ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
lady tasting tea
-
genetikçi, biyolog ve istatistikçi ronald fisher'ın eseri the design of experiments'ta ele aldığı bir deney tasarımıdır. detaylı açıklaması kitabın ikinci bölümü olan the principles of experimentation: illustrated by a psycho-physical experiment'ın başlangıcında okunabilir. (link için martinheidegger'a teşekkürler)
deneyde bir kadın bir fincan sütlü çayı tadarak sütün mü yoksa çayın mı ilk önce bardağa koyulduğunu anlayabileceğini beyan eder. amaç, 4 tane sütün ilk önce koyulduğu, 4 tane çayın önce koyulduğu fincanı kullanarak kadının sadece şans ile doğru tahmin edebileceği fincan sayısını hesaplamak ve iddianın doğruluğu üzerinde bir çıkarım yapmaktır. kadının görevi fincanları 4'erli olarak, çay ve sütün koyulma sırasına göre iki gruba ayırmaktır, bunun için de aynı gruptan 4 fincanı doğru sınıflandırarak seçmesi gerekir.
burada null hypothesis kadının böyle bir yeteneğinin olmadığıdır ve deneyde istatistikteki p değeri üzerinden akıl yürütülerek bir çıkarım yapılabilir. bunun için, kadının bu tür bir yeteneğinin olmadığını varsayıp tamamen rastgele bir biçimde ortaya çıkabilecek olan olası başarıların tüm olasılıklara oranını hesaplamak gerekir.
toplamda 8 olmak üzere doğru seçilmesi gereken 4 bardağın olduğu düşünülürse, kombinasyon hesabı:
8!/ (4! x 4!) = 70 sonucunu verir.
matematiksel olarak kadının 4 fincanın hepsini de yanlış gruba koyma olasılığı 1/70, 3 fincanı yanlış gruba koyma olasılığı 16/70, yarısını yanlış gruba koyma olasılığı 36/70, yalnızca 1 hata yapma olasılığı 16/70 ve hepsini doğru sınıflandırma olasılığı 1/70'tir.
elde edilen hipergeometrik dağılımda önem arz eden olasılıklar:
kadının hiç hata yapmaması -> 1/70 = 0.01428
4 bardaktan en az 3'ünü tutturması -> (16+1)/70 = 0.2428
şeklinde görülür.
p değerine göre: (bkz: p değeri/@highpriestess)
0.01428 < 0.05 iken, 0.2428 > 0.05 olduğundan kadının 4 bardaktan 3'ünü tutturması istatistiksel olarak önemsiz kabul edilir. bu da kadının yapacağı tek bir hatanın performansını anlamlılık seviyesinin altına düşüreceği mânâsına gelir.
peki kadın bu durumda "yine de çoğunu doğru bildim." diyemez mi?
diyebilir.
böyle bir durumda da deney ya tekrar edilir ya da elemanlar genişletilir.
tübitak'ın ret mektubu
11 mart 2017 rotterdam olayları
-
polislerin türk vatandaşına saldırmasına kızan akp'li sözlükçüleri ortaya çıkarmış olay. olm türk vatandaşına türk polisi saldırırken ses çıkarmadın elin gavurunun saldırmasına mı tepki gösteriyorsun?
hayatı özet geçen cümleler
-
hayal kırıklıklarından iflah olamamak sanatı
ömer seyfettin'in çocukların psikolojisini bozması
-
duygularıma tercüman olan bir durum tespiti. kaşağı'yı okuduğumdan beri hala mutlu olmam gereken anlarda kötü bir şey olacakmış zannediyorum ve mutlu olamıyorum.
şu an hala okutuyorlarsa çocuklara geçmiş olsun.
yağmur atacan'ın oyunculuğu bırakması
-
çılgın dersane 3'ü beklediğim şu sıralarda beni hüzünlere gark eden acı haber.
ersin korkut'un arabasını bulamayınca korkması
-
o arabaya binmesi yeterince korkutucudur zaten, umarım bunun farkına varıp daha çok korkmaz.
edit: ya ne emeği bsg sevgili dingil ekşici.
istanbul'da ev kiraları
-
"kimse oturmak zorunda değil, parası olmayan yallah köyüne" demiş bir kişi. bu algıda olan ciddi bir yoğunluk var ve anlamakta ciddi zorluk çekiyorum bu kitleyi.
benim köyüm burasıysa ne olacak kardeşim?
burada doğup büyümüşüm, yerim yurdum burası. maddi koşullardan ev alamamışım, yıllardır aksatmadan ödüyorum kiramı. nereye gideyim ben? daha doğrusu niye gideyim?
düzgün yönetilemeyen ülke ekonomisi dururken, mülteci sorunu, çarpık kentleşme ve enflasyon dururken, koskoca işsizlik sorunu dururken vatandaşa bok atmak, parası yoksa s*ktiri çekmek midir çözüm?
bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığındasınız, anlıyorum. gel gelelim çember giderek daralıyor.
ailenizden kalan mal mülk para, gün gelir de yetmez ise size, ya da o torpillerle girdiğiniz işiniz çalkalanırsa bu ekonomide, o vakit siz yallah köyünüze gidebilirsiniz. ama sesini duyurmaya çalışan, derdini dillendiren insanlara bok atmak haddinize değil, bunu da böyle bilin.
misafir olunan evde erken uyanıp tavanı seyretmek
-
garip bir kısır döngüyü barındıran süreç. kalksan kalkılmaz, yatmak istesen uyku yok, öyle yorganın içinde esir oluyor insan. ciddi manada sabır gerektirir.
aleksandr hleb
beylikdüzü
-
tuzla ile arası 85.5 km'dir. umarım kısa zamanda bu iki ilçe arasına düzenli uçak seferleri yapılır.
metroda gördüğü her şeye aforizma yazan adam
-
maalesef benim arkadaşımdır ve facebook haber kaynağından soğumama neden olmuştur. arkadaşlarımdan çıkarmadım ama takip etmeyerek kurtuldum bu işkenceden. bunlar ne lan ?
http://i.imgur.com/neb05ue.jpg?1
http://i.imgur.com/8vrgwsg.jpg?1
http://i.imgur.com/qnkeare.jpg?1
http://i.imgur.com/a2rfrh1.jpg?1
http://i.imgur.com/gpesxwn.jpg?1
http://i.imgur.com/8r0bnjx.jpg?1
debe editi : madem ki başlık debeye girmiş , o zaman metro harici aforizmaları da ekleyelim teşekkür niyetine. uçan kamyona özellikle dikkat ama , uçan kamyonu nerden buldun be mübarek , nasıl bi kafa aforizma yazdırdı uçan kamyona ?
uçan kamyon
milli piyango bileti
ağaç
solmuş çiçekler
kurumuş dallar
2002 öncesinde türkiye'nin çok güzel olduğu yalanı
-
bugünden güzel olduğu bir gerçektir.