• hedefim ve hedef tahtam.
    şu saatten sonra ulaşmak istediğim son durak gibi dursa da tam olarak bu nedenle kendime öfkelenmeme ve hedefime saldırmama yol açıyor. sade yaşamın genel kabullere uygun tariflerini gözüm görüyor, aklım alıyor, gönlüm de eyvallah diyor ama zamanın elden geçirdiği algılarımda bir sorun var sanırım, bazen bu sade yaşam kurgusu bende ört ki ölem hissiyatı yaratıyor, olmuyor.

    asosyalliğimin nirvanasına erdim, ötesi yokmuş, gördüm. şimdi dönüş yolunda attığım ekmek parçalarını topluyorum el yordamıyla, halim budur. ve bu garip boşlukta fark ettim ki, sade bir yaşamı marazi bir tutkuyla istemişim. marazi olan bir şeyin sade olamayacağını anlayamadan.

    aklımda kalsın: listelenen, maddelenen bir şey sade olabilir mi? "sade yaşam reçetesi" gibi bi şey varsa şayet, maddelerinde sadeleştirme yapabilir miyim?
  • "yaşamak için yeterince evrensel unsur bulmak, can veren su ve hava bulmak, bir sabah yürüyüşü ya da akşam gezintisi ile tazelenmek, geceleri yıldızlar ile heyecanlanmak, bir kuş yuvası veya ilk baharda bir kır çiçeği ile neşelenmek, sade bir yaşamın ödüllerinden bazılarıdır." -john burroughs
  • sade kahve gibi guzel,huzur dolu,mis gibi kokan çok lezzetli bir hayat. olsa da içsek , olsa da yaşasak.
  • sade yaşam, içinde bulunduğumuz ve kölelerin teknoloji çağı olarak adlandırdığı, diğer insanlara maddi olarak bağlanma getirisi/götürüsü bulunan bir çağda apple iphone satıp nokia 3310 kullanmak gibi algılanıyor. diğer insanlarla letişime bağlı yaşam sürdürme savaşı içinde cebelleşirken, insani dürtüleri ve içcelleştirdiğini varsaydığım kopuk yaşam durumuna geçişi basite indirmiş gibi.

    "çağın gerekleri"ni (-ki bu özneldir aslında) gereksiz addedip minimuma indirilmiş yaşam standardıyla mutlu olacağını hayal eden bireyler için, çevresel faktörler işine girdiğinde işler boka sarar duruma gelebiliyor. gerçek mutluluğu hedeflerken ve bir savaştan sıyırılıp izole olmaya çalışırken daha büyük bir savaşın(kendisiyle) içinde bulabiliyor kendisini.

    ve aslında "sade yaşam" denen şeyin, tam bir tanımının olmadığını, çoğu kişiye göre bi sahil kasabasında yaşamak klişesini yedi göbektir yaşayan insanlar için farklı bir sade yaşam tanımı olduğunu görüyor olmak, bu değişken tanıma güvenilemeyeceğini acı bir şekilde yüzümüze vuruyor.

    - sade yaşıyorum, mutluyum.
    - sorumluluklarımı azalttım, mutluyum, huzurluyum.
    - ferrari'yi satıp şahin aldım, vergilerim az, az yakıyor, mutluyum.
    - insanlardan koptum, asosyal bir yapıda kafama göre takılıyorum, mutluyum.

