• güzel bir tanımı da sigmund freud tarafından yapılmış olan eylem.

    "özür dilemek, sizin haksız olduğunuz, karşı tarafın haklı olduğu manasına gelmez. karşınızdaki insana verdiğiniz değerin egonuzdan yüksek olduğunu ifade eder."
  • lise hazırlıktaydık.

    okul yeni açıldığı için amasya dışından okulu duyan pek yok. duyanlar da aslen amasya'lı olup, amasya'da halen hısım akrabası olan bir kaç kişi. bir de ben. milli eğitim'den duydum da geldim. yurdun inşaatı henüz bitmediğinden, bize başka bir okulun yurdunda iki tane oda ayırmışlar. orada kalıyoruz, bir avuç çocuk. hiç bilmediğim bir yere gittim. annem 8. sınıfa kadar beni okula götürmüş (çantamı taşıyarak). sonra bir gün gözümü açtım ki iklimin farklı olduğu bir yerdeyim. ha, kendi seçimimdir o ayrı mesele. arkama baktığımda pişman mıyım? asla! ama doğruya da doğru diyelim. zor günlerdi.

    işte öyle zamanlar, ben bu "arkadaş olma" meselelerini çok önemsiyorum. zemin de buna müsait. eh fıtraten de her türlü hissi zirvede ve abartılı da yaşamaya meyilliyim. "dost olma" adı altında bir obsesyon geliştirdim. geliştirmişim daha doğrusu. bunu şimdi böyle açık idrak edebiliyorum. belki de başlangıçta masum bir "anlamlandırma" girişimiydi benim için. ama yolun ucu nahoş bir yere çıktı. ileri düzeyde alıngan, çekilmez bir çocuk olup çıktım. herkesle bir şekilde küsmeye, bozuşmaya başladım. öte yanda içimde merhamet adlı bir çınar vardı. insanlara kızdığım için kendimi suçlamayı unutmuyor, gurbet eldeki tek dayanağımı, kendimi de incitiyordum.

    bahsi geçen tarihler edebiyatla tanışmış olduğum gerçek tarihten 9 sene öncesine denk geliyor. öyle duygu ve vicdan sahibiyim fakat idrak edemiyorum. tam bir çocuk gibi yani. yeni yeni de namaza başlamışım. az şey biliyor ve çok şey hissetmeye çalışıyorum. ne demek oluyor bu? her şeyden etkilenmeye müsaitim. işte tam böyle kritik bir dönemde sınıfta hoca yunus emre'nin meşhur şiirini okudu.

    "bir kez gönül yıktın ise
    bu kıldığın namaz değil
    yetmiş iki millet dahi
    elin yüzün yumaz değil "

    içime bir alev düşürdü bu dizeler. tenefüse kadar zor bekledim. tenefüste arka sıralarda oturan, iki gün önce yurtta tartışıp kavga ettiğim arkadaşın yanına gidip dedim ki;

    "biliyorsun yeni namaza başladım. hocanın okuduğu şiir beni çok etkiledi. gelip senden özür dilemek istedim.eğer kalbini kırdıysam özür dilerim."

    çocuk durdu ve dedi ki;

    "peki o zaman, namazlarını sana bağışlıyorum. hadi affedeyim seni."

    iyi bir arkadaşımdı. belki edebi sayılabilecek bir metine, yine aynı eksende cevap vermek istedi o zaman. bilemiyorum. yıllarca aynı odada kaldık. çok da iyi birer dost olduk. ama o gün, o dakika, iyiliğini yansıtamadı bana.

    özür dilediğim için bin pişman yerime döndüm.

    bugün kandil. durup düşündüm. kıldığım rekatların sayısını unutmamak için kuru fasulyeleri bir kavonoza attığım kandil gecelerinden bugüne, idrak ve eyleme dair kendime neler katabildim? şekilden kurtulup öze dair neler yapabilirim diye düşündüm. kandil gecesini küslerle barışmaya, nefsimize egomuza ağır gelen bir şeyler yapmaya vesile edebilir miyim diye geldi aklıma. sonra vazgeçtim.

