• olur da bir gün kariyer sahibi olursam olmusken bu adaminki gibisinden olsun dedigim kisi:

    - mit'de doktora
    - yale, princton ve stanford'da profesörlük
    - dünya bankasi bas ekonomistligi
    - clinton'un ekonomi bas danismani
    - nobel ekonomi ödülü

    öeh!
  • soner yalçın bir kitabını alıntılamıştır. kapitalizmin kölesi olduğumuzu bilip de insanın yüzüne vurunca daha bir acıtıyor pek tabi.

    panama belgeleri

    --- spoiler ---
    “merhaba ben kapitalizm;
    küçük kızlarınızı barbie bebeklerle büyüttüm; bugün sizden estetik operasyon için para istiyorlar diye neden şaşırıyorsunuz! çıkarlarım uğruna kocaman bir moda endüstrisi yarattım! istediğimi de elde ettim; 17 yaşındaki kızların çoğu dış görünüşlerinden rahatsız.
    ben kapitalizmim! bir kadının bir moda dergisini 15 dakika karıştırması kendi vücudunu beğenmemesine yetiyor!..”

    ben kapitalizmim;
    ve bakış açınızı öyle bir değiştirdim ki; hırsız bir ceo'nun hayat hikayesi sizin için azim ve başarı hikayesi olabiliyor.
    ben kapitalizmim;
    ve ortalama bir insanın; günde 5.5 saat televizyon seyrettiği, kitap okumadığı, tiyatro ve sinemaya çok az gittiği bir toplumda alaşağı edilmek gibi bir kaygım yok!
    ben kapitalizmim;
    ve steve jobs tabii ki çok önemli biriydi; ancak yüzde 1'inizin ihtiyacı olan makineleri 3. dünya ülkelerinde, ucuz işçilerle üretmekte çok başarılıydı! elbette bütün kapitalistler birer ‘aziz' gibi konuşacaklar. tıpkı bill gates gibi, 150 milyon dolarlık 66 bin metrekare bir evde yaşayan bir aziz!
    ben kapitalizmim;
    ve benim yüzümden ortalık, miras kavgaları yüzünden kanlı bıçaklı olmuş akrabalarla dolu. her yıl 20 milyon çocuk açlıktan ölürken, siz bir koşu bandının üstünde fazla yağlarınızı eritmek için ter döküyorsunuz!

    ben kapitalizmim;
    ve benim yüzümden dünyada 600 milyon obez ve 1.4 milyar insan var!
    ben kapitalizmim;
    ve starbucks için kahve üreten bir çiftçinin, oradan bir bardak kahve satın alabilmesi için üç gün çalışması gerek!
    ben kapitalizmim;
    ve uzakdoğu'da 6-12 yaş arası kızlar 200 dolar gibi komik paralarla seks kölesi olarak satılıyorlar.
    ben kapitalizmim;
    ve serbest piyasa ekonomisi dünyanın en büyük yalanı… “

    “ben kapitalizmim;
    ve kadınlara sesleniyorum! lütfen birer obje haline geldiğinizi aklınıza getirmeden victoria's secret'a koşun. avuç içi kadar çamaşıra 80 dolar verince çok mutlu olacağınızı garanti ediyorum!
    ben kapitalizmim;
    ve 15 yaşındaki bir çocuğun ipad alabilmek için böbreğini sattığını duyunca zevkten dört köşe oldum!
    ben kapitalizmim;
    ve tayland'da disney fabrikası için çalışan bir çocuğun disneyland'e girecek parayı çıkarması için 55 gün çalışması gerek.
    ben kapitalizmim;
    ve afrika kıtası'ndan her sene 8.5 milyar dolar değerinde pırlanta çıkıyor, kıtanın açlık sorununu çözmeye yetecek miktar.
    ben kapitalizmim;
    ve siz pırlantalara bayılırsınız, hindistan'da 1 milyon kişi günde 1.2 dolar kazanarak o pırlantaları üretiyorlar.
    ben kapitalizmim;
    ve yılda 20 milyon çocuk açlıktan ölürken siz aynı tişörtü haftada iki kez giymeye utanıyorsunuz.
    ben kapitalizmim;
    ve siz hangi tanrıdan bahsediyorsunuz, artık farkına varın, taptığınız tek tanrı benim!
    ben kapitalizmim;
    ve siz hangi tanrıdan bahsediyorsunuz, müslümanlar 5 yıldızlı kabe manzaralı otellerinde, ibadet ederlerken!
    ben kapitalizmim;
    ve siz hangi tanrıdan bahsediyorsunuz, bütün dünya hıristiyan bayramı noel'i sırf alışveriş yapıp eğlenmek için kutlarken, abd'de 7 milyon evsiz insanın olduğundan kimsenin haberi yok. çünkü televizyonda gördüğünüz amerikalıların hepsi havuzlu villalarda yaşıyor.
    ben kapitalizmim;
    ve yine başardım! bütün kadınları dolapları tıka basa dolu olduğu halde giyecek hiçbir şeyleri olmadığına inandırdım.
    dünya nüfusunun yüzde 50'si dünya kaynaklarının ve zenginliklerinin yüzde 1'ine sahip. dünya nüfusunun yüzde 1'i dünya kaynaklarının ve zenginliklerinin yüzde 50'sine sahip.
    ben kapitalizmim;
    ve bankacılar benim evlatlarım. amerikalıların yüzde 85'i eğer ekonomik durumlarını iyileştirebilecekse faşist bir hükümeti seçebileceklerini söylüyor. işte bu kapitalin gücü!

