• ey kainata can veren rabbim neden karbonlari boyle gereksiz işlerde kullanirsin,kömür yaratsaydin,odun yaratsaydin da fakir fukara soguk kiş gunlerince isinsaydi,die rabba yalvarmamiza neden olan insan..

    ayrica savas ay da ayri bir guzellik..birebir cumle ile "beni tarabya'daki şahane evine aldı ve boy friend'lerine bile 'forbidden zone', yani yasak bölge olan yerlerine soktu evin" mukemmel bir dil zenginligi..tuylerim diken diken oldu bakin..

    ya kusura bakmayin ama bu rorportajin din kulturu ve ahlak bilgisi derslerinde okutulmasini istiyorum ben sahsen

    savas:sen çok erken yaşta mı seviştin?
    helin:yook, ne gezeeer?

    böyle olmayin cocuklar e mi?

    saglik bilgisi dersinde okutulmasi gereken bir soru cevap daha;

    savas:ne doktoru geldi eve?
    helin:serumcu geldi...

    6 sene okuyup,kimilerinin gozunde sadece serumcu olursunuz arkadaslar..

    helin:bak abi nazar boncuğu takmam lazım, her gün bir tırnağım kırılıyor.

    yahu o nazara mi dalaletmis hay allah..ben de vitamin eksikliginden oluyor diip boyna meyva yiyordum..

    helin:dalamıyorsun shark'lar var..

    bu kadar bilgisizlik baki iken ingilizcede nasil boyle bir uzmanlasma anlamis degilim..evrimin bir sonraki noktasi bu sanirim..isvicrede işletme okumus gerci kizimiz..eh bu kadar cehalet ancak tahsille olur..

    helin:biliyor musun ben şiir de yazıyorum.

    sasirmadim ben hleincigim..her turk sair dogar zaten..bekliyorum şiir kitabini dört gözle..

    hayatimdan 3 dakika calinmis hissediorum bu roportajla birlikte..
  • "laik olmasını istiyorum yaanee" diyerek 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki net tavrını belirlemiştir.
  • bir röportajında şöyle buyurmuştur:

    + bir markanın yüzü olmaya nasıl karar verdiniz?

    - ... belki de böyle bir markayı çok çağırdım ve sonunda bana geldi. birazcık enerji üzerine de çalışıyorum çünkü, böyle şeylere inanıyorum.

    + enerji derken...

    - quantum fiziği çalıştım, reiki de yaptım. şu an daha başındayım ama çalışmalarım sürüyor. hayata karşı pozitif olmak
    için bu tarz çalışmalar gerekli...

    vay anam...
  • entryme başlamadan önce, burada kendisinin twitter hesabından birkaç tweetini paylaşmak istediğim son günlerin "çiçeği burnunda" gazetecisi bağyan.

    hulya avsar fake diğildir
    about 4 hours ago from web

    inanamıyorum ablamda twitter da
    about 4 hours ago from web

    kurtlar vadisi gladio benlikmidir acaba
    5:31 pm nov 21st from web

    7 kocalı hurmuzde ıyı
    5:29 pm nov 21st from web

    evet bu kadar örnek yeter, zaten daha fazlasını bulup da buraya kopyalamayı benim bünyem kaldırmayacak. sanıyorum ki bu örneklerdeki imla hatalarını burada tek tek belirtmeme gerek yok, zaten görür görmez insanın sinirlerini hoplatacak derecede göze batıyorlar. hah bu hataları sadece helin mi yapıyor da burada eleştiriyorsun diyecek olanlar çıkabilir. hayır, malesef bu hataları yapanların sayısı bir hayli fazla, tahmin edilebileceği gibi başlıca sebeplerden biri de ülkemizdeki kitap okuma oranının yerlerde sürünüyor olması. bu bambaşka bir başlığın konusu, helin avşar başlığı altında çemkirecek değilim.

    gelgelelim bu bağyan son zamanlarda habertürk gazetesi'nin yanılmıyorsam magazin departmanında çalışıyor ve gazetenin pazar ilavesinde her hafta sonu röportajları yayınlanıyor. malum kalite yoksunu rasim ozan kütahyalı röportajıyla da bu görevinden daha fazla kişi haberdar olmuştur herhalde.

