• haber eger dogru ise soyleyeceklerim gecerlidir. bazi soyleyeceklerim ise haberin dogrulugu veya yanlisligindan bagimsizdir.
    bagimsizlardan baslayalim:
    - bilim-teknik adindan da anlasilacagi uzere politik degildir. bilim ve teknoloji dergisidir. bilim-teknik bu doneme kadar hicbir politik gorusun sesi olmamistir. bilim, halkin icinden gelen siradan insanlarin sesi degildir. bilim, tekrar tekrar halkin onayina sunulmaz. bilim, dinle birlikte degerlendirilmez. bilim, kafanizi kuma gomerek, din ve politik ihtiyaclari nedeni ile kafanizi bulandiran dallamalarin hicbirinin akil edemeyecegi, insanoglunun surdurdugu en buyuk nimettir. bilim ve teknoloji bir gun kerameti gececektir.
    -bilim-teknik dergisi, gelmis gecmis en buyuk bilim insanlarindan birinin, rahat uyusun charles darwin'in 200. dogumgununu kutlamak icin ozel bir sayi hazirladi ise tum yayin ekibini gonulden kutlarim. darwin, tanri'yi yalanlamak, insanlari kotu yola suruklemek gibi amaclari olmayan bir insandi, okuyun ogrenin. su andaki gibi insanlarin inanclarini istismar eden orospu cocuklari gibi hic degildi. o orospu cocuklarina inanan gerizekalilar ise belki de kortekslerinin nasil gelistigini biraz ogrenmeye calissalar, evrime karsi kanit bile bulabilirler, lakin onlarin kortekslerine ihtiyaclari yok, tek ihtiyaclari reflekslerini yoneten omurilikleri, hani su lise biyolojide gordugunuz.
    -bilim-teknik benim vergilerimle basiliyormus, neler gosterdi bu konu, insanlarin icindeki canavari, gercek yuzlerini nasil ortaya cikariyor boyle? dehsete dusuyorum. fakire dagittigin komur, duvarlara astigin secim propagandasi icin posterler, flamalarin parasi nereden geliyor? kandilde 5 ayri camiiye baglanmani belese mi gerceklestiriyorsun? elektrik-su odeme zorunlulugu olmayan kamusal alanlarin parasi nereden geliyor? bunlarin hepsinin bir, derginin tam farkli bir ozelligi var. benim vergimi carcur ettigin hicbir yerin geri donusu yok, ama bu dergiyi okuyup pozitivist, kanita dayali, dusunebilen insanlar yaratabilirsin. sen ancak cuma'dan cikan "insanina" sorarsin zaten. bu ortamda dini ve bilimi hayatinda ayni anda yasayan yok mu zannediyorsun be adam?

    amaciniz ne bilemiyorum? bu bilim dusmanliginizi anlamiyorum. bu ulkeyi bu hale getiriyorsunuz ama aslinda hizmet ettiginiz kesinlikle bu memleket degil. sizin bu zihniyetiniz memleketi geriye goturuyor, bunu anlamiyor musunuz? biraz okuyun, anlayin ya. bilim-teknik dergisine darwin'in kapak yapilmasi neden sizi bu kadar rahatsiz ediyor?

