• "...
    mutfağa döndü ve fasulye işini bitirmek istedi. hayret! fasulyeler hala sertti, oysa tencere saatlerdir ocaktaydı.

    bu, normal bir şey değildi. tita, birden, nacha'nın dediklerini anımsadı: iki ya da daha fazla kişi, tamales pişirirken kavga ederse tamales çiğ kalır. istersen günlerce pişir, pişmezler; küserler de ondan. bu durumda, neşelerini bulmaları ve pişmeleri için, onlara şarkı söylemek gerekir. tita, fasulyelerin de küsmüş oldukları sonucuna vardı; rosaura'yla atıştıklarını görmüşlerdi ya. şimdi onların ruh hallerini düzeltmek için, gönülden gelen bir şarkıyı söylemesi gerekiyordu, sevgiyle: yoksa yemek yetişmeyecekti.
    ..."

    sf: 196
  • her satirina asik oldugum laura esquivel kitabi, turkce ismiyle aci cikolata bence buyulu gercekcilige baslamak icin de en uygun kitap. geleneklere ve elalem ne der kafasinda yasayan annesinin baskilarina baskaldiran tita'nin masalsi hikayesi meksika kulturunde yasansa da evrensel dertleri ile okurken sicacik baglarla bagliyor. kendisini bekleyen kadere kafa tutan, duygulari yaptigi yemeklerin icine gecen tita'nin ask ve sevgi kavramlarini sorgulayacagi yolculugu cocuksu bir heyecanla tekrar tekrar okudum. oniki ay icin oniki bolumden olusan kitabin her bolumu bir yemek tarifine de ayrilmis. mutfak ve edebiyatin harmanlanmasi benim gibi mutfakta zaman gecirmeyi sevmeyen birisine bile yemek yapma aski getirdi. askin, yalnizligin ve caresizligin tanimlarini bastan yazan benzetmelerle dolu bu kitabi sevmeyenlerle ayni dunyada yasadigimizi dusunmuyorum.

    "..birden omuzlarinda derisini yakan bir bakis hissetti. kafasini cevirdigi anda pedro'nun gozleriyle bulustu. o anda, lokma tatlisi yapilirken kaynamakta olan sivi yaga atilan hamurun neler hissettigini cok iyi anladi"

    “buyuk bir ziyafetten sonra servis tabaginda unutulup, tek basina birakilmis, ceviz soslu biber dolmasi bile bu kadar yalniz olamazdi."

    "...tita, bebegin zarif gorunusune uzun uzun bakarken cocuklukta bir sey dilemenin ne kadar kolay oldugunu dusunuyordu. o zamanlar imkansiz bir sey yoktu. insan buyuyunce anliyordu ki her sey dilenemezdi: bazi seyler yasakti, gunahti ya da ahlaka sigmazdi. peki ama ahlak neydi? samimiyetle sevdigi her seyden vazgecmek mi?.."

    "icindeki harika pastadan geriye sadece bir kac kirinti kalmis bos bir tabak gibiydi."
  • yemek tarifleri ile tita'nin hayatını anlatan leziz roman.

    --- spoiler ---
    ana konu tita ile pedro aşkı gibi görünse de aşkın etrafında ki olaylar çok daha derindir aslında. kısacası tita'nın özgürleşmesi anlatılmaktadır ama tita aşkına boyun eğmiş gene de tam özgür yaşayamamıştır.
    ayrıca yazar tutkulu bir aşkı anlatırken aşık olunan adamı neredeyse hiç anlatmıyor *. o nedenle ben pedro'yu sevemedim ki diğer taraftan yardımsever iyi kalpli doktoru, kıyasla çok daha fazla anlatmış. o nedenle ben aha selvi boylum al yazmalım olacak dediysem de olmadı. sevgi emektir diye bitecek diye beklerken aşk aşktır diye bitti.
    --- spoiler ---
  • büyülü ama gerçek bir hikaye... kendinizi o mutfakta, o evde hissediyorsunuz. sanki noel tortası eşliğinde olup bitenleri dinliyorsunuz.

