• ankara'nın vadi ve sırtlarla dolu hareketli topoğrafyasında açık alan olarak bırakılmış ender vadilerden birisi (diğerleri seğmenler parkı, botanik bahçesi, portakal çiçeği vadisi).

    buranın öyküsü şöyledir: 1970 yılı için yapılan planda bu vadi bir kent parki olarak öngörülmüş, lakin yetkililer öngöredursun, burası kamu arazisi olması itibariyle gecekondularla dolmuştur. seçim zamanı oy kaygısıyla verilen tapu vaatleri sonucu bu kamu arazisinin mülkiyetini alan gecekondu sahipleri, murat karayalçın'ın belediye başkanlığı döneminde hayata geçirilen "dikmen vadisi projesi" kapsamında kamulaştırma bedeli olarak vadi içinde yapılacak ikiz kulelerden daire almaya hak kazanmışlardır. önceleri sırf bu maksatla 8'er katlı olarak düşünülmüş iki yapı, "belediyemiz de kar etsin, cebe daha çok para indirelim" zihniyetiyle yapılan plan değişiklikleriyle kademeli olarak 20 küsur kata çıkarılmış, o da yetmemiş, vadinin yamaçlarına da ön cepheden yasal olarak 5 kat olsa da, vadiden bakıldığında 7-8 kat olarak gözüken bloklar yapılmıştır. bu zihniyet, 5'er katlı, düzenli yapıların hemen yanı başında, vadiye bakan 20'şer katlı konut ucubelerinin pörtlemesine önayak olmuştur.

    5-10 yıl önce vadiyi dik keserek geçirilen çetin emeç bulvarı, mülkiyeti ankara büyükşehir belediyesi'nin olan bu kentsel yeşil (!?) alanı ikiye bölmüş, emniyet genel müdürlüğü tarafında bir miktar tanımsız, boş alan yaratmıştır. bir kent parkı olmasına karşın hiç otopark alanı ayrılmamış olması, sözü edilen bulvar kenarına çift sıra araba parketmesine neden olmaktadır.
  • bisikleti yasaklamış yönetimi olan park. (bkz: yassah hemserim)
  • "semtlerde bile kadrolaşma mı olur aq?" sorusunun kesin ve net cevabı. nerden başlayacağımı, nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama bodoslama girmek gerekirse; murat karayalçın'ın başkanlığındaki büyükşehir belediyesi döneminde düşünülmüş, projelendirilmiş, yapımına başlanmış olan ıslah çalışmaları ne yazık ki i.melih gökçek zamanında son bulmuş, açılışına murat karayalçın ve proje sahibi olan doruk pamir davet edilmemiştir.
    büyük şehirlerin kanayan yarası haline gelmiş bir durum olan kentsel dönüşüm ve "kentlilik" kavramının oturtulması çerçevesinde gecekondu sahiplerine birer-ikişer ev sözü verilerek arsaları alınmış, yerine milyar dolarlık binalar dikilmiş, sadece üst sınıfın alabileceği şekilde fiyatlandırılmış ve neticesinde (toplum bilimciler daha iyi açıklar) hiç istenmeyen bir durum olarak üst düzey bürokratlar, yabancı ülkelerin türkiye temsilcileri, konsoloslar, müsteşarlar, bakanlar, milletvekilleri, profesörler ile eskiden oradaki gecekondularda yaşayan insanlar komşu olmuş, "toplumsal yabancılaşma" yaşanmasına neden olunmuştur.
    vadi olması sebebiyle topraklarının verimli olacağını bilmelerine rağmen rant uğruna vadinin tam ortasını ve kenarlarını tamamen binalarla donatmışlar, ankara'nın bitki örtüsünün "beton" olmasını pekiştirmişlerdir.
    4 sene evvel 300 bin ytl gibi bir fiyatı olan teras evlerin (çetin emeç'ten bakıldığında solda kalır) tamamı malum kişilerce kapatıldıktan sonra fiyatı 1 milyon ytl'nin (eski ifadeyler 1 trilyon lira) üzerine çıkmıştır.
    daha yazılacak çok şey vardır ama sinirden kulaklar ısındığı için devamı getiremeyeceğim. dikmen vadisi'ne gidin, tavacı recep usta'ya çıkın, kaburga dolma yiyin. gidilecek tek yer orası.
  • vadinin karayalçın döneminde yapılan kısmı zamanında betonarme ve ticari amaç gütmekle suçlanmıştı ki haksız da sayılmazdı bu suçlamalar. fakat gelin görün ki melih gökçek zamanında yapılan kısımların bu şekilde suçlanmasına bile gerek yok çünkü zaten amaç ortada. ilk etap sonrası yani melih gökçek döneminde yapılan etaplar ile ilk etap arasında bariz kalite ve mimarı farklar mevcut. melih döneminde yapılan kısımların %70 beton yollardan ve duvarlardan oluşmakta ve pek tabi süper lüks konutlar. karayalçın döneminde yapılan konutların büyük bir kısmı o bölgede arsası olup istimlak edilen insanlara verildi. fakat melih zamanında yapılan konutlarda böyle bir anlayış söz konusu bile değil ve dairelerin fiyatları dudak uçuklatmakta.