    bagimli olanlar:
    -bilim-teknik dergisinin sayisina tabiri caizse "sansur" uygulanmasi cok yanlis bir harekettir. bilime verdiginiz emek ve deger, insanlara yaptiginiz yatirima gore daha degerli ve garantidir. bir derginin bilimsel konularina, politik noktalardaki insanlar sekil veriyorsa, o ulkenin sonu hic de aydinlik degildir.(sinirden yazamiyorum, burada birakacagim)
    -boyle yaparak, memleketi cagin gerisine goturecek, bir kez daha dunyaya esir edeceksiniz, ne ibadetinizi yapacak huzurlu bir ortaminiz, ne de rahat rahat bunlari konusabilecek platformlariniz olacak. bilim, insani ozgurlestirir, bilim zihinleri ozgurlestirir, bilim toplumlari ozgurlestirir.
    --------------------------------------------------------------------------------------------
    hicbirini anlamiyorsunuz biliyorum. bunlari anlatirken hep bu umutsuzluga kapiliyorum. birden ofkeleniyor, sonra o adrenalinin verdigi yorgunlukla sandalyede oturup kaliyorum, yazdiklarima ara veriyorum. adiniza uzuluyorum, o beyni dogmalarla yogurdugunuz, bunu yapanlara izin verdiginiz icin sizin adiniza kaygi duyuyorum. empati kurup dusuncelerinizi anlamaya, hislerinize tercuman olmaya calisiyorum ve icim karariyor. bu hayati kendinize zindan ettiginizin farkinda misiniz, kucucuk hale getirdiginiz bu dunya ne kadar da buyuk ve ihtisamli, keske o zincirlerinizi kirsaniz. keske, sana bu fikirlerimi ulastirmami saglayan gelisimi, ilerlemeyi, degisimi gorseniz. bilim dunyasinin temellerinden bir kavrami, dinle karsi karsiya gostererek elinize ne gectigini bir anlatabilseniz? uyansaniz, en sonunda, aydinlansaniz. sizi karanliga surukleyen bu orumcek beyinlilere gereken cezayi verseniz.

    biliyorum, hepsi utopya, sizin yasadiginiz da, bize yasattiginiz da distopya zaten. bu celiskileri yasamaktan bikmadi insanlik. umarim bir gun degisir.

    sizi egiten, buyuten, zihninizi sekillendiren, hayat bakisi kazandiran her kim ise, allah'indan bulsun, siz de bulun.

    yillar once bir arkadasim soylemisti, ne kadar da hakli imis. bu ulkede devlet su isleri ne ise tubitak da odur demisti. oyleymis gercekten de, guzel bir hikayeymis.
  • bu konuyla ilgili bir yazardan mesaj geldi, konunun baska acilarina da dikkat cektigi icin kendisinden izin alip mesajlasmayi nick'ini belirtmeden alintiliyorum:

    - abi cok kati bakiyorsun meseleye. senin isaret ettigin noktayi anliyorum ve takdir ediyorum. fakat olayi contextinden cikarip idealizm meselesi yapiyosun.

    cebeciyi iyi tanirim, tubitak'in ic yapisini da bilirim, cigdem'i tanimiyorum ben istifa ettikten kisa sure sonra gelmis. aciklamasindan anladigimiz, kadincagiz ucla da doktora yapmis, science and society calisan bir bilim insani. turkiye'de calismak istiyor. bu insan bu vasfiyla turkiyeye dondugu zaman calisabilecegi yer sayisi ya iki ya uc (ki bunlardan biri olan odtu teknoloji muzesinde mudur yardimciligi yapmis). bunlardan en buyugu, iyi calisilirsa en fazla etki yaratilabilecek yer tubitak. bu sartlar altinda gordugum kadariyla jadincagiz istifa etmemeye direnmis cunku 1. kariyeri icin ordan ayrilmak cok zor bir karar zira ordan ayrilirsa turkiye disina cikmasi lazim, kalan 1-2 yerde calisamaz daha (cebeci'nin eli kolu cok uzun). yani yazilim sektorune benzmeiyor kadinin 100 tane sansi yok. 2. muhtemelen ne kadar kalsam o kadar etki ihtimalim olur, beni kisisel olarak cok yorsa yipratsa da badem biyikli bir tipin gelebilecegi bir koltugu isgal ediyorum en azindan psikolojisinde olmasi cok muhtemel. 3. o ortamda, o psikolojinin icinde karar almak cok zor. kadinin ustune kac tane denetci yollamislar, maddi manevi baski cok fazladir eminim o surecte (cok benzer surecleri yasadim). 4. kurumun baska bir dairesine gecme imkani yok, her ne kadar kurumun basin bildirsinde oyle anlatilsa da, en fazla bir ay sonra kadincagizin sozlesmesini fesh edip kapinin onune koyarlardi (tubitak'da calisanlar 657'ye tabi degil, sozlesmeyle calsiyorlar ve dolaysiyla cebecinin keyfine gore isten atilabiliyorlar). 5. bizim yani normal vatandasin acisindan istifa etmemsi daha iyi oldu buyuk ihtimalle cigdem atakuman sizdirdi bu olayi (cikip ben sizdirdim diyemez cunku sizdirmak cezaya tabi). biz de meseleyi anlamis olduk.

    butun bunlari soylerken senin idealizmini de anliyorum ama yukardaki saydigim nedenlerden istifa etmek, ustelik o gun olaydan sonra hic kolay degil.

