• hayat bazen tam on ikiden vurur insani.. kalbin paramparça oldugu o anda..

    vuran hayat midir bilinmez aslinda.. her seyin bir nedeni var midir? ya da olmali midir? bütün bunlar neden olmustur bilinmez.. düsünülmez.. derin ve koyu bir iç buruklugu, akabinde gözlerden disari çikmak için yalvaran göz yaslari..
    her gün geçtiginiz o en kalabalik, en gürültülü caddenin orta yerinde öylece kalakalirsiniz.. ya sadece siz varsinizdir o an orada, ya da tamamen yok olursunuz.. kalan dünya o an ilgilendiremez artik sizi..
    kulaklar uguldar, midenin üstünde bir yerlerde çok aci bir bosluk olusuverir.. hersey dönmeye baslar..
    kendi kendinize sakin olmayi telkin eden beyniniz bile lanet eder o ana.

    bir insana çok fazla deger vermenin alternatif maliyetidir belki de bu.. hayatin tatsiz sürprizlerinden biri hatta..
    ne kadar kisa sürerse o kadar iyidir bir bakima..

    kirilir, incinir, ezilir zavalli kalp.. en sevdiklerinden gelince darbe, paramparça olur içi..
    ve her bir parçasi ayri ayri aglar..
  • 8,5 ay önce bir an. sıcakta yelpazesi, soğukta eldivenleri, atkısı olduğunuz, sırf canı istedi diye gecenin bir yarısı üşenmeden yaprak sardığınız, o yorulmasın, üşümesin, terlemesin hasta olmasın diye kendi vücudunuzu önüne siper ettiğiniz insanın gizlice başka bir eli tuttuğunu gördüğünüz andır.
    aldatıldığınız andır.
    8,5 ay önce bir andır.
  • şu an onun başkasıyla uyuduğunu öğrendiğin, bildiğin andır.
  • bir şeyi çok istedin. o kadar istedin ki, bir sürü şeyden vazgeçtin onun için. bütün ruhunu o şeye adadın. yıllar boyu sabırla bekledin o an gelsin diye. bazen koşmak istedin o şeye doğru ama biliyordun ki koşmak o şeyi senden daha çok uzaklaştıracaktı. o yüzden tuttun kendini. acı verdi kendini tutmak ama o şeyi kaybetmeyi göze alamazdın.

    ve öyle bir an gelip çattı ki... o kendini adadığın şey, tam karşında, ellerinin arasında. yalnızca bir hamle yapıp onu yakalaman yetecek artık.

    ama bir şüphe var içinde.

    onca zamandır gösterdiğin içsel-dışsal çabaların olmasaydı ne olurdu? akıntıya karşı çektiğin küreklerle acaba kendine özgür bir akıntı mı yarattın yoksa bütün olanlar, herşey sadece kendi kendini kandırmandan öte bir şey değil mi?

    bunu anlamanın bir yolu olabilir. bütün o can çekişmelerin değer mi değmez mi olduğunu kanıtlayacak bir yol. o şeye uzanmak adına göstereceğin bir çabanın getireceği asla yok edemeyeceğin şüphe duygusunu yenmek için bir yol. kendini sevmen için... işte o son anda, kendini akıntıya bırakmak. ellerinin o şeye uzanmasındansa, o şeyin ellerine doğru süzülmesi.

    ama olmadı, ne yazık ki olmadı. olmadı çünkü kendine sırt çeviremedin. asla da çeviremeyeceksin. ruhunda yok. beyninin kemirip duran soruları görmezden gelemezsin. kendine yalan söyleyemezsin.

    belki de haketmiyordun (aah kim karar verebilir ki buna?), belki de yeterince istemedin. herneyse. yenildin. kendine yenildin. işte o an kalbin paramparça olduğu an. güçlü ol. dışın sussa da içinden akıyor göz yaşları biliyorum.
  • nihat doğan'ın ünlü "kırdın kalbimi" isimli parçasında anlatılıyordu bu an. o cam kırılma ses efekti her dinleyişimizde kalbin paramparça olmasının derin acısını yaşatıyordu bize. "kırdııın kalbimiiii... şrak! ahahaaaa... gel aaaal gönlümüüüü... şangırt! ahaaaa a..." süperdi.
  • x : sen benim için çok özelsin.o yüzden sana söylememde bir sakınca yok.ben aşık oldum..

    ben: yaa!! kime??

    x : bizim sınıftan birine.

    ben: duygu? pelin?

    x : cık. onlar değil.

    ben: aysu? dilek?( kalbimin güm güm atmaya başladığı an)

    x : hayııır. değil ya off

    ben : o zaman ceren.. başka kız kalmadı.

    x : maalesef. bilemedin canım.

    ben : yoksaa yoksa ben miyim???( dizlerimin bağının çözüldüğü an)

    x : hö? ne saçmalıyorsun ya! gizemi unuttun..

    ben : ha? nea ? nası yaa ühühhühühhü
  • vazgeçmenin imkansız olduğu bir anda farkettiğin hazinenin, göz göre göre koskoca bir boşluğa dönüşmesine izin verdiğin kısacık bir uykudur, hiç uyanmasaydım dediğin.
    (bkz: boşluğu hissetmek/#2076111)
  • parcalanmıştır, kendini toplamıştır, son bir darbe daha gelir işte o zaman paramparça olur.
    (bkz: camdan kalp)
  • kalp kırıcı sorulara maruz kalındığındaki anlardır.

    örneğin, uzun süreli ve nedense bir türlü bitmeyen yalnızlık dönemlerinde artık bunun bir sorun haline gelmeye başladığını düşündüğüzde, ve sanki bilerekmiş gibi yüzünüze yalnızlığınızı vuran olayların üstüste gerçekleşmesi, illa ki o hafta newsweek'in yalnızlığın kalbe zararından bahseden bir makale yayımlanması, illa ki o hafta tanıdığınız herkesin "bir erkek arkadaşın falan yok mu senin?" diye sorması, ve en yakın arkadaşınızın evlenmeye karar vermesi haberini aldığınızda ve artık sizi kovalayan konudan kaçmaya çalıştığınızda, bir partide karşılaştığınız kendi cinsiyetinizden birisinin şehre yeni geldiğinizi öğrenince "oradan birisiyle mi geldiniz yoksa yalnız mısınız?" gibi abuk bir soru sorması ve soru formatı itibariyle sizin kendinize bile yüksek sesle söyleyemediğiniz "yalnızım" cevabını hiç tanımadığınız birisine söylemeye bayağa bayağa zorlanmış olmanızla kalbiniz paramparça; yüzünüz ağlamaklı olur.

    hatta kadehinizi kaldırıp "yüreğime bir bıçak sapladınız bu arada" demek ister, ama histerinin kalp kırıklığına faydası olmadığını bildiğinizden susarsınız.
  • karşınizdakine en güzel sevgi sözcüklerini yüreğinizden gelen sesi dinleyerek söylediğinizde onun susması ya da en kötüsü hiç dinlememesidir.kendi kendinize konuştuğunuzu anladığınız andir,o kisinin hiç olmadıgını farkettiginiz andir.
hesabın var mı? giriş yap