• insanin yasamda karsilastigi hic bir olgunun yeni, yasanmamis. ve anlasilamaz olmadigini vurgulayan cumle. *

    nihilist, vurdumduymaz ve umitsiz olmaya iten gercek. karsilastiginiz sorunlarin, sevinclerin insanoglunun evriminde teker teker yasanmis oldugunu hatirlatan, kisinin kainatin bir parcasi olarak cok kucuk oldugunu gosteren olgu.

    ayni zamanda, yalnizlik icinde gecen hayatlarda, su acidan da bakilirsa insani rahatlatabilecek bir soz. hayatta yasanan hersey, uzun vadede bisey degistirmez. * fakat hayatin guzelligi ve anlami, empati yoluyla yasananlari etrafinizda deger verdiginiz kisilerle ozdeslestirmek ve goreceli olarak bir ait olma duygusuna varabilmektir. *
  • şu sıralar okuduğum kitaptan sonra yine, yeni ve yeniden şahit olduğum söz. defalarca karşılaşsam ve hayretten ağzım açık kalsa da görüyorum ki her şey ama her şey bir tekrardan ibaret ve ne yaparsan yap bu döngüden çıkmak imkansız. sosyolojik unsurlar gözetilerek aynı dönem içinde yaşayan toplumlara da bakılsa, antropoloji gözetilerek eski dönem toplumlara da bakılsa, olmadı geçmişle şimdinin kıyası, şimdiyle geleceğin değerlendirmesi de yapılsa hiçbir şey değişmiyor. her şeyin yolu da o yolda atılacak adımlar da belli. ha, kimi zaman atılan adımların yenilikçi olduğu değerlendirilebilir; ancak aradan "zaman" geçince aslında hiçbirinin yeni olmadığı da ortaya çıkar, çıkıyor da...

    bugün zengin olan, yarının fakiri; dünün güçlüsü bugünün zayıfı ve şimdinin güzeli yarının çirkini olacak. yasa bu şekilde ve bu yasayı değiştirmek imkansız.

    yapılabilecek en ulvi çaba bu döngünün nasıl işlediğini kavramaya çalışmak olabilir ki bu da çok anlamlı bir şey değil. anlamlı değil, zira anlıyor olmak kimseyi bir adım öne taşımıyor. hamur belli...

    işte bu noktada yaşadığım buhran ayyuka çıkıyor ve kendimi ne yazıya ne de söze verebiliyorum. yalnızca susuyor ve zamanın öylece geçmesini boş gözlerle izleyebiliyorum.

    zannedilmesin ki bu bir "umutsuzluk" hali... aksine, insanı veya kendimi tanımaktan bahsediyorum. sonrası yine sessizlik.
  • "ne olduysa gene olacak, ne yapıldıysa gene yapılacak. güneşin altında yeni bir şey yok."

    eski ahit - ecclesiastes 1:9
  • (bkz: #96075927) şurada bir kısmını paylaştığım metnin devamını paylaşacağım. kendini arama devinimi içerisinde kaybolunca durup ara ara okurum. nihilist bir bakış açısı gibi gelse de bana her zaman ümit aşılar; yalnız değilsin, herkes benzer şeyleri gördü ve yaşadı, bu döngüden gelip geçtiler sen gibi deyip sırtımı sıvazlar sanki. ondan severim, yine böyle bir mesajla vs. tekrar tekrar önüme düşsün daha sık okuyayım diye devamını da buraya bırakıyorum:

    9. önce ne olduysa, yine olacak.
    önce ne yapıldıysa, yine yapılacak.
    güneşin altında yeni bir şey yok.

    10. var mı kimsenin, “bak bu yeni!” diyebileceği bir şey? her şey çoktan, bizden yıllar önce de vardı.

    11. geçmiş kuşaklar anımsanmıyor,
    gelecek kuşaklar da kendilerinden sonra gelenlerce anımsanmayacak. bilgelik boştur.

    12. ben vaiz, yeruşalim’de israil kralıyken

    13. kendimi göklerin altında yapılan her şeyi bilgece araştırıp incelemeye adadım. tanrı’nın uğraşsınlar diye insanlara verdiği çetin bir zahmettir bu.

    14. güneşin altında yapılan bütün işleri gördüm; hepsi boştur, rüzgarı kovalamaya kalkışmaktır!

    15. eğri olan doğrultulamaz, eksik olan sayılamaz.

    16. kendi kendime, “işte, bilgeliğimi benden önce yeruşalim’de krallık yapan herkesten çok artırdım” dedim, “alabildiğine bilgi ve bilgelik edindim.”

