• şu cümleleri kurduktan sonra sonsuzluğa gitmiş ve gidişiyle sevenlerini yetim/öksüz bırakmış harika kadın:

    "insanın başkalarına söyledikleri kendi duymak istedikleridir. yazdıkları, okumak istedikleridir. sevmesi, sevilmeyi istediği biçimdedir."
  • "ama insanın gerçek yeteneğini,tüm yaşamını,kanını,aklını,varoluşunu, verdiği iç dünyasının olgularının sizler için hiçbir değeri yok ki... bırakıyorsun insan onları kendisiyle birlikte gömsün.ama hayır,hiç değilse susarak hepsini yüzünüze haykırmak istiyorum.sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla,namus anlayışınızla,başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yanım yok.aranızda dolaşmak için giyiniyorum.hem de iyi giyiniyorum.iyi giyinene iyi yer verdiğiniz için.aranızda dolaşmak için çalışıyorum.istediğimi çalışmama izin vermediğiniz için.içgüdülerimi hiçbir işte uygulamama izin vermediğiniz için.hiçbir çaba harcamadan bunları yapabiliyorum,birşey yapıldı sanıyorsunuz.yaşamım boyunca içimi kemirttiniz.evlerinizle.okullarınızla.işyerlerinizle.özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz.ölmek istedim,dirilttiniz. yazı yazmak istedim,aç kalırsın dediniz.aç kalmayı denedim,serum verdiniz.delirdim,kafama elektrik verdiniz.hiç aile olmıyacak insanla biraraya geldim,gene aile olduk.ben bütün bunların dışındayım..."
  • tezer özlü ile ilgili yazılanlara hızlı bir şekilde göz attım. zenci rumuzlu yazar dışında olumsuz denebilecek bir iki söz söyleyen çıkmamış. gözden kaçırdıklarım varsa kusura bakmasınlar.

    hakkında yazılanlar daha ziyade, zihninde intiharın kıyısında gezinip durması ama intihar ederek değil kanserden ve üstelik hayata tutunarak ölmüş olması ve aforizma tadında cümlelerinin etrafında kümelenmiş. arada dahi diyen de çıkmış, edebiyatımızın yüz akı diyen de, dişi oğuz atay diyen de. ağzım açık okudum.

    hakikaten sevenlerinden en içten duygularımla özür dileyerek söze başlamak istiyorum. bırakın dehayı, oğuz atay'ı falan, karşımızda doğru dürüst bir yazar bile yok. yaşamın ucuna yolculuk bol bol başka yazarlardan alıntılarla bezenmiş, kopuk kopuk gezi notlarından başka bir şey değil. öyle ki bir editör el atmış olsaydı muhtemelen ortada en azından bir kitap olurdu. ne fiziksel yolculuktan bir şey anlaşılıyor ne zihinsel yolculuktan.

    hayat çok anlamsız bilmem ne, ölüm aklımdan çıkmıyor, çok bohemim lanet olsun, sevdiğim yazarın yaşadığı yere gidiyorum hohoyt gibi derinlemesine mevzular arasında girdaplar yaratan ve edebiyat tarihini alt üst eden bir üslup ve kalem işçiliği var sanki. edebiyat sever olmak, bir takım yazarlara hayranlık beslemek onlar gibi değerli olmak için yeterli değil de gel anlat anlatabilirsen. yetenek yok, bir kitabı çatacak zihinsel güç yok; kitabında, sırtına çantasını vurmuş, akdeniz havzasında geziye çıkan, az biraz dertli tasalı hemen her insanın yazabileceğinden öte bir şey yok.

    kaldı ki yaşamın ucuna yolculuk adlı kitapta imkanları ölçüsünde hayatın tadını çatır çatır çıkaran, gittiği gezdiği her yerde nerden kaynaklandığı da pek belli olmayan, derinlik desen hak getire, iç dünyasındaki karmaşayı falan anında boşlayabilen, bol vakti olduğundan saracak yer arayan bir stereotiple karşılaşıyoruz. kitabın isminin gecenin sonuna yolculuk'u çağrıştırıyor olması da ayrıca asap bozucu.

    bir diğer mesele, kimin cin fikriyse artık, tezer özlü'nün oğuz atay'ın kadın karşılığı olarak lanse edilmiş olması. ucuz bir reklam manevrasından öte ayıp. oğuz atay dünya çapında büyük bir edebiyatçıdır ve çıraklık eseri tutunamayanlar hem biçim hem de içerik olarak cumhuriyet romanının en güçlü yapıtlarından biridir. yeri gelmişken, oğuz atay'ın tutunamayanlar'da bol miktarda dalga geçtiği yarım entelektüeller ve onların buhranları cuk diye tezer özlü'nün üzerine de oturmaktadır. bu da ayrı bir ironi. oğuz atay'a bayağı bir ayıp edilmiş diyeceğim de neticede edebi değer diye bir şey varsa zaman karar veriyor zaten.