    --- spoiler ---

    tita'nın gözyaşlarıyla ıslanıp herkesi nostaljik özlemlere boğup zehirleyen pasta...

    yanıbaşında kavga edildiği için bir türlü pişmeyen tamales...

    ah anlayana nasıl ibret, nasıl nasıl...
    --- spoiler ---
  • como agua para chocolate. bir kitap/film adı olduğu gibi ispanyolcada sıcaklık belirtme cümleciği. çikolata yapımında kullanılan kaynar sudan gelir.
  • laura esquivel'in ilk ve en başarılı, 30 dile çevrilen romanı. türkçede acı çikolata adıyla can yayınlarından çıkmıştı.
    lezzetli bir kitap. zeytin'in de değili gibi her bölümden önce bir yemek tarifi verilir. tito mutfakta, erken doğum sonrası, yemek için doğranan soğanlar sebebiyle ağlayarak dünyaya gelir. iki günlükken babası ölür ve annesinin sütü kesilir. mutfakta, ahçı nacha tarafından büyütülür. 15 yaşında aşık olur ve evlenmeye karar veriri fakat aile geleneklerine göre evin en küçük kızı yaşlanıp ölene kadar annesine bakmak ve hizmet etmek zorundadır.

    1992'de bu kitabın bir de çok beğenilen bir filmi çekilmiş ve ülkemiz dahil tüm dünyada gösterilmiş, sevilmiş beğenilmişti.
  • bir sürü ritüeli içiçe sokarak asla kopmamanızı, ama kaybolmanızı sağlayan kitap ve film. nadir görülür bir uyumları var.
  • kitap aralarında o gun mutfakta yapılacak yemek tarifleri yer almaktadır..
    turk mutfagını dusunursek malzemelerı toplamak ımkansız gıbı bırseydır.
  • arka kapak yazısı ıcın surdan buyrun;

    yemek pişirerek, yemek yiyerek, yemekler aracılığıyla aşk ilanı, tinsel ve tensel iletişim gerçekleşebilir mi? laura esquivel, "acı çikolata" ile, içinde yemek tarifleri, aşk öyküleri ve kocakarı ilaçları bulunan bu romanla bu iletişimin gerçekleşebileceğini kanıtlıyor. yüzyıl başlarında meksika'da devrim, eski kolonyal toplumun son kalıntılarını temizlerken, aile geleneğine göre evlenmesi olanaksız, ama buna karşın pedro'ya delicesine tutkun tita, yemek yapmayı aşkının iletişim aracına dönüştürüyor. laura esquivel bu olanaksız aşkı yemek ve kocakarı ilaçları tanımlarıyla dile getiriyor ve sarsıcı, büyüleyici bir dille bu aşkın ezgisini yaratıyor; yarım kilo soğan, iki baş sarmısak, bir tutam fesleğen, romanın her satırından fışkıran yakıcı aşkın simgesine dönüşüyor. yazarın ironik, neşeli ve yumuşak bir dili var; yaşam sevgisi ve tensel aşk bu dil içinde büyülü gerçekliğe bağlanıyor. hiçbir kadın yazar, kadın dünyasını bu düzeyde dile getiremedi. kısa zamanda on beş dile çevrilen ve yazarın senaryosuyla sinemaya aktarılan, filmi ülkemizde de büyük ilgiyle karşılanan "acı çikolata", başta meksika ve abd olmak üzere yayımlandığı her ülkede satış rekorları kırdı. bir kez okumakla yetinemeyeceğiniz bir roman.
  • erkek cinsine mensup bir arkadaşıma (bkz: normal arkadaş) hediye etmek üzere sipariş verdiğim ancak elime ulaştıktan sonra fazla feminen bulup vazgeçtiğim, hem yemek yapmak hem de yemek yemekle yakinen ilgilendiğinden belki ilgisini çeker diye ümit ettiğim ancak son tahlilde yine kendime sakladığım kitaptır. okumuş olan beyzadeler var ise bi zahmet yeşillendirin de aşayım şu paradoksu canım!

    edit ve dahi budut: imla.
hesabın var mı? giriş yap