    özür dilemek, egolarımızı yıkması gereken bir şeydir. insanlığa inancımızı yıkmasın.
  • içtenlikle yapıldığında çok daha etkili olur.

    içten bir özür, travmatik bir hadiseden sonra dile getirildiğinde, iyileştirici (therapeutic) etkiye de sahip olur.

    içten bir özürün zıttı, hatayı kabullenmeme tavrıdır. içten bir özrün yaraları sarıcı bir etkiye sahip olması gibi, hatayı kabullenmemek, mazeretlere başvurmak ya da yaşananları inkar etmek gibi tavırlar, trajedinin neden olduğu travmayı derinleştirir.

    siyasi alanda bugüne dek dilenen "resmi" özürlerin bazı örnekleri şunlardır:

    - britanya başbakanı tony blair, ülkesinin irlanda'da yaşanan büyük kıtlık (1845-1852) dönemindeki politikaları nedeniyle özür dilemiştir.

    - japonya başbakanı tomiichi murayama, ülkesinin ikinci dünya savaşı yıllarında neden olduğu acılar nedeniyle özür dilemiştir.

    - papa ii. jean paul, counter-reformation döneminde yapılanlardan ötürü özür dilemiştir.

    - kanada hükümeti, kuzey amerika yerlilerinin dil, kültür ve inançlarına baskı uyguladıkları için özür dilemiştir.

    - amerikan hükümeti, nazi savaş suçlusu klaus barbie'nin ikinci dünya savaşı'nın sona ermesinin ardından bolivya'ya kaçmasına yardımcı oldukları için fransa'dan özür dilemiştir.

    kaynak: minow, martha. 1998. between vengeance and forgiveness: facing history after genocide and mass violence. boston: beacon. 113-114, 116.

    (bkz: adalet/@derinsular)
    (bkz: albert speer/@derinsular)
    (bkz: duyarsızlık/@derinsular)
    (bkz: empati/@derinsular)
    (bkz: gacaca/@derinsular)
    (bkz: national sorry day/@derinsular)
  • gurur meselesidir özür dilemek bazı insanlar için.
    hatası yüzünden özür dileyebilecek yüreği olmayan bir insanın gurur yapabilmesi ne tuhaf...
  • insanlarin kabahatli olduklarını kabullendikleri için değil, sadece karşıdaki sussun diye soylendiginde mide bulandiran cumle
  • yıllar önce, kızılay'ın kalabalığında insan seline kapılmış giderken, kazara birinin ayağına bastım. her şey saliseler içinde gelişmişti. bir baktım, mağdur ettiğim kişi, yaşlı bir amca. o an ne yapacağımı bilemedim. canının yandığı her halinden belli olan amca beyden, müthiş bir mahcubiyet ve üzüntü içerisinde, bir yandan "bir şeyiniz yok inşallah" diye sorup bir yandan özür dilerken, amca bey bana dönerek öfkeyle:

    -sen şimdi özür diledin, her şey halloldu değil mi? yanan benim canım. sanki özür dileyince geçti acım. yürü git oğlum işine. biz, öpeyim de geçsin çağımızı çoktan geçtik.

    hikayeden çıkan tanım: özür dilemek, bazen kendisinden çok şey beklenen bir eylemdir.
  • bir de özür diletme manyaklığı vardır.en kral kabahatin bile hakkı üçtür.üçten fazla özür ile affetmeyen ego tatmini peşinde koşan insandır.eşşek sıpasıdır.

