11 entry daha
  • "makalelerini okudum sen haksızsın!" demiş bulunduğum çürütülmedir. (bkz: tolga yarman /#14564387)*

    her gün üç beş alternatif kütleçekimi teorisi özet* arxiva gönderilmektedir. genel görelilikle çelişen bir çok gözlem mevcuttur. pioneer anormalliği*, kara cisim, kara enerji, vs. bunları parça parça açıklayan farklı farklı teoriler mevcuttur, tek deneyle teoriler arası seçim yapılamamaktadır. gerçeklik denen filin bir kısmını açıklayan teorini zamana karşı dayanıklı olduğunu da kanıtlamak durumundadır.

    üzülerek söylüyorum ama bu bir halkla ilişkiler üçkağıdıdır *.
  • gerçek olmadığı iddia edildiğinde hainlik ve vatansever olamamakla suçlanabileceğiniz çürütülme.

    çok isabetli belirtilmiş, yüksek seciyeli necip türk biliminin altından kalkamayacağı engel, çürütemeyeceği ahlaksız batı teorisi yoktur.

    bunu yapabileceğinden o kadar emindir ki, yayınlanmamış, bilim dünyasında tartışılmamış, zamana karşı testlerden geçme şansı bile tanınmamış, işin daha da kötüsü göreliliğin temel kavramları -tabi ki eksik- kullanılarak üniversite birinci sınıf matematiği ile kurgulanmış teorinin bir de tüy dikercesine basın açıklamasının yapılmasıdır. bununla ancak alay edilir.
  • immanuel tolstoveyski'den esinlenerek, mercek altına alacağım çürütülme iddiasıdır. (bkz: şu çılgın türkler/@immanuel tolstoyevski)

    çürütmenin sahibinin isminin altında dönen muahbbetlerden de görüleceği üzere iddia üzerinde dönen bir çok muhabbet mevcut ve konuya, ileride daha da artacak, bir beyaz gürültü hakim. öne sürdüğüm bilimsel iddialar göz ardı edilerek, çok da bilimsel metoda uygun olmayan bir çıkış ile bir halka ilişkiler hamlesinden öteye gidemeyen "bilimsel kuramı" ancak bilimsel olarak eleştirebileceğim kuralı koyuldu, bazıları tarafından. ben de bu görevi üzerime alarak, makaleleri daha derinden incelemeye başladım. son sıradaki makalesini incelemeden önce, iddianın ilk ortaya çıktığı annales makalesine baktım: http://www.ensmp.fr/aflb/aflb-293/aflb293m137.pdf

    anlatacaklarımın anlaşılır olması için azami çaba sarfedeceğim, bu nedenle kullandığım kaynakların bilimsel ancak internetten ulaşılabilir, en önemlisi de anlaşılabilir olmasına dikkat ettim. bu nedenle vereceğim populer makale ya da wiki linklerine şaşırmayın. çünkü işin acı tarafı makale içinde çok temel hatalar var ve bunlar en temel kaynaklarla örneklendirilebiliyor.

    öncelikle hocanın kullandığı temel araçtan ve iddiasından bahsetmek gerekiyor. göstermeyi amaçladığı ana fikir, genel göreliliğin ana ilkesi olan equivalenceın yani çekimsel kütle ile eylemsizlik kütlesinin eşitliğinin yanlış olduğunu göstermek. bu eşitlik ilkesi, hep karikatürize edilegelmiş yerçekiminin etkisi ile ivmeli bir hareketin etkisinin aynı olmasıdır. yani kapalı bir alanda boş uzayda ivmelendiğimizi mi yoksa büyük bir cismin yanında durduğumuzu ama çekimini mi hissettiğimizi ayırdememizdir. hocanın çıktığı ana nokta ise, bağlanma enerjisi*nin bir kütle eksikliğine yol açması.

    bağlanma enerjisinin yol açtığı eksik kütle* 30lu yıllardan beri bilinmektedir[1]. wiki maddesine bakıldığın çekimsel potansiyelin de bu kayıp kütleye yol açacağı yazılmıştır, yani hocanın yola çıktığı nokta çok da bilinmez değildir. 465inci sayfaya kadar eksik kütleyi elektronik ve nukleer enerjiler cinsinden anlatan hocamız, özel ve genel görelilik ile karşılaştırmalarına başlıyor ve buradan itibaren makalede yokuş aşağı düşmeye başlıyor.