    -ssg- bu mesajini nickinle veya istemezsen nickin olmadan entry'min altina ekleyebilir miyim?

    bu bahsettigin onemli bir bakis acisi ama "empati temelli" bakis acisi muspet dogrulari ortmuyor. zira bunun toplumda en alttaki vatandasa "idare ediver abi bu seferlik" olarak nufuz ettigini ve bunun pek cok toplumsal curumenin kaynagi oldugunu unutmayalim. tepedeki insanlarin bu konuda rol modeli olmasi ornek teskil etmesi lazim.

    hirsiz ihbarini ciddiye almayan ve "olan olmus" deyip bir sonraki aya ait suclarla ilgilenmeye baslayan polisin hirsiz kadar sucu vardir.

    - ekleyebilirsin tabi ki anonim olarak.

    senin ne demek istedigini cok iyi anliyorum. ama bu o kadar kati degil iste, idare edelim abi bu seferlik zihniyeti var tabii ki memuriyette ama cigdemin durumu (anladigim kadariyla) o kadar ciddi degil. cigdem idare edelimci memur zihniyetinde olsa idi, cebeciye cikar sayin baskan yardimcim, cocuklar yanlis yapmis hemen duzeltiriz derdi (ki hala boyle olmus olabilir ama inanmak istiyorum cigdemin hikayesine). cigdemin bu olayi basina sizdirmasi tubitak'in ve devletin genel ortamini ve calisma sartlarini dusununce inanilmaz cesur bir hareket. ayrica, yazili aciklama yapmasi, ki biliyorsun kamu personelinin aciklma yapmasi meslekten tarha kadar gider (atarlar cigdemi bu yuzden isten yakinda).

    yani bu kadar kati olursak tukiyeyi terk edelim hepimiz, boyle bir isyeri hele ki kamu hizmeti yapiyosan yok, bir tane bile yok numunelik.

    sana son bir bilgi. tubitak'da nuket yetis goreve geldikten sonra personelin %70i degistirildi (toplam personel yaklasik 1000 kisi). bunlara benim gibi o donemde ise baslayip istifa edener dahil degil. baskan hic ortada gorunmuyor bak zaten bu iste. geri cekildi birbirlerini yesinler diye bekliyor. bu islerin baskanin onay ve bilgisi olmadan olmasinin imkani yok tubitakda.
  • son bi atakla dincileri faşistlerin önüne geçirmiştir. at yarışı gibi memleket burası, bakalım fotofinişe kim önce girecek, merakla izliyoruz.

    ha iki bu iki atın da götüne koyayım ayrı mesele.. kızmayın be.. atlara küfrettim. bizim sütçü beygiri çıkışta kaldı onun daha beter götüne koyayım o apayrı.
  • cigdem atakuman'in yazili aciklamasi benim olayin gelisiminin benim tahminlerimden daha da vahim oldugunu ortaya seriyor. gerekli yerleri alintilayacak olursak:

    "dr. çiğdem atakuman, antalya’dan döndüğü 4 mart çarşamba günü havaalanından doğruca kuruma gitmiş ve 12.30 gibi prof. ömer cebeci’den görüşme talebinde bulunmuştur. randevu alamayan dr. çiğdem atakuman derginin nisan sayısının içeriğini hazırlamak üzere çalışmalarına başlamıştır."

    kisaca 4 mart itibariyle bu olayin ustune bir bardak su icilip nisan sayisina gecilmis. bir istifa planlanmamis, sunlara ragmen:

    1) "bu organizasyon yapısında dergi yayın kurulunun, derginin içeriği ve kapağıyla ilgili karar alma yetkisi yoktur."