    her insanın kafasındaki sade yaşam formülüne ulaşma çabasıyla yaşadığını görmek, sikeyim hayat planını, koy götüne rahvan gitsinci yaşam felsefesine yaklaştıkça arkada biriken "çağ gereklerini" toplamanın gitgide zorlaştığını görmemizi sağlıyor sadece. o alexander supertramp tarzı sade yaşam hayali de, sizden beklentileri olan insanların içinde bulunduğu devasa network'un yoğunluğu kadar korkutucu bir hayal kırıklığı bırakıyor geride.
  • tasarrufla karıştırılan kavram.
  • -çizilen sınırları, örülen duvarları, dayatılan fikirleri aşmak.
    patrica koyuna (bkz: cunda adası) yolu düşenler rastlamış olabilir, bir çift vardı denizin kıyısında yaşamını sürdüren. derme çatma bir baraka, üç beş masa sandalye, yolu düşenler için odun ateşinde çay satmak için, bir kayık ve çeşidi bol bir küçük bahçe. alman kökenlidir kadın, ellilerinde ve sevdiği adamın izinde yaz kış orada yaşarlar. elektrik, su yok, hiçbir abonelik yok, kira, mülk derdi yok. çağımızda görülen robinson hayatı onlarınki. ne kadar gıptayla bakmış, neden olmasın diye iç geçirmiştim. olmadı tabi, zordur bu tür radikal kararlar almak, sınırları aşmak.
    görünmez prangalarla yaşıyoruz ve görünmez dikenli tellerle çevrili hayatımız.
    arda turan ile evli olan aslıhan doğan' ın babası sabri doğan 2000 yılında dedeman oteli'nin 11. katından boşluğa bırakır kendini. çok sonraları yaşadığı bunalımı, varoluş çatışmasını anlatacaktır gazeteci ayşe arman'a, detaylar için (bkz: sabri doğan) özeti, para kazanma hırsıyla gelen zenginliğin getirdiği boşluk duygusu.
    iki farklı örnek, hayatımızda karşımıza çıkan binlerce farklı örnekle artırılabilir.
    kaç kişi (bkz: egede sahil kasabasında yaşamak) hayaline sahip değildir?
    hayatımızı esir alan sistemsel sorumluluklardan ve bize dayatılan, zorunlu hissettirilen prangalardan kurtulmaktır sade yaşam. abonelikler, banka ve sigorta araçları, hayatımızı kolaylaştırdığı iddia edilen makineler, yaşam alanımıza giren ve ne işe yaradığı meçhul nesneler, kıyafet, aksesuvar, kozmetik, temizlik ürünleri. altı ayda bir yenilenen teknolojik aletler. sahip olmak için ömür tüketilen evler, arabalar. insanın en değerli artı değeri olan zamanı tüketen iletişim araçları. doymak bilmez bir iştahla hayatımıza sokulmaya çalışılan ve sistemin sürekliliğini sağlayan tüm araçlar, özetle.
    ruhumuzu emen bu araçlardan ne kadar uzak kalırsak, benliğimizi o kadar öne çıkarabilir, kendimizi taniyabiliriz.
    kuşkusuz tamamen dışında değiliz, hiçbir zamanda dışında kalmayacağız sistemin. ama bırakın başkaları tuketsin kışın dondurmayı.
  • muhtemelen aşırı yoğun, koşuşturmalı, hiç bir yere yetişememeli, telaşlı ve haşhaşili bir hayata son verme isteğinden kaynaklanır. insan ömrünün son evresidir artık. evrimini bu yönde tamamlamış, elektronik cihazlardan götü kanser olmuş, teknolojiye ayıracak ödeneği kalmamış, her yere erkenden gidip biraz etrafı seyredeyim temalı bir hayat düşleyen insandır artık bu. bütün yetilerinden sıyrılmak, bir çoğunu unutmak hatta, en çok bildiği konuları bilmezden gelmek, yarım yamalak kafalarıyla konu üzerinde cirit oynayanlara sadece gülümseyebilmek, kalsın, almıyorum, istemiyorum, böyle iyiyim ben diyebilmek, kalabalık arkadaş geyiklerinden haz alamamak, birilerini dinleyememek, tahammül edememek, önce köyde bir zikim yok deyip şehre göçüp, şehirde de herşey plastik deyip köy hayatını özlemek gibi bişiy aslında. velhasıl çelişkili, tutarsız bir durumun içinden sıyrılmak. başarabilmek mi? görücez.
  • (bkz: minimalizm)
    (bkz: less is more)
  • az düşünmek, çok gezmek, az almak, çok gülmek, az dert, çok arkadaş, az eşya, çok kitap ile sağlanabilecek yaşam formudur.
hesabın var mı? giriş yap