    yarman, makale boyunca kullanacağı görelilik temel argümanlarının yanlış olduğunu iddia ederek başlıyor. "einstein in his general theory of relativity, considers the conservation of the 'rest masses,' instead of conservation of 'total energy.' "
    at any rate einstein's general theory of relativity leads to the fact that his original relativistic 'mass energy relationship' (...) does not hold between values of energy and mass a gravitational coordinates. we do not have such annoyance because we have derived our results essentially based on einstein's 'mass energy relationship'(...)"

    kısacası sadece e=mc^2 ile bütün her şeyi hesapladık diyor.

    ancak makalenin ilerleyen kısımlarında ve diğer makalelerinde şu arazlar ortaya çıkıyor. öncelikle bu yaklaşımıyla basitçe enerjileri birbirine, momentumları birbirine eşitliyor ki; özel görelilik enerji eşitliği kullanıyorsa 4 boyutlu uzayda hesap yapılması gerekiyor. eğer ki bunun aksi kanıtlanacaksa, 4 boyutlu uzayda yapılan transformasyonaların yani lorentz transformasyonlarının geçersiz olması gerekiyor, ki bu da sadece makale boyunca kullandığı lorentz boost (1/\sqrt{1 - v^2/c^2}) faktörlerinin kullanılamayacağı anlamına gelmiyor, aynı zamanda da kütle eksikliğinin boy kısalması ve zaman yavaşlamasına tekabül etmesini engellemiş oluyor. kütlenin (ki bu momentum olmalı) eksiğinin, uzamaya "neden olması", zamanın yavaşlamasına neden olması, tamamiyle 4 boyut bağlantısından kaynaklanıyor, ancak hocamız bu bağlantıyı üçüncü bölümde theorem 1 olarak veriyor ve bunları 16-22 arasındaki atıflarda kanıtladığını iddia ediyor. bu atıflar, turkish journal of physics, chimica acta turcica ve bilimsel konferans katılımların olduğundan bu makaleleri bulamadım.

    anlaşılır olmak için bir adım geriye gitmem gerekirse; kütle invariantı denilen şeyin varlığı, uzay vektörlerini zamanı da işin içine katarak 4 boyutlu hesaplamamız gerektiğinden kaynaklanıyor, ve bütün bunlar ışık hızının sabitliği ile hesaplandığında, hareketen eden cisimlerin boylarının kısalması, hareket eden cisimler için zamanın yavaşlaması lorentz boost (1/\sqrt{1 - v^2/c^2}; kısaca \gamma) dediğim katsayı ile sayısallaştırılarak hesaplanıyor. böylece hareket halindeki cisimler için korunan momentum veya enerji değil, momentum ile enerjinin karesi oluyor, bu da her zaman için kütleçarpı ışık hızının karesine tekabül ediyor. bu kare hesabının nedenini ise, vektör uzunluğu olarak düşünebilirsiniz. enerji uzayda bir vektör (x), momentum bir diğer vektör (y) bunlar uzay zamanda birbirlerinin bileşkeleri olduklarından, korunan yalnız x ya da y değil bunların vektörel uzunluğu olan (x^2+y^2)^-1/2 oluyor. ve yarman bunun gereksizliğini ispat ederken, bunun ana sonucu olan göreli uzunluk ve zaman kavramlarını kullanıyor.

    yalnız bu uzunluk ve zaman yavaşlaması kavramlarını kullanırken de, ana nesnesi olan kütleyi kullanmak istediğinden, sadece pedagoji amaçlı olarak kullanılan ve einstein'ın da ifade ettiği üzere gerçek bir etki olmayan kütle göreliliğini[2] kullanıyor. kütlenin göreli olamayacağı sadece einstein'ın sözlerinden değil okun'un fiziksel argümanlarından da görülmektedir, hareket eden ibr cismin hareket halindeki kütlesi, onu durdurup kütlesini ölçme zorunluluğumuz nedeniyle anlamsızdır. ki asıl görelilik bu cismin kütlesinde değil, momentumundadır, momentumda ortaya çıkan \gamma faktörü kütleye yorularak fiziksel olmayan çıkarımlara neden olmaktadır.

    makaleye daha fazla devam etmeden önce bu tespitlerin özellikle altını çizmek istiyorum. yarman hocanın çalışmasının ana hatası, bu kütleyi göreli olarak kullanması ve de göreliliği çökertmek üzere öne sürdüğü argümanları yine göreliliğe bina etmesi.

