• türkiye ile ermenistan arasında ilişkilerin geliştirilmesine dair imzalanan protokol metni için:
    http://dosyalar.hurriyet.com.tr/…istan_protokol.pdf
  • normalleşme sürecinde imzalanan protokolün hiçbir yerinde sınırın açılması ile ermenistan'ın karabağ'dan çekilmesi arasında bir ilişki bulunmuyor.

    sınırın açılmasının süresi protokolün yürürlüğe girmesinden sonra 2 ay içerisinde öngörülmüş. eğer 2 ay sonra sınırı açmazsak, attığımız imzaya sadık olmayan ülke durumuna düşmeyecek miyiz? diğer yandan protokolün yürürlüğe girmesinin koşulu nerede?
  • protokoller her iki ülkenin meclisinde görüşülüp onaylanmadan yürürlüğe girmeyecektir. meclislerin ikisi tarafından kabul edildikten 2 ay sonra sınırlar açılacaktır. bu bilgi bugün çıkan bütün gazetelerde var. okumadan bilmeden yorum yapmamak lazım.

    karabağ mevzusunun da bu meclis onayı sürecine dahil olduğu defalarca dile getirildi. bas bas bağırıldı. biz ilk adımı attık. dün o anlaşmanın yapıldığı salonda arkada sessizce bekleyen insanlar bu süreci yürütmekle yükümlü ülkelerin dışişleri bakanlarıydı. yani bu öyle uydurmasyon bir süreç değil. kafkaslardaki sorunları çözmeyi istiyen sadece biz değiliz zira o bölgenin güvenli hale gelmesi daha geniş bir kitleye avantaj sağlayacak. şimdi azeriler ile ermeniler oturup anlaşmaya çalışacaklar. biz de bekleyeceğiz ve gerekirse müdahalede bulunacağız.

    keşke bu sürecin bir de toplumsal ayağı olsaydı. karşılıklı (yapmacık bile olsa) jestler yapılsa keşke. şarkıcılar, sanatçılar, yazarlar, öğretim üyeleri buluşsalar. aslında iki taraftaki habercilere de çok iş düşüyor fakat bizim basın milliyetçi denyo dolu o yüzden zor. fakat bir sürü şey yapılabilir. türk-ermeni ortak kültürü günleri, büyük konserler, yazar buluşmaları gibi her görüşme bu işi kolaylaştırır. ilk başlar çok zor olacak, 100 yılın önyargısı ve kızgınlığı var. hala gömülemeyen kin var. bunlar zamanla aşılır.

    esas mücadele ise sınırlar açıldıktan sonra yaşanacak. önümüzdeki 3-5 sene içerisinde ermenistan'a yapılacak yatırımlar ve kurulacak iş ilişkileri de belirleyici bir unsur olacak. insanlar boğazından geçen ekmeğe bakıyorlar. o ekmeği diyaspora koyarsa onları dinlerler. o kaynağa ihtiyaç kalmadığında biz ermenilerle ticaret yapan ve onların hayatlarının iyileşmesine katkıda bulunan ülke olacağız. türkiye ile işbirliği içinde olan bir ermenistan varken diasporanın eski etkinliğini göstermesi mümkün olacak mı bunu da zamanla göreceğiz. ayrıca protokole göre ermenistan sınırı resmi olarak tanımış olacak. onun üzerine artık hala toprak talebi gelebilir mi? sanmıyorum.