    örn verelim

    - bi saniye bakarmısın sana bişi söylemek istiyorum?? neden beni toplum içinde küçük düşürüyosun sorabilir miyim? babamla niye alay ediyosun? hiç hoş diil annıyomusun?
    - pardon ben alınmazsın sanmıştım özür dilerim
    - hayır alınırım, yaptığın çok büyük eşşeklik
    - özür dilerim gerçekten kusura bakma
    - hayır kusura bakarım benim için babam çok önemli tamam mı? senin için olmayabilir mi ama bazı insabnların aileleri var annıyo musun?
    - anlıyorum...tekrar özür dilerim...
    - bu dakikadan sonra bişi ifade etmiyo özürün yaparken düşünecektin
    - seni de babanı da bi skerim, anırmalardan eşşek kesiyolar diye belediye gelir
    - efandım?
    - efendini skiim yallah

    gördüğünüz üzere özür dileyen şahıs özür diledikçe özürün gazıyla mütecaviz şahıs götten kan alma olayına girişmiştir.özür dileyen şahıs ise 3. özürden sonrasında tavrını açıkça belirtmiş, uzak diyarlara doğru uçuşa geçmiştir.
  • "kalbi kırdıktan sonra gelen özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir; ihtiyaç kalmaz.." pablo neruda
  • nedense yanlış yorumlanıyor “özür“ kavramı. bir “erdem“miş gibi lanse ediliyor. hayır, özür dileme eylemi kendi başına bir “erdem“ değildir. özür dilemeye yol açacak davranışları sergilememek ve olayları “özürle ancak çözülebilecek“ bir noktaya getirmemek bir erdemdir. olaylar özür boyutuna gelirse, özeleştiri içermeyen bir özür anlamsızdır, sahtedir, samimiyetsizdir, “yaşananlardan ders çıkarmak“ kavramından eser taşımamaktadır.

    özür dileyen taraf, özür dilemesine yol açan olayları tek tek sıralayacak, bu olaylardaki hatalarını tek tek belirtecek, bunların neden hatalı olduğunun muhasebesini yapacak, günah çıkaracak ve yaptıklarını tekrar etmeyeceğinin teminatını verecek. özür dilemek, özür dilenen tarafa psikolojik baskı ve dayatma üzerine kurulamaz. özür dilenen tarafın, bu “özür metni“ni kabul etmeme hakkı vardır. özür metni inandırıcı olmayabilir, özür gerektiren eylemin tekrar etmeyeceğine dair yeterli kanıt veya teminat içermeyebilir. özür dileyen taraf, özür dilemesine yol açan eylemlerden ve bu eylemlerin sonuçlarından gereken dersi çıkarmamış olabilir, veya bu dersi çıkardığına karşı tarafı ikna edememiş olabilir.

    * * *

    sözlük özeline dönelim. bana günlerdir, aylardır, hatta yıllardır bu sözlükte (ve türkiye’de) küfürler edilir. 2010’da da bana küfreden, homofobik nefret söylemi kusanlar vardı. 2015’te de var. arada 2013 yılında gezi direnişi oldu, homofobikler direnişte lgbti’lerle yan yana durunca herkes sandı ki “homofobi bitti“. hayır, bitmedi! feministler ve lgbti’ler, cinsiyetçi-mizojinist-homofobik-transfobik ve ırkçı-dinci-mezhepçi-ayrımcı söylemleri duvarlardan temizlemek zorunda kaldı. ayrımcılık bitmedi, çünkü özür dilenmedi ve özeleştiri verilmedi.

    kendine “aydınlık, modern, entelektüel eğitimli, kentli, batılı, avrupalı“ diyen tipler, ayrımcılığın en berbat örneklerine imza attılar. yıllarca eşcinsel ve trans cinayetleri işlenirken sustular, gözlerinin önünde işlenen bu suçlara sessizce ortaklık yaptılar. kadınları hedef alan cinsiyetçi-seksist bel altı imalardan vazgeçmediler. kadınları birer seks objesi olarak görüp her fırsatta nesneleştirdiler, ve yüce(?!) penislerini bir cezalandırma organı olarak kullandılar.

