• bu aralar ankara'da sadece kavaklıdere sinemasında oynamakta. kimliklerin 'kimlik sembollerini' * * * yok ederek ortadan kaldırılamayacağını gösteren güzel bir film.
  • aşk, aismilasyon, entegrasyon, sevgi, kimlik, sahiplik, memleket ve tarihi toprağa karıştırmış radoslav spassov. çıkan çamurdan ev yapmış, kurutmuş... bir çift de göz koymuş uzagına, o evi gozetleyen...

    adini verirken haykıran kadınlar koymuş evlerin etrafına. kara gozler, anadolu gozleri... gozlerimi de al diye haykıran kadınlar...

    ve hayat bağışı döngüsü... çocuğunu alan, çocuk veriyor yine... gönül yarası bu sefer aşkla, sevişirken kanıyor...

    yine iyi ve kotu ayrımı kararsız bir film... işin işlginç yanı bulgaristan devlet televizyonunun bu işin içinde olması. temayı, olayları düşünüyorum; trt'nin sponsor oldugu boyle bir film burda olmazdı. olsaydı da bunun aynısı olurdu... *
  • bulgaristan da bir dönem gerçekleşmiş olan, türklere istinat eden asimilasyonun, ve 89 yılı civarı gerçekleşen olay örgüsünün, aşka nazaran daha vurgulu bir tema olarak işlendiği film. ancak benim gibi zaten asıl amacı o yıllarda ne olup bittiğini öğrenmek olan birinin merakını bir nebze giderebilir.
    nejat işler in rolü öyle fazla baskın değil. vesela kazakova daha bi ön planda.

    --- spoiler ---
    adamın, kadın için dinini değiştirip sünnet olmayı göze alması; gördüğü gözleri bir daha asla unutmayıp reaktif psikoz gibi bir rahatsızlık geçirdikten sonra tedavi olunca, görsel hafızasının azalıp duygusal hafızayla yer değiştirmesinin beklenmesine rağmen, adamın halen gördüğü hiçbir gözü (özellikle de kadının çocuğunun gözlerini) unutmayıp çizimleyerek resmetmesi filmin etkileyici sahneleri arasındaydı.
    --- spoiler ---

    herkesin ilgisini çekmeyebilir belki ama yine de bulgaristan göçmenlerinin ve konuyla alakadar olup 89 civarında yaşanan bulgar-türk ilişkileri ilgisini çekenlerin gidip görebileceği, nadir rastalanabilecek türden, sanatsal yönü ağır basan bir sinema eseriydi. boş bir iş olduğunu söylemek haksızlık olur.
  • içinde çeşitli hataları barındırsa da, bulgaristan' da yaşanan asimilasyon konusunda çekilen eserlerin azlığında da mütevellit bu olaylarla ilgili gördüğüm en gerçekçi filmdi. soyadı değiştirme olayı haricinde şivelerin de benzememesi gibi eksiklikleri olsa da göç sahnesi hele o yılları yaşayanlar için unutulmazdır.
  • cesur bir konu üzerine kurulu film. yönetmen ,söyleşisinde "10 sene önce böyle bir film yapılamazdı" diyor.ama filmin bazı sahnelerinde "bulgarlara ön yargılı bir türkün çektiği gibi" bir hava var. bu, biraz acemilik biraz acelecilik biraz da "bu insanlara haksızlık edildi" duygusallığının sonucu. genel bulgar sanat temayülü türkleri aşağılamak ve incitmek üzerine oturduğundan bulgar bir yönetmenin kalkıp bu işe girmesi elbette takdire şayan.. yanı sıra filmin sinema yapısı olarak "gerçekçi" ruhuyla çelişen bir akıl hastanesi kısmı var..terapi olayı..yönetmen sanırım "ilk fikir"in böyle bir senatoryumda hafızasını kaybeden iki kişinin aşkı üzerine düşünülmüş olmasından dolayı bu sahneleri bir komedi filmi çeker gibi çekmiş..bu kısım,filmi bozmuş..onun haricinde de nedendir anlaşılmayan sahneler mevcut.. yine de özellikle sonlara doğru hoş sahneler de yok değil ve izlemeye kesinlikle değer... başroldeki oyuncunun (vesela kazakova) türkçesinin zayıflığı sanırım asimile olmuş imajı için..ama bence asıl sebebi yönetmenin bulgar bir oyuncuyla filme hakim olmak istemesi..buna da hakkı var. ..nasılki fatih akın "almanlar altyazılı izlemez" deyip türk oyuncuları kendi aralarında almanca konuşturuyorsa...
  • içinde aşk ve nejat işler i bulundurmasa hatta ve hatta belgesel olarak çekilse daha bir izlenilir olacak film yine de etkileyiciliğine diyecek yok sadece bulgar türkleri temasını işlediğinden bile izlenir
  • içinde bariz tarihi hatalar bulunan film. benim pek çok farklı kaynaktan okuduğuma göre isim değiştirme olayları bir yaz günü değil, 1985 yılının ocak ayında kırcaaliden başlamıştır. burada da amaçlanan insanları kendi köylerine, kendi evlerine kapalı bir dönemde yakalayıp, kimseyle irtibata geçmeden işleri halletmektir.
    bunun dışında aşk her şeyi affeder mi
  • 2005 bulgaristan-turkiye yapimi filmin orijinal adi. turkce adi "calinti gozler", ingilizce adi "stolen eyes".
  • dun aksam londra film festivalinde seyrettigim, senaryosunu bulgaristan'li bir turk olan nerry terzieva'nin yazdigi bir radoslav spassov filmi. basrollerden birinde nejat isler var.
    film bir ask oykusu esliginde bulgaristan'daki turklerin yasadigi asimilasyon utancini cok guzel bir dille anlatiyor. film gerek sikca soylenen anneannemin turkusu yuksek yuksek tepelere yuzunden ve gerekse lada lara yuklenmis esyalariyla yuzyillarca yasadiklari topraklardan kopartilan insanlarin dramini bir kere daha animsamak yuzunden beni bol bol aglatti.ama buna ragmen film, ana temasi olan saygi,anlayis ve sevgiyle her seyin ustesinden gelinebilir fikriyle sonunda kalbimde kizginlik ve aci degil, umut ve sevinc birakti.
    film bitiminde yonetmen, senarist ve produktorlerle yapilan soru - cevap seansinda da film ekibi sikca isledikleri konunun sagduyu sayesinde insanlarin korkunc yanlarinin biraktigi izlerin silenebilecegini oldugunun altini cizdiler.
    cikista cok kisa bir sure de olsa konusabildigim nerry terzieva filmin 2006 baharinda turkiye'de gosterilmeye baslanacagini belirtti.
  • nejat isler'in öküz gibi süper bulgarca öğrendiği ancak vesela kazakova iki kelime türkçe konuşamadığı film. filmin kurmacası biraz sade ve düzdür. pek heyecanı yoktur. biraz daha belgesel tadında olmasını beklediğim ancak bulgar filmi olması nedeniyle pek yememiştir ve aşk temasına oturtmuşlardır.
hesabın var mı? giriş yap