• zamanında katıldığı beyaz şov'da şöyle bir şeyler söylemiş şahıs:

    "diyelim ki torbada 8 beyaz 2 kırmızı top var. ben bir top çekersem bunun kırmızı olma olasılığı nedir?"

    - öğrencilerden "%20" cevabı gelir.

    "hayır %20 değil %50 dir. çünkü çektiğim top ya kırmızıdır ya da beyazdır. yani iki ihtimalden biri, yani %50 dir."

    ben bu şahsın kitap satabildiğine inanmak istemiyorum. daha en basit istatistik kurallarını, varsayımlarını bilmeyen; ya da biliyorsa da aklınca bunları çürütmeye çalışan bu şahsa torba deneyini 1 kere değil 5-10 bin kere yapmasını öneriyorum. otursun bi bilgisayar başına enter'a bassın dursun. bakalım yarı yarıya mı çıkacak.
  • ''dünyanın en akıllı insanı'' safsatasıyla karşımıza çıkan ve isminin karıştığı son olayla bunu pek bir güzel tastikleyen insandır.

    şöyle ki; kashna eğitim danışmanlık ltd. şti. tarafından ''türkiye yazıyor/yazar mısın'' şeklinde bir yazarlık yarışması düzenlenmiş. genç ve yetenekli yazarları keşfetme amacı taşıyan bu yarışmada, alanlarında hiç de yabana atılmayacak, tanınmış jüri üyeleri bulunmakta imiş. ve fakat, diyelim ki ben bu yarışmaya katılmak istiyorum. peki nasıl başvuracağım? önce 5 ytl verip broşürü alacağım. neden 5 ytl veriyorum? çünkü bu broşürün en altında işte bu dünyanın en akıllı insanının ''genel koordinatör'' olarak imzasını bir güzel attığı broşür, bir deftercik biçiminde. ''aslansın, kaplansın. senden süper yazar olur. yeter ki yazmaya başla.'' tadındaki gaza getirici bir kaç kelamdan sonra, bildiğiniz çizgili boş bir defter çıkıyor karşımıza ve işte ben, diyelim ki öykümü önce kendi el yazım ile oraya yazacak, hemen ardından nedense, bilgisayardan çıktısını alacağım ve ikisini birden göndereceğim. maksat 5 ytl ödensin, edebiyat denen paradan puldan, hırstan, şeytanlıktan, pazarlamadan uzak durması gereken bir sanat türü; böyle basit emellere alet edilsin. (kaynak: hürriyet/kültürazzi/bu günkü sayı)

    bravo erdal demirkıran.
    gerçekten dünyanın en akıllısıymışsınız. bambaşkaymışsınız. tebrik ederim.
  • bu kadar duyulmamışken, dersanede çalıştığı dönemde lisemize seminer vermeye gelmişti ve şuana kadar girilen entrylerde bahsedilenlerin çoğunu bize anlatmış, göstermişti. sorulan tüm sorulara "anlatırım ama kapasiten yetmez" cevabını verip sınıfı çileden çıkarmıştı. bir arkadaşa akıl verdiği sırada kendisine, arkadaşımıza bu aklın işe yaramaması durumunda arkadaşımıza karşı taraftan (bir iş için bir firmaya mektup yazmasını istiyordu) gelecek cevabın, babasına "sen dünyanın en akıllı insanının babasısın, gurur duy kendinle" dediğinde babasından aldığı cevabın(hassiktir) gelme ihtimalini sorduğumda o sihirli kelimeyi söyledi ve "anlamadım" dedi. top bendeydi artık gol atmalıydım hem de öyle bir gol olmalıydı ki fileyi delmeliydi. öyle de oldu. anlamadım tepkisine anlatırım ama kapasiten yetmez cevabını verip üzerine de dünyanın en akıllı insanı benim sen değil kapağını kapatınca tepki olarak beni dışarı çıkardı. çekemedi tabi.
  • bu adamda inanılmaz bir marvel kötü adam karakteri potansiyeli seziyorum. hem tipi müsait, hem de herkes dalga geçip kafa buluyor bu adamla. sanki seneler sonra yeni kostümüyle dünyayı ele geçirmek için geri dönecekmiş gibi bir havası var. hayırlısı..
  • yıl olmuş 2011 hala büyük başarısını göremedik kendisinin. kitaplarında "4 saat sonra uyanıp çalışmaya başladım." diyor ama neye çalıştığını çözemedim. milleti nasıl kandırırım? yeni kitaba ne yazsam da ilgi çeksem?... bunlara mı çalışıyor?

