8 entry daha
  • --- spoiler ---

    dekalog jeden, dekalog serisinin ilk filmi ve oldukça sert bir şekilde başlatıyor bizi emirler arasındaki yolculuğumuza. tüm tatlılığı, merakı ve ufak mutlulukları ile masumiyet timsali bir çocuk (pavel) var başrollerin birinde. film önce pavel'i ölümle tanıştırıyor donmuş bir köpek aracılığıyla ve daha ufacık yaşında hayatın anlamını sorgulatıyor ona. gözlerinde yaşlarla "hepsi bitecekse ne anlamı var?" diye soruyor babasına. gelinen son nokta ise her şeyiyle içi acıtır cinsten.

    duygusal etkisini daha net bir bakış için şimdilik kenara ayırarak üstteki entry'den (#59752996) hareketle ben de yapılabilecek okumalardan bahsedeceğim. zaten film o kadar tuhaf yerlere sürüklüyor ki insanı yazılan entry'lerin bir kısmı determinizmden ve bilimden bahsederken neredeyse yarısı kieslowski'yi din propagandasıyla suçlamış.
    evet, ilk akla gelen okuma dekalog 1'in "benden başkasını ilah edinmeyeceksin" emrini işlediği ve babanın bilgisayarda cisimleşmiş bilimi tanrı yerine koyup bunun sonucunda oğlu ile cezalandırıldığı yönünde. bu okumadaki en büyük sıkıntı bence yönetmenin kieslowski oluşu. onun fikirleri ve dekalog serisi ile amaçladığı duruma öyle ters ki bu bakış... onun istediği emirlerin uygulanmadığı durumları gösterip "bakın ne kadar kötü oluyor" demek değildi kesinlikle.
    filmin dışını geçip içindeki bu okuma ile tezat yaratan noktalara gelirsek baba zaten bilgisayara/bilime güvenmeyerek buzu kendisi deniyor, nedense çocuğun öldüğünü anladığında soluğu kilisede alıp sinir krizi ile mumluğu deviriyor ve bu arada meryem ana'yı ağlarken görüyoruz ki bu da kızgınlık içinde, başkasına tapan birini cezanladırmış bir tanrı imajı değil pek. aksine daha çok katolik halanın pavel'e bahsettiği "sevgi"yi işaret eden bir tanrıya benziyor.

    o zaman nasıl bir okuma yapılmalı bunun üzerinden? çocuğu öldüren tanrı mı gerçekten? bu bir ceza mı? neden dekalog 1, diğer dekalog'lardan bu denli farklı bir noktaya savruluyor?

    bunun üzerine epey düşündükten sonra aklıma en çok yatan cevapı zizek'in "kieslowski ya da maddeci teoloji" kitabında buldum:

    zizek öncelikle dekalog'ların hepsinin birbirine bağlı olduğunu belirterek başlıyor onları incelemeye -ki zaten dekalog'ları anlattığı kısımda sık sık aralarındaki ilişkileri de gösteriyor- ama genel çerçeveye baktığımızda emirlerin sırasının bir tane kaymış olduğunu, dekalog 10'nun "benden başkasını ilah tanımayacaksın" olan birinci emirden bahsederken dekalog 1'in "kendine herhangi bir oyma imge yapmayacaksın"ı yani ikinci emri işlediğini söylüyor zizek.

    dekalog 1'in işleyişini ve filmde bilimin yerini ise derinlerde, her şeyi birbirine bağlayan, duyu ötesi kadere yakın bir durumdan bahsederek incelemeye başlıyor, red'deki kurtuluş sahnesini örnek veriyor. diyor ki: "kieslowski'nin genellikle new age obskürantizminin vaizi olarak algılanmasına (ve göz ardı edilmesine) şaşmamak gerek: arayüz ekranın arkasında olup bitenlerin temsil edilemezliği açısından, siberuzayın kendisi de daha en başında gnostik imgelem tarafından sömürgeleştirilmişti, içinde gizli ruhsal güçlerin yaşayıp gezindiği uzam olarak algılanmıştı. dijital bir küresel şebeke olasılığı, yenilenmiş gnostik new age ruhsallığının yükselmesine yol açmakla kalmadı, ayrıca bu dijital teknolojik gelişmeyi de ruhsallık etkin bir şekilde destekledi. ('tekno-gnosis' fikri) gördüğümüz gibi kieslowski'nin başka gerçeklikler teması da dijital teknolojileri işaret eder.

    bu yüzden dekalog 1'i basitçe akıl ve bilimin 'sahte tanrısı'nın güvenilmez ve aldatıcı doğasını öne süren bir film olarak okumamak can alıcı önemdedir: bu filmin dersi, (babanın kişisel bilgisayarında şekillenen) bilimin sahte putuna olan güvenimiz yıkıldığında 'daha derin' dinsel boyutla karşı karşıya değildir; tersine, bilim bizi yarı yolda bıraktığında dinsel temelimiz de sarsılır - dekalog 1'in sonunda umutsuz babanın başına gelen budur."

    zizek bu şekilde açıklıyor dekalog 1'in yapısını ve onun diğer dekalog'lar içindeki yerini. bu okuma da zihnimde küçük soru işaretleri bıraksa da benim aklıma gelenlerden ve diğer okuduğum incelemelerden çok daha tutarlı bir sonuca ulaştığı kanaatindeyim. zaten kieslowski'nin yapmak istediğinin bize tek ve net bir mesaj vermek olmadığı kesin bana göre.
    özünde bu anlam çözme çalışmalarının kendisi bile yapıcı ve yaratıcı bir eylem.
    --- spoiler ---
24 entry daha
hesabın var mı? giriş yap