    * * *

    gerçek hayatta yediğim küfürlere kıyasla, sözlükte yazılı ortamda yazılan küfürler daha önemli. bu siteyi çok sayıda insan okuyor. kadınlara ve eşcinsellere edilen küfürler-hakaretler, okuyucuların “küfür-hakaret ediliyor ve cezasız kalıyor, demek ki biz de kadınlara-eşcinsellere küfredebiliriz ve erkeklik egomuzu bu şekilde tatmin ederiz“ diye düşünmesine neden oluyor. yazılı ortamdaki bu zehirli dil, gittikçe yaygınlaşıyor ve nefret suçlarına, nefret saldırılarına, nefret cinayetlerine giden yolun taşlarını döşüyor.

    “namus cinayeti“ kavramı, ayrımcı toplumdan besleniyor. cinnet boyutuna gelen sözlü ve fiziksel saldırılar, yazılı ortamdaki küfür ve hakaretlerin doğrudan sonucu. yazılı ortamdaki nefret-şiddet bir an önce bitmeli. bu şiddetin neden bitmesi gerektiği, aptala anlatılır gibi anlatılmalı. en ufak bir müsamaha gösterilmemeli.

    * * *

    sahte hesaplarıyla bana günlerdir saldıran, küfür eden, hakaret eden, açık açık beni hedef gösteren, bu süreç boyunca herhangi bir pişmanlık belirtmeyen ve entry'leri şikayet edilip sildirildikçe yenisini yazan şahısların hatasını anladığına ikna olmadım.

    hatasını anlayan insan nasıl olur, biliyor musunuz?

    1- "kardeşim, ben senden özür dilerim. biz küçüklükten beridir eril ve erkek egemen bir ortamda önyargılarla büyütüldük. eşcinsel ve trans bireylere küfrettik, hakaret ettik, erkekliğimizi bize benzemeyenleri, kadınları ve lgbt'leri ezerek ispatladık. yaptığımız çok yanlış ve ayrımcı bir tutummuş. yaşadığım bazı olaylar neticesinde bunu anladım."

    2- "biz sik'li sok'lu küfürler ederek, küfürlerimizde penisimizi bir cezalandırma organı olarak kullandık. cinsel ilişkide pasif olmayı ve kadın rolünde olmayı aşağıladık. cinselliği erkeğin zevk aldığı ve kadının zevk verdiği bir şey olarak tanımladık. kadın-erkek eşitliği kavramını çiğnedik, ayaklar altına aldık."

    3- "bizim ettiğimiz küfür ve hakaretler yüzünden, toplumda lgbt'lere yönelik cadı avı artarak devam etti. bizim ettiğimiz küfürler ve hakaretler yüzünden son 10 yılda 200'den fazla lgbt öldürüldü, çok sayıda lgbt intihar etti. biz bu cinayetlere neden olduk, ve öldürülen bu insanların kanı bizim elimize bulaştı."

    4- "türkiye'de insanlar lgbt oldukları için aileleri tarafından evlatlıktan reddedilirken, işlerinden kovulurken, ailelerinde ve arkadaş çevrelerinde dışlanırken, biz onların elinden tutmamız gerektiği halde, onlara bir tekmeyi de biz vurduk. ezilenin yanında olmamız gerektiği halde, ezenlerle birlik olduk."

    5- "bizim lafın gelişi olarak kullandığımız homofobik küfürler ve nefret söylemleri, lgbt bireyleri incitti. biz, onların bu küfürlerden incineceğini bilerek bu küfür ve hakaretlere devam ettik. yaptığımızın suç olduğunu bilerek, bu ayrımcı nefret suçunu işlemeye de devam ettik."

