2 entry daha
  • dubliners'ın yeni yetme oğlan dilinden anlatılan öykü grubundan sonuncusu. ilkgençliği ölü rahipten kalma kasvetli kütüphaneye, karanlık eve, çıkmaz kör sokaklara sıkışmış delikanlının arkadaşının ablasına duyduğu hayranlıktan ve ona verdiği sözden medet umması; egzotik çağrışımlı pazar yerine hayallerini bağlaması. araby ilk aşkının heyecanına biçtiği fantastik mekan, aynı sığlıkla devam etmesi muhtemel hayatından bir tür kaçıştır. ne var ki 20. yüzyıl nice badireler barındıran keskin gerçekliğin zamanıdır. ve öfkenin en yoğunluğuyla gerçekliğe dönüş geç kalmışlık duygusunun dublin'in her köşesinde olduğu gibi kişinin kendi hayatındaki hakimiyetinin farkına varıldığı andır.

    ayrıca araby üniversitedeki ilk senemin henüz başında prof. yusuf eradam'ın joyce işlerken ''but my body was like a harp and her words and gestures were like fingers running upon the wires.'' alıntısının ardından hınzır gülümsemesiyle gözlerimizin içine bakarak sorduğu ''peki ya sizin kalbinizin arpını çalabilen kimseler var mı?'' sorusuyla kimi kimseleri oryantal hediye formatında olmasa da sms yoluyla ''kalbinin arpını ben çalabilirim'' ilan-ı aşklarına meyletmiş bir öyküdür.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap