• hasta sevgiliye bakmak için işinden gücünden olan kişidir. gece defalarca ateşim düştü mü diye kontrol eden, sevgilisi domatessiz kahvaltı etmiyor sabahın köründe domates avına çıkan kişidir. çorbalar yapan, elinin tadı kimsede olmayan, dokunulamayan kiwileri soyup kendi yemeyip sevgiliyi besleyen kişidir.

    gün itibariyle 5 aylık evli olduğum ama beni 5 gündür çıkıyormuşuz gibi heyecanlandıran, 50 yıldır berabermişiz gibi içimi huzur ve güven dolduran kişidir.

    kendisi benim oyun eşimdir. en sevdiğimdir.
  • zekiye hanımın silâh arkadaşı imiş: sene tee 1941 bak, ikisi polonya'da çarpışmışlar, düşmanla çarpışmışlar yani, aa düşmanın elindeki kitaplar yere düşüvermemiş mi tabiatıyla.. mafizzamir bey, teklifsizce eğilmiş, düşmanın kitaplarını toplayıp nazikçe geri vermiş elbette, teşekkür etmiş düşman, gitmiş, zekiye hanımla yollarına devam etmişler; ama ne yol he, sen de d100 fizan, ben diyeyim e5 bağdat valla..
  • mafiz benim hayatımda tanıdığım en doğru insandır. doğru derken, düzle karıştırmamak gerek amma velakin. dün pek sevgili arkaikinde ifade ettiği gibi, kendisi en beklenmedik anda en beklenmedik şeyi söyler çünkü. üstelik şaşmaz bir şalter mekanizmasına sahiptir. eğlence söz konusuysa diğer odaların şalterleri atar ve sadece eğlenir mafiz. eve geldiğinde işin şalteri kapanır ve evde sadece benimdir mafiz.

    mafiz benim için en doğru insandır. en büyük dertler onun sarılmasıyla hafifler. en acı gerçekler o yanımdaysa eğer dayanılabilir bir hale gelirler. mafizin içinden hayat taşar ve yakınına gelen herkese yetecek kadar eğlence, dostluk ve güven sunar.

    mafiz hayatla oyun oynar, makineye karşı oynadığı dart oyunları gibi yaşar. ve ne olursa olsun, o yenecek biliyorum, çünkü oyun ne olursa olsun, mafiz yener.

    mafiz dünyanın görüp görebileceği en doğru insandır. gerisi teferruattır.
  • sözlükteki en nazarı dikkat celbeden nicklerden birine sahiptir. şahsen tanımıyorum. geçenlerde bi entrysini okuyunca nicki dikkatimi çekmiş, bilinçaltıma koymuş olacağım heralde, yada obsesyon merkezime.

    neyse efendim, 2 gün önce gece bir arkadaşımı ziyarete gittim, hastahanede mr bölümünde görevli, çapraz bağlarımda da problem var uzuncadır, bi mr çekelim de bakalım dedik. 2 bacağa da bakılacak 20-25'er dakikadan 40-50 dakika, bilenler için çalışma ortamındaki sesle birleşince bu sürenin ne manaya geldiği daha anlaşılır.

    -neden bu kadar anlatıyorum, detay falan. hastayım efendim, evet. hasta da olsam dünya üzerinde böyle bir acı çekiliyo, bilinsin istedim suç mu :) yaşadığım o acının, yazılı kaynaklarda yer alması düşüncesi de var, kayıt altında tutma.-

    hülasa; ben o 50 dakikanın her saniyesini o sesle birleştirerek 'mafizzamir'i aradım. 23 ekim 2009 cuma sabaha karşı saat 3 gibi başlayan ve az önce biten zorlu bi süreç

    mahizzanir,
    tamizzamir,
    nahitzamir,
    marizzanir.
    v,b...