    biraz itişe kakışa imzalanmış olsa da doğru işlenmeye devam edilirse kazan-kazan sonucunu doğurabilecek bir protokol bu. eğer iki taraf karşılıklı anlaşmazlık içine düşmüşse uzlaşmanın sağlanması için birilerinin talep veya iddialarından vazgeçiyor, karşısındaki ile ortak noktaya geliyor olması lazım. bu nedenle elbet bir şeyler vereceğiz. her verilen taviz için yaygara koparmanın manası yok. önemli olan sürecin sonunda kimin karlı çıkacağı. dünya siyasetinde büyük ölçekli bir kriz çıkmadığı sürece bizim bu işten zararlı çıkma şansımız yok. büyük ağabeyler oranın yeni düzenine çoktan karar verdi. biz kartlarımızı iyi oynayıp bir büyük sıkıntıdan kurtulmaya çalışacağız.
  • "biz kıbrıs (kktc) ile ilgili yanlış adım atmadık. bugün de bizim (kktc ile) ilişkilerimiz, birilerinin bahane ederek azerbaycan ile ilgili tavır koymasına sebep oluşturacak düzeyde değil" bu azerbaycan cumhurbaşkanlığı dış ilişkiler şube müdürü novruz memmedov'un bir beyanatıdır. demem şu ki ermenistan ile imzalanan bu protokolu beğenmemenin bir sebebi azerbaycan olmamalı. ya sen niye açık açık yanında olmuyorsun türkiye'nin kktc konusunda; madem biz kardeşiz, bizim yanımızda neden olmuyorsun da şimdi ermenistan'la iyi ya da kötü olacak bir protokol imzalandığında işgal ettiğin toprakları öne sürüp türkiye'yi kınıyorsun?

    "iki ülke, mevcut ulaştırma, iletişim, enerji altyapısı ve şebekelerinden en iyi şekilde istifade edilmesi ve bu yönde tedbirler alınması; işbirliğini güçlendirmek amacıyla ikili hukuki çerçevenin geliştirilmesi konusunda da anlaştı." diyor gazetenin teki, bize gösterilen bu protokolle ilgili. şimdi bu protokolün iyi mi kötü mü olduğunu azerbaycan'ın çıkarlarına bakıp da mı karar vereceğiz? hiç de değil, hayırlı olsun.

    yalnız anlamadığım nokta ermenistan'ın tutumu. diasporanın ermenistan'a sağladığı kaynak ortada, buna nası sırt çeviriyorlar anlamadım, acaba türkiye ne gibi tavizler verdi? bm, ingiltere, rusya, ab komisyonu memnunmuş; "nedir anam çıkarınız" diye sorası geliyor insanın.
  • osmanlıcı türkler, kırgın azeriler ve araya girip tek cümleyle atatürk'e küfür eden ermeniler arasında bu normalleşmeye ilişkin tuhaf bir muhabbet ortamı kurulmuş: http://www.youtube.com/watch?v=nvhpqlt9a6a

    cümbür cemaat normalleşiyoruz belki de:
    "gijdillaq sen boyda olur coban! gotun varsa yaz telefonuvu verim eliva sen de deyesen amciq yalayanlardansan"
    azerinewyork

    -

    "turks won armenian diaspora lost. so go fuck yourself."
    222morgan
  • kaderin bir cilvesi, bu anlasmanin gundeme dustugu gunlerde elektriksiz, sussuz bir dag evinde, yanimda bir ermeniyle, odun kirip isinmaya calisiyordum. kuru odun bitince bir an icin cocugu atip yakmayi dusunmedim degil ama ickiliyken useniyor insan vahsete. uygarliga donunce bir de baktik ki yol haritalari cizilmis, imzalar basilmis.

    okuyorum gazeteleri, genel yorum ermenistanin fakirlikten kurtulmak icin taviz verdigi yonunde; ozellikle soykirim konusunda edilen tek lafin zamaninda bizim onerdigimiz tarihci kurulundan ibaret olmasi diaspora'yi cildirtmis. benzer itirazlar sinirin bu yaninda da var; ozellikle karabag konusunda taviz verdigimiz, mutlaka bir punduna getirilmis oldugumuz soylenmis. iki tarafin milliyetcilerinin de ayni olaya degisik acilardan bakip -biri turkiyenin gucune, digeri diasporanin lobi kuvvetine surekli atifta bulunarak- kendini mazlum saymasini disaridan izlemek (sicacik koltukta oturup sarap yudumlamak opsiyonel) yeterince ilginc.

    mesela bir dusunce su yondeydi: "bizim kazanacagimiz birsey yok, onlarsa sanayimizden, teknolojimizden faydalanacaklar, biz bunun icin fedakarlik yapmayalim". biz oyle bir ulkeyiz ki endustriyel toplumlar yatirim yapinca bizi somurmus olurlar, biz daha geri toplumlara yatirim yapinca yine "somurulen" olmayi basaririz. yahu sende sermaye var, know-how var, adamda ucuz isgucu ve yeni pazar, nasil kazanacagimiz birsey yok? ustelik ekonomik yatirim, siyasi ve diplomatik nufuzu da arttirir.