    son olarak, başta özür dilediğim tezer özlü severler var ve sayıları hiç de az değil. bu işlerden bir ben anlamadığıma göre bu durumun bir hikmeti olmalı. hakkında yazılanların ekseriyetle, özellikle de genç yaşlarda zihni bol miktarda esir alan hayat-intihar-ölüm ekseninde dönen alıntılar olduğunu fark ettim. bu konularda bu denli doğrudan ifadelerle seslenen pek az yazar çıkmış olması muammayı çözebilir herhalde. kimsenin keyfinin kahyası değilim ancak tezer özlü vasat bir yazar bile değil, yaşamın ucuna yolculuk da bol miktarda (ve başka ve iyi yazarlara ait) alıntıyla doldurulmuş gezi notlarından öte bir şey değil. birinin çıkıp bunu söylemesi için çok beklenmiş.
  • "düzen ve güven kadar ürkütücü bir şey yoktur.hiçbir şey.hiçbir korku... aklını en acı olana,en derine,en sonsuza atmışsan korkma.ne sessizlikten, ne dolunaydan,ne ölümlülükten,ne ölümsüzlükten,ne seslerden,ne gün doğuşundan,ne gün batışından.sakin ol.öylece dur.yaşamdan geç.kentlerden geç.sınırları aş.gülüşlerden gec.anlamsız konuşmaları dinle,galerileri gez,kahvelerde otur -artık hiçbir yerdesin."
    aşk onsuz yaşayamayacağını bilmek yine de bunu ona söyleyememektir.
  • bu da cok gec kalinmis bir entry.
    tezer'i okuyan bilir..
    yasamin ucuna yolculuk'u herkes yazamaz zaten.
  • --- spoiler ---

    "sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yanım yok. aranızda dolaşmak için giyiniyorum. hem de iyi giyiniyorum; iyi giyinene iyi yer verdiğiniz için...''

    --- spoiler ---

    (bkz: yaşamın ucuna yolculuk)
  • depresyonda olup olmadığımdan emin değilim.
    yani, mutsuz değilim. ama mutlu da değilim.
    gün içinde espriler yapıp gülebiliyorum.
    fakat bazı geceler yalnız kaldığımda,
    nasıl hissedildiğini unutuyorum.
  • bu başlıkta pavese yazmayanı dövüyorlar sanırım.

    daha önce de yazmıştım: eğer pavese'yi seviyor ve benzer bir şeyler arıyorsanız son adresiniz tezer özlü olsun. "peki adresimiz ne olsun?" derseniz ona verecek bir cevabım maalesef yok ama tezer özlü denen ergen heyezanlı (edit: jdjd burasi hezeyanli olacak tabii, mesaj atip uyaran yazarlara tesekkurler) hanımefendi ile pavese'nin adının aynı cümlede geçmesi bile bence italyan yazara hakaret sayılabilir.

    yazmak, arkasında bir eser bırakmak isteyenlere de bir sözüm olacak: vazgeçmeyin. tezer özlü'nün "büyük yazar" olarak anıldığı, kitaplarının yıllar sonra bile hâlâ bulunabildiği ve övülebildiği bir dünyada pekala siz de biraz uğraşırsanız aynı şansa sahip olabilirsiniz.

    okumadan çamur atıyor değilim, tezer özlü'yü okudum ve gerçekten hayatımda bu kadar boş, kopuk, derme çatma, liseli kız tadında yazılmış başka bir şey okuduğumu zannetmiyorum. hele ki pavese gibi gerçekten çok acı çekmiş, çok güzel şeyler yazmış bir adamla ilişkilendirilmesini hiç mi hiç anlayamıyorum.

    tezer özlü'nün yazdıklarını bu işin birazcık üzerine eğilen, eli kalem tutan, kitap okumayı seven bir lise öğrencisi pekala yazabilir. o zaman takdir ederim yaşı gereği... ama tezer özlü gibi 30-40 yaşına gelip de hâlâ böyle "ben çocukken"li cümlelerle edebiyat parçalayan tiplere söyleyecek bir şey bulamıyorum.

    kendisi benim nazarımda türkiye'nin açık ara en abartılmış yazarıdır (?) açıkçası. okumayın diyemem. okuyun. okumaktan zarar gelmez. belki seversiniz zaten, ona diyeceğim yok. sadece pavese'yi okuduktan sonra, "oley, tarzları benziyormuş!" diye bir ümitle tezer özlü falan okumayın, yoksa çok büyük hayal kırıklığı yaşarsınız.

    ben nereye bağlandığı, başı sonu belli olmayan hezeyanlar okumak istiyorum derseniz tezer özlü'yü seversiniz ama edebi anlamı olan, sizi düşünmeye sevk eden, içinize dokunacak bir şeyler arıyorsanız hiç uğraşmayın derim.
  • "insan ölümünü kendi kendine ölüyor."

    cocuklugun soguk gecelerinden bir cumle..
  • zaman disi yasam eski kocasiicin yazdigi senaryo.. evet haklisin herkes yazamaz oyle bir metin.
    "her varolus kendisiyle birlikte olumu de getirmiyor mu"
    daha ne diiim?
hesabın var mı? giriş yap