    en son bir de vadinin yamaçlarını birleştiren yani dikmenden çankaya tarafına doğru uzanan bir köprü yaptılar. hoş güzel görünümlü falan üstünden arabalar geçio ara sıra. ara sıra çünkü o köprü sadece iki yamaçta bulunan süper ayrıcalıklı site sakinlerinin hizmetine sunulmuş. göz göre göre böyle bir ayrımcılık yapılıyor ve kimsenin sesi çıkmıyor. vadinin üstünden eşşşşek kadar köprü geçiriliyor ama halk kullanamıyor. madem kullanamayacağım, görmek zorundamıyım ben o zevksiz saçma sapan ışıklandırdığın köprüyü.

    bu 3. etabı yapmadan melih, o köprünün bulunduğu yerden bir yol vardı. çankaya tarafına ordan geçerdik tee dolanmazdık aşağılardan.

    not: o köprüden geçme olanağı demek, dikmenden çankaya, gaziosmanpaşa, yukarı ayrancı vb semtlere gitmeyi çok büyük ölçüde kolaylaştırmak demek. zamandan ve yakıttan edilecek tasarruf inanılmaz olur halkın kullanımına açılsa.

    http://www.ankara.bel.tr/…ikmen_vadisi_koprusu.aspx
  • 3. etabı da biz betonseverlerin hizmetine açılmıştır.
    yeşil alan olması gereken vadi, 30 katlı binalarla donatılmış. bu binalara manzara olsun diye üç beş yeşillik, havuz ve keçi heykelleri de ihmal edilmemiş. geç dönem gökçek üslubunun tipik ögelerinden renk renk rgb ledler de göz kamaştırmakta.
    rantın tatlı paylaşımı ankaralı için zaten vaka-i adiye de, büyükşehir belediyesinin 2008'in başında 4.600.000 tl'ye ihale ettiği dikmen köprüsü'nü vatandaşın araç kullanımına kapatıp, yalnızca bu 30 katlı site sakinlerinin kullanımına açması nicelerinin ezberini de bozmaktadır.*
  • benim icin ankara denince akla gelenlerdendir. cocuklugumda bir kac ziyaretimde kaldigimiz pansiyon buraya cok yakindi, aksam olunca gezip tozmalik daha iyi bir mekan dusunemiyorum. e tabi cocuksun, kucuk bir anadolu sehrinden ankara'ya gelmissin, dikmen vadisinde geziyorsun. dibim duserdi o zamanlar. simdi bilemiyorum, en son lisede gitmistim, o da 10 sene onceydi... sanirim bu yuzden yasamak istedigim sehirdin ankara. bu yuzden bir yanim hep ankaraliydi...
  • bu sabah, uzun zamandır aksattığım koşuma başlamak için bahane olur diye gittiğim ve baştan aşağı yürüdüğüm mekan. ayrancı girişinden girdikten sonra geniş havuz alanın da su olmadığındandır belki ben de atıl kalmış hissi uyandırdı.insan sayısı da az idi. bu durum lunaparkı geçene kadar böyle. buraları geçince vadinin oldukça hoş yerleri başlıyor. yıldız çıkışına kadar da hoş bir şekilde ilerliyor. peyzaj düzenlemesi güzel , ağaç çeşitliliği geniş- sakura ağaçları bile varmış- . zemin sert olduğundan koşu için uygun değil, fakat yürüyüş için uygun diyebiliriz. belirli noktalardan vadiyi izlemek çok güzel. yeri itibariyle seğmenler kadar popüler değil fakat yeşillik anlamında seğmenlerden çok daha iyi durumda.
  • öğrencilik yıllarımda hafta sonları sabah erken saatte koşmaya gittiğim güzel yer. aslında koşmak için uygun bir yer sayılmaz; sert zemin ve yokuşlu yerler çok da o zamanki akıl işte. bir seferinde büyük havuzunun yanındaki bir virajda hızla koşarken dengemi kaybedip o pis suya düşmüştüm. arkamdan fizik profesörü kılıklı yaşlıca iki adam " merkez kaç kuvvetini ayarlayamadın " deyip gülmüşlerdi. artık ankara'da yaşamadığım için son halini bilmiyor ve merak ediyorum.
  • ortasında konumlanmış umumi tuvalet benzeri camiden günde 5 vakit ulusa sesleniş konuşması ve salavat yankılanan konut bölgesi.

    günlerdir cenaze evine döndük, şu tahliye edilen kriminallerden biri caminin apollörünü çalsa ne güzel olur. hocanın zamanında sağlam yerlerde tanıdıkları olsa cumhurbaşkanı olurmuş, öyle bir karakter kendisi.
  • ankara'da evlenmeden önce gelmenin zorunlu olduğu yerlerden birisi sanırım. yaz aylarında her gün 3 5 farklı gelin damat kombinasyonu burada fotoğraf çektiriyor.
    edit: bugün 1 saatlik idman sırasında toplam 29 çift gelin damat saydım lan millet patır kütür evleniyor hımmına.
hesabın var mı? giriş yap