    [1] http://en.wikipedia.org/wiki/binding_energy
    [2] lev b. okun, 1989, "the concept of mass", physics today 42 (6): 31–36 http://www.physicstoday.org/…s-6/vol42no6p31_36.pdf .link ölmüş, arxivla idare edin http://arxiv.org/pdf/physics/0111134.pdf
    "it is not good to introduce the concept of the mass m = m/\sqrt{1 - v^2/c^2} of a moving body for which no clear definition can be given. it is better to introduce no other mass concept than the ’rest mass’ m. instead of introducing m it is better to mention the expression for the momentum and energy of a body in motion." albert einstein in l barnett'a mektubundan ( okun'dan alıntı)
  • bu topraklarda gerçekleşmiş bir garip çürülmedir. sözlükte alışılmış olmayan, immanuel tolstoyeski ve aethewulf'un izinde, incelemeci entry yazarlığıma kaldığım yerden devam ediyorum.

    bir önceki bölümde (bkz: #14597901) yarman'ın temel kabullerini ve bunların çelişkilerini anlattık. aynı makaleden devam edeceğim bu bölümde genel olarak yarman, öne sürdüğü yeni kavramları çeşitli yöntemlerle genel görelilik ile karşılaştırma yoluna gidecek. ancak daha önce belirttiğim gibi, ön kabulleri özel görelilik çerçevesinde olduğunu iddia ederken, özel göreliliğin 4 boyutluluğunu yıkmakta ancak bunu yaparken lorentz dönüşümlerini reddetmekte ancak bütün bunları lorentz dönüşümleri nedeniyle gerçekleşen zaman yavaşlaması, boy kısalması arazlarını kullanarak yapmaktadır. bir anlamda kendi postulatlarını ihlal etmektedir. bütün bunlar teorem 1'de verilmişti.

    annales makalesine geri dönersek, bütün bu hatalı öncül kurgularını tanımladıktan sonra; kütleçekimsel bağlanma enerjisinin kütle üzerindeki etkisi hesaplanıyor (formul 9). burada hesaplanan, sonsuz uzaklıktan bakan (daha doğrusu, büyük kütlenin etkisi altında olmayan ancak onun referans uzayında olan) bir gözlemciye göre düşük kütlede gerçekleşen kütle azalmasıdır. buraya bir not düşmek istiyorum, bağlanma enerjisinin yol açtığı "kütle azalması" sadece küçük kütle üzerinde etkili oluyor. bu denklemi lineer yaparak, çözülmesini kolaylaştırıyor. ancak bu kütle bir yere kaybolmuyor, makalede ileride de gösterileceği üzere, bu kayıp kütle kinetik enerjiye dönüşüyor.

    ancak bundan önce 11-a denklemindeki kütle eksiğinden, daha önceki hatalı teorem 1'i kullanarak, zaman yavaşlamasını ve boy uzamasını hesaplıyor. teorem 1'in açıklandığı 16-22 makalelerine ulaşamama rağmen, "kuantum" kilit kelimesinin kullanılmasından, bu teoremin de broglie prensibi ile yakından bağlantılı olduğu görülüyor. de broglie prensibine göre, her cisim aynı foton gibi hem parçacık hem de dalga özelliği göstermektedir, dalgaboyu da momentum ile ters orantılıdır; momentum arttıkça dalga boyu kısalmaktadır, böylece parçacığın dalga özelliği daha belirgin hale gelmektedir. bu durumda dalga boyu, basitçe boy olarak alınır, momentum da makalenin başından beri yapılan hata (hızlı parçacıkların kütlesinin artması, aslında artan momentum) gibi sadece kütle olarak alınırsa tabi ki bu \gamma benzeri uzama, yavaşlama katsayıları devşirilebilir. ancak hocamızın hakkını yemeyelim, makalelere ulaşamıyoruz, bu teoremini hangi temellerle oluşturduğunu bilemiyoruz, bu makalede de kavramsal olarak açıklamadağından daha fazla yorum yapamıyoruz. ancak dediğim gibi bir karmaşa mevcut ki eğer, de broglie prensibi kullanılmışsa; momentum ilişkisinden dolayı sadece bağlanma enerjisinden kaynaklanan kütle azalmasını kullanmak hatalı.