    baska bir fikir: "ermenistan bizle anlasarak diasporanin yardimlarini tehlikeye atmissa mutlaka onlara muhim bir taviz vermisizdir". diasporanin yardimlarini gugilladim, senelik 50-60 milyon dolar diyor. bunlar bircok degisik organizasyondan geliyor. yarisini kaybetseler 25 milyon dolar. para mi bu? ote yandan bizle acilan sinirin getirecegi ek ticaret hacmi 200 milyon dolar diye yazilmis, artar o birkac seneye, iceriz guzellesiriz.

    daha genis perspektiften bakarsak, abd rusyayi baypas edecek boru hatlarini ermenistan ve turkiye uzerinden gecirebilsin diye bu isi uydurmasi fikrini anlamiyorum (linki vardi). zaten nabucco ermenistani da baypas etmiyor mu su haliyle? yahut ermenistan ilerde natoya katilsin diye abd bu isleri ayarlamissa perde arkasindan (isler son dakkada boka sarinca hillary clinton perde onune gecmek zorunda kaldi diye bakilabilir), bu plani bozmak icin komsuya ambargo uygulamak inat ugruna bindigin dali kesmeye, "abd'nin isine 1 yariyorsa ben 100 fedakarlik yapmaya hazirim" gibi bir inada benziyor. bir de isin icinde bir tutarsizlik var; bu boyumuzla korumaya yeltendigimiz ulke rusya, bizim bu konudaki en buyuk sorunumuz olan karabag'in da bu hale gelmesinden sorumlu olan rusya, "asil soykirimci sizsiniz" tayfasinin en muhim referansi olan hocali katliamina katilan da rus birlikleri, falan fismekan. [edit: evet, nabucco hatti disindaki soylediklerim okudugumu iyi anlamamaktan kaynaklaniyor, aciklamasi icin #17022387 . mevzubahis sendika.org yazisindaki genel tutum ve su gibi cumleler beni yaniltmis: "yine emperyalizmin güdümündeki csis adlı bir think-tank kuruluşunun mart 2009 raporunda, ermenistan ve türkiye arasındaki anlaşmazlığın ermenistan’ın yalıtılmasıyla sonuçlandığı söylenirken, türkiye’nin kafkasya’daki stabilizasyonunun sağlanmasının “abd çıkarlarını ilerletmek için büyük bir fırsat” olduğu vurgulanıyor. besbelli ki, 1990’larda türkiye’ye biçilen abd emperyalizminin “koçbaşı” olma görevi, halen tamamlanmış değil" . bu arada entry'e, yaziya referans verdim ama bu sorunlari bu kadar abd-rusya merkezli gormuyorum ]

    turkiyenin taviz verdigi dusunulen "koz"u karabag. sinirlarin acilmasi ermenistanin oradan cekilmesine bagli degil kagit ustunde, bu azerileri kizdirmis. ote yandan bizimkiler de ertesi gun "ermenistan isgali bitirmeden anlasmayi mecliste onaylamayiz" diyerek azerilere goz kirpiyorlar. simdi ermenistan gibi manyak milliyetcinin, guduklugun, vizyonsuzlugun bol oldugu bir ulkenin, 2 ay icinde, savastan once yuzde 76'si simdi ise yuzde 95'i ermeni olan bir bolgeden 15 yil sonra askerini cekmesini beklemek hayalcilik. bizimkilerin de umdugu zaten herhangi bir gostermelik gelismedir (face saving). yok bunlar olmazsa ermenistanin sansi, seneye turkiyeyi diaspora ve obama kanaliyla soykirim konusunda koseye sikistirip, turklerin azerbaycani siktiretmesini beklemek olabilir. fazla da bilmedigim konular bunlar, mantik yurutuyorum ama bu kadar spekulasyon baydi.

    asil onemli husus, karabagin pragmatik acidan bizim sorunumuz olmamasi ve idealist acidan, oradaki hukuki/ahlaki durumun, o bazda bir durusa mahal verecek kadar kesin olmamasi. is sadece "hocalidan once de azeriler ermenileri kesip, onlari kovdular" seviyesinde degil (ki bunu da bilmeyenler vardir), daha buyuk olcekte bu karabag bolgesi bolsevik devriminden beri surekli degisik iktidar merkezlerine baglanan bir yer. bagimsiz olur, ermenistanla birlesicem der, sovyetler gelip ozerk bolge yaparlar, kontrolu azerbaycana verirler, merkeze baglarlar, tekrar azerilere, sonra bagimsiz olsun derler, vs. ruslar cozumsuzlugu, uydu devletleri idare etmede bir piyon olarak gormus, cozum istedikleri zaman da ellerine yuzlerine bulastirmislar. demografik olarak planli goclerden once dahi karisik bir yer, sonralari iyice ermenilesiyor, halk bagimsizlik istiyor (self-determination), azeriler siktirin deyip ozerkliklerini de kaldiriyorlar, ruslar politikalarini 6 ayda bir degistiriyorlar, bu ortamda etnik karisikliklar, cinayetler basliyor, milliyetciler bagimsizligini ilan ediyor, ermenistan bunlara yardim ediyor, biz de azerilere (bu arada bizim subaylari kovmuslardi rusyanin istegiyle). ermeniler cozutup, karabag disindaki bolgeleri de ele geciriyorlar (azerbaycan'in yuzde 9'u), ermenistanla baglanti kurulan lacin koridoru mesela, ki onu da sovyetler azerilere vermislerdi karabag ayrilikciliginin onunu kesmek icin. iki taraftan toplam 1 milyon insan yerinden ediliyor, kimse de cozume yanasmiyor, ozellikle azerbaycan ermanistana kiyasla daha hizli silahlandigi icin isi uzatip, savas imalariyla ermenistani korkutuyor. isin ironisi, azerbaycan dahil kimsenin tanimadigi kktc'yle, kibris sorunuyla bu kadar paralellik gosteren baska bir durum bulmak da zordur.

    yani ahlaki yonden hakli bir davamiz vardi da kaybettik degil, isin acikcasi 80-90 senedir baska guclerin kontrolundeki olaylarin sekillendirdigi bir cografyadakilerin halini pek de siklemeyip, hakli bir davamiz varmis gibi yapip siniri kapadik, simdi acma karsiliginda harac istiyoruz. vermiyorlar mi, eh napalim sifira sifir elde var sifir. zaten "soykirim yoktur diyene ceza veren isvicrenin arabulucugunda" dahi soykirim konusunda taviz veren karsi taraf oldu. isin ekonomik boyutu bize yariyor. azerbaycana da bir iki zeytin dali uzatiriz, hem bu nabucco icin hem de ic politikada rant saglamak icin, oyle yuvarlanir gideriz. boyle de gorulebilir bu olay.

    baskasi ise ayni seye bakip, "bazı gerizekalılar farkında değil ama bu normalleşmeden anlaşılan tek şey türkiye'nin her istenileni yapması....hep biz mi kötüyüz, hep biz mi suçluyuz, hiç çıkarımız yok mu? ha! ne alçak, ne şerefsiz, ne kaypak, ne onursuz olmuşuz da haberimiz yokmuş... lanet olsun!" seklinde goruyor. basta bahsettigim o mazlum edebiyatinin asiri hali bu. ne isteniliyor bizden anlamis degilim, ne cikar bekleniyor onu da bilmiyorum. olaylarin tarihcesine, konjunkture bakinca, ermeniler bize sinirlarin acilmasi karsiliginda maden isletmelerinin tekelini verseler, ambargoyu kaldirmamiz icin ne bileyim "soz soykirim demeyecegiz bir daha" deseler, birtakim iltimaslari, kapitulasyonlari koparsak cok iyi, sucsuz, hakli, serefli, onurlu mu olacagiz? ama emperyalistler serefsiz, onursuz, liboslar ruhlarini paraya satmis kopekler.

    vallahi bir araba laf ettik ama isin acikcasi tek derdim erzurumdan otobuse atlayip, vizesiz yerevana gidebilmek; amerikan emekcisinden sogusledigim dolarlari oranin cirkin kizlariyla yemek, adam basi gsmh'larini bir sent arttirmak.
  • liberal alaşımlı anarko-kemalistlerin okuduğunu anlamamak sorunu, türkiye ermenistan ilişkileri meselesinde de kendini gösteriyor.

    aslında mesele okuduğunu anlamamak meselesi de değil, onlar herşeyi mükemmelen bildikleri için, herhangi bir yazının birkaç cümlesini okudukları zaman, geri kalan kısımda ne yazılmış olduğunu kesin seziyorlar.