    6- "türkiye'de eşcinsel olduğu için ailesi tarafından namus cinayeti sonucu öldürülen insanlar varken, eşcinsellerin cenazelerini bile aileleri kabul etmiyorken, polis eşcinsellerin ve transların cesedine bile dokunmuyorken, bizim gücümüz bu kimsesiz insanlara yetti ve kendi egomuzu tatmin etmek için nefret suçuna çanak tuttuk."

    bunları söylemeyen bir insanla işim olmaz. bana hâlâ küfür ve hakaret ediyorlar, en ufak bir pişmanlık belirtisi yok. gerçek hayatımda da bu tip insanları gördüm ve onları da hayatımdan çıkarttım. sahteliğe prim vermeye gerek yok. benim eşit ve özgür, onurlu bir insan olmak için, bana küfredenlere yaranmaya ihtiyacım yok.

    özür kavramı, ahlaki-vicdani-insani bir kavramdır. özür kavramı kirletilmemelidir. özür dilenen tarafın, özrü kabul etmesi gibi bir dayatma yapılamaz. özür dilenen tarafın, özrü kabul etmeme hakkı da vardır. siyaset biliminde, diplomaside, uluslararası ilişkiler meselelerinde "özür" (apology) kavramı detaylı incelenmiştir. aynı fiil 1 kez yapılıyorsa ve hemen ardından özür dileniyorsa, özür samimi olabilir; ancak özür dileyen tarafın sonraki davranışlarına da bakılır.

    aynı fiil defalarca tekrar ediyorsa, bu nefret suçu 3-4 aylık bir zaman boyunca tekrar ederek ve artarak devam ediyorsa, sadece özür yetmez. özeleştirinin olması gerekir. özür dileyen ve özeleştiri yapan tarafın, nasıl saldırılarını kamuya açık bir yerde yaptıysa, dileyeceği özrü ve vereceği özeleştiriyi de kamuya açık bir alanda yayınlaması ve af dilemesi gerekir.

    bu tutum duygusal değil, ilkeseldir. özür dilemek bir erdem değildir, bir marifet değildir. çoğunluğun yaptığı ayrımcılığa karşı çıkmak, çoğunluğun yüzüne karşı “siz ayrımcısınız“ demek, çoğunluğun tepkisini çekme pahasına doğru bildiğinden vazgeçmemek ilkeli bir tavırdır. insanlar ve toplumlar böyle değişir, dönüşür.
  • bir erdem olduğu, dileyeni yücelttiği ve iyi bir şey olduğu söylense de kazın ayağı pek öyle değil.

    her özür olmasa bile çoğu özür insanı güçsüzleştirir ve küçültür.

    özür dilemenin nasıl göründüğünü bilmek istiyorsanız yaptığı bir yaramazlık sonucu özür dileyen küçük bir çocuğu düşünün; dizleri hafif kırılmış, omuzları öne düşmüş, fiziksel olarak küçülmüş gibidir. aynı kişilerden, benzer nedenlerle dilediğiniz her özür sizi, onun gözünde, o çocuğa döndürür.

    özür dilemekle ilgili ikinci önemli nokta ise özür dilerken karşınızdakine ne hissettirdiğiniz. diğer bir deyişle özür dileme şekli. özür dilerken karşınızdaki insanı da küçültmemek, güçsüzleştirmemek önemlidir. zira küçük görülmek, küçümsenmek öfkeyi tetikleyeceğinden özrünüz işe yaramayacaktır.
    (sana böyle hissettirdiğim için üzgünüm = keşke böyle güçsüz ve hassas bir çiçek olmasaydın.)

    ayrıca, hatayı kabullenip çözüme yönelmek ile merhamet dilenmek arasında gidip gelir özürler. duruşunuzla ve söylediklerinizle merhamet dilenir hale gelmemeniz önemlidir.

    neyse kapanışa geleyim:
    biraz uzun yazıp şu gereksiz konuyla zamanınızı alıp sizi yorduğum için özür dilerim. bir daha olmayacağına söz veriyorum.

    ya da

    normalde yaptığım gibi kısa ve net yazmak yerine konuyu uzattığım için üzgünüm. bir dahakine daha sakin kafayla yazacağım.
hesabın var mı? giriş yap