    böylece yarmanın teorisini bina ettiği iki kavramı nasıl kendini çökerttiğini ve bunu farketmediğini göreceğiz. bunlardan ilki bağlanma enerjisinin kütle azalmasına neden olması, ve bu azalan kütlenin kütleçekim denklemine girmesi; ikincisi ise bu kütle kaybının zamanda yavaşlamaya tekabül etmesi.

    kayıp kütlenin kinetik enerjiye dönüştüğünden kısaca bahsettim, ki bu hocanın analoji kurduğu atomik sistemlerde de böyledir; elektron enerji düzeyini düşürdüğünde (negatifin artması olarak düşünün) ışıma yapar, atomları birbirine nükleer olarak yapıştırdığınızda patlama görürsünüz (fizyon). çekimde de durum aynen böyle, düşen bir cisim ivmeleniyor, hızı artıyor; veyahut yörüngedeki cisim, çekim merkezine daha yakın bir yörüngeye geçtiğinde yörünge hızı artıyor. işte bu "kütle kaybı" da doğrudan bununla ilintili ve 12 ile 17 arasındaki formüllerle yarman bunun gösteriyor, yani kütle kaybı katsayısı olarak ortaya koyduğu şeyin lorentz boost gamma'ya eşit olduğunu görüyor. ardından da bunları birbirine oranlayarak "d" değişkenine eşitliyor, ve bu d'nin 1den 10^-8 civarı bir farkı olduğunu cismin dairesel yörüngedeki ortalama hızını ve uzaklığını hesaplayarak çıkarıyor. makalenin sonunda bu 10^-8 lik farkın çekimsel kütle ile eylemsizlik kütlesi arasındaki fark (birbirine bölüp 1 den çıkardığımızda kalan boyutsuz fark) olduğunu söyleyecek, ancak o kısımda yapılan hazin hatalara geçmeden önce bu yaklaşımdaki, ve kendi iki kavramını bu öngörülerin neden çökerttiğini açıklayalım.

    öncelikle hesapladığı "kütle kaybı" katsayısının, göreliliğin hesapladığı fiziksel arazlarla (çekimsel kızıla kayma gibi) uyuşmasının nedeni "kayıp kütle"nin, kinetik enerji artışına neden olması ve bu katsayının zaten gamma katsayısına eşit olması, bu nedenle kendisi yaklaşık sonuçlar buluyor. ikinci konu ise, bu katsayının gammadan farklılaştığı boyutlarda, yani "kütle kaybının" dolayısıyla kinetik enerjinin arttığı yerlerden kaynaklanan d'nin 1 den farklılaşması ise, yerçekimine kinetik enerjinin dahil edilmemiş olması. e=mc^2 den her şeyi kanıtlamaya çalışan hocamız nedense m= e/c^2 demek istemiyor. nasıl ki kütlenin enerjiye dönüşümünü doyasıya kullanıyorsa (makalede kütle kinetik enerjiye "eriyor"-sublimes- gibi alışılmadık tanımlar var), aynı şekilde kinetik enerjinin de kütle etkisi göstereceğini garipsememesi gerekiyor. teorisini özel görelilik açısından da değerlendirsek, sadece kendi tutarlılığı içinde de değerlendirsek, kütle çekimin toplam enerjiden hesaplanmamısının anlaşılır bir yanı yok.
  • ulusalcılarımız çok sevindirmiş olay, ancak yabancı biliminsanları biraz olaya uzak kalmışlardır, çünkü maalesef bu çürütmeyi kanıtlayan makalelere ulaşmak o kadar da kolay değil. burada hocanın makaleleri düşük etkili dergilerde yayınlamasını eleştirmek değil amacım, ancak bilimsel bir teorinin tutarlılığının ölçülmesi için bilim topluluğu içindeki döngüye girmesi, meslekdaşlar tarafından incelenmesi gerekiyor. bu görevi de yapmak bana düştü. çok basit hatalarla da dolu olan bu makaleleri incelerken, en iyimser yaklaşımımı takınarak, eksik bırakılmış tarafları olduğunca fiziğe uygun olarak yontmaya çalıştım, ancak bunlara rağmen kendi içinde tutarsız bir teoridir.