    sizi özgür bırakmayan, fikirlerinize sansür vuran, en sonunda polis kurşunuyla öldüren sistemi kendi elinizle kurmanız ne tuhaf? sizin ağzınızı burnunuzu kırıp hapse tıkmaları için bir sistem kuracak parayı kendi vergilerinizle sağlamanız ne tuhaf?..”

    --- spoiler ---
  • the economists' voicedeki kosesinde global warming hakkinda bir yazisi cikan nobel odullu ekonomist.

    yazisindan kucuk birkac alinti:

    "... but in spite of kyoto’s achievements, the united states, the world’s largest polluter, refuses to join in and continues to pollute more and more, while the developing countries, which in the not too distant future will be contributing 50% or more of global emissions, have been left without firm commitments to do anything. it is now clear that something else is needed. i propose here an agenda to deal first with the united states’ pollution and second with developing countries..."

    "...there is a simple remedy: other countries should prohibit the importation of american goods produced using energy intensive technologies, or, at the very least, impose a high tax on them, to offset the subsidy that those goods currently are receiving..."

    yazinin tamamina buradan ulasilabilir:
    http://www.bepress.com/ev/vol3/iss7/art3/

    ozet olarak adam kendi ulkesinin dunyanin basindaki en buyuk belalardan biri olan global warmingin en buyuk musebbibi oldugunu ikrar edip, diger ulkelere amerikan urunlerine karsi ambargo uygulamayi oneriyor. amerikanin dis ticaret aciginin cok tehlikeli boyutlara ulastigi dusunulurse bu oneri daha da ciddilesiyor.

    allahtan adam turk degil, yoksa adamin ne vatan hainligi kalirdi ne de soros cocuklugu. bir de nobeli almis ki hic kurtulusu olmazdi valla.
  • kendisiyle bir iki gun gecirme firsatim oldu, biraz bahsedeyim kendisinden.

    oncelikle onca yasina ragmen hala inanilmaz caliskan. saniyesi bos gecmiyor diyebilirim. ya toplantida oluyor, ya roportaj veriyor ya da kitaplari/makaleleri ustune calisiyor. o yasta bir insan icin gercekten inanilmasi guc bir enerjisi var. yanlis anlamadiysam bes tane sekreteri var. tum islerini bu ekip hallediyor. bu bes kisilik ekibin basinda esi anya var. isin patronu esi gibi gozukuyor:) hersey esinin onayindan geciyor, stiglitz cogu detaylari bilmiyor gozukuyor. onun haricinde gayet sicakkanli. insani germiyor. muhabbeti o aciyor diyebilirim. mesela benimle tanisir tanismaz yazdigim makaleleri sordu. bunu sormasi lutuf cunku insan ister istemez stiglitz'in yorumlarini almak istiyor. sizin lafi acmak icin debelenmenize gerek kalmadan dogrudan soruyor.

    bunun yaninda su anda politik durusu yaptigi arastirmalarin onune gecmis gibi gozukuyor. normalde akademisyenler gorunurlugunu yazdigi makaleleri tanitmak icin kullanir. stiglitz ise onceden yazdigi makalelerle (hakli olarak) kazandigi gorunurlugu politik durusu icin kullaniyor. belki makale yazmanin, en iyi dergilerde basmanin dunyayi degistirmeyecegini anlamistir:). hemen hemen her konuyla ilgili yorumu var cunku insanlar her konuyla alakali yorumunu soruyor. o da genel olarak bir seyler soyluyor. ancak cok spesifik bir yorum almak icin (ozellikle yazdiginiz makale hakkinda) iyi hazirlanip cok net bir soru sormaniz lazim.
  • afedersiniz yahudi olduğu için türkiye'yi kıskanan bir ekonomist.

