• gündemi domine eden terör haberleriyle "uyanan" değil bilakis "salt bir milliyetçilikle uyutulan" bir ulus için kötü değil iyi olmuştur bence.. facebook'ta birbirine siyah kurdela yollamakla, balkonuna a4 büyüklüğünde bayrak asmakla "hiç bir şey" olmadığını anlasın artık bu millet. sıkıldım ben bu iki hafta süren milliyetçilik şovlarından. devlet ya da ordu kısa vadede sonlanacak ve biraz da yürek isteyecek bir faaliyete kalkışmadıkça bu terörün sonu yok.. nefret ettiğimiz düşman bir avuç çapulcu olmaktan yıllar önce çıktı, ordunun bir anlık tazyiğiyle yok edilmeyecek kadar büyüdü. bu yüzden savaş durumu ilan edilip milletçe askere alınmadıkça buna vatandaşın en ufak bir müdahalesi de yok. üç gündür sadece bağırıp çağırıyoruz ve birbirimizi geriyoruz. çünkü biz bunu seviyoruz. lütfen susturmayın bizi..
  • insanları sakin ve bir arada tutmak için çok yerinde ve doğru bir karar.
  • daha televizyonlar bir yayın yapmaya fırsat bulamadan olay duyurulduktan hemen sonra, başbakan çıkıp emekli askerler konuşmasın, cemil çiçek basın sussun demiştir ve bu şekilde zaten sansür kararlarını ve niyetlerini iletmişlerdir. bilahare yazıya dökmeleri iyi olmuştur, çünkü söz uçar yazı kalır .
  • kanalturk izlenmektedir yemekte:

    -napmislar haberleri mi yasaklamislar?
    +hii evet..
    -ee diger kanallarda verdiler mi haberini filan bunun peki?
    +bilmiom ki bakmadim..ehe sansur haberinin haberini vermeyi de sansurlerler belki..

    (bkz: anne ogul diyaloglari)
  • yapılanın doğru veya yanlış olması konusu karmaşık; benim niyetim bu kararın çeşitli yönlerini sorgulamaktan ibaret olacak bu yüzden.

    herkesin bahsettiği haber alma özgürlüğü meselesi var bir. yani bu kadar gündemdeki bir olay ile ilgili haber kanallarının kısıtlanması; bu esnada da özellikle orduyu zayıf ve mağdur gösterecek sunumlardan uzak durulması istenmiş. yani devlet, halkın aldığı haberler karşısında kendisine (hem hükümete hem askere) duyulan güvenin sarsılmasını engellemek istemiş. ordunun da basın açıklaması yapma geleneğinin, hani ülkenin mühim olaylarına ideolojiden uzak düşünce sistemleri çerçevesinde yorum getirmesinin şıp diye kesilmesi, onun yerine iki satırlık "bilgi notları"nın yayınlanması da benzer bir politikaya işaret ediyor. devlet, halkına vahşetin gerçek yüzünü göstermek istemiyor. bunun askeri hükümeti devlet planlama teşkilatı yok, bir devlet vahşeti halkına açıkça anlatırsa o halkın yine vahşeti seçmek için ya aptal ya da hasta ruhlu olması gerekir.

    bir de diğer taraf var; medya. türkiye'deki hakim medya organları, para üzerine kurulu bir yayın anlayışına sahip ekseriyetle. birçoğunun bir konudan sansasyon, ilgi çıkartmak için utanmadan neler yaptıklarını görüyoruz, işitiyoruz, okuyoruz. "milli his"ler de bunlardan biri tabi ki. artık gazeteciliğin şeklen ortaya konması dahi yok; en gaz şeyler en saçma ama dikkat çekici atraksiyonlarla sunuluyor. bunların neticesinde ne olur, acaba bizim söylediklerimiz ne kadar doğru veya doğrunun ne kadarı, bunlar ikincil hep. önce gaz veriliyor, sonra "aslında şöyle de bir açıklama var" teraneleri.

    şu durumda, böyle bir sansürün, sermayenin halkı manipüle ederek siyasi amaçtan dahi bağımsız (daha doğrusu siyasi amacı yaratan) eylemlerini engelleme işlevine sahip olduğunu da söyleyebiliriz. sermayenin halka bu tip yönlendirmelerde bulunmasını engellemek de bittabi devletin işidir. ha neoliberal politikacılar bunu yapıyor, o zaman bu ne kadar gerçekçidir diye sormayın. gerçekçi olsa da olmasa da, bunun bir etkisi böyle bir kontroldür.