    "örneğin ilişkilerin normalleşmesi abd planıdır" saptamasını okuyan bu mükemmel zihinler hemen (kusursuz) sonuca varıyorlar: ne yani ambargoya devam mı edilsin. ne kadar saçma!

    bu kadar da değil, daha da etkileyici bölümler var: "bu plan ermenistan'ı nato'ya alarak rusya'yı çevreleme planıdır" saptamasını okur okumaz aydınlık zihninde kıvılcımlar çakıyor onun: boyumuza bakmadan kesin rusya'yı savunalım diyor bu tip, hehe. üstelik tüm meseleler, karabağ'ın işgali dahil, rusya'nın başının altından çıkıyor!

    çok zekice ya. ben bu kadar parlak zekayla baş edemeyeceğim. hem bilgimin hem argüman üretme yeteneğimin sonuna geldim.

    yine de deneyeyim.
    rusya ve abd iki emperyalist ülkedir. türkiye ve ermenistan ise bu ülkelerin güdümü altında işleyen yeni sömürgelerdir. zaman zaman bu iki yeni-sömürge hem kendi iç çelişkilerinden hem de emperyalistler arası çelişkilerden etkilenerek birbirine düşman olurlar. egemenler bu düşmanlığı meşrulaştırmak ve kendilerine halk desteği sağlayabilmek için millliyetçi ideolojileri işe koşarlar. halkları birbirine düşman ederek kendilerine taban sağlamaya, ötekini yalıtmaya çalışırlar.

    oysa iki halk da, hem bu düşmanlık yüzünden birbirlerinden, hem de kendilerini ezen işbirlikçilerden zarar görmektedir. işsizlik, yoksulluk, baskı ve bunun yanında ölçüsüzce büyüyen yağma ermeni halkının olduğu kadar türkiye halklarının da sorunudur.

    bu durumda sosyalistler ve demokratlar, halkların dost, emperyalizm (bu örnekte rusya ve abd) ve ülke içindeki işbirlikçilerinin de düşman olduğunu vurgular. halklar arasındaki tüm yapay sınırlar, düşmanlıklar, ambargolar ortadan kaldırılmalıdır. bu süreçte hiçbir emperyalistin desteklenmesi, korunması kabul edilemez.

    bazı durumlarda, yine emperyalistlerin çıkarı uğruna ambargoların kalkması, iki halk arasındaki düşmanlıkların ertelenmesi söz konusu olur. bu durumda da sosyalistler, politikadan bihaber olanların yaptığının aksine, bu çabanın gerçek niyetini sorgularlar ama ambargo kalkmamalıdır ya da başka bir emperyaliste destek verilmelidir demezler. ambargo zaten halkın ambargosu olmadığı için bunun savunulması söz konusu değildir, ancak ambargonun kalkması da yine halkların yararı ya da fikri göz önünde bulundurularak alınmış bir karar değildir.

    halk bu ambargonun kalkmasından da bir yarar görmeyecektir. bir yarar görecek olanlar, daha ucuza işgücü sömürüsü yapabilecek olanlar, daha fazla hammeddeye daha ucuza ulaşabilecek olanlar, daha çok ihraç yapacak olanlar, sermayesini genişletecek olanlar, abd'den aferin alacak olanlardır. iki halkın düşmanlığından nasıl yararlandılarsa, şimdi geçici dostluklarından da öyle yararlanırlar. ve burada halk yine işsiz bırakılan, ucuza sigortasız çalıştırılan, sosyal kurumları satılan halk olur, yani söz konusu bölgelerdeki kapitalist istikrarın mağdur ettiği kitle olur. emperyalizmin bölgeyle işi bittiğinde de yine erteldiği düşmanlıkları tedavüle sokar.