    17. kendimi bilgi ve bilgeliği, deliliği ve akılsızlığı anlamaya adadım. gördüm ki, bu da yalnızca rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış.

    18. çünkü çok bilgelik çok keder doğurur, bilgi arttıkça acı da artar.
  • bunlar yeruşalim’de krallık yapan davut oğlu vaiz’in sözleridir:
    2 “her şey boş, bomboş, bomboş!” diyor vaiz.
    3 ne kazancı var insanın
    güneşin altında harcadığı onca emekten?
    4 kuşaklar gelir, kuşaklar geçer,
    ama dünya sonsuza dek kalır.
    5 güneş doğar, güneş batar,
    hep doğduğu yere koşar.
    6 rüzgar güneye gider, kuzeye döner,
    döne döne eserek
    hep aynı yolu izler.
    7 bütün ırmaklar denize akar,
    yine de deniz dolmaz.
    ırmaklar hep çıktıkları yere döner.
    8 her şey yorucu,
    sözcüklerle anlatılamayacak kadar.
    göz görmekle doymuyor,
    kulak işitmekle dolmuyor.
    9 önce ne olduysa, yine olacak.
    önce ne yapıldıysa, yine yapılacak.
    güneşin altında yeni bir şey yok.
    10 var mı kimsenin, “bak bu yeni!” diyebileceği bir şey?
    her şey çoktan, bizden yıllar önce de vardı.
    11 geçmiş kuşaklar anımsanmıyor,
    gelecek kuşaklar da kendilerinden sonra gelenlerce anımsanmayacak.
    bilgelik boştur
    12 ben vaiz, yeruşalim’de israil kralıyken 13 kendimi göklerin altında yapılan her şeyi bilgece araştırıp incelemeye adadım. tanrı’nın uğraşsınlar diye insanlara verdiği çetin bir zahmettir bu. 14 güneşin altında yapılan bütün işleri gördüm; hepsi boştur, rüzgarı kovalamaya kalkışmaktır! 15 eğri olan doğrultulamaz, eksik olan sayılamaz.
    16 kendi kendime, “işte, bilgeliğimi benden önce yeruşalim’de krallık yapan herkesten çok artırdım” dedim, “alabildiğine bilgi ve bilgelik edindim.” 17 kendimi bilgi ve bilgeliği, deliliği ve akılsızlığı anlamaya adadım. gördüm ki, bu da yalnızca rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış. 18 çünkü çok bilgelik çok keder doğurur, bilgi arttıkça acı da artar.
  • "gökkubenin altında yeni bir şey yok" sözüyle de verilir aynı anlam. süleyman'dan beri insanların değişmediği görülüp, kendin olmaktan gayrı farklı bir şey yaşanılamayacağı kabullenilir ve "çözüm de yok" diyip ağlanır. göz yaşları güneşin altında hep böyle akıyodu.
  • ecclesiastes metninin 1:9'unda geçen cümle.
    ''önce ne olduysa, yine olacak,
    önce ne yapıldıysa, yine o yapılacak. güneşin altında yeni bir şey yok.''
    güneş kelimesi ''gökkubbe'' olarakta çevrilebilir. hayat küçük bir tekrardan ibaret. insanlar, tecrübeler, olaylar yaşamın akışında farklı desenlere bürünüp tekrar tekrar aynı olaylar karşımıza çıkıyor.

    bölümün tamamını da paylaşayım:

    1. bunlar kudüs'de krallık yapan davut oğlu vaizin sözleridir:

    2. "her şey anlamsız, tamamen boş, bomboş!" diyor vaiz.

    3. ne kazancı var insanın
    güneşin altında harcadığı onca emekten?

    4. kuşaklar gelir, kuşaklar geçer,
    ama dünya sonsuza dek kalır.

    5. güneş doğar, güneş batar,
    ama hep yükseldiği yere geri döner.

    6. rüzgar güneye gider, kuzeye döner,
    döne döne eserek
    hep aynı yolu izler.

    7. bütün ırmaklar denize akar,
    yine de deniz dolmaz.
    ırmaklar hep çıktıkları yere döner.

    8. her şey yorucu,
    kelimelerle anlatılamayacak kadar.
    göz görmekle doymuyor,
    kulak işitmekle dolmuyor.

    9. önce ne olduysa, yine olacak.
    önce ne yapıldıysa, yine yapılacak.
    güneşin altında yeni bir şey yok.
  • yapılanların yapılabileceklerin, soylenenlerin soylenebileceklerin, yaşananların yaşanabileceklerin otesine gecemeyecegi temasında sınırlılık hissi.
  • vaiz(bkz: hz. süleyman) bölüm 1, 9. bent
hesabın var mı? giriş yap