• ortamda bisiklet çetesi tadında takılan gençlerin birbirlerinin özelliklerinden maykıl ve corc olarak bahsetmesine hasta oldugum film. elemanlardan biri yeni tanıştığı kemal sunal'ın oğlunun tavırlarını beğenip "sen çok maykıl bir gençmişsin" diyişi, hatırlamadığım birinden bahsedilirken "mahallenin en maykıl delikanlısıdır" denmesi gibi. elin gavur corc u maykıl ı bu filmi altyazılı izlese nasıl yorumda bulunur, isimlerinin sıfat olmasına ne derler, acaip merak ederim.
  • adın ne?
    küheylan
    senden sütçü beygiri bile olmaz aslanım..

    şeklinde bir diyaloğu barındıran kemal sunal filmi..
  • türk sinemasının en ilginç karakterlerinden birisi olan maykıl mevlüt'ü barındıran film. bu maykıl bilindiği gibi küheylan'ın taksisini çalıştırırken, apartmandaki bir kızı da ayartıp beraber arabayla kaçıyorlardı falan.
    o dönem özallı yıllar ile türkiye dışarıya iyice açılmış, körfez savaşı dalgasına abd ile müttefik olunmuş, abd bayraklı mont ve tişört giyen gençler türemiş, abd hayranlığı yürüyüp gidiyor. maykıl da onlardan birisi olarak dar deri montu ve kot pantolonu ile hey corç, sen çok maykıl bir adammışsın, o çok maykıl bir delikanlıdır gibi cümleler kuruyordu.

    filmde küheylan aslında kötü birisi değildir ama kırsalda karısı tüm gün tarlada çalışırken, kendisi kahvede oturan adamın şehirdeki halidir. filmin sonunda oğlu osman'ın kameraya konuşurken "ne dönecem köye gerekirse ben de babam gibi iki kadın alır paralarını yerim" demesiyle, yönetmen bu tipler rezil de olsalar kolay kolay tükenmezler demek istemiş olabilir.
    ayrıca filmin nerede çekildiğini çıkarabilmek için dış mekan sahnelerinde durdurup yaptığım derin incelemelere göre, kadıköy moda'da çekilmiş olma ihtimali yüksek.
  • kemal sunal'ın ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu berrak bir şekilde gösterir bu film. o karakterin umursamazlığını, tutarsızlığını, cehaletini o kadar iyi canlandırır ki sunal, küheylan'dan tiksinerek izlersiniz filmi.

    belki mesaj kaygısı biraz vitrinde ama oyunculuklar parmak ısırtacak düzeyde gerçekten.
  • toplumsal temalı kemal sunal filmlerinin en iyilerinden biridir.

    gülbahar evden ayrılırken asiye'ye bıraktığı mektupta sarf ettiği şu cümleler kanımca filmin en vurucu yeridir:

    ''sevgili asiye abla

    (...)

    asuman abladan çok şey öğrenmişim

    insan olduğum öğrenmişim

    kadın olduğumu öğrenmişim

    erkekle eşit olduğumu öğrenmişim

    keşkem bunu vaktinde bilseymişim

    sende bilseymişsin asiye abla''
  • şu an tnt'de "boynu büyük küheylan" adıyla gösteriliyor.
  • ben bu filmi levent kırca'nın taşı toprağı altın şehir isimli filmine benzetiyorum. ama tabii küheylan'ın dramatik yönü daha ağır basıyor. hatta öyle ki filmin başrol oyuncusu kemal sunal olmasına rağmen son birkaç dakikası hariç film zerre kadar komedi, hatta trajikomedi bile içermez. o derece ciddi bir filmdir ve bu anlamda kemal sunal'ın en ciddi filmi ve rolüdür.

    sunal, elbette bu ciddi rolde oyunculuk resitali de sergilememiştir ancak gayet dengeli oynamış ve ortalamanın gayet üstü bir oyunculuğa imza atmıştır.

    filmde asiye ve kuması arasındaki dayanışma dikkat çekicidir. küheylan'ın karısı ve karısının kuması arasında adeta abla-kardeş ilişkisi vardır. kuma rolünde aydan burhan'ı izleriz. küheylan'ın karısı ise füsun demirel olup, usta oyunculuğunu göstermiştir.

    ben istanbul'a göçün tavan yaptığı zamanlarda bu tip filmlerin çekilmesini yerinde buldum. belki pek etkisi yok ama hem doğru bir noktaya temas etmişler, hem de yarattıkları eser taşrada yaşayanları istanbul hakkında uyandırmak bakımından işlevsel olmuş.
  • --- spoiler ---

    koskoca bir küheylandık şahin kardaş. geldi geçti. hayat süpürdü bizi.
    --- spoiler ---
  • biz dogdugumuzda da boyleydik
    sari sari saclarimiz yoktu gunesle selamlasacak
    hep bir keder vardi yuregimizde sevincimizle kardes
    ve caddemizden gecerdi bir boynu bukuk kuheylen
    hafiften bir sis olurdu sabahlar
    ve arkasinda mahallenin cocuklari
    kimseyle istigal etmeden yoluna koyulurdu usulca
    ve kimseye belli etmeden kederini
    otururduk bahcemizde demli cayin dumaniyla
    bir de gunes olurdu arkasinda parlayan
    bakamazdik kederle bukulmus boynuna
    bakamazdik gozlerinin icine
    bir garip yururdu yolda
    bir garipti boynu bukuk kuheylen
    kimse bilmezdi kimi kimsesi var mi
    kimse bilmezdi yolunu
    bilmedik neden burda oldugunu
    biz dogdugumuzda da boyleydik
    boynu bukuk kuheylen misali
    kimse bilmezdi kim oldugumuzu
    aksamlari gunes geri giderken evine
    kuheylan da geri gelirdi mahallemize
    kimsenin bilmedigi yerlerden
    ne yer ne icerdi bilmezdik
    alismisti gozlerimiz onu gormeye
    her sabahinda ve aksaminda gunun
    alismisti gozlerimiz
    boynu bukuk kuheylana
  • kemal sunal'ın derinlikli filmlerinden birisi.

    kemal sunal külliyatından izlemediğim (belki de 90'ların başının dark havasından dolayı izlemeyi ertelediğim) tek filmiydi. izledim, çok beğendim. elbette akışta bazı sorunlar var, oyunculuk anlamında kemal sunal, füsun demirel, aydan burhan, bir de şahin karakterini oynayan abilerimiz iyiler, diğerlerinin oyunculukları çok sırıtıyor. ama senaryo çok çok iyi ve filmin vermek istedikleri küheylan, asiye ve gülbahar karakterleri üzerinden gayet güzel anlatılıyor. 80'li yıllarla beraber eski feodal figürlerin "şehirlileşme" sancıları ve bu geçişi iyi yapanlar ile beceremeyenler, bir yandan dejenere olmuş/olmaya devam eden toplum, köy ile kent çarpışması, kadının bu ortamda kendinin farkına varışı vb. gibi çok anlaşılır ve oturaklı mesajları var filmin. entry'nin başında bahsettiğim sorunlara ve youtube'daki versiyonunun berbat görüntüsüne rağmen, bir an bile sıkılmadan, keyifle izledim filmi.
hesabın var mı? giriş yap