    fakat benim içim acıyor be sözlük. üniversitelerin gazetecilik bölümlerinde okumaya yeni başlamış, zaten okumakta olan veya okulunu bitirmek üzere olanları düşündükçe içim acıyor. okulunu bitirip işsiz kalmış gazetecilik mezunlarını düşünüyorum yine içim acıyor. okulunu bitirip geçim derdi yüzünden başka bir işle uğraşmak zorunda kalmış insanları düşününce yine yeni yeniden içim acıyor. ama sonra bakıyorum; içi boş türk popüler kültürünün yarattığı egosu fazla fazla şişirilmiş şarkıcı bir bağyanın kardeşi, -evet elindeki tek sıfat bu, kardeş- gidip çat diye bir gazetede işe başlayabiliyor, anında kendisine "gazeteci" unvanını yakıştırabiliyor. o kadın ki dahi anlamındaki de yi ayrı yazmaktan aciz, değil yerine diğil yazabiliyor ve gazetecilik adına yapabileceği en yaratıcı şey bir başka absürt, liberal geçinen ve köşesini nasıl elde ettiğini aklımın bir türlü almayacağı bir köşe yazarının göğüs kıllarını mıncıklamak.. fena.

    ve kimse olup biten bu ve bunun gibi saçmalıklara sesini çıkartmıyor. kimsenin sesini çıkartmaması sonucu popüler kültür adı verilen o sikindirik kavram çıkıyor ortaya.

    bir yerlerde çekirdek ailenin babası pazar sabahı gidip habertürk gazetesi'ni alıyor, baba gazetenin kendisini okurken evin annesi de pazar ilavesinde gazeteci bağyan helin avşar'ın röportajını okuyor, kahvesini yudumluyor bir yandan. diğer bir yanda gazetecilik okuyan üniversiteli genç vizelere çalışıyor, ortalamalarla uğraşıyor, ders notları peşinde koşuyor. belki de gazetecilik mezunu bir başka genç işsiz uyandığı bir güne daha ardı arkası gelmeyen küfürler saydırıyor. pazar ilavesinden helin avşar bakıyor donuk donuk, chanel çizmeleriyle, çizmelerinin altında rasim ozan kütahyalı.
  • harika röportajıyla neşeli bir cumartesi geçirmemizi sağlamış kişi.öte yandan söz konusu tarih bilgisine bakılıp "ilkokulu nasıl bitirdi bu yahu" diye sormamak mümkün değildir.ilerde yapacağı röportaj örneği.:

    -adın ne?
    -hz. ebubekir
    -kızım adın ne diye sordum
    -haaa hz. helin
    -kaç yaşındasın?
    -1453
    -romayı kim yaktı?
    -anam
    -senin anan kim?
    -kanuni sultan süleyman
    -ilk halife kimdir?
    -imparator neron...ohh bee

    (bkz: serumcu)
  • beslemeye devam ettiğimiz sürece kızmaya hakkımız olmadığı hayatlardan birisi. helin avşar'ı biz tanıyor muyuz? tanıyoruz. yolda görsem tanımam ama ismini biliyorum. neden, ne iş yapar helin avşar, vasfı ne? dikkat ediniz, helin avşar'ın tek vasfı, hülya avşar'ın kızkardeşi olması. başka bir özelliği var mıdır, sanat , mankenlik, vs..yoktur. hülya avşar para kazanmaktadır, o da yenilmesinde yardımcı olmaktadır.
    işte tam da bu noktada bizim vazifemiz veya toplum olarak uyanamayışımız başlamaktadır. ünlü birisinin kardeşi olan bir insanı neden ünlü yapmaktayız? neden peşine takılan kameraların getirdiği gereksiz görüntüleri ilgiyle izlemekte, neden gidip röportaj yapan insanların yazdıklarını okumaktayız? helin avşar, değil röportaj vermek kitap yazsa bile bize ne verebilir? bütün bu soruların tek bir yanıtı vardır: hiç...koskoca bir hiç.. ama izliyoruz...önümüze ne koyulsa izliyoruz..
    bunun temelinde ışıltılı ve zengin ve pervasız ve zevklere dayalı bir hayata duyulan özlem yatmaktadır. kıçını yırta yırta ayda aldığı 400 milyon maaşla ailesini nasıl geçindireceğini düşünen insanın gece hayallerindeki hayatı yaşayan insandır helin avşar. haliyle bizim yerimize yaşar, bizim hayal kurmamıza gerek kalmaz, onu izleriz. onu izler,uyuşuruz ve neden biz de hakkımız olan rahatlığa kavuşamıyoruz, neden krizler vs hep bizi vuruyor diye sormayız. kafamız onları izlemekle meşguldür. işte bu uyuşturucu etkisi yüzünden iktidarlar bazı kararları rahatça alır, bazı tezgahlar hiç bozulmadan yürür. bu yüzdendir ki ülkedeki her partiden hakim güçler, asla bu insanları sorgulamaz, "sen nasıl oluyor da bir işçinin bir yıllık gelirini bir alışverişte harcarsın" diyemez.onların düğünlerine toplantılarına katılır, "sanatçıya destek" geyiği altında hem onları sanatçı kılar, hem onları korur, sanatın ne olduğunu bile bilmeden..
    helin avşar...tanım: hayatın para yeme görevini üstlenmiş ve sistem içinde güzel bir yere monte edilmiş insandır. kızmaya hakkımız yoktur. balta bizi kesmiştir ama sapı bizdendir.
  • * tarihe de merakın varmış.
    evet. atatürk ve arkadaşları, inönü, celal bayar ve korkmaz mesela...

    * korkmaz da kim, hatırlayamadım?
    ayyy korkmaz yaaa. korkmaz işte neydi üfff...

    * galiba fevzi çakmak demek istiyorsun.
    eveeeet o işte.

    * kaç yılında kurdulardı cumhuriyetimizi?
    kolay soru o, 1953'te kurdular.

    * atatürk kaçta öldü ki?
    10 kasım'da. (içerden hizmetçi seslenip 1938, diyor.) evet biliyordum zaten 1938'de öldü.

    * öldükten epey sora kurmuş cumhuriyeti o zaman...
    ay abi gelme üstüme. isim ve tarih tutamıyorum aklımda. bende balık hafızası var da!..

    seklindeki cevaplarini gorunce, oksijen bile almamasi gerektigine inandiğim insan
  • http://kelebek.hurriyet.com.tr/magazin/6039677.asp

    "kalın kitap okumaktan sıkılıyorum. şöyle bir sistem olsa; kalın kitapların özetini anlatan kitaplar yapılsa. böylece o kitabın filminin yapılmasını beklemekten kurtulurdum."

    konu kalinliksa helin, misal sokrates'in savunmasi var, ipince bir kitap, onu okudun mu helin? sevdin mi helin? anladin mi helin?

    *
  • demin televizyonda "erol büyükburç bağırınca acayip down oldum" demiş biridir. çüş diyorum.

    aslında sadece çüş diyip bırakmak kolaya kaçmak oluyor, iyisi mi biraz daha derdimi anlatayim ben. şimdi bu kızcağıza değil benim sinirim aslında. görünen o ki helin hanım söylediği şeyi gayet normal buluyor. sonuçta büyüdüğü çevre, sürekli etrafında bulunan inanlar böyle konuşuyor demek ki. ona kızmak istanbul'da fransızca konuşan turiste kızmakla aynı şey şu durumda. benim tepkim onun bu metamorfoz geçirmiş hale gelmesine neden olanlara. hani tamamen ingilizce konuşsa ona lafım yok. ancak bu hanım kızımız "down olmak" diyor ve gayet normal bir şey söylemiş gibi konuşmayı sürdürüyor. ben de nasıl bir sorumluluk duyuyorsam oturup kıçımla gülmek yerine, ciddi ciddi üzülüyorum. başka derdim olmadığından da değil mirim, aklında o soru varsa eğer. bana koskocaman boktan bir sistemin irinli sivilcesini görmek gibi geliyor bu durum. birileri yiyip yiyip şiştikçe, ssk kapısında down oluyor millet.

    işte bu kadar da pire için yorgan yakarım yeri gelir.
hesabın var mı? giriş yap