğu.
  • iuhf'nin insanin hayatini karartan onca ozelliginin arasinda ba$ima gelen en iyi $eylerden biri . son bir yilda egitim yuvamiz olan rivendell tadindaki anfilerimizden uzak kalinca kendi homeland civarlarinda iyice aragorn tadini yakalami$ bir insan . hayvani anlayi$li, empati olayini bitirmi$* ve kar$isindakini gercekten dinleyen bir efendi hatta . mukemmel bir herif diyesim geliyor ama korkuyorum kendisine the one ring vermi$ gibi bir $ey yapmi$ olacagim diye* . ayrica hakkaten carno'yla bir araya gelince constructors misali kucuk capli bir devastator olu$turup saga sola saldiracaklarindan da korkmuyor degilim* .

    son olarak demek istedigim $udur ki, jeff buckley, the smiths'le nereye kadar valost efendi ? vur kendini daglara bayirlara kirlara* .
  • adam bir de maçtan sonra oturmuş carno'nun yanına bik bik konuşuyor, yok efendim takıma fazla yararı yokmuş yok efendim daha yararlı bir eleman olursa yerini vermeye hazırmış . . . *maç boyu adım atamadık . . . sayende kaleyi gördüğümde ağlara gitmeye çırpınan aciz şutlar çıkarabildim ancak . . . bir yandan sıcak bir yandan sen, nerden bulduğunu anlamakta güçlük çektiğim *enerjin . . . üzerine roma formasını geçirmese de sahada gerek karizması gerekse defans anlayışıyla bir italyan delikanlısını temsil edebilecek babayiğit . . . her şeyden önce efendi* . . . sonlandırırken bu naçizane entrymi, yukarlara göz atarken takıldım iki adet sanatçıya**, şimdi anlıyorum uzaklara dalıp gitmesini ara sıra* . . . ama sevgili valost, morrissey'in de dediği gibi: we hate it when our friends become successful** . . .
  • wv sağ beki olan bu arkadaş 2002 sezonunu bacağındaki sakatlık yüzünden kapatmış bulunmaktadır.
  • bana ligin ilk haftası bira karşılığında transfer teklifi etmiştir kendisi, teklifi, takımımın * menfaatleri doğrultusunda olmadığı gerekçesiyle kabul etmedim, takımımın da kazanması lazım bu transferden, sözleşmem bitiyor, bonservisim elimde, sezon sonunda oturur konuşuruz, ortaya iki büyük rakı karşılığında bu iş olabilir..**
    maçımızda* beni tutacaktı, adım attırmayacaktı, kısmet değilmiş, geçmiş olsun diyoruz kendisine..
  • kendisi ile badaklığımız karşısında geliştirdiğimiz enfes bir tuvalet taktiği vardır ki akıllara zarar başarılı olmuştur.
hesabın var mı? giriş yap