    habervaktim ve yenişafak'a 1 ay yetecek kadar goygoy malzemesi çıkar bu adamdan...
  • 2001 yili nobel ekonomi ödülünü, bilgi ekonomisi (information economics, bilgi asimetrisi) konusunda yaptigi akademik calismalar sayesinde kazanmistir (michael spence ve george akerlof ile birlikte).

    sanford grossman ile birlikte yazdigi "the impossibility of an informationally efficient market, aer, 1980" makalesi bir klasiktir.
  • önemli savunumlarından biri olarak "bilginin şeffaflığı"nı gösterir. stiglitz'e göre imf'nin en büyük hatalarından biri, yöresel politikaları göz ardı etmesi ve kendi master planını saman altından su yürütürcesine işletmesi, işletmek için diretmesi. imf denetimine giren bir ülke halkı başına gelenlerden ve krizin altından kalkmak için uygulanacak politikalardan tam anlamıyla haberdar edilmelidir.
    kanımca bu günümüz imf'sinin kabul etmeyeceği yegane koşuldur.
  • 1998de yaptığı bir konuşmasında washington uzlaşmasının eksikliklerine dikkat çekip, washington sonrası uzlaşma olarak literatüre geçecek modifiye edilmiş reform paketlerinin öncülüğünü yapmıştır:

    "the washington consensus held that good economic performance required liberalized trade, macroeconomic stability, and getting prices right...to be sure, all of these are important for markets to work well…but the policies advanced by the washington consensus are not complete, and they are sometimes misguided. making markets work requires more than just low inflation; it requires sound financial regulation, competition policy, and policies to facilitate the transfer of technology and to encourage transparency"*
    (washington uzlaşması iyi bir ekonomik performans için serbestleştirilmiş ticaret, makroekonomik istikrar ve fiyatları doğru seviyeye getirmenin gerekli olduğunu öne sürmüştür... gerçekten de, bütün bunlar piyasaların işlemesi için önemlidir... fakat washington uzlaşması siyasaları tamam olmadıkları gibi, bazen yanlış yönlendirilmiştir. piyasaların işlemesinin sağlamak sadece düşük enflasyon değil; sağlam finansal denetim, rekabet siyasası, teknoloji transferini ve şeffaflığı arttıracak siyasalar gerektirir)

    asya krizi, rusya krizi derken, 90ların sonu washington uzlaşmasının ciddi sorgulandığı bir dönemdi. stiglitz'in yerine sunduğu yaklaşım; neoklasik iktisattan çok yeni kurumsalcı iktisadın yaklaşımıyla geliştirilmiştir ve sadece doğru siyasaların değil, doğru kurumsal düzenlemelerin önemli olduğunu öne sürmektedir. dünya bankası tarafından geliştirilen bu yeni jargon şu terimleri içermektedir:

    "civil society, social capital, capacity building, governance, transparency, a new international economic architecture, institution building and safety nets”**
    (sivil toplum, sosyal sermaye, kapasite yapımı, yönetişim, şeffaflık, yeni uluslararası ekonomik mimari, kurum yapımı, güvenlik ağları)

    son günlerde iyiden iyiye finansal piyasaları çökerten krizle birlikte serbest piyasaya elveda, devletin müdahalesine hoşgeldin muhabbeti yapılmakta, stiglitz el üstünde tutulmaktadır. hakkını verelim, imfnin kökten piyasacılığına ağır eleştiriler yapmıştır kendisi. fakat yine de serbest piyasa çerçevesinin içinden konuşmaktadır. yaptığı katkı reformların kurumsal yönünü vurgulamaktır, reformlara kökten bir eleştiri değildir yani.

    *stiglitz, j. (1998). more instruments and broader goals: moving toward the post washington consensus. paper presented at the 1998 wider annual lecture. helsinki.
    **higgot, r. (2006). “contested globalization: the changing context and normative challenges” in f. kratochwil & e.d. mansfield (eds.), international organization and global governance: a reader (pp. 426-443). new york: pearson.
    not: çeviriler hatalarıyla birlikte şahsımındır
  • türkçeye çevrilmiş üç kitabı vardır. ne yazık ki tüm kitapları türkçeye çevrilmedi. ingilizce bilmiyorsanız, ama ekonomiyle ilgileniyorsanız şu kitaplarını okumanızı öneririm:

    http://www.kitapyurdu.com/…ap/default.asp?id=633675

    http://www.kitapyurdu.com/…p?id=447037&sa=125968365 (bu kitabı abd'de büyük tartışmalar yarattı)
  • karl polanyi'nin the great transformation'ına önsöz yazmıştır bu adam.
hesabın var mı? giriş yap