• - sevgilim bir odun.
    - o zaman ben sana kodum!
    - ama niye boyle diyorsun, uymadi ki $imdi bu serzeni$e?
    - olsun, uysa da kodum uymasa da kodum.

    got yiyorsa yukaridaki diyalogu yazsinlar, istinye park'in yarisini satin almazsam cocugumu keserim.
  • sabah evden çıkıp işyerine giderken bilboardların üzerinde görüp dumur olduğum slogan.

    hayır bazen medeni cesaretine coş gelmiş vatandaşlar özeline böyle afişlerle ilan-ı aşk ederler ya, yeminlen öyle bişey sandım. herhalde biri manitasından kazık yedi acısını bu şekilde çıkarıyor , allah allah belediye böyle birşeye nasıl müsade eder derken sabah sabah uykulu uykulu gözlerimi iyice oğuşturarak yeniden okumaya çalıştığımda ise altındaki 'aksini ispatlayın sevgilinize istinye parktan birşeyler alın' anlamındaki yazısıyla aşmış gudiklikte bir reklam olduğunu anladım.

    bu cart curt günlerinin***tüketimi arttırmak amacıyla satıcı tayfası tarafından uydurulduğunu ispatlamaktan başka bir işe yaramayan bu reklam sayesinde, bir liralık güle on lira, on liralık kazağa elli lira verenlerin haricindeki kesimin odun yerine konması artık gudikliğinde radikalleştiğini gösteriyor.

    sen sevgiline istinye park'tan birşeyler alıyorsun, demekki onu seviyorsun. sen sevgiline'istinye park'tan'birşey almıyorsun, demekki odunsun. peki öyle olsun, yalnız allah müstakınızı versin. bakalım bu saçmalık kalacak mı kaldırılacak mı...
  • ben bu sabaha kadar söyle okuyordum bunu:

    "sevgilim bir odun.
    tersini ispatla, istinye park'tan hediye kazan."

    (nitekim bence bir art direktör hatasi sebebiyle alttaki açiklamanin fontu, yeterince büyük ve okunakli degil. e maalesef, bir aracin içinde giderken okuyoruz. o yüzden hepsini okumak için birkaç saniyemiz oluyor. okuyamiyorum doktor.)

    iste bu yüzden, ben sandim ki, istinye park bir yarisma açmis. "sevgilim bir odun"un aksini ispatlayan bir yazi yazacaksin yahut foto moto yollayacaksin ve hincal uluç'tan filan olusan bir jüri seçecek, hediye kazanacaksin. "aferin" dedim. "nihayet bu sevgililer günü denen seyi, birileri farkli ele almis." dedim. "almaya degil yazmaya tesvik ediyor, ne tatli." dedim. huzur içinde eve gittim.

    fakat bu sabah, tam odunun önünde trafik sikisti...
    uzun uzun okudum ve bir de ne göreyim? "istinye park'tan hediye almayan odundur" diyor. basimdan asagi sular döküldü. "yuu" dedim. ("ulan allah belanizi versin" de demek istedim ama evrene negatif düsünceler göndermek istemedim.) sonra tekrar "yuu" dedim.
  • tüketim, tükettirme, tüketici, reklam çılgınlığının son noktası. tüketmiyorum ulann çığlıkları yükseliyor içimden. içimden.
  • damarınıza basalım, gaza gelicek aptalları sevgi ayağına biz dürtelim manalı reklam sloganı.
    hepimiz odunuz
  • kriterlerini kimlerin belirlediğini bilemediğim reklam sloganı.
    reklamı beğenir beğenmezsin o değil mevzu. mesela ben çok negatif düşünmüyorum reklam hakkında yalnız konsepti biraz eksik geldi bana.
    şimdi sevgilinin odun olmadığı konusunda nasıl bir kanıt istiyor bu arkadaşlar.
    mesela gidip alışveriş merkezinin giriş katında hayvanlar gibi düzüşsek inandıracak mıyız kendimizi. merak ediyorum kriteri nedir.
    hediye alınca mı gerçekten iyi sevgili olunuyor. mesela adam gitse sevgilisine vibratör alsa ne diyecekler.
    - çok ince ruhlusunuz gerçekten harika bir seçim.
    şeklinde bir tutum mu sergileyecekler ben anlamadım ki.
    kriterleriniz nedir arkadaşım anlatın bize. iyi sevgili kriteri nedir. nasıl ispatlayalım.
    hayır oraya gelince en azından bir kaç ipucumuz olsunda maymuna dönmeyelim ideal olacağız diye.
    hem kadın belki çalı çırpıya sürtmenin bir adım ilerisini seçmiş ve oduna veriyor.
    kime ne?
  • yalnızlıktan bıkmış, şişme bebek alacak parası da olmayan abaza bünyenin söylemi. sevgilim olsun odundan olsun dusturuyla ağaçtan pinokyo misali bir sevgili yapmış olduğu açıktır. ne yazık ki er geç içinde bulunduğu üzücü, acıklı durumu farkedip bir gözyaşının yanağından sessizce süzüldüğü anda sölediği gözlemlenmiş bu söylemi.

    (bkz: allah sabır versin)
  • kavram karmaşası yaratmıştır, aynı pano içerisinde belli ki aynı kişinin iki düşüncesi belirtilmiştir. "sevgilim bir odun" "aksini ispatla" temalı sloganlar ile anlatılmaya çalışılan "madem sevgilim bir odun o halde gidip ona bi hediye alıyım da ne kadar odun biri olduğuna suratına adeta bir tokat gibi çarpayım" dır.
  • alış-veriş merkezlerinin, firmaların, şirketlerin, holdinglerin ve bilumum piyasa bileşeninin insanların sevgisine, aşkına doğrudan doğruya müdahale etme hakkını kendinde bulduğu, piyasanın koyduğu kriterler yapılmazsa şaka yollu da olsa kınandığını, ayıplandığını gösteren reklam sloganıdır sevgilim bir odun.

    hürriyet'te haberi okuduktan sonra reklamcılardan alınan demeçleri de okudum ve bir şey gözüme çarptı. günseli özen ocakoğlu adlı reklamcı kişi "firma yeni bir sevgililer günü hatırlatmasının ötesinde yeni bir sevgili ilişkisi dönemi başlattı." diyor (http://www.hurriyet.com.tr/…61.asp?gid=229&sz=13127). ibretlik ve korkunç bir cümle bu. herhangi bir firma, insanların, en azından bazılarının hayatına doğrudan doğruya müdahale ederek odun olmamak için nasıl sevgili olunmasının yolunu gösteriyor. para harcayın diyor kestirmeden! sevgilinizi öpecekseniz para harcayın, şiir felan okuyup güzel sözcükler söylemenin alemi yok, iyi cümleler kurma zahmetine girmeyin para harcayın, hayal etmeyin yapılmışı var biz de, sahip olmak için tek yapmanız gereken para verip almak. ne güzel de pırlanta yüzüklerimiz var bir bilseniz! hadi durmayın, para harcayın!..

    leyla'ların ve şirin'lerin, çölleri aşan mecnunların, dağları delen ferhat'ların yüzüne bakmaya utanıyoruz. ne diyelim ki onlara.. aşk piyasada mahzun!*
hesabın var mı? giriş yap