    2) "derginin değiştirilme süreci dr. çiğdem atakuman’ın yokluğunda bu şekilde başlamıştır."

    yani cigdem atakuman'in sadece kendi prensiplerine aykiri bir degisimde bulunulmamis, ayni zamanda bu kendi yetkileri cignenerek despotca bir sekilde yapilmis. cigdem atakuman'in resmen yuzune tukurulmus. cigdem atakuman bunun uzerine nasil bir tepki vermis: nisan sayisi uzerinde calismalara baslamis.

    sonra 6 mart'ta kendisine kovuldugu bildirilmis. biz de bu olayi 8 mart'ta ogreniyoruz. niye? cunku cigdem atakuman'in bunu kamuoyuyla paylasmaya niyeti yok, nisan sayisi uzerinde calisma plani var.

    bu olayin gelisiminin olayin yanlis anlasilmaya mahal vermeyecek, dolayisiyla "dur once omer'le konusayim belki yanlis anlamisimdir" diye dusundurmeyi gerektirmeyecek bir sekilde gelistigi cigdem atakuman'in kendi aciklamalariyla netlesmistir.

    bu noktada cigdem atakuman hicbir sekilde magdur ayagina yatip bu olayin sorumlulugunu omer cebeci'nin ustune atamaz. omer cebeci ne kadar sucluysa kendisi de o kadar sucludur. nisan sayisi icin calismalara basladigi anda omer cebeci'nin gunahini sirtlanmistir. kovulduktan sonra gelen parmakla gostermelerin hicbir degeri yoktur artik gecmis ola.
  • sabah sabah sinirden gozlerimi doldurmus olay...

    yurtdisinda doktora yapiyorum... bu sene darwin yili, bunun icin burda yapilan kutlamanin bini bir para... izledigim her saglam hocanin sunumunun son slide'i "buyuk arastirmaciya saygilar"' diye bitiyor...

    benim ulkemin hukumeti, tubitak gibi bir kurumun basina kendi gorusunden adam koyuyor; onlar da
    tubitakta gonullerince at kosturuyor...

    acaba genetikci olan ben, dondugumde universitede isimi yapabilecek miyim? proje icin basvuracagim yer yine tubitak degil mi... benim darwin'i referans vermeden aciklayamayacagim projelerim tubitaktan nasil gececek?

    sinirimden gozlerim doluyor iste!!!!!
  • kadrolaşmanın devamını biyolog kadrosuna harun yahya'yı alarak evrim aldatmacısı diye bir köşe açmalarıyla yapabilirler. her sayıda müslümanlardan özür dileyen ingiliz evrimbilimcilerden aforizmalar ya da "cingılbört şempanze götünün milyonlarca yıldır aynı kalmasına cevab veremedi" gibi yazılar da bekleyebiliriz.

    (bkz: evrimcilerin renginin soldugu anlar/#15616609)
  • o kadar fikir birliğine varılan bi olay ki üstüne bu ülkeden utandığınızı yazınca hiç bi ters tepkiyle karşılaşmıyorsunuz.

    eğer güvenlik örgütlerince (polis, asker vs) bi çocuk falan öldürülse,
    bi yolsuzluk falan olsa,
    herhangi başka bi ahlaksızlığın üstü kapatılsa,

    ve bunların üstüne utanıyorum bu memleketten yazsak hemen birileri çıkıp "kendi vatanından utanan falan filan" diye yazıyorlardı eskiden.

    ama bu olay üstüne kimse laf etmiyor. rahat rahat utandığımızı yazabiliyoruz. milliyetçi reflekslerin daha az işlediği bi olay sanırım bu. tabii arkasında milliyetçi cenah yerine dindar cephenin olması da etkenlerden en güçlüsü sanırım. dindarlardan çıkıp olayı savunmaya, ya da en azından biraz olsun tepkileri törpülemeye çalışan hiç çıkmadı (trolleri saymıyorum).