    şimdi bi şarkı değil ki sorunca birine hatırlasın. sözlükten de biri yok tanıdığım arayıp sorayım. hastanenin 3 kat altındasın zaten telefonda çekmiyor. internet zaten yok. hastaneden çıkınca da başka işlere koşturdum. uzun süreli otobüs yolculuğu falan derken, ancak çözebildim.

    işin en garibi de gelir gelmez google arama çubuğuna şöyle yazmam oldu; 'mafizzamir teklif sourtimes'. yani sen 2 gündür takıl, bulama ne olduğunu. ararken doğrusunu yaz. en çok da buna ayar oluyorum.

    neden mr makinasında aklıma takıldığını da şimdi çözdüm.
    mr aleti çalışırken mafizzamir mafizzamir diye ses çıkarıyormuş meğer.

    abi yargılama, dünya üzerinde nickini bu şekilde kullanan bi adam var diye.

    buraya kadar okunduysa bile bi nebze iyi yani, ben şahsen okumazdım.
    bi şeyler yazasım varmış, yoksa sözlüğü de günlük gibin kullanan bi yapım da yoktur. lakin söz konusu 'nick' böyle bir olayın yaşanmasına sebebiyet verdi bu da unutulmasın.

    ama şöyle de bir adamım ne yapayım;
    (bkz: sözlükçülerin garip huyları/@tayyarcevat)

    saygılar abim.
  • kimi insan vardır ya, çok uzun zaman görmezseniz, haber almazsınız, bir sürü şey olur biter, koparsınız hatta... sonra birden haber alınca neşeniz yerine gelir, gününüz güzelleşir ve "nerelerdeydin ya sen, nerelerdeydik ya biz?" dersiniz ama hiç de fark etmezsiniz araya giren zamanı. zamanın ağırlığı yoktur aranızda. zamanın zararı yoktur aranıza.
    böyle güven uyandırabilmiş nadir insanlardandır o da. zaman girse de araya kaldığınız yerden bir kez kurulabilmiş ortak dille yeniden konuşabileceğinize basbayağı güven duyarsınız. güzel bir şeydir, nadir, narin, cici bişiydir bu his. gülümsersiniz.
  • mutluluğun ilk nişanını görmüş sonuna da ermesini temenni ettiğim heyecanlı aşık.
  • pazartesi özlemi kavramının yaratıcısı.

    duyduğum her özlemin bir parçası, duyduğum her sevincin kaynağı, her üzüntümün ilacı. uyurken, uyanırken, koltukta pineklerken ya da evi temizlerken, evin içinde topla koştururken ya da mutfakta saçma sapan şarkılar uydururken hayranlıkla seyrettiğim akıl bohçası.
  • efendiciğim, yandaki ayrıntılı şemada gördüğünüz üzre, şu köşegenin kestiği sağ kulakçık açıldığı vakit, bakın yukarıdaki guguklu saatin guguğu dışarı fırlamakta; aynı anda sol karıncık da terso bir çalımla rakibini kucaklayıp santraya bırakmaktadır; santral orası evlâdım; götünüzden sallamayın efendiciğim, kabak gibi meydanda işte, kaçırdık bakın: sol karıncık kaleye çarptı sizin yüzünüzden aa..

    neyse, şemanın hemen altında daire içine alınmış mafizzamir beyin ön lobutunu görüyor musunuz; evet evlât; işte oradan geçen doğrunun da bir asimptot olduğunu ve tanjantın üçlü fonksiyonunda balçiçek pamir'le yiyişme eğrisi çizdiğini de, bakın değneğimi takip edin, gördünüz değil mi; seçemedim sanki biraz evlât; bakın değneğimle dürtüyorum orayı; hah şimdi gördüm evlât.. miyop filân değilsiniz siz efendiciğim, gözleriniz öküz gibi maaşallah; sağ olasın evlât..
  • çoğu sabah kendisine telefon açıp "bana güzel birşey söyle kuzen" diyorum. çok ihtiyacım oluyor çünkü o yumicik ağzından çıkacak 3-5 güzel kelama. ama bu beyefendi ya telefonunu açmıyor, ya da açıyor ve bu isteğime "sucuklu yumurta" diyerek karşılık veriyor. biraz daha üstelesem en fazla "sarmısak" diyecek, geleceğimiz nokta bu yani.
  • aza tamah etmeyen çoğu bulamaz demişler. kendisi bloc party'ye öyle bir tamah eder ki, içimden, al ulan al bütün güzel şarkılarım sana doğru demek gelir, şarkılar gelir, çoğu bulan mafiz esneklik katsayısı pek çok olan bir yay gibi boşalır dizginlerinden, çok oynama kız derler derler ama dinlemez , peşinden sürükler kitleleri ve kütleleri, ileride rakı sofralarında çal bir helicopter da oynayalım denirse onun sayesinde olacaktır.
hesabın var mı? giriş yap