    kitaplarındaki üslubu arkadaşın atlasa sen de mi atlayacaksın?örneğini veren öğretmen kadar samimi. eğer kulağı böyle göstermek varken... örneğinden ders çıkarıyorsanız bu adamdan da etkilenirsiniz.

    bence yaşamanın mantığını, çalışmanın mantığını çok yanlış anlamış. bir örnekle açıklayalım:

    mahallede 2 bakkal vardı. 2sinin de kazandığı kendine yeterdi. ancak 2si de 8de kapanıyordu. x bakkalı baktı ki 8'den sonra bakkala gelenler eli boş dönüyor, "lan" dedi: "evde tv izliceme tükanda izliyim. hem milletin bi işi olur onlar gelir, hem de 3-5 kuruş kazanırım. " öyle de oldu. artık 12de kapatıyordu. tek tük gelen gidenin işini görüyordu.
    -bu durumda y bakkalı ne yapmalı?

    okuduğum 2 kitabına göre erdal demirkıran'ın yanıtı: y bakkaldı. ama en iyi bakkal olmalıydı. dükkanını gece de açık tutmaya karar verdi. artık süpermarketi var. x ise kirasını ödeyemez hale gelmişti.

    yani x'in tutunması için y'den daha da çok çalışması lazım. erdal bey'e göre herkes y gibi davransa dünya mükemmel olurmuş. kendisinin dünyadan haberi yok galiba. insanın başına ne gelirse bu rekabetten geliyor amınakoyim. cinayetler bu yüzden işleniyor erdal bey. insanlar bu yüzden aç, bu yüzden açıkta.

    oysa y bakkalı "lan benim günlük kazandığım bana yetiyor, akşam işi olan da x bakkalına gitsin nasıl olsa açık." deyip günlük 8 saat uykusuna devam etse...
    x de y de mahalleli de memnun olmaz mı?

    bu ne hırs birader. sakin olun, bırakın x bakkalı sizden iyi olsun. işinizin en iyisini yapın ama amacınız en iyi olmak olmasın. edison'un * "dur bi ampul buluyum da sikiyim ortalığı" diyerek mi çalıştığını sanıyorsunuz?
    yapmayın etmeyin.

    bu arada hiç bi sik değilim lan ben. hatta dünyanın en hiç bi sik değili benim.
  • az önce ülke tv'de sıradışı programında metrobüsün ne şahane bir şey olduğundan dem vuruyor, diğer araç trafiğine yan etkileri konusunda getirilen eleştirilere de karşı çıkıyordu.

    ona göre trafik, metrobüs için ayrılan şeritlerden etkilenmemişti. hatta kendisi bile şaşırmıştı bu kadar çok boş alan nerede varmıştı, hem ortaya metrobüs şeridi çekilmiş, hem de diğer araç trafiği etkilenmeyebilmişti.

    hemen ardından -ki benim de düşünmüş olup hak verdiğim- ambulansların metrobüs yoluna girmesine izin verilmesi konusuna dallandı. ona göre bu projenin tek eksik yönü buydu.
    ambulans derken, ambulansa yol verme mevzusuna dallanıldı.
    dedi ki zat, ambulanslar orta şeritten gitsin, araçların sağa sola çekilmeleri daha kolay olur çünkü.
    sağ ya da soldan gidince geçecek yerleri olmuyormuş. sıkışıp kalıyormuş.

    -geçecek yerleri olmuyormuş-

    peki neden olmuyormuş? onu da ben tamamlıyayım o zaman. geçecek yer yok çünkü emniyet şeritleri yok.
    emniyet şeritleri neden yok?

    hacı dünyanın en akıllı adamısın sen ya, şu hikayenin başındaki nerden çıktığını anlayamadığın ek şeritler ile olmayan emniyet şeritlerinin bağını kuruversene.
  • zamanında velet iken yerim seni öss kitabının köşesindeki ahududulu jelibonu yemek için tam 7 ay beklemiştim. öss'de sınav günü sınav kağıdı önüme gelince ağzıma atmıştım o jelibonu. sonra seneye tekrar girdim amk sınavına
  • üşenmedim, kashna.com'a girdim, bu adamın yazdığı yazıları okudum. "klasik kişisel gelişimcilerden ne farkı var" sorusu oluştu önce kafamda.. okudukça farkına vardım ve bunu bir örnekle açıklama gereği duydum, işte dünyanın en akıllı adamının bir yazısından bir bölüm