    galiba onlar da utanıyor çünkü.
  • kucugum daha ilkokula baslamamisim. babamin muhtemelen elime oyalanmam icin verdigi epey kalin mavi bir ansiklopediyi kurcaliyorum. 50-60 sayfada bir arkali onlu kuse kagida renkli bir sayfa var. gezegenler ve gunes sistemi, degerli taslar, zehirli bitkiler, acik deniz baliklari, surungenler, kemirgenler vs. vs. her birinin fotografi ayri ayri ilgimi cekiyor. gunes sistemine bakip marsin ne kadar yakin oldugunu dusunuyorum. sokakta gordugum bitkileri zehirli bitkilere benzetmeye calisiyorum. hepsi bir yana hayvanlarin oldugu sayfalara daha dikkatli bakiyorum. bir baliga, bir yilana, bir tavsana, bir maymuna bakiyorum. hepsinin 2 gozu var yanyana, gozlerin hemen altinda buruna benzer bir cikinti ve de altinda bir agiz ve icinde disler. kendi kendime soyleniyorum. herhalde biz hepimiz basta ayni yaratiktik.sonradan degistik degistik bu hale geldik.

    birkac yil sonra, ilkokulun ilk yillarinda babam merakli sorularima dayanamayip bilim teknike abone oluyor. ben de her sayiya soyle bir goz gezdiriyorum. okumaktan sikiliyorum genelde. arkasindaki bulmacalarina goz atiyorum. muhendis olacagim o zamandan belli.

    ve aradan uzun bir sure geciyor. doktora yapmak icin yurt disina cikiyorum. her turkiye'ye gelisimde basta ailem ve arkadaslarim herkesin agzindaki klasik sozler: "orda kalmicaksin di mi?" "sen de beyin gocu olma" vs. vs. diyorum ben de "bakalim durumlar ne gosterir...." gecistirmeye calisiyorum.

    ve bugun bu haberi okuyorum. o mavi kalin ansiklopediyi, babamin kitap raflarini ve o dergiyi eve getirisini hatirliyorum. bir cocukluk anisi kayboluyor sanki. yerini siyah bir noktaya birakiyor. sonra dusunuyorum. dusunuyorum ve diyorum ki: "donelim oraya ne olursa olsun. donelim ve o mavi ansiklopediyi kurcalayacak yeni bireyler uretelim. baska turlu olmayacak."
  • bu vesileyle darwin'in medyada daha fazla yer alacağını ve meraklanıp "dur bir okuyayım şu adam aslında ne demiş" diyenlerin aydınlık türkiye'nin yanına kâr kalacağını umduğum çirkin hareket.

    tabi umarım gidip harun yahya'nın saçma sapan yazılarına değil, evrimi anlamak projesine filan rastlar bu kişiler.

    hatırı sayılır bir süre çalıştığım tübitak'ın köşe bucağının örümcek kafalılara peşkeş çekildiğini izlemek ne kadar üzücü, anlatamam.
  • ayni fikri iceren yazilari on kere yazmaktan da, yukaridaki girdilerden icerik olarak farkli bir fikir soylemeyen girdilerden de hazzetmiyorum ve dolayisi ile bu girdimi isteyerek yazmiyorum.

    ancak sunu biliyorum ki bu konuda ses cikarmaz isem bunun yanlis oldugunu soyleyenler arasinda bu gun durmaz isem yarin cocugumun yuzune bakamam.

    bu entri de tam da bu yuzden burada.

    "knowledge is power." (bilgi guctur.)
    -sir francis bacon

    neden guctur cunku bilgi (bilimsel bilgi) bize cevremizi degistirebilme yetenegi verir, eger bu guce arkamizi doner isek cevremizi degistirme yetenegimizi kaybederiz.

    bu noktada evrim kuraminin insanlara nasil bir guc verdiginden bahsetmek onemlidir.

    evrim canlilarin belirli bir gelisim surecinden sonra gunumuzdeki hallerine geldiklerini iddia eder. bu iddia ise kendi icinde 3 temel fikri barindirir.

    1. canli olmaklik insanlik tarafindan anlasilabilir bir olgudur.

    -cunku canlilik canli olmayandan anlayabilecegimiz surecler sonucunda gelismistir.