    özellikle sansürün terör haberlerinin verilmemesi değil formatlarının gözetilmesine dair olacağı gerçeği de ortaya konduğunda, bu iyi mi kötü mü diye insanı düşündüren bir hareket oluyor.
  • olsa olsa türkiye'nin demokratikleştiğine delalettir.koskoca akademisyenler,anlı şanlı entellektüeller,köşe yazarları akp türkiye'yi demokratikleştiriyor diye yalan söyleyecek değil ya,bize de inanmak düşer elbet. (bkz: mehmet altan) (bkz: murat belge) (bkz: emre aköz) (bkz: ikinci cumhuriyetçilik)
  • bir benzeri olan enver paşa tarafından sarıkamış faciası sırasında yapılmış ve basın üzerinde terör estirilmiştir.

    ama ne olmuştur? enver paşa ve alaman hayranı avanesi ülkeyi kaderine terk ederek en kısa zamanda tüymüşlerdir. şimdi de biraz benziyor durum. bunca dışa bağımlılık [iktisadi ve siyasi - ama kültürel de] demek ki kalıcı bir maraz bizde, arada nüksediyor.

    tabii, enver paşa and the putrid seeds adlı kötü metal grubu * sarıkamış faciasını bir süreliğine engellemişlerdir. ya sonra? orada donan onbinlerce insan unutulmuş mudur?

    yemeyin lan bizi.
  • ne bu hükumetin, ne geçmiş hükumetlerin basiretsizliğini, ne de ordusunun durumunu sorgulamayan; ''elinizde bunca ödenek bunca yetki var'' diyerek hesap sormayan, bunun yerine ''beni tekrar askere alın!'' diyerek şovenizmden gayri bir iş beceremeyen bizlerin yaptığı kadar işe yarar bir karardır.
  • gazeteleri ve internet sitelerini bağlamadığı için "pkk'nın haber ajansı" olarak bilinen fırat haber ajansı tarafından güzide (!) medyamıza servis edilen pkk'nın kaçırdığı 8 askerimizin fotoğrafları gazetelerde boy göstermeye başlamış, tam da pkk'nın istediği olmuştur; dedirten karar. medyamız ölçü bilse, düzen bilse gerekmezdi diye düşündürten karar...

    2003 yazında fransa'da sıcaktan 15.000 kişi öldü. tam 15.000... haberimiz oldu mu?
    bizde kuş gribinden iki tavuk öldü, medyamız sayesinde neredeyse değil turizmin kesilmesi, az kalsın millet memleket sınırlarını terkedecekti vebadan kaçarcasına.

    tabii ki haber alma hakkı vardır. ancak medyamız haber verme olgunluğuna erişmediği için pkk'nın veya diğer örgütlerinin propagandasını yapmaktadır çoğu zaman, habercilik yapıyorum zannederken.

    buyrun, haber alma hakkınızın engellendiğini düşünüyorsanız, "mutlak hak" olmayan bu hakkınızı bir kefeye, terör örgütünün kaçırılan askerler vb. konularla propaganda yapmasını diğer kefeye koyun, hangi taraf ağır basıyorsa, rtük'ün bu kararını ona göre değerlendirin.
  • terör haberi dediğiniz şey sanki olayın kendisi yeterince acı değilmiş gibi arkada acıklı bi ararbesk şarkıyla iyice ajite edilerek verilen ve ekran başında hali hazırda yüreği yanan milyonlarca insanı helak olana kadar ağlatıp galeyana getirmekten başka bir amacı olmayan şehit cenazesi görüntülerinden ibaret olduğu için basın özgürlüğüyle, haber alma hakkıyla bilmemneyle çok da alakası olmayan bir konudur. yok sansürcülükmüş de böyle şey mi olurmuş da diye kopartılan yaygarayı duyan da sanır ki saldırının gerçekten oluş şekliyle ya da karakoldaki güvenlik zaaflarıyla ilgili doğru dürüst bir haber veriliyor da hükümet bunu engelliyor. hayır yahu tek engellenen şey bu geri zekalı basının sorumsuz yayıncılığı yüzünden milletin iyice gaza gelip sıf kürt olduğu için insanlara saldırmasını engellemek (ki malesef bazı yerlerde bu konuda geç kalındığının haberleri gelmeye başladı bile). elbette basın özgürlüğü, ifade hürriyeti bunlar güzel şeylerdir gerekli şeylerdir ama basın dediğiniz şov haber ve posta gazetesi be abi. azıcık mantıklı olalım lütfen...
hesabın var mı? giriş yap