    mükemmel işleyen liberal zihinler zaten bu bilgilere sahiplerdi. ben bizim gibi sıradan insanlar için yazdım.
  • ege cansen imzalanan protokol hakkında the economist dergisinde yayınlanan yorumu irdelemiş. ders alınacak bir yazı.
    ----------------
    bati medyasının, “batılı ol, ama batıcı olma” anlamına gelen kemalizm’den hoşlanmadığını malum.

    onlar batı medeniyetini içine sindiremeyen ama batı yandaşlarının yönettiği bir türkiye istiyor. batı medyasının takdirine mazhar olmak için de “bir milyon ermeni’yi öldürdük” diye beyanat vermek yeter. bazen yukarıda kaleme aldığım düşüncelerimden rahatsız oluyorum. belki de yanılıyorum diyorum. ama eksik olmasın mesela the economist dergisi, öyle bir laf ediyor ki, beni dalmam muhtemel gaflet uykusundan hemen uyandırıyor.
    ¡ ¡ ¡
    10 ekim tarihli nüshasında the economist “türkiye ile ermenistan” arasında büyük ağabey ve ablaların gözetimi altında ve onların bastırmasıyla imzalan dostluk protokolünü anlattığı “yorumlu haber”inde şunları söylüyor:
    1. 1915’de olanlar kesinlikle soykırımdır.
    2. ancak ortada ermenilerin bir tazminat talep etmelerine yetecek somutlukta bir delil yoktur.
    3. protokolde 1915 olaylarının soykırım olup olmadığı, tarihçiler tarafından araştırılacaktır denmesi, soykırım gerçeğine gölge düşürebilir. bu da tazminat taleplerini zora sokabilir.
    4. imzalanan protokol, amerika birleşik devletleri millet meclisi’nin, 1915 olaylarını soykırım olarak kabul ve ilan etmesini engellemeye yetmeyecektir.
    5. esas sorun türklerin, kanlı geçmişlerinin hortlaklarından daha ne kadar zaman kaçmaya devam edecekleridir.
    ¡ ¡ ¡
    ermeni tehcirini, kırk yıldır irdeleyip duruyorum. bu olayın çok büyük bir insanlık faciası olduğundan hiç kuşkum yok. hesabı 1890’dan itibaren yapınca, facianın kurbanları arasında ermeniler kadar olmasa bile onbinlerce türkün bulunduğu da açıktır. ermeni tehciri, ayrı bir devlet kurmak amacıyla ermenilerin osmanlı’ya karşı, onun düşmanlarıyla işbirliği yaparak isyan etmesi ve bu isyanın osmanlı devleti tarafından bastırılması sürecinin son perdesidir. çok insan ölmüş veya yerinden yurdundan olmuştur. ama ortada bir soykırım yoktur.
    ¡ ¡ ¡
    ben arkadaşlarını ermeni’ler arasından seçen bir türk olarak soykırım tezini kabul edemem. edersem, özel matematik hocam jirayir ağabeyimin, yıllarca yurtta odamı paylaştığım mıgırdıç’ın, arkadaşlarım nişan’ın, harutyan’ın, mari’nin, ani’nin kiracılarımız ekmekçiyanların, şahsuvaroğlu ailesinin yüzlerine bakamam. onlar da benim yüzüme bakmaz. biz dostuz, akrabayız, arkadaşız. katil veya maktul ailesinden gelmiyoruz. atalarım kötüydü ama ben iyiyim diyemem. kabahat isyan çıkaran sizin atalarınızdaydı hiç diyemem. üzülürüm kahrolurum ama batı’nın papazları önünde diz çöküp, işlemediğim günah için af dileyemem. taksiratımın bağışlamasını allah’tan dilerim.
    son söz: kaşınan yara, iyileşmez.
    -------------------
    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12710989.asp

    the economist'teki yazı da aşağıdan okunabilir. yazıyı yazan şerefsiz ne kadar ermeni yanlısı olduğunu saklamaya gerek bile duymamış.

    http://www.economist.com/…ory.cfm?story_id=14587413
hesabın var mı? giriş yap