    2. canlilik insan tarafindan takli edilebilir bir olgudur.

    - zira canliligin ortaya cikis surecinin anlasilabilir olmasi demek, bir benzerinin labaratuvar ortaminda yapilabilir olmasi demektir. yani evrim fikrinin dogal sonuclardan birisi de, insanligin cansizliktan canli yapmaya muktedir oldugu iddiasidir.

    yazar burada craig venter in calismalarina seslenmis.

    3. canli insan tarafindan anlasilabileceginden, gene insan tarafindan gelistirilebilir bir varliktir.

    -bir seyi anlamis olmamizin gostergesi; o seyi manuple edip degistirebiliyor, yani o seyin teknolojisini uretebiliyor olmamizdir der richard feynman the meaning of it all da.

    burada yazdigim uc fikrin ortak noktasi, bizlere sadece gecmise dair bir gozlem degil ayni zamanda gelecege dair bir vizyon vermesidir. olaya pragmatist olarak yaklastigimda; benim bu gunume ya da yarinima etki etmiyor ise, camurdan ya da tek hucreliden gelmis olmam onemsizdir.

    peki evrim fikri benim bu gunumu nasil etkilemektedir, ve de yarinimi nasil etkileyecektir?

    aslinda bu konuda yazilabilecek onlarca ornek var. su anda aklima ilk gelenleri yaziyorum. belki daha sonra daha iyi ornekler bulur isem yazdigim ornekleri onlar ile degistiririm.

    -tarim ve hayvancilik teknolojilerimizin pek cogu, evrim fikri uzerine kuruludur.

    bu gun israilden aldigimiz genetik olarak gelistirilmis domatesleri yiyor isek bu canlilari modifiye edebilecegimiz fikri sayesindedir. bu gun daha cok sut veren ineklerimiz daha fazla yumurta veren tavuklarimiz var ise hepsi bu fikir sonucunda oradadir. oturup rakamlari incelemedim ama tahmin ediyorum ki bu teknolojiler olmasa idi bu gun dunya uzerinde bu kadar insan yasayamazdi.

    -bu gun ki saglik teknolojilerimizin pek cogu bu fikre dayali. her yil neden yeni grip asisi urettigimizi zannediyorsunuz? ya da hiv virusu ile savasmanin neden zor oldugunu dusunuyorsunuz? sizce neden bakteriler icin antibiyotil kullandigimiz halde onlardan daha kucuk olan virusler icin silahsiz ve savunmasiz denilebilecek bir noktadayiz?

    - peki ya; bu gun biyolojik silah olarak anilan canlilarin tamaminin birer mutant oldugunun farkinda miyiz?

    ornekler cogaltilabilir,

    bu fikrin yarin neler getirebilecegi konusu ise ayrica onemli;

    -insan oglu bu fikir sayesinde bizat kendi yapisini modifiye etme olanaklarini arastiriyor bu gun.

    -kansere yakalanma riskini azaltan, gen kopyalanmasi sirasinda hata oranini dusuren sistemlerin insanin genetik yapisina eklenmesi icin calisan insanlar oldugunu biliyor muydunuz?

    diyecegim o dur ki;

    ?ziyim adnikraf nizimigidricak inert ignah

    yazimin sonuna daha onceki bir yazimdan bir alinti eklemek istiyorum.

    "2 gün önce uçmak şeytan işidir diyenler bu gün amerikan hava kuvvetleri tarafından bombalanan insanların dedeleridir. 1 gün önce insan aya ayak basamaz orası kutsaldır diyenler bu gün casus uydular tarafından izlenmektedirler. nihayetinde günümüzde evrim bir aldatmacadır diyenler yarın mutant ordularının çizmeler altında ezileceklerdir, ve karşılaşan kuvvetler arasındaki teknolojik farkın gün geçtikçe artması sebebiyle bu sefer canları öncekilerden çok daha fazla yanacaktır"

    ozetle, aleyhimize buyumekte olan bilimsel ve teknik farkin biricil sorumlusu bilim ve teknik dergisini bu gunlere getiren zihniyettir.
hesabın var mı? giriş yap