8 entry daha
  • anlık çok keskin bir acının bedende hissedilen halidir. çığlığa dönüşerek zuhur eder. ruhta hissedilen hali ise ne olduğunu anlayamadan yaşanan bir panik ve yıkımın eşiğine gelmiş olma korkusudur. ruhtaki o mecalsizlik anında vücutta tezahür eden şey ise, dizlerdeki ferin kesilmesiyle beraber aniden dökülmeye başlayan gözyaşlarıdır.

    sızı ile karıştırılır. halbuki sancı bıçak darbesidir. bir kere ya da birkaç kez girer art arda, ama ayırt edici özelliği kesikli olmasıdır. araya "an" girer. sızı ise süreklidir. nispeten daha katlanılabilirdir sancıya göre, alışılabilir belki git gide azalan bir ivmeyle nihayete ereceği düşüncesi hasıl olmuşsa.

    hoşlanma ve peşinden gelen "sürekli o kişiyi düşünme durumu" da aslında bu sancı-sızı ikilisine benzer bir yönüyle. ilk hal yani bir anda gelen hoşlanma ve ilk merak sancıdır. aniden geliverir. sonrasında sevmeye başlanılan kişinin akıldan çıkmaması ise sızıdır.

    bilinmeze duyulan korkuyla karışık bir ilgi, şu sancılı hali sevimli kılar. zira insanın içinde bir şeyler değişiyordur. ayrıca oyalamıyordur da insanı. zira aniden olup geçmiştir.

    peşinden gelen sızı ise pek sevilmez. çünkü kimi insan, kontrolünü yitirmek kaygısıyla bu akıldan çıkaramama meselesinin bitmesini ister. lakin aşk o sızının hiç geçmemesidir. hisler karşılıklı olsa da olmasa da, o sızıyı tatmalı insan. şu bile, ruhun bir mesafe kaydetmesi için insana verilen ayrı bir lütuftur.
26 entry daha
hesabın var mı? giriş yap