    --- spoiler ---

    "evrim tartışılırken, kimse 150 küsür sene önce yaşayan darwin’in ötesine geçemiyor. darwin falan dedi, darwin filan dedi veya darwin’e göre diye başlıyor cümleler. peki sen ne diyorsun be adam? o söylediklerin darwin’in teorileri. sen ne diyorsun? ben darwin gibi düşünüyorum veya ben darwin’e katılmıyorum demek, darwin’den başka kime veya neye ne katar allah aşkına?
    fizik tartışılırken, bu sefer einstein’ın, islâmiyet tartışılırken, imam gazali’nin ötesine geçemiyor kimse. tıp tartışılırken de durum aynı. hipokrat çıkmazına giriyor bilim adamları. ne acıdır ki bugünün tıp dünyası hala 2.500 sene önce bir yemin andı yazan hipokrat’ı aşamadı. hiç mi bir şey değişmedi 2500 senedir, her şey aynı mı? kaldı ki hipokrat yemininde geçen “tüm hastalarıma eşit muamelede bulunacağım.” ifadesi o dönemde belki söylenebilecek türden bir ifadeydi ama 2000’li yıllarda böyle bir beyan utanç vericidir. altı sene üniversite okuyan bir insana bu ahlakı veremeyen bir sistem, iki dakikalık bir yemin metniyle neyi halletmeye çalışıyor? bence 21. yüzyılda doktorlar çözüm üreteceklerine, büyük düşüneceklerine, devrim yapacaklarına, tedavisiz hastalık bırakmayacaklarına, ibn-i sina’yı, hipokrat’ı aşacaklarına... yemin etmelidirler."

    --- spoiler ---

    bilimle azcık da olsa ilgilenen bir insan bilir ki, bilim, bir birikimdir. newton, yerçekimi kanununu bulmuş ise, bu kanunun aksi ispatlanmadığı sürece, yerçekimi ile alakalı fizik kuramları hep "newtona göre" olacaktır ve yerçekiminden bahseden herkes newtona göre konuşacaktır.
    şimdi evrim, bilim dünyasının kabul ettiği bir şey (bu arada, bilmeyenler için, evrim şu değildir evrim=1-insan maymundan geliyor 2-tanrı aslında yoktur) (koskoca bir kitap iki cümle değildir ama koskoca kitabı karalamak 2 cümleye takılarak yapılabilmektedir bilimsel olmayan zeminlerde). tabi ki canlıların gelişim süreci ile alakalı konuşanlar evrime göre, darwine göre konuşacaklar, bunun aksi, bilim ile bağdaşmaz (harun yahya ile bağdaşır)
    tıp bilimi hipokratdan bugüne o kadar gelişmiştir ki, herhangi bir tıp öğrencisi (ben bile) hipokrattan daha fazla tıp bilgisine sahiptir. hipokrat, hastalıkların doğa üstü güçlere dayandırıldığı çağda, bilimsel tıbbın temellerini atmıştır ve bu nedenle önemlidir. (yemin yazarı değil yani) hipokrat yemini gelenekseldir ve bir yaptırımı yoktur zira etik kurallar ayrı bir bilimdir ve hipokrat yemininden asla ibaret değildir.

    şimdi bütün bunları neden söyledim? çünkü, ben de ortaokulda okurken bu tarz düşünceler sahibi idim. yukarda spoilerda yazan düşünceler ve daha nicesi kafamdan geçti idi, ancak hiçbir seferinde bırakın dünyayı, okulun bile en akıllı adamı olduğumu iddia etmemiştim. zoruma gitti açıkçası..
  • dunyanin en salak insani da dahil hic bir 'en' e dahil olabilecegini dusunemedigim insan. konusmalarindaki ve yazilarindaki kendini begenmislik o derecedir ki butun bunlarin kendi reklaminin bir parcasi oldugunu dusundurur.
  • öss'ye hazırlanırken okul olarak bu adamın seminerine gitmiştik, gösteri sonrası acayip gaza gelip bunun bütün videolarını izleyip kitaplarını okucam dedim. girdim youtube'a, erdal demirkıran yazdım ve ilk videoya tıkladım, ilk 10 dakika falan izledim baktım gösterideki konuşmaların aynısı, euheuhe şansımı sikeyim herifin o kadar videosu var gittik gösteriyle aynı olanını bulduk diyip başka bir video açtım, bunda da yine sahne ve kıyafet farklı ama konuşmalar aynı. böyle böyle 4-5 video gezdim ve hepsinde aynı şeyleri anlattığını görünce bütün dünyam yıkıldı, hevesim kaçtı, insanlara güvenim sarsıldı, okulu bıraktım, öss'den vazgeçtim, şuan lise terk bir birey olarak 6 yıldır iş arıyorum.
hesabın var mı? giriş yap