    bütün bunları tekrar tartışacağım ancak öncelikle hocanın annales makalesenin incelemesini bitirelim. makalesinde çekimsel kütle ile eylemsizlik kütlesinin oranlarının birden farkının 10^-8 olduğunu hesaplayan hocamız (bkz: #14626644), bunun deneysel olarak hesaplanması için çeşitli önerilerde bulunuyor:

    referansımız hız farklarını aynı michelson-morley deneyinde olduğu gibi ölçmeye engel olduğu için yüksek hassasiyette deneylere ihtiyacımız olduğunu söylüyor,* bu hassayetin de dünya üzerinde 10^-12, dünya ay polarizasyonu deneyleri için 10^-8 olması gerektiğini söylüyor, işin acı yani deneylerin en fazla 10^-4 e ulaşmış olduğunu iddia etmesi ki; sadece 1930da yapılan eötvös deneyi 10^-8, aydan sektirilen lazerle yapılan deneyler ise iki kütlenin eşitliğini 2x10^-13 hassasiyetinde doğruluyor. kendi verdiği braginsky panov atıfında ise 10^-12 hassasiyetine zaten ulaşılmış[1].

    şimdi bu çürütülmenin malzemesi olmuş deneyi bilmemekle beraber, yarman'ın iddia ettiği bir etki varolsaydı kendi hesaplarına göre şimdiden görülmesi gerekiyordu. bu kadar açıkça bulunabilecek bilgilerin ve atıfların, bin kat farkla yanlış verilmiş olması aklımı karıştırıyor. ve entrynin başına dönmek gerekirse, bu hatanın bilim camiasına kapalı olarak yazılmış makalelerin, meslektaş kontrolünden geçmemesi nedeniyle olduğuna inanıyorum.

    [1] çekimsel kütle ile eylemsizlik kütlesi eşitliğini ölçen deneylerin listesi için; http://en.wikipedia.org/…weak_equivalence_principle

    * burada söylemem gerekiyor ki, michelson morley deneyi dünyanın hızını ancak ve ancak ışık etherin içinde hareket ediyor olsaydı ölçebilecekti, bu açıdan bu örneği bu şekilde vermesi uygunsuz.
  • "ülkemizde bunların hiçbirini yapmadan bazi bilim insanlarımız birden basının karşısına çıkıp, “ben einstein’i çürüttüm”, “ben kayıpsız iletken keşfettim”, “ben dağı devirdim, çayı çevirdim” şeklinde doğruluğu muğlak, bırakın dünyadaki, kendi ülkesindeki bilim insanlarının dahi haberi olmadığı bir yeni bilgiyi sanki evrensel kabul görmüş gibi sunuyorlar. ülkemizde bunu yapan bilim insanlarının genelde özel üniversitede çalışan bilim insanları olması da yukarıda bahsettiğim “reklam” konusunu aklıma getiriyor. reklamın gerçekten iyisi kötüsü olmaz mı acaba? batıdaki bilim insanının kaygısı kendi bilim dalının reklamını yapıp hükümetten aldığı desteği artırmaksa, ülkemizde de çalıştığı özel üniversiteye öğrenci çekebilmektir. bu nedenle olmamış meyveyi de satmaya çalışabilirler, birkaç gün önce örneğini gördüğümüz üzere çürük meyveyi de."

    doç.dr. cemsinan deliduman

    (bkz: http://haber.sol.org.tr/…setler/mansetalt/7712.html)
  • bu olay hakkında zamanında büyük hocamız oktay guseinov bir yazı yazmış:

    (bkz: http://www.egitisim.gen.tr/…_kor_einstein_teori.htm)
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap