• türkçe'de "serbestiyetçilik" olarak karşılanması gereken kavram.
    öncelikle işaya üşür'ün çok önemli uyarısını nakledeyim:

    "liberty'nin karşılığı 'serbestiyet'tir; 'özgürlük' değil. zaten terim on dokuzuncu yüzyılda osmanlı devlet'ine girdiğinde ve daha sonra cumhuriyet'e intikal ettiğinde karşılık yine 'serbestiyet'tir. 'serbestiyet'in 'özgürlük'e dönüştürülmesi kabaca 1950'lerden itibarendir. bu, bir ideolojik dönüşüme de işaret edebilir mi?"

    bakınız: üşür, i., "ekonomi politik: zarif mezar taşları?", s. 4, dip not

    http://www.bagimsizsosyalbilimciler.org/…yausur.pdf

    bu tespit, benim yukarıda anlatmaya çalıştıklarımla tutarlılık arz etmektedir zira "serbest", kökenbilimsel anlamı itibariyle "başı bağlı" demektir; osmanlı'da birinin şehir içinde rahatsız edilmeden dolaşabilmesi ancak kayda geçirilmiş olmasıyla, yani "başının bağlı" olmasıyla mümkündü - bakın "özgürce" dolaşabilmesi için demiyorum; "rahatsız edilmeden" dolaşabilmesi diyorum-. öyleyse bu sözcük, yani "serbestiyetçilik" devletin "müdahil" olduğu gerçeğini de anlam yüküne dahil etmekte ve "liberalizm"i hakkıyla karşılamaktadır.
  • dün şu entariyi yazarken aklıma geldi (bkz: kapitalizm/#8674490),, liberalizm ile futboldaki serbest vuruş* arasında kuracağımız bir koşutluk liberalizm-devlet müdahalesi ilişkisini açıklayıcı olabilir sanıyorum. hakem kişisi devleti temsil etsin,, serbest vuruşu kullanacak arkadaşımız da liberalizm savunucusu olsun. acaba serbest vuruş, ne kadar "serbest" bir vuruştur? atışın yapılabilmesi için hakem "düdüğümü bekle" der. efendime söyleyeyim rakip takımın futbolcularının topa belli bir mesafeden daha yakında durmamalarını sağlar baraj bozulursa atışı tekrar ettirir falan filan. demek ki neymiş? hakem dolaysız müdahale ediyormuş ki adam serbest vuruşu kullanabilsin. diğer bir örnekte,, mesela serbest vuruş daha baraj kurulmadan hakem düdüğünü çalmadan falan kullanılırsa (rıdvan kullanmıştı böyle bir tane san marino maçında,, gol atmıştık 4-1 kazanmıştık maçı hey gidi günler) hakem atışı tekrar ettirebilir yada sesini çıkarmayabilir. bu da devletin müdahale etme yetkisi elindeyken müdahale etmeyip dolaylı şekilde müdahil olduğuna örnektir. evet süfer örnek oldu süfer anlattım uzanıp yanaklarımdan üç defa öpüyorum. * *
  • siyaset tarihinde toplumlari yonlendiren dort fikir vardir. liberalizm bunlardan biridir.
    liberalizmin en buyuk ozelligi bireyselliktir. birey kendinden sorumludur ve her zaman once kendini dusunmelidir. liberalizm eski cagi elestirmek icin toplumda ortaya cikmis bir kavram, bir dusunce bicimidir. o donemde ortaya cikan mantik biliminin yonlendirdigi bicimde mantiga dayali bir tur elestiridir. hazard'a gore mantigin temel amaci anlatilmayani, gizemi cozmektir.
    liberalizm dinin ongordugu herseye karsidir. "insan ozgur dogar ve ozgur yasar" dusuncesini kabul eder ve destekler. hukuk sisteminin hak kavrami ile dogdugunu soyler.

    liberalizmi olusturan belli fikirler vardir. liberalizm o donemki filozoflar tarafindan o donemki gucleri elestirmek ve o donemde var olan duzeni yıkmak icin ortaya atilmistir. uc temel ilkesi ozgurluk, eminlik (kişinin kendinden emin olmasi) ve mulkiyet hakkidir.

    liberalizm bir ideolojidir. bir fikrin ideoloji olabilmesi icin gerceklsmesi gerekir.liberalizm 1789 ihtilalinden sonra siyasi ve ekonomik sistem olarak yerine oturmustur ve ideoloji olmustur. bu ihtilal sonucu ortaya cikan; bagimsiz,hur, aile bireyi ve vatanini sever insan bicimidir. kisi vatanina baglidir ancak sisteme bagli degildir; ortak yasami idare etmek vardir ama serbestlik hakimdir.
    liberalizmin savundugu fikirerden biri de hukuk sistemi olusturmaktir cunku bir duzen olusturup disariya karsi guclu durumda olmak gerekir.
  • liberalizmi destekleyenler sağ ve sol olmak uzere ikiye ayrilirlar. soldakiler sosyalistleri sagdakiler ise liberalleri olustururlar. zaman icinde sagdakiler muhafazakarlar olacaktir. liberalizm zamanla elestirilecek ve zengin kesime hitap ettigi icin tepki alacaktir. bireyi ozgurlestirmek yerine kisitladigi dusunulecektir.
    bu noktada liberaller sosyalistleri su sekilde elestirirler: sosyalistler kisinin tek basina birsey yapamayacagina inanırlar, bu yuzden toplu hareket ederler. fakat bu orgutlesme zamanla siniflasma getirecek ve zıt sınıflar olusacaktir. devlet kavraminda da liberaller ve sosyalistler karsi karsiya gelir.sosyalistlere gore devlet insanı her turlu zor durumdan kurtarir, cok onemlidir.liberallere gore ise devlet sadece ve sadece gerekli oldugunda mudehale etmelidir, rolu cok azdir. bazi liberaller ise devlete tamamen karsidir. devletin kriz aninda dahi mudehalesini kabul etmek istemezler. burada dengeleyici unsur; kriz halinde devletin mudehalesini isteyen liberal kesimdir.
    liberalizmde kisi once karar verir sonrasinda verdigi karari uygular. sosyalizmde ise olan olaylar insani karar vermeye yonlendirir.liberalizm insani oldugu gibi kabul eder; sosyalizm ise insani yeniden yapilandirmaya; uyandirip iyi bir insan modeli yaratmaya calisir. liberalizm insana guvenir, sosyalizm ise insanin toplum icerisinde ezildigini savunur.
  • 19. yüzyilda liberalizm ekonomik ve politik olarak ikiye ayrilmiyordu.19. yüzyil sonrasinda ise kapitalist zihniyet olustu. ekonomide liberalizm dendigi zaman endustri ve pazar ozgurlugu anlasilir oldu. ozellikle 20. yüzyilin baslarinda endustri devriminin sonuclari iyice hissedilmeye baslandi. bu noktada liberaller ekonomide ve siyasette devlete nasil yer vereceklerini dusunmeye basladilar ve fikir ayriliklari olustu. bir grup liberal ekonomi ve liberal politika ayrimina gitmek isterken diger grup liberalizmin liberalizm olarak kalmasi gerektigini savundu.
    yillar icerisinde avrupa'da globallesme ile birlikte liberalizmin hakim oldugu siyasi ve ekonomik bir duzen olustu. ancak uygulama devletlerin geleneklerine gore sekil aldi. ornegin liberalizmin ideoloji olrak dogdugu ulke olan ingiltere'de bugun isci partisi hukumette olsa dahi uygulanan sistem liberal ekonomi sistemidir; cunku ozde bu vardir.amerika'da ise cumhuriyetciler muhafazakar iken liberaller solcu olarak gozukmektedir ve devletin etkin olmasi gerektigi gorusunu savunurlar. fransa'da ise her zaman liberalizm uygulanmaktadir ama sosyal devlet anlayisi var oldugu icin devlet ekonominin icinde yer almaktadir. yani liberalizm devletlerin tarihine ve geleneklerine gore sekillenir.
  • "hakiki liberallik, karşındakinin hakkını vermektir."

    goethe
    max. ud refl. 876
  • free enterprise:

    n. a system in which a few are born owning billions, most are born owning nothing and all compete to accumulate wealth and power. if these born with billions succeed, it is due to their personal merits. if these born without nothing fail, it is due to their personal defects*

    * the american heretic's dictionary *

    serbest teşebbüs:

    is. birkaç kişinin milyarlara sahip olarak, çoğunluğun ise hiçbir şeye sahip olmadan doğduğu ve hepsinin gönenç ve güçlerini artırmak için yarıştığı dizge. eğer milyarlarla doğanlar başarılı olursa, bunun sebebi sahip oldukları kişisel meziyetleridir. eğer hiçbir şeye sahip olmadan doğanlar başarısız olursa, bunun sebebi sahip oldukları kişisel kusurlarıdır.*

    * çeviri bana aittir.
  • öncelikle şunu belirtmek lazım gelir kanımca:

    liberalizm ile, neo-liberalizm arasında, öze ilişkin bir farklılık yoktur.

    ikinci olarak da şunu belirtmek lazım gelir:

    liberalizm vasıtasıyla liberaller hakları hiç korumaz değildir. öyle olsa, zaten, en azından, şu ya da bunca savunulabilir olamazdı liberalizm. ama şöyle bir fark var ki, liberalizm vasıtasıyla liberaller, nevi şahsına münhasır hakları korur. bu, bireysel haklar anlamına gelse de, tam olarak öyle değildir. evet, liberalizm vasıtasıyla liberaller bireysel hakları gözetir. yani:

    şunun, şunun, şunun, şunun ve bir de şunun.

    şimdi burada söylediğimiz şöyle anlaşılmalıdır-

    liberalizm ile, kitlesel hiçbir fayda sağlanılamaz.

    şu, şu, şu diye seçilenler, toplumsal konumlarına göre değil, bireysel imleri ile ayrılırlar. burada kast ettiğimiz alamet-i farikalardır fakat bu, kişinin yetenekleri ile tespit edilmez. aslında, liberaller, her ne kadar, kurumsal çevreyi ve gelenekleri göz ardı ediyor görünüyor olsalar da, tespit ettikleri, gene de, belli imtiyazlara sahip olanlar, yahut kendilerinden yana yontabilecek olanlardır.
  • bunun en halisinden kişileştirme (reification) gibi fahiş bir hata arz ediyor olduğu gerçeğini saklı tutarak, wallerstein'den şöyle bir alıntı nakledelim:

    "liberalizmin ayırt edici özelliği, hiçbir zaman gerçekleştiremediği bir şeyi vaat ediyor olmasıdır. ve şimdi, liberalizmin gerçekleştirmeyi vaat ettiği şeye doğru ilerlemekteyiz. ama sorun şu ki, liberalizmin gerçekleştirmeyi vaat ettiği şey hiçbir zaman gerçekleşemeyecek bir şeydir."

    bire bir çevirmedim. ama wallerstein buna benzer bir şey söylüyor. ne demek istediği, umarım, anlaşılıyordur....
hesabın var mı? giriş yap