• oldukça tartışmalı bir ayettir alak...

    tartışmanın ilk etabında kafamda yanan soru şu "neden insanlığı kurtarmak için son bir deneme yapan allah'ım, yüce rabbim, mekkeli bir müşrike bu denli kafayı takmış?" allah ebu cehil diyor da başka birşey demiyor. bu güzelce anlatılmış bir başka başlıkta: (bkz: ebu cehil/@altay)

    ikinci etap ise "alak"ın kelime anlamı. ilk anlamı olan "pıhtılaşmış kan" yerine mütedeyyin kardeşim diğer anlamını kullanmayı tercih ediyor çünkü onun işine gelen yanı bu. neymiş o anlam: asılı duran! buradan nereye varıyoruz tabii ki embriyoya. oysa ki, alak kelimesinin "asılı duran" anlamının yanında "sevgi", "sülük" gibi anlamları da var. neyse sevgili okur, seni bunlarla sıkmayayım da bir inanışı aktarayım var sen karar ver alak kelimesinin anlamına:

    musevilik'de insanın bir kan pıhtısından oluştuğu söylenir ki bunun kökeni de eski mısır'a kadar gider. eski mısır'da kadınlar hamilelik döneminde adet olmadıkları için, akmayan kanın, rahimde biriktiği, pıhtılaştığı ve insanın bu pıhtılaşmış kandan olduğuna inanılırdı. misal domuzun haram olması da mısır inanışıdır. bu başka bir yazımızın konusu olsun. (edit düşüyorum anlatım: (bkz: islamiyet'e göre domuz etinin haram olması/@polocan))

    ama diyeceğim şu, musevi inancının mısır'dan aldığı mitler ve hikayeler islamiyet'e ulaşmıştır. bu nedenle akla en yatkın olanı "alak"ın kan pıhtısı olduğudur ki, eski meallerde bu kelime hep "kan pıhtısı" olarak yorumlanmıştır. hayır sahih bir buhari hadisi de yok ki, muhammed cemaatine, "ey cemaati müslim, bakın ben alak diyorum, o embriyo. siz bilmezsiniz şimdi ama gelecek kuşaklar anlayacak ne demek istediğimi" diye.

    bu nedenle aslında kelime anlamı da çok mühim değil. çünkü yüzlerce yılda binlerce müslüman, bu kelimenen "kan pıhtısı" olduğunu düşünüp vefaat etti. demek ki allah'ın kelamı bize "apaçık bildirilmemiş" herşeyden önce.
  • ilkokul birden beri kuran "oku " emriyle başlar diye belleyip , birgün kuran'ı elime aldığımda başlangıcında bulamayıp şaşırdığım sure.
  • 96-el-alak

    alak, insanın yaratılış safhalarından olan aşılanmış yumurtayı ifade eder. bu sûreye "ikra' sûresi" de denir. mekke'de inmiştir; 19 âyettir. ilk 5 âyeti, kur'an'ın ilk inen âyetleridir. bu sûrede okumanın, öğrenmenin üstünlüğü, insanın yaratılışı, kalemin özelliği, bunların insana allah'ın ihsanı olduğu, insanın bunları düşünmesi, rabbine itaat etmesi gerektiği, aksi halde azaba dûçar olacağı anlatılır.

    rahmân ve rahîm (olan) allah'ın adıyla.

    1. yaratan rabbinin adıyla oku!

    2. o, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı.

    3. oku! rabbin, en büyük kerem sahibidir.

    4. o rab ki kalemle (yazmayı) öğretti.

    5. insana bilmedikleri şeyi öğretti.

    6. gerçek şu ki, insan azar.

    7. kendini kendine yeterli gördüğü için.

    8. kuşkusuz dönüş rabbinedir.

    9. gördün mü şu men edeni,

    10. namaz kılarken bir kulu (peygamber'i namazdan)?

    11. gördün mü, ya o (peygamber) doğru yolda olur,

    12. yahut takvâyı emrediyorsa?

    13. ne dersin o (meneden, peygamber'i) yalanlıyor ve doğru yoldan yüz çeviriyorsa!

    14. (bu adam) allah'ın, (yaptıklarını) gördüğünü bilmez mi!

    15. hayır, hayır! eğer vazgeçmezse, derhal onu alnından (perçeminden), yakalarız (cehenneme atarız).

    16. o yalancı, günahkâr alından (perçemden),

    17. o, hemen gidip meclisini (kendi taraftarlarını) çağırsın.

    18. biz de zebânîleri çağıracağız.

    19. hayır! ona uyma! allah'a secde et ve (yalnızca o'na) yaklaş!
  • kuran'ın ilk vahyedilen ayetleri bu alak suresinin ilk beş ayetidir. sonrasında vahiy üç sene kesilmiştir, ki bu zamana fetret-i vahiy denir.
  • alak ne demektir? kuranın en meşhur surelerinden olan, "oku, yaratan rabbinin adıyla oku" şeklinde başlayan alak suresinin devamında "o seni alaktan yarattı" denmektedir *.

    güncel çeviriler dipnotta; döllenmiş yumurta, embriyo gibi laflar ederken, nispeten eskiler kan pıhtısı olarak tercüme etmiş. hatta ali bulaç dipnotta "döl yatağı duvarına yapışıp asılı duran, hücre, embriyo" diye açıklamış. (sanırım bunun için önce biyoloji kitabı açtı)

    elbette embriyo gibi bir anlam modern olmasından ötürü sonradan atfedilmiş olmalı. eski çeviriler de kan pıhtısı diyor ki, ikisinin aynı şeyler olmadığını biliyoruz. ayrıca diğer anlamı alak'ın ise tutunup kalan ve sülük. yani kan pıhtısı etimolojik bakışla daha doğru bir tefsir gibi.

    neticesi, bilimsel olarak tartışmaya açık hemen her şey bir şekilde kılıfına uyduruluyor. e öyle de olunca, kuantum da arasan çıkıyor kuranda, nazar ışını da.

    "allah seni alaktan yarattı"
    dipnot: alak; iki gametin birleşmesi ile olup daha sonra morula safhasına giren 46 kromozomlu pluripotent hücre/zigot
  • aynı zamanda ''alalım'' anlamına gelen 1.çoğul şahıslı yüklem.
    (bkz: adana dili ve edebiyatı)
  • yaşar nuri öztürk çevirisinde alaka, ilgi ve sevgi.
  • bu sure iki kısma ayrılır. birinci kısım, "ikra"dan beşinci ayet olan "ma lem ya'lem"e kadardır. ikinci kısım, "kellâ inne'l-insane le yetğa"dan surenin sonuna kadardır. cumhur ulema, birinci kısmın rasulullah'a gelen ilk vahiy olduğunda ittifak etmiştir. bunun hakkında, imam ahmed, buharî ve müslim müteaddit senetlerle en sahih hadislerden sayılan bir rivayeti hz. aişe'den rivayet etmişlerdir. bu rivayette hz. aişe, vahyin nasıl başladığını rasulullah'ın kendisinden duymuştur. ayrıca aynı rivayet ibn abbas, ebu musa el eş'ari ve sahabeden bir cemaatten de şu şekilde menkuldür: "kur'an'ın ilk inen ayetleri bunlardır." ikinci kısım, rasulullah harem-i şerif'te namaz kılmaya başladığı ve ebu cehil'in de onu namazdan menetmek için tehdit ettiği zaman nazil olmuştur.

    muhaddislerin kendi senetleri ile imam zühri'den, onun urve b. zubeyr'den, onun da, teyzesi hz. aişe'den rivayet ettiği gibi vahyin başlangıcı şu şekilde nakledilmiştir: vahiy ilk dönemlerde rasulullah'ın sadık rüyalar (bazı rivayetlerde iyi) görmesi ile başladı. rasulullah bu rüyaları apaçık bir gerçek olarak görmekteydi. rasulullah daha sonra yalnızlığı sevmeye başladı.

    hıra mağarasında günlerce ibadet için kalırdı. (hz. aişe burada "tahanus" kelimesini kullanmıştır. imam zuhri bunu "taabbûd" olarak açıklamıştır. bu, rasulullah'ın eda ettiği bir çeşit ibadetti. çünkü allah (c.c.) ona henüz nasıl ibadet edeceğini öğretmemişti) rasulullah (s.a) evden yiyecek ve içeceğini alarak mağarada birkaç gün geçirirdi. sonra yine eve döner ve hz. hatice'ye yiyecek ve içecek hazırlatarak ibadet için mağaraya dönerdi. birgün rasulullah hıra mağarasında iken birden bire vahiy nazil oldu. melek gelerek ona "oku" dedi. hz. aişe rasulullah'ın sözünü şöyle nakletmektedir: "ben okumuş değilim, dedim. bunun üzerine melek beni tutarak sıktı. o kadar şiddetliydi ki tahammül edemiyordum. sonra bıraktı ve tekrar "oku" dedi. ben tekrar "okumuş değilim" dedim. beni tekrar o kadar şiddetli sıktı ki tahammül edemedim. sonra bıraktı ve tekrar "oku" dedi. ben tekrar "okumuş değilim" dedim. beni üçüncü defa öyle kuvvetli sıktı ki, tahammülüm kalmadı. sonra beni bıraktı ve "ikra bismi rabbike'llezi halak" (yaratan rabb'inin ismiyle oku) dedi. bu ayetten "ma lem ya'lem" e kadar okudu. hz. aişe diyor ki: sonra rasulullah, titreyerek eve döndü ve hz. hatice'ye "beni örtün" dedi. rasulullah'ı örttüler. bu korku durumu geçtikten sonra rasulullah şöyle buyurdu: "ey hatice! bana ne oldu?" daha sonra bütün olanları hz. hatice'ye anlattı. ve "canımdan korkuyorum." dedi. hz. hatice "kesinlikle değil. memnun ol. allah'a yemin ederim ki, o seni rezil etmez. sen akrabalarına iyi davranırsın. doğru sözlüsün (diğer bir rivayette emaneti yerine getirirsin), çaresiz olanların yükünü hafifletirsin, fakir ve yoksullara yardım edersin, misafirperversin, iyi işlerde yardımcısın..." dedi. hz. hatice daha sonra resulullah'ı yanına alarak amcasının oğlu varaka b. nevfel'e gittiler. varaka, cahiliye döneminde hristiyan olmuştu. ibranice ve arapça olarak incil yazıyor, okuyordu. çok yaşlı olduğundan gözleri görmüyordu. hz. hatice ona şöyle dedi: "ağabeyciğim! yeğenini biraz dinler misin?" varaka rasulullah'a sordu ve rasulullah olanları anlattı. varaka: "bu aynı namustur (vahiy getiren melek). allah, onu hz. musa'ya da göndermişti. keşke senin nübüvvet zamanında genç olabilseydim. keşke kavminin, seni yurdundan çıkaracağı zamana kadar yaşayabilseydim." rasulullah sordu: "onlar beni buradan kovacaklar mı?" varaka: "evet, senin getirdiğini getiren bir şahsa insanların düşman olmadığı bir zaman yoktur. eğer senin döneminde yaşarsam bütün gücümle sana yardım ederim." dedi. ancak çok geçmeden öldü.
  • kuran'ın ilk indiği söylenen ve "oku" diye başlayan suresi'. ne var ki bu günki kuran''da 1. sırada değil 96. sıradadır.
    (bkz: nüzul sırası)
    (bkz: esbab-ı nuzul)